İşte Türkiyeyi rezil eden erkekler
Abone olBakan Günay önüne gelene fırça çekiyor ama Sultanahmet'te yaşananlar tam bir skandal! İşte o çirkin olaylar;
Lonely Planet, Rough Guide, Time Out gibi tüm dünyada
çok satan bu rehberlerde İstanbul, özellikle kadın turistler için
anlattığı kabusu araştıran Mehveş Evin, Sultanahmet'te sokağa
çıktı asılmayan kalmadı. İşte o ilginç izlenimler;
İstanbul’a, özellikle Sultanahmet’e gelen turistlere İngilizce rehberlerde yapılan yorumlar, malumunuz Türkleri fena sinirlendirdi... Lonely Planet, Rough Guide, Time Out gibi tüm dünyada çok satan bu rehberlerde İstanbul, özellikle kadın turistler için kabus olarak anlatılıyordu...
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, bu iftiraların ‘rakipler’in ürünü
olduğunu söyledi.
Peki bu cümlelerde gerçeklik payı var mıydı? Tek başına
gezen kadın turist, jigoloların hedefi mi
oluyordu?
Taksiciler yabancı müşteriyi dolandırıyor
muydu?
Bu soruları kendi kendime sormanın anlamı yoktu. Sultanahmet’e ‘bir
turist gibi’ gitmeye karar verdim. Boynumda otantik bir şal, elimde
fotoğraf makinesi ve İngilizce rehber kitap, peşimde fotoğraf
muhabiri arkadaşımla olay yerine gittik.
CAMİİ ÖNÜ PİYASASI
Daha Sultanahmet Camii’nin önüne gelmeden, parkta ikili-üçlü
gruplar halinde oturan genç adamların bolluğu dikkatimi çekti. Saat
dörttü, bu adamların işi gücü çeşmeden akan suları seyretmekti.
Durdum ve fotoğraf çekmeye başladım. İki genç adam, anında yanıma
seğirtti. Son derecede kibar bir şekilde, İngilizce olarak
‘Yardımcı olabilir miyim?’ diye sordu siyah ceket, gömlek ve
pantolonlu, 20’li yaşlardaki esmer delikanlı. “Sadece
bakınıyorum” dedim. Bingo! Muhabbet başladı. Arkadaşı bir
işaret çakarak uzaklaştı. Genç adam sormaya, ben de turist
cevapları vermeye başladım: Az, öz ama kibarca. Bir de baktım
benimle yürümeye başlamış. “Sultanahmet Camii’ni mutlaka
gezmelisin” dedi grameri sıfır, pratiği mükemmel bir
İngilizceyle.
Ali’ye ne iş yaptığını sordum. Bir lokantada çalıştığını, bugünün
boş olduğunu söyledi. İyi de boş gününde niye bir dirhem iki
çekirdek, Sultanahmet’te takılıyor, hiç tanımadığı bir yabancı
kadını gezdirmeyi teklif ediyordu?
Camiiye girdik. Ayakkabılarımı çıkarıp poşete koymam gerektiğini
söyleyip, mesafesini koruyarak beni camide gezdirdi. Amerikalı
turist edasıyla “Woww... Wonderful!” naralarımı
gururlanarak izledi, cami hakkında bilgi verdi. Çıktık, hala
yanımda. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi sormaya başladı.
Arkadaşlarımla buluşacağımı, gitmem gerektiğini söyledim, ısrarla
kahve içmeye davet etti. Kibarca reddedince kartını çıkardı ve
“İstediğiniz zaman gelin, misafirim olun” dedi. El
sıkışarak ayrıldık.
SOKAKTA YANLIZ YÜRÜYEMEDİ
ÖNÜNE GELEN ASILDI!
YALNIZ YÜRÜMEK YASAK
Yalnız kalır kalmaz Aya İrini’ye yöneldim. Biraz tedirgin olmuştum.
Tam ‘oh bi kafamı dinleyeyim’ derken İstanbul kitabı satan bir genç
daha yaklaştı. “Sağol almayayım” dedim. Nafile! Yine solo yürümeme
izin vermeyen, nereden geldiğimi, nereye gittiğimi soran bir
erkek... “Sorry” diyerek zor uzaklaştım.
Yarım dakika sonra, muhtemelen bu sahneyi seyreden başka bir
arkadaş, “Affedersiniz İtalyan mısınız?” diye
yanaştı. Yine esmer, yine bir dirhem iki çekirdek, 35’lerinde
güleryüzlü bir adam. Hayır efendim, ben Bostonlu’yum... Şinasi,
flört konusunda biraz daha tecrübeli. “Ah, stiliniz İtalyan
kadınlarına benziyor! Mutlaka ailenizde var” diyor. Ben de
zokayı güya yutuyorum: Evet, annemin
tarafından...
Bir baktım, yine tek başıma değil, çift yürüyorum. Turist kadın
olarak yalnız yürümek bu şehirde galiba yasak!
