Adana’dan kaçarken bindiği otobüs Ankara’da mola verdi. Simit alacaktı; ancak cebinde parası yoktu. Tanımadığı birinden para istedi, vermeyince adamı izleyip tenha bir köşede şişleyerek öldürdü. Cinayeti gören bir adamı da kovaladı, yakalayıp boğazından keserek hayatına kıydı. Harçlık vermedi diye ağabeyinin dükkanını yaktı. Ayrıca yakın akrabalarından ikisinin daha evini yaktı. Silivri’deki babasını öldürmek için evini bastı, baba Selim pompalı tüfekle ateş ederek Yavuz’un elinden kurtuldu. Buradan Balıkesir Edremit’e anneannesinin yanına kaçtı. 3 gün birlikte kaldığı anneannesi annesiyle ilgili hoşuna gitmeyen bir söz söyleyince kristal kül tablasını başına vura vura öldürdü. Olayı duyan anne 2 gün sonra kalp krizinden öldü. ARTVİN CANAVARI: 'Yaşlı insanlari öldürüyorsam da bunlar zaten zamanlarını doldurmuşlar. Onlar bizim yerimize fazladan yaşıyorlar. Belki de bizim kısmetimizi yiyorlar. Hem kendimi tatmin ediyordum, hem de onlari öldürerek toplumu rahatlatıyordum.' ‘Artvin Canavarı’ ya da ‘Baltalı Katil’ olarak bilinen Adnan Çolak işlediği 11 cinayeti bu sözlerle açıkladı. 1992-95 yılları arasında Artvin ve ilçelerinde yaşları 68 ile 95 arasında değişen yaşlıları kurban seçen Çolak, öldürdüğü 6 kadına da tecavüz etti. Yakalandıktan sonra Adnan Çolak’ın yargilanması beş yıl sürdü. Zonguldak 1. Agir Ceza Mahkemesi, 25 yaşında cinayet islemeye baslayan Adnan Çolak'ı 6 kez idam, 112 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. BEBEK YÜZLÜ KATİL: Yakışıklı olması ve masum görüntüsü nedeniyle ‘Bebek Yüzlü Katil’ lakabı katılan Ali Kaya, tamamı Alanya’da gerçekleşen cinayetlerine, 1997 yılında amcası Celal Kaya’yı öldürerek başladı. Bu cinayet nedeniyle 5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Cezası bitince, Adana'da kendi annesine tecavüz eden Zeynel Abidin Gümüş'ü öldürdü. Bu cinayet sonrası akli dengesi bozuk raporu alarak akıl hastanesine kaldırıldı. 1999’da ‘kapalı yerde duramaz’ raporu aldı ve hastaneden çıkarıldı. Bundan sonra Alanya’da 5 kişiyi daha bıçaklayarak öldürdü. Son cinayetinden sonra ‘kişilik bozukluğu’ teşhisiyle tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Burada da ‘çivici katil’ olarak bilinen Ayhan Kartal’ı bıçaklayarak öldürdü. Son cinayetinden sonra Şanlıurfa yarı açık cezaevi’ne kaldırıldı. Bir yıl sonra buradan firar eden Kaya, 2004 yılında Alnaya’da yakalandı. OTOBAN KATİLLERİ: Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe 20 Ekim 2006’da başladıkları katliamda, 52 saat içinde 7 kişiyi öldürdüler. Katliamın ilk kurbanı, Bursa-Yalova kara yolunun Ovaakça beldesi yakınlarındaki kestane şekeri satış mağazasında tezgahtarlık yapan Hüseyin Çalışkan oldu. Bundan beş saat sonra, İzmit`te bir pişmaniye dükkanına giren zanlılar, burada da Fatih Kılıç`ı öldürdü. İkinci cinayettin üzerinden 7 saat geçmişken Sakarya`nın Hendek ilçesindeki bir akaryakıt istasyonuna giren Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe, burada iş yeri çalışanı Mehmet Çakır`ı öldürdü. Daha sonra otomobille uzun bir yol boyunca ilerleyen ve katliama devam eden ikili Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Tömük beldesinde büfe işleten Özkan Köse'yi Pozantı - Çamalan mevkisinde Bekir Ciritçi'yi, Gölbaşı'nda Enver Aycık ile Necati Yücel'i öldürdüler. Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe, ilk cinayetten 52 saat sonra Kızılcahamam'da yakalandı. 6 ilde işlenen cinayetler için açılan farklı davalarda ikisi de birkaç kez müebbet hapisle cezalandırıldı. İNSAN AVCISI: İlk cinayetini 22 yaşındayken kardeşini boğarak gerçekleştirdi. Mart 1998-Şubat 2001 yılları arasında Kayseri’de 6 kişiyi daha öldürdü. Yakalandığında, "Zaten avcıyım. Kurbanlarım av, avların üstünden çıkan para ve eşyalar da av ganimeti" dedi. Seri katil olarak tutuklandığında, İstanbul’un ilk seri katili Seyit Ahmet Demirci ile girdiği iddia üzerine öldürmeye başladığnı söyledi ve İstanbul DGM’de verdiĞi ifadede “Bu iddiayi kazandim.” dedi. 5 cinayet, 4 gasp ve 1 tecavüzden yargılanan Demirci, kendisini seri katil olarak değil kiralık katil olarak adlandırdı 1971 doğumlu Erdinç Tümer, Ocak -Ağustos 1999 arasında İzmir ve Bursa'da 5 kişiyi öldürdü. Halen firarda polis tarafından aranıyor. 1999-200 arasında İstanbul’da biri kadın 5 kişiyi öldürdü. Yakalandığında söylediği “Cinayetlerde kullandığımız silahlardan birini ve susturucuları Mehmet Özbay diye tanığım Abdullah Çatlı'dan almıştım. Onun emriyle Ukrayna'da Kiev'de biri subay üç askeri öldürdüm" sözleri kamuoyunda tartışma yarattı. ÇİVİCİ KATİL: "Çivi görünce dayanamıyordum, insanların kafalarına çakmak istiyordum hep" Yakalandıktan sonra polise bu ifadeyi veren Süleyman Aktaş, ‘çivici katil’ olarak biliniyor. Elektrik Kurumu’nda hat işçiliği yaparken 31 bin 500 volt elektrik akımına kapılıp ağır yaralanan Aktaş, bu olaydan sonra 1986 yılında Antalya'da Nuri Keskin adındaki Başkomiseri öldürdü ve tutuklandı. Mahkeme akli dengesinin yerinde olmadığına karar verdi ve Süleyman Aktaş'ı, Manisa ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gönderdi. Köye döndükten 3 yıl sonra, 4 komşusunu boğarak öldürdü. Ona 'Çivici Katil' denmesinin nedeni ise öldürdüğü kurbanlarının kafalarının çeşitli yerlerine ve gözlerine çiviler çakmasıydı. İstanbul’da boğazlarını kestiği kurbanlarını su kuyusuna attığı için bu adı alan Özkan Zengin 2 ayda 4 kişiyi öldürdü. Yakalandıktan sonra polsiteki ifadesinde “Erkeklerden nefret ediyorum. İlk cinayetin ardından adam öldürmek alışkanlık oldu. Onlardan nefret ettim, nefretim öldürme hissiyle birleşince öldürdüm. cinayetler gazetelerde haber olunca öldürmeye ara verdim. Yakalanmasaydım içimdeki nefret nedeniyle öldürmeye devam edecektim" dedi. MOBİLYACI KATİL: Seyit Ahmet Demirci, Mayıs-Temmuz 1998 tarihleri arasında İstanbul'da üç mobilyacıyı dükkanlarının bodrum katında kafalarına kurşun sıkarak öldürdü. Demircinin neden sadece mobiyacıları hedef seçtiği ise geçmişte yaşadığı bir travmaya bağlı. Çocukluğunun geçtiği Fatsa’da en yakn arkadaşı ile birlikte küçük bir mobilyacı dükkanının bodrum katında saldırıya uğradı. Seyit Ahmet son kaçmayı başardı. Ancak yaşlı mobilyacının arkadaşı Habil'e tecavüz edilişini izledi. İki arkadaş bu olayı sonsuzluğa gömdüler. Ta ki üniversitede okuyan Habil'in intihar ettiği haberi gelene kadar. Habil'in neden intihar ettiğini yalnızca Seyit Ahmet biliyordu.