İşte Türkiye ile PKK'nın vardığı anlaşma
Abone olAkşam gazetesi yazarı Çiğdem Toker'in kaleme aldığı Türkiye ile PKK arasındaki anlaşma çok ses getireecek
Akşam gazetesi yazarı Çiğdem Toker Ankara'da 3 kişini yaşamını yitirdiği PKK saldırısının yaşandığı gün katıldığı bir toplantıda Uluslararası Kriz Grubu Türkiye/Kıbrıs Direktörü olan kıdemli İngiliz gazeteci Hugh Pope'in açıkladığı raporun Türkiye ile PKK arasındaki görüşmeleri ortaya çıkardığını yazdı.
GÖRÜŞMENİN PERDE ARKASI |
'Öcalan'ın İmralı Günleri' kitabının yazarı Cengiz Kapmaz, PKK-MİT-Öcalan görüşmesinin perde arkasını anlattı... Ayrıntılar için TIKLAYIN... |
"Masanın üzerindeki anlaşma oldukça basitti. İki taraf savaşa son vermeye, reformların yapılması, genel bir af ilan edilmesine ve bu Kürt milliyetçilik hareketinin tamamen yasal bir şekle dönüştürülmesine ve adil bir şekilde yaşama kararı aldılar."
Akşam gazetesi yazarı Çiğdem Toker'in yazısının dikkat çeken bölümleri şöyle...
"Ankara'da üç kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısının olduğu gün, TEPAV'da 'PKK'nın Silahlı Mücadelesine Son Vermek' adlı bir rapor açıklandı. Pope'un, yuvarlak masa düzenindeki toplantıda yaptığı sunumda, en az raporun içeriği kadar dikkat çekici ve yeni sorular doğuran anekdotlar dinledik.
'ÖCALAN'A EV HAPSİ BİLE'
KÜRT BELEDİYELERDE KOMİSERLER VAR! |
Pope, sunumu sırasında 'diğer taraf' diye nitelediği Kürt siyasi hareketiyle ilgili çok ses getirecek bir gözlemini de aktardı: "Raporu hazırlarken 'sahaya da indiklerini' belirten Pope, 'Güneydoğu'daki bazı belediyelerde kapılarda komiserler var. PKK'lı mı KCK'lı mı bilmiyorum. Ama olmaz. Hem merkezi bütçeden para alıp hem şiddet, kesinlikle kabul edilemez' dedi. BDP'YE TAVSİYE Rapor kapsamında bir de BDP'ye 'tavsiye' vardı: Siyasi boykot sürmemeli. Önce Meclis'e gelin, sonra hak ve taleplerinizi anlatın. |
"Pope'a atfen alıntıladığım, 'genel af' planı, bunlardan sadece biri. O sunumda Pope, Habur öncesinde, 'ev hapsi' de dahil olmak üzere Öcalan'ın hapis koşullarının da konuşulduğunu da aktardı. Bugüne kadar, hükümetin doğrulamak şöyle dursun, tepki gösterdiği, 'genel af', 'Öcalan'a ev hapsi' gibi konuların 'bir masada anlaşma maddesi olarak' tartışıldığını uluslararası bir STK'yı temsil eden kıdemli bir İngiliz gazeteciden dinlemek, fazlasını Türk kamuoyunun bilmeyi hak ettiğini göstermiyor mu?
Üstelik yine sunumundan aldığımız notlara göre, rapor hazırlanırken, hükümet kaynakları, bakanlar ve resmi yetkililer, 'bütün kapıları açmış ve geniş zaman ayırmışlar.' Dolayısıyla hükümetin, bilgi ve zaman konusunda ICG'ye gösterdiği cömertliği, kendi kamuoyuna da göstermesini beklemek en doğal hakkımız. Üstelik MİT-PKK görüşme kayıtları, -bir dönem için bile olsa-, PKK'nın resmen muhatap alındığını ve meşruiyet kazandığı bu kadar açık gösterirken."
"DEMEK Kİ BİLMEDİĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR"
Toker yazısında İngiliz gazeteci Pope'nin sözlerinin hükümet kaynaklarının Türk medyası ve kamuoyuna bilgi vermek yerine İngiliz medyasına detayları aktardığını ortaya koyduğunu ve Türklerin bilmediği çok şey bulunduğu hissine kapıldığını yazdı:
"Başbakan Tayyip Erdoğan, kayıtların sızmasının ardından gelen eleştirileri (ki, beklendiği kadar güçlü olmadı) 'bunlar daha devlet ile hükümet ayrımını bilmiyor' diye karşıladı. Bu cevap çok anlamlı görünmüyor. Ortaya vaktiyle siyasi bir irade açıkça konulduğuna ve devlet görevlileri de iktidardan talimat almaksızın bu görüşmeleri yapamayacağına göre, hükümetin sorumluluğu ortada.
Ama sorun burada değil. Sorun eksik kalan parçalarda saklı. Patlayan her bomba boğazımızı düğümlese, konuşmayı zorlaştırsa da, MİT-PKK görüşmesi, ülkenin bu en yakıcı sorununda, daha bilmediğimiz ama bilmemiz gereken çok şey olduğunu anlatıyor."