Yine ne olduğumu anlamadan, nereden geldin, ne kadar kalıyorsun
muhabbetine girildi. Dükkanı varmış, “Aa nerde?”
diyorum ama Şinasi acayip kibar: “Yok, oraya sizi götürürsem yanlış
anlaşılır. Size bir kahve ısmarlamak isterim. Türkiye’de bir deyim
vardır, bir kahvenin kırk yıllık hatırı vardır...” Zaten bir
kafenin önüne gelmişiz, teklifini kabul ediyorum. 15 dakikalık
kahve sohbetinde, usta sorularla hangi otelde kaldığımı, kimlerle
geldiğimi soruyor. Yine ne abartılı bir sarkma hareketi, ne de
sinir bozucu bir yavşaklık.
Akşam programımı soruyor, içki ısmarlamayı, nargile içmeyi teklif
ediyor. ‘Gerçekten görüşmek’ istediği için telefonunu veriyor.
Ahlaksız teklif yok, flört var. Tedirginim, pek konuşmuyorum. El
sıkışarak ayrılıyoruz.
BONKÖR SPRINTER DİYARI
Off gerildim! Bünyamin nerede? Ya takip edilirsem? Ya Türk olduğumu
anlarlarsa?
Şak diye arkamdan yine biri yaklaşıyor; “Bayan nereye
gidiyorsunuz?” Yine o kitapçı çocuk! “Gece meydandayım,
gel içki ısmarlayayım” diyor. “Kardeşim Türk’üm, bi rahat
bırakın ya” diye haykırmak geliyor içimden... Bu atağı da
savuşturarak olay mahallini hızlı adımlarla terk ediyorum. Herbiri
bonkör sprinter mübarek! Kesinlikle kaçış yok!
Divan Yolu’nda koşar adım ilerlerken önümde yürüyen iki Uzakdoğulu
kıza yanaşan, saçları jöleyle Yiğit Bulut modeli arkaya
yapıştırılmış, siyah deri ceketli gencin ‘yanaşma’ hamlelerine
tanık oluyorum. ‘Beni tanımadın mı? Hani dün
tanıştık?’ diyor ısrarla. Kız, saatte 30 km/saat hızında
yürürken kurtulmaya çalışıyor, belli ki korkmuş.
Çok ülkede turist olarak dolaştım, bunca ilgiye hiçbir yerde mazhar
olmadım. Cinsel tacize uğramadım, ama yalnız kalamamaktan, her an
ters bir harekete maruz kalma ihtimalinden, tecessüsten dolayı
rahatsız oldum. Ve sırf bu gerginlik beni çok yordu..
Turist olsam, tek başıma ya da kız kıza bir daha Sultanahmet’e
gelmem. Bunu da artık kafanıza yazın turizmci arkadaşlar.
İŞTE SAAT SAAT YAŞANANLAR
VE TAKSİCİNİN TURİST KAZIĞI
1. SİZİ GEZDİREYİM
Sultanahmet Camii’nin önünde etrafa aval aval bakarken playboy
kemerli ‘Ali’ yanıma yaklaşıyor. Sohbete başlıyor, beni gezdirmeyi
teklif ediyor ama asla sarkıntılık yapmıyor.
Saat: 16.25
2. PARDON İTALYAN MISIN?
3. GECE BOŞ MUSUN?
Rehber kitaplar satma bahanesiyle yanıma yanaşan bu genç, teklifi
reddedince soru yağmuruna tutup, akşam programı soruyor.
TATLI TATLI ESİR ALMACA
* Sultanahmet’i mesken tutan genç adamlar, yabancı kadınlara nefes
aldırmıyor. Ama nazikler; aksi takdirde kadınları kaçıracaklarını
öğrenmiş gibiler.
* Genç adamların ilgisinden hoşnut olan turistler olabilir. Ancak
Batı kültüründe “Öff çekil başımdan” demek ayıp sayılır. Sırf bunu
bildiğinizden tatlı tatlı esir almanın ne manası var?
* Çoğu zaman, kadınların yalnız dolaşmalarının özel bir anlamı
yoktur. Sade suya tirit muhabbete katılır gibi gözükse de yabancı
bir erkeğin hangi niyetle yaklaştığını düşünmeyecek kadar hıyar
değiller!..
NE iŞ OĞLUM?
Ne olduğumu anlamadan Ali bana eşlik etmeye başlıyor. Yolda bir
polis arabası durup ona laf atıyor. Ben yürüyüşe devam ederken ayak
üstü şakalaşıyorlar. Ali . ‘Ne istiyor polisler’ diye sorunca ‘Yok
birşey, arabada bir tanıdığım vardı’ diyor. Ayrılırken kartını
verip yemeğe davet ediyor.
34'TEN 57! TURİSTİ KAZIKLAMA!
Kendimi Hıncal Uluç gibi hissettim, ama pes dedim! Bu kadarını
beklemiyordum... Sultanahmet’ten Armada Oteli’ne gitmek üzere
taksiye binip İngilizce konuşuyorum. Tertemiz, kibar bir taksici.
Beni sahilden dolaştırıyor. Asıl şoku taksimetreye bakınca
yaşıyorum: 21.500000! ‘Bu nedir? Çok fazla!’ Diye itiraz ediyorum.
22 liraymış 5 dakikalık yol! Dayanamayıp patlıyorum:
BAK KOÇUM O TAKSİMETREYE NE YAPTIN BİLMEM AMA HAKKIN 8
LİRA!