İşte Türkiyenin kaybı!
Abone olTürkiye'de hayvancılığın sorunlarının önüne geçilememesinin faturası tam 2,7 milyar YTL!
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye'de, şap, brusella, çiçek,
kuduz, tüberküloz, şarbon, koyun ve keçi vebası gibi hayvan
hastalıklarının kontrol
altına alınamadığını ve hastalıklar nedeniyle yıllık 2,7 milyar YTL
ekonomik kayıp oluştuğunu bildirdi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ''AB Uyum Sürecinde Hayvancılığımızın
Sorunları'' adında bir rapor hazırladı. Bakan Mehmet Mehdi Eker
tarafından Bakanlar Kurulu toplantısında sunulan raporda, hayvan
hastalıkları ile mücadele için bütçede ayrılan ödeneklerin
yetersizliğinden şikayet edildi. Raporda, sektördeki kayıtdışılığa
dikkat çekilirken, kaçak hayvan hareketlerinin de etkin bir şekilde
kontrol edilmediği vurgulandı.
Rapora göre, Türkiye'de, 10 milyon 69 bin büyükbaş, 31 milyon 580
bin baş küçük hayvan bulunuyor. Toplam 10 milyon 679 bin ton süt
üretiminin ancak 3 milyon tonu sanayide işleniyor. Toplam 850 bin
ton olan et üretiminin de sadece yarısı (447 bin tonu) kayıtlı. 28
milyon ton kaba, 6 milyon ton kesif yem üretiliyor.
Tarım sektöründe 3 milyon 75 bin 516 tarım işletmesi bulunurken,
bunlardan yüzde 2,3'ünde, 72 bin 582'sinde sadece hayvancılık
yapılıyor. Bu rakam, Türkiye'de hayvancılığın, tarım sektöründe
olması gerektiğinden çok az paya sahip olduğunu gösterirken,
işletmelerin çok küçük ve dağınık olduğuna da dikkat çekildi.
Raporda, Hayvan Kimlik Sistemi verilerine göre hayvan mevcudunun
yüzde 80'i kayıt altına alınmasına karşın, işletmelerin tamamının
kayıt altında olmadığı belirtildi. Teknoloji kullanımının yetersiz,
geleneksel işletmecilik anlayışının hakim olduğu kaydedildi.
YILLIK EKONOMİK KAYIP, ET VE SÜT ÜRETİMİNİN YÜZDE 25'İ
KADAR
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, şap, brusella, çiçek, kuduz,
koyun-keçi vebası, tüberküloz, şarbon hastalıklarının kontrol
altına alınamadığını, bu hastalıkların canlı hayvan ve hayvansal
ürün ihracatını olumsuz etkilediğini açıkladı.
Raporda, ''Hastalıkların neden olduğu yıllık ekonomik kayıp, süt ve
et üretimimizin yüzde 25'in eş değerdir. Bu da yaklaşık 2,7 milyar
YTL'dir'' dendi.
Brusella, tüberküloz, şarbon gibi hayvanlardan insanlara bulaşan
''zoonoz hastalıklar''ın insan sağlığı ve gıda güvenliği bakımından
da önemli olduğu vurgulanan raporda, kaynak yetersizliği nedeniyle
tazminatlı hastalıklarla etkili mücadele yapılamadığı, sadece
tüberküloz ve brusellada tazminat ödemeleri için 1,7 milyar YTL
kaynak gerekmesine karşın, bütçede hayvan hastalıkları ile mücadele
amacıyla toplam 20 milyon YTL ödenek ayrıldığına dikkat
çekildi.
Kamuda veteriner hekim ve yardımcı personel açığı olduğu da
kaydedilen rapora göre, norm kadroda 5 bin veteriner hekim
gösterilmesine karşın, mevcut veteriner hekim sayısının 1935'te
kaldığı, bakanlığın 6 bin 100 sağlık ve teknik personel kadrosu
talep ettiği belirtildi. Raporda, yurtiçi ve yurtdışından kaçak
hayvan hareketlerinin etkin bir şekilde kontrol edilemediği de
vurgulandı.
''DESTEKLEME İÇİN AYRILAN ÖDENEKLER TAM
KULLANILAMIYOR''
''AB Uyum Sürecinde Hayvancılığımızın Sorunları'' başlıklı bakanlık
raporunda, hayvancılık için ayrılan desteklerin yetersizliğine
dikkat çekilirken, bu amaçla ayrılan ödeneklerin de tam olarak
kullanılamadığı belirtildi.
Bakanlık tarafından hazırlanan 2006-2010 Tarım Strateji Belgesi'nde
tarım destekleme bütçesinin yüzde 137'ünün hayvancılığa
ayrılmasının öngörüldüğüne işaret edilen raporda, şu bilgiye yer
verildi:
''HAYVANCILIK DESTEKLERİ İLE HUBUBAT PRİMİ
ÖDENDİ''
''2005 yılı bütçesinde, hayvancılığa 622 milyon YTL tahsis edilmiş,
ancak 142 milyon YTL hububat primine aktarıldığından, hayvancılık
desteklemeleri için 480 milyon YTL ödenmiştir. Kalan miktar 2006
bütçesinden karşılanacaktır. 2006 bütçesinde ise hayvancılık
desteklemeleri için bakanlığımızca 700 milyon YTL ödenek talep
edilmesine rağmen 550 milyon YTL ayrılmıştır. 2005 yılı taahhütleri
çıkarıldığında net ödenek miktarı
408 milyon YTL'ye inmiştir. 2006 yılı uygulamaları için ek ödeneğe
ihtiyaç vardır.''
GENETİK POTANSİYEL DE YETERSİZ
Hayvancılıkta genetik potansiyelin yetersiz olduğu belirtilirken,
hayvan ıslah çalışmalarına ağırlık verilmesi, damızlıkçı
işletmelerin sayısının artırılması, suni tohumlamanın
yaygınlaştırılması gerektiği vurgulandı.
Raporda, kaba yem ihtiyacının ancak yüzde 56'sının üretilebildiği
bu nedenle yem fiyatlarının yüksek seyrettiği, AB'de 560 kg olan
dekara ot veriminin Türkiye'de ortalama 80 kg olduğu, aşırı ve
yanlış otlatmadan dolayı meraların vasfının bozulduğu, kaynak
yetersizliği ve mülkiyet sorunları nedeniyle mera ıslah
çalışmalarının etkin bir biçimde yürütülemediği tespitlerine de yer
verildi.
Pazarlama ile ilgili sorunlara da değinilen raporda, ticari
boyutlarda hayvansal ürün arzının sağlanamadığı, pazarlama
sisteminin organize edilemediği, üretim ve tüketim arasında soğuk
zincirin kurulamadığı anlatıldı.
Fiyat istikrarının sağlanmasında da sorunlar yaşandığı anlatılan
raporda, hayvansal ürün maliyetlerinin ve kayıt dışı üretimin
yüksek olduğu belirtilirken, 10,8 milyon tonluk süt üretiminin
ancak 3 milyon tonunun kayıt altında olmasının AB ile
müzakerelerde, kota konusunda büyük sıkıntı yaşanmasına neden
olacağına dikkat çekildi. Raporun sonuç bölümünde, hayvancılığın,
AB uyum sürecinde süratle geliştirilmesi gereken bir alt sektör
olduğu vurgulanırken, ''hayvan hastalıklarının önlenmesi, genetik
ıslah çalışmalarının tamamlanması, kaba yem açığının giderilmesi,
pazarlama organizasyonunun sağlanması ve piyasa düzenlemelerinin
yapılmasının'' öncelik arz ettiği
kaydedildi.