Tüm dünyada olduğu gibi Türk milleti olarak bizim de günlük hayatımızın her alanını etkileyen ve çoğunun kaynağı meçhul pek çok batıl inancımız bulunuyor. Bunlardan bazılarını belli bir mantık çerçevesine oturtmak mümkündür. Bazıları ise absürd ve komik olarak değerlendirilebilir. İşte genellikle Türklerin benimsediği batıl inançlar... İnsan vefat eder etmez ayakkabılarını kapının önüne koymak. Gelin eve girerken testi kırmak. Ateşin üzerinden atlanırsa evi olurmuş. Dilek tutulup havuzlara para atmak. Kısmetin açılması için yeni kesilmiş söğüt dallarıyla yoldan geçenlerin kafalarına vurmak. Ay ve güneş tutulduğu zaman teneke çalmak. Avuç kaşınırsa kendisine para gelecekmiş. Kurşun döktürmek. Bıçağı birbirine verirken bıçağa tükürmek. Çocuklara mavi boncuk takmak. Baykuşun ötmesinden kötü manalar çıkarmak. Misafir giderken arkasından su dökmek. Akşamları evi süpürmemek. Bazı günleri uğursuz saymak. Salı günleri sallanır gibi. İki bayram arasında nikah yapmamak. Çocuğun göbeği düştüğünde eve gömülmesi gerekirmiş ki büyüyünce eve bağlı olsun. Taşı başka bir şey üzerinde gezdirip eğer taş bu şeye yapışırsa dilediğim şey olacak diye inanmak. Köpeğin havlamasından mana çıkarmak. Merdiven altından geçmemek. Kuşun ötmesinden, geçmesinden, inmesinden iyilik ve kötülük beklemek. Ayın onüçüncü günü uğursuzmuş. Evin içinde terlik ters olarak bulunursa o evden ölü çıkar. Baykuş bacaya konarsa o evden ölü çıkar. Evde bardak, tabak gibi birşeyin kırılmasıyla bunun bir şeye sebep olacağını sanmak. Birinin başına bir iş geldiği zaman bu işin kendine gelmemesi için kulağını çekip masaya veya başka bir şeyin üzerine vurmak. Dört yapraklı yonca uğur getirirmiş. Kurbanın kanını alnının ortasına sürmek. Para gelmesi isteniyorsa elindeki paraları çıkın yapıp gül ağacına asmak. Gece aynaya bakmak veya tırnak kesmek uğursuzlukmuş. Yatağının üstüne kimseyi oturtturmamak. Yatağından ters kalkarsan işlerin ters gidermiş. Kuş sağ tarafından uçarsa bir işi yapmak Kuş sol tarafından uçarsa bir işi yapmamak. Leyleği uçarken gören seyahat edermiş Bir bardak yere düşüp kırılmadıysa bunu uğursuzluk sayıp bardağı atıp kırmak. Gece ev süpürmek fakirlik getirir. Kurbağalar sesini yükseltirse yağmur yağar. Pazar günü çalışmak uğursuzluktur. Hayızlı kadın akşam ezanından sonra küpten turşu çıkarırsa turşu bozulur. Gelin olanın duvağı evde kalmış kızın başında çözülürse bahtı açılır. Gece tırnak kesilirse ömür kısalır. Yeni doğan çocuğun ilk dışkısı yattığı odanın eşiğine veya beşiğinin altına konursa nazar değmez. Evli birinin yüzüğünü bekar bir kız takarsa kısmeti kesilir Bekar bir kız evli birinin gelinliğini giyerse kısmeti kesilir. Hamileyken yumurta yiyen kadının çocuğu haylaz olur. Çocuğun kırkı çıkmadan tırnağı kesilirse ya arsız ya da hırsız olurmuş. Bebek ayakları altından öpülürse talihsiz olurmuş. Cezvede su içilirse zengin olunurmuş. Çocuklara nazar değmesin diye kurt, ayı, kartal, leylek gibi hayvanların diş, tırnak ve kemiklerinden yapılan nazarlıklar takmak. Ölü yıkandıktan sonra ters çevrilmezse bir başkası daha ölür. Ayakkabı çıkarılırken ters çevrilirse o haneden cenaze çıkar. Bir genç askere giderken evden çıkmadan önce bir dilim ekmeğin yarısını yer yarısını da bırakırsa artık ekmek onu çağıracağı için kazaya belaya uğramadan eve dönermiş. Biri gurbete giderken arkasından su dökülürse hem kazaya uğramaz hem de gurbetten çabuk dönermiş. Evliliğin ilk günü (gerdek gecesi) erkek veya kadın hangisi önce uyursa o daha evvel ölürmüş. Soğan kabuğuna basılırsa fakirlik gelirmiş.