İşte Vatikanın TÜRKİYE RAPORU
Abone olİslam dünyasını kızdıran Papa'ya sunulan rapor hem övgülerle hem de eleştirilerle dolu.
Papa 16. Benedikt'in Türkiye ziyaretinin tehlikeye girdiği
bugünlerde Vatikan'ın resmi tarihçisi Giovanni Sale'nin hazırladığı
Türkiye dosyası da Papa'nın masasında hazır duruyor.
Papa'ya Türkiye ziyareti öncesinde sunulan dosyanın adı "Osmanlı
İmparatorluğunda ve Modern Türkiye'de Hristiyanlar". Türklerin
Müslümanlığı kabul edişinden bu yana İslam'ın yayılışını inceleyen
yazıda Türkiye Cumhuriyetinde laiklik, AKP modeli üzerine de ilginç
analizler var.
KAYNAK PAPALIĞIN ARŞİVİ
Sale'nin, Papalığın gizli arşivlerinden yararlanarak da hazırladığı
raporda, Türkiye'nin laiklikte Fransız modelini taklit etmek
istediği ancak başarılı olamadığı belirtiliyor. Ayrıca Türkiye'de
demokratik ve liberal Avrupa ülkelerinde olduğu anlamda bir laiklik
olmadığı vurgulanıyor.
Rapora göre, din özgürlüğünün olmadığı, kamu alanından dinin
tamamen dışlandığı Türkiye'de, laikliğin devlet zoru ile geçerli
kılındığı da vurgulanıyor. Vatikan'ın Türkiye raporunda ilginç bir
yaklaşımda Başbakan Erdoğan'ın AKP'si için. AK Parti, kendisini
demokrat tanımlaması, ABD'ye yakınlığı ve Avrupa'ya girme hedefi
ile İslam dünyasında diyalog kurulabilecek iyi bir muhatap olarak
gösteriliyor.
Ayrıca fundamentalist İslamcıların AKP modeline iyi gözle
bakmadıkları da belirtiliyor. Vatikan tarihçisi "Erdoğan Modeli"
dediği politik İslam denemesinin desteklenmesi ve Batı'nın bu
hareketle diyalog kurmasını tavsiye ediyor.
Raporda bazı önemli bölümler şöyle: Kendini laik bir cumhuriyet
olarak tanımlayan Türkiye'de aslında politik ve dini alan
arasındaki ilişkiler birbirine karışacak kadar yakın. Fransız
modelini taklit etmeye çalışan Türk laikliğinin, Avrupa
aydınlanması ve liberal doktriniyle ilgisi yok. n Türkiye'de
fundamentalist olsun, radikal ya da ılımlı olsun İslamın hiçbir
türünde dini ve politik alan arasında ayrım yapılmıyor. Oysa
Hıristiyan dünyasında, din ve devlet işleri artık ayrı. "Tanrı ve
Sezar'ın" olmak üzere iki ayrı güç var.
DİYANET'İN BÜTÇESİ
"Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'yi laikleştirirken, Avrupa'da
olduğu gibi dini ve politik gücün yetkilerini ayırmadı, sadece dini
kamu alanından dışlayarak, din işlerini devletin kontrolü altına
aldı. Diyanet İşlerinin, Sanayi Bakanlığından daha çok bütçesi var.
"Türk İslam"ı politika alandan dışlanmasına rağmen sivil toplumda
yeşerdi. 12 Eylül darbesinden sonra askerlerin ve Amerika'nın onayı
ile sufi çevrelerinden Turgut Özal'ın işbaşına getirilmesi de bu
dönemde gerçekleşti. AKP, politik İslam içinde, sufi eğilimli,
Arapların politik İslam anlayışından farklı bir hareket olarak yer
alıyor. AKP, kendisini demokratik ve Batı yanlısı olarak
tanımlayarak ilginç bir siyasi deneyi oluşturuyor. Bu parti ile,
Araplar tarafından nefret edilen "Hıristiyan" Batı diyalog
kurabilir. Batı, AKP ile politikanın büyük temaları üzerine ortak
bir alan oluşturabilir. n İslami fundamentalistler Türk modelini en
tehlikeli düşmanları kabul ediyor. Bomba gücü ile bu deneyimine
(AKP deneyimi) son vermek istemeleri anlaşılır bir durum. n Erdoğan
modelinin Türkiye dışında da takipçileri olması ihtimali yüksek. Bu
da İslam dünyası ve Batı arasında diyaloğu istmeyenler için son
derece tehlikeli. Giovanni Sale'nin raporunda "Türkiye'deki
Hıristiyanlar" başlığı altında yapılan analizde ise "Türkiye'deki
Hıristiyanlar, kendilerini ayrımcılık uygulandığını ve fanatiklerin
tehdidi altında olduklarını hissediyorlar" denildi. Rapora göre
Türkiye eğer AB'ye girmek istiyorsa bu konuda ciddi garantiler
vermek zorunda.
Haber: YASEMİN TAŞKIN
(Sabah)