İşte Uludere'nin tazminat miktarı
Abone olBaşbakan Recep Erdoğan'ın hedefinde Uludere olayını istismar etmekle suçladığı CHP ve BDP vardı.
Uludere'de hayatını kaybeden 34 vatandaşın ailelerine kişi 123 bin TL tazminat ödenecek.
Başbakan Erdoğan'ın gündeminde Uludere vardı. BDP, CHP ve PKK'yı timsah gözyaşı dökmekle suçlayan Erdoğan, taziye ziyaretine gidenlerin, terör örgütünü saldırılarıyla hayatını kaybedenlerin yakınlarına neden gitmediğini sordu.
CHP'ye sert sözlerle yüklenen Erdoğan, tek parti döneminin eleştirilen politikalarını hatırlattı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, merak edilen tazminat miktarını açıkladı:
HER AİLEYE 123 BİN TL
"Her aileye 123 bin TL ödüyoruz. Bu paranın ölenleri geri getirmeyeceğini bizlerde çok iyi biliyoruz. Bizim hedefimiz gönülleri kazanabilmektir. Bu par amağdur vatandaşlarımızın analarının ak sütü gibi helaldir. Meselelelerin üstünü örtme amaçlı değildi."
Muhalefet partilerini acıları istismar etmekle eleştiren Erdoğan, örgütün saldırılarıyla hayatını kaybedenlerin üzüntüsünü paylaşmayarak samimi olmadığını öne sürdü. Başbakan konuşmasına böyle devma etti:
MESELEYİ TAKİP EDİYORUZ
"Talihsiz bir olay yaşadık, 34 vatandaşımızı kaybettik. CHP, BDP, PKK terör örgütünün, ve onlarla birlikte bazı medya kuruluşları istismarcı yaklaşımlarının tersine biz orada soğukkanlı, acıyı paylaşan bir tavır sergiledik. Aradan geçen bir ay içinde Uludere'ye samimiyetsizlikle yaklaşanlar meseleyi unutup kenara çekilirken, biz meseleyi takip ediyoruz. Biz Uludere'de yaşananların aydınlatılması için imkanlarımızı seferber ediyoruz. O köylerde benim evlat acısı çeken kardeşlerimin acısını istismar edenler, altını çiziyorum, acaba Hakkari'de polis otobüsüne saldırılırken, öldürdükleri Zeki Yeşil kardeşimin, Bingöl'de çocuklarını korumak için bomba üstüne atlayan kardeşimin, Batman'da hamileyken öldürülen kardeşimin hesabını verebilecekler mi?
BDP BU ELEŞTİRELERE YANIT VEREMEYECEK
Bazı yazılı ve görsel medya organları bunları gündeme getiroylar mı? Bir gün geldi geçti bitti. İşlerine gelince öyle olmuyor. BDP'liler Uludere'den sonra vicdan kavramını hatırladılar. Sizin vicdanınız neredeydi. Eğer samimiyseniz o gözyaşını Hatice Belgin için neden dökmediniz. Eğer samimiyseniz, Mizgin Doru ve karnındaki doğmamış bebeği için neden dökmediniz. İstanbul'da belediye otobüsünde molotofla yakılarak öldürülen karrdeşimiz çocuk değil miydi, neden tek kelime etmediniz. 14-15 yaşında dağa gönderilen çocuklar, o çocuklar sizin için gözyaşı dökülecek çocuklar değil mi? Neden sizin gözyaşlarınız orda akmaz. Neden bu gidişatı durdurmak yerine gençlere dağı gösterirsiniz. Uludere için güvercin oldunuz, Diyarbakır'da bir mağarada işkence görüp katledilen örgütten kaçan 5 kız için neden şahin kesilmediniz. Neden örgüte tek cümleyle eleştirmediniz?"
