İşte Zülfü Livaneli'nin vahim hataları
Abone olNTV Darih Dergisi Yayın Kurulu, Zülfü Livaneli'nin yeni filmi Veda'da yaptığı affedilmez tarihi yanlışları listeledi.
İNTERNETHABER
Zülfü Livaneli'nin senaryosunu yazıp yönettiği film, prodüssiyonu
ve duygusal yoğunluğuyla etkileyici bir çalışma. Bununla birlikte
çarptırılmış aktarmalardan, yanlış ve eksik bilgilenmekten ar
aştırma eksikliğinden kaynaklar önemli yanlışlar barındırıyor.
NTV Tarih'den Duygu Yılmaz, derginin yayın kurulu
üyeleriyle Livaneli'nin filmindeki affedilmez yanlışları
derledi.
İşte Ahmet Kuyaş, Necdet Sakaoğlu ve Derya
Tulga'nın Veda filminde listeledikleri o vahim
hatalar.
AİLE HAYATI
Atatürk'ün aile yaşantısının masalsı-romansı bir tarzda anlatımı,
başka filmlerde olduğu gibi burada da yinelenmiş. Bilgi azlığı
nedeniyle yapılacak fazla bir şey de yok. Selanik'teki ünlü evin,
hiç değilse 'cepheden' verilmemesi bu açıdan
isabetli. Zira ilk sayımızda belgelediğimiz gibi Mustafa Kemal,
"Pembe Köşk"ün arkasındake evde doğmuştu.
ZÜBEYDE HANIM
Atatürk'ün annesi, Selanik ortamında Zübeyde Molla
olarak tanınırmış. oysa filmde tavrı, giyim kuşamı, hele çoğu
sahnede başının açık oluşu, mollalığı/dindarlığı ile çelişiyor. Bu
sahnelerden biri de oğlunu karşılamak için saçı açık halde sokağa
çıktığı andır. Bu, o dönem için imkansızdı. Öte yandan Selanik
başörtüsü dışında bir tesettür biçimi bilmeyen Zübeyde
Molla'nın günümüz türbanını (saçı alın hizasında sımsıkı
örten kep ve sımsıkı bağlı başörtüsü) ileri yaşında kullandığı
görüntüsü de gerçekleş örtüşmüyor.
SARIKLI ÇOCUK
Sarıklı mahalle mektebi çocukları yanlış. O zamanlar çocukların
başlarına acar fes bir bakıma lükstü; büyüklerin eeskiyen
feslerinin kenarı kesilip tepe kısmı çocuk fesine dönüştürülüyor
veya ev yapımı külah yeterli görülüyordu. Sarık sarmak içinse en
azından hocalık, imamlık derecelerine ulaşmak gerekiyordu.
FALAKA SAHNESİ
Filmde küçük Mustafa'yı falakaya yatırmak için hoca onu alıp bir p
erdenin arkasına götürüyor, orada dövüyor. Bunun nedeni, özel bir
sinematografik etki yaratmak olabilir ama hocalar öğrenciyi
falakaya tek başına yatırmazdı; dövülen ayakları bir sırık ve iple
sabitleştirilir, bunu da sınıf arkadaşları tutardı.
SELANİK
İşgal öncesi her milletten insanın huzur içinde yaşadığı söylenen
Selanik'te ancak göreceli bir huzurdan sözedilebilirdi. Eşkıyanın
Makedonya'nın her tarafını sarmış olduğu unutulmamalı.
CONK BAYIRI
Büyük hatalarla dolu bir bölüm. Süngü hücumuna Mustafa Kemal'in en
önde katıldığı hem doğru d eğil hem de teknik olarak imkansız. Hele
tabancasını çekip düşman askerini vurması... Grup komutanı Mustafa
Kemal 10 Ağustos 1915 sabahı gerçekleşen taarruzda, Conkbayırı'nın
hemen doğusunda, Boyun noktasının Kördere tarafıdaki korunaklı
siperdeydi. Kendisi Arıburnu Raporu'nda belirttiği gibi, saldırını
işaretini vermiştir. Koskoca Anafartalar Grup Komutanı'nın, baskın
tarzında gerçekleşen bu saldırıda en öne konması da ayıp. Ayrıca
meşhur "şarapnel hadisesi" de, kendisi aynı
siperdeyken meydana gelmiştir.Mustafa Kemal'in göğsüne isabet eden
parça saatine gelmiş ve kendisini korumuştur. Bu saat, olayı
dramatize etmek isteyenlerce daha sonra sol tarafa, kalbinin
üzerine alınmıştır (Bu tarz abartmalar, gerçekten yaşanmış
hadiselerin de sonradan efsane kapsamına sokulmasına ve gerçekliğin
tartışmalı hale gelmesine yol açar)
SAMSUN 1919
Mustafa Kemal'in 1919'da Samsun'dan ayrılırken, yanında sadece iki
yaver olması mümkün değil. Paşa'nın Samsun'da bir köylüyle yaptığı
ilginç konuşmada da tarihi hatalar var. Mustafa Kemal köylüye
"Düşman yakında Samsun'u da işgal eder" diyor;
oysa o tarihte Samsun limanında zaten İngilizler vardı ve
giriş-çıkış onların kontrolündeydi.
