İşte zenginle fakir arasındaki uçurum!
Abone olTürkiye İstatistik Kurumu verileri, Türkiye'deki zenginlerle yoksullar arasındaki gelir farkıyla ilgili çarpıcı veriler açıkladı.
2009 yılında Türkiye'de gelir dağılımındaki eşitsizlik
0,01 puan artış gösterdi. En yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20
arasındaki gelir farkı 8,5 kata çıktı. Nüfusun yüzde 17,1'i
yoksulluk sınırının altında kalıyor.
ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2009 Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırması sonuçlarını açıkladı.
Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,01 puan artışla 0,415 olarak tahmin edildi. Katsayı, kentsel yerleşim yerleri için 0,405, kırsal yerleşim yerleri için ise 0,380 olarak hesaplandı.
Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği,
1'e yaklaştıkça gelir dağılımda bozulmayı ifade ediyor.
TÜİK açıklamasında, gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğin
grafik gösterimi olan ''Lorenz eğrisi''nin de bir önceki yıla göre
gelir dağılımında önemli bir değişim olmadığını, eğrilerdeki
çakışmayla gösterdiği belirtildi.
Araştırma verilerine göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan yüzde 20'lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,6, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 5,6 oldu.
Buna göre, son yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay,
ilk yüzde 20'lik gruba göre 8,5 kat fazla oldu. 2008 yılında bu
oran 8,1 kat civarındaydı.
''Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir dağılımı''nda bireysel refah ön plana çıkıyor. Dolayısıyla hesaplamalarda hanehalkının toplam geliri kadar hane içindeki fert sayısı da önem taşıyor. Hane halkının toplam kullanılabilir geliri, hanedeki fert sayısı dikkate alınarak bireysel gelire dönüştürülüyor. Doğru karşılaştırma için de eşdeğerlik ölçeği kullanılarak her bir hane halkı bütünlüğünün, kaç yetişkine eşdeğer olduğu tespit ediliyor.
10 KİŞİDEN 6'SI YOKSULLUK RİSKİ ALTINDA
Eşdeğer hanenalkı kullanılabilir gelirleri üzerinden çeşitli göreli
yoksulluk sınırları belirlendi. Hesaplama, eşdeğer hanehalkı
kullanılabilir medyan gelirin yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 veya
yüzde 70'ine yapıldı.
Gelirler küçükten büyüğe sıralandığında ortaya düşen değer, medyan geliri gösteriyor. Medyan gelirin yüzde 50'si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 17,1'i yoksulluk sınırının altında. Bu oran, bir önceki yıl, yüzde 16,7 düzeyindeydi.
EN DÜŞÜK ORTALAMAYA SAHİP BÖLGE GÜNEYDOĞU
ANADOLU
Türkiye'de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir
gelir, 2009 yılında 21 bin 293 YTL (o tarihte YTL kullanımda
bulunuyordu) olarak hesaplandı. Ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı
kullanılabilir gelir ise 9 bin 396 YTL oldu.
İstanbul Bölgesi 12 bin 795 YTL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumunda. Bunu, 11 bin 501 YTL ortalama gelir ile Batı Anadolu Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 4 bin 655 YTL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
2009'DA MÜTEŞEBBİS GELİRLERİNİN PAYINDA AZALMA
OLDU
Maaş-ücret gelirleri yüzde 42,9'luk oranla toplam gelir içinde en
fazla paya sahip. Bunu, yüzde 20,4 ile müteşebbis gelirleri izledi.
Müteşebbis gelirlerinin yüzde 73,7'si tarım-dışı sektörden
oluştu.
2008 yılı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, bir önceki yıla göre maaş-ücret gelirlerinin payında 1 puanlık bir artış, müteşebbis gelirlerinin payında ise 2 puanlık bir azalış gözlendi.
Sosyal transferlerin yüzde 93,6'sını emekli ve dul-yetim aylıkları meydana getirdi. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde 18,3'lük paya sahip, diğer sosyal transferlerin payı ise yüzde 1,3.
YAŞAM KOŞULLARI GÖSTERGELERİ
TÜİK araştırmasına göre, kurumsal olmayan nüfusun yaşam koşullarına
ilişkin bazı göstergeler şöyle:
- Yüzde 60,8'i kendilerine ait konutta oturuyor. Yüzde 22,4'ü
kiracı.
- Yüzde 42,2'sinin konutunda ''sızdıran çatı, nemli
duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve benzeri'' sorunlar
söz konusu.
- Yüzde 42,9'unun oturduğu konutta ''izolasyondan dolayı
ısınma sorunu'' yaşanıyor.
- Yüzde 59,3'ünün hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut
alımı ve konut masrafları dışında) bulunmakta, bu borç ödemeleri
yüzde 29,3'ünün hanesine ''çok yük''
getiriyor.
- Yüzde 87,4'ü ''evden uzakta bir haftalık
tatili'', yüzde 62,5'i ''beklenmedik
harcamalarını'' ve yüzde 82,1'i ''yıpranmış ve
eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını'' ekonomik
nedenlerle karşılayamıyor.
- Yüzde 60,5'i ''iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren
yemek'' yiyemiyor.
- Yüzde 37,8'i evin ısınma ihtiyacını
''yeterince'' karşılayamıyor.
- Yüzde 43,9'u ''yeni giysiler'' alamıyor.