Uludere olayında CHP ve BDP'yi ikiyüzlülükle suçlayan Erdoğan'ın hedefinde PKK ve BDP vardı:
BDP'NİN TİMSAH GÖZYAŞLARI
"Terör örgütünün katliamlarına gözyaşı akıtmayanların Uludere'de akıttıkları gözyaşları timsahların gözyaşlarıdır. Uludere'deki acılı kardeşim bunların nasıl iki yüzlü olduğunu görsün. Biz böyle bir çifte standarta asla tenezzül etmedik. Biz bu yola analar ağlamasın diye çıktık. İşte terörle mücadele esnasınıda güvenlik güçlerinin mağaradaki teröristlere yönelik tavrını gördünüz. saatlerce bir generalin dil döktüğünü gördünüz değil mi?Askerin parkasını çıkarıp teröristin üstünü örttüğünü gördünüz değil mi? 5 yıldır annemi görmüyorum diyen çocuk teröriste, seni annene götüreceğiz denilince nasıl hıçkırıkla ağladığını gördünüz değil mi? Ama diğre tarafta silah kürtlerin güvencesidir diyenlerin vicdanı olabilir mi? Şu anda bu çatının altında bu ifadeyi kullanabiliyor. Bunlar kanın ticaretini yaparlar. Bunlar ölmeyi, öldürmeyi teşvik ederler. Dikkatinizi çekiyorum."
Diyarbakır'da çıkarılan 19 kişiye ait kemikleri söyleyen Erdoğan, faili meçhulle değinerek, 1990'lı yılların karanlık olayları hatırlattı:
FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER
"Bizim dönemimizde vuku bulan hadiselerin değil, bizden önceki acı hadiselerin de izini süreceğiz. 19 kişinin kemiklerini bulduk. Bize kadar niye yapılamıyordu. Ama şimdi yapılıyor. Ey yazılı medyanın bir kısmı. Bunları görmüyor musunuz? Toprağın altındaki silahları nasıl biz çıkardıysak, bugünde toprağın altındaki faili meçhulleri biz ortaya çıkarıyoruz. Ama bazılarının gözü var görmez, kulağı var duymaz, konuşamaz, çünkü kalpler mühürlü. 70'lerin, 80'lerin antidemokratik dönemlerinde nice değerimizi yitirdik. 1990'larda bu ülke faili meçhuller arenasına dönmüştü. 24 Ocak'ta Uğur Mumcu, Gaffar Okan katledildi. Bunların üstü örtüldü. Kimi yurtdışına kaçtı. Cem Karaca gibi vatanına dönenler oldu, ama Ahmet Kaya gibi vatanına dönemeyenler oldu. Musa Anter'in ismini andım, Anter'in oğlu, bana bir mektup gönderdi. 43 senedir memleketine gidemediğini anlattı. Memlekete girişinin sebebini hala bilmediğini anlattı. Babasının mezarına gidip fatiha okumama izin verin dedi. Hemen araştırdık, izin yetkimiz olduğunu gördük, ülkesine döndü. Bu ülke çok büyük acılar yaşadı. Biz bazılarının sabırsızlığını anlıyoruz, ama iki asırdır acılar yaşayan bu toprağı bir gecede gülistana çevirmenin zor olduğunu da herkes görmeli. "
"CHP İDAM SEHPASINA SADECE YAĞLI İLMEĞİ İNSANLARIN BOYNUNA GEÇİRMEK İÇİN ÇIKMIŞTIR"
Erdoğan ana muhalefet partisine de eleştiri oklarını yöneltti. CHP'nin ittihat ve terakki zihniyeti taşıdığını iddia ederek, 1930'lu yılları ve istiklal mahkemelerini işaret etti:
"Bu acılar hemen çözülemiyor. Karşımızda kökenleri çok uzun yıllara dayanan, İttihat Terakki zihniyetli CHP ve Doğu'nun CHP'si BDP var. CHP bu ülkede bir amaç için idam sehpasına çıkmıştır, yağlı ilmeği insanların boynuna geçirmek için. Sayın Kılıçdaroğlu, Üç Aliler Divanı'na, İstiklal Mahkemelerine, Seyit Rıza'nın idamına baksın. Sayın Kılıçdaroğlu gözlerin var ama göremiyorsun.
Bu ülkede artık birilerinin arka bahçesi değil milletin olan bir yargı vardır. Esasen CHP'nin rahatsızlığı da buradandır. Biri Anayasa Mahkemesi'nin biri Danıştay'ın önüne iki bekçi kulübesi kurdular. Aslında bir bedellide CHP için çıkartmamız lazım. Yahu dürüst olun dürüst. Dersim'deki, 27 Nisan'daki, 28 Şubat'taki zihniyet neyse şimdiki zihniyet de aynı."