İDAM KARARI
Erzurum Kongresi yapıldıktan bir yıl sonra Mustafa Kemal ve
beraberindeki 5 kişi idama mahkum edilmesine rağmen, filmde bu
karar sadece Mustafa Kemal için ve kongre öncesinde alınmış gibi
gösteriloyr. Gerçekte 11 Mayıs 1920'de Nemrut Mustafa Paşa'ın
başkanlığındaki "Birinci Divan-ı Harb-i Örfisi",
Mustafa Kemal Paşa ve bazı arkadaşlarını gıyaben ölüme mahkum etti.
idama mahkum edilen şunlardı: "Selanikli Mustafa Kemal
Efendi", Kara Vasıf Bey, Mirliva Salacaklı Ali
Fuat Paşa, Washington Sefiri Midillili Alfred Rüstem Bey, Doktor
Adnan Bey ve Darülfünün Halide Edip Hanım
KIYAFET-RÜTBE
Erzurum'da Mustafa Kemal'le görüşen Kazım Karabekir'in başında
kalpak olması gerekirken 1920'lerdeki zabit şapkası, yakasında da
tek yıldız (mirliva rütbesi) yerine üç yıldız (birinci ferik
rütbesi) var. Salih Bozok'un uzun gondol burunlu
iskarpinleri de 1930'ların değil 2000'lerin modası.
FİKRİYE HANIM'IN ÖRTÜSÜ
Mustafa Kemal, bekar arkadaşlarıyla birlikte evde yiyeceği yemekte
Fikriye Hanım'dan örtüsünü çıkarmasını istemesi ve sonra rakı
sofrasına davet edip karşılıklı rakı içmeleri, senaristin
özgürlüğüne bağlanabilir; ama o devirde böyle bir olay mümkün
görünmüyor.
HARF İNKILABI:
Fikriye Hanım'ın 1923'de Almanya yolculuğuna başlarken bindiği
arabanın plakası Latin harfleriyle yazılmış!
SİVİL YAVER
Gazi-Fikriye-Latife öyküsünün birçok versiyonu, filmde de bunlardan
biri var; ama Fikriye’yle trajik dönüşünde muhatap olan
‘yaver efendi’ (Rüsuhi) neden sivil?
KAZIM KARABEKİR
Mustafa Kemal’in istifası sonrası Kazım Karabekir onu ziyaret eder.
O sahnede kendisinden “Kafkas kolordusu komutanı”
olarak söz ediliyor. O sırada Kazım Karabekir 15. Kolordu
Komutanı’dır.
YANLIŞIN YANLIŞI
Filmde Mazhar Müfid Kansu'nun anılarından alınmış bir sahne var ki,
bir çift tarihsel yanlış içeriyor. Bu sahne, Mustafa Kemal Paşa'nın
zaferden sonra cumhuriyet kurulacağına, fesin ve tesettürün
yasaklanacağına ve daha başka birçok şeyin yapılacağına ilişkin
notlar yazdırdığı, üçlü bir toplantı gecesidir. Kansu'ya göre bu
gece Erzurum Kongresi'nin kapandığı günün gecesidir, ama gene
Kansu'ya göre bu, 7-8 Temmuz 1919 gecesidir! Livaneli ilk yanlışı,
birçok ciddi tarihçinin sonradan uydurulmuş olduğu kanısında
oldukları, bu nedenle de fazla önemsemedikleri bu sahneyi filmine
almasıdır. İkinci ve daha da fahiş yanlış ise Kansu'nun anılarında
İbrahim Süreyya (Yiğit) Bey'i yerleştirdiği bu sahneye, filmde
Kazım Karabekir Paşa'nın konmuş olmassıdır.Böylece burada sadece
bir anı tahrif edilmekle kalınmamış; o dönemde cumhuriyet fikrine
kesinlikle karşı olan, bu görüşünü birçok kez dile getiren BMM
açıldıktan sonra bile cumhuriyet fikri etrafında yapılan
tartışmalarda muhaliflerden yana tavır koyan Karabekkir, nedendir
bilemiyorum, cumhuriyetçi olarak tanıtılmıştır (Ahmet
Kuyaş)