Türk futbol tarihinde Türk toplumunun geleneksel seyirci tezahüratları ve davranışlarında son dönemlerde tribünlerde sıkça rastlanan cinsel içerikli küfürlü tezahüratların yeri yok. Futbol tarihinde rekabetin yanı sıra dostluk ve beraberliğin hep ön planda tutulduğu ilk yıllarda en ağır sloganlar belkide şunlardı: ''Hakeme de maşallah ooo, gelin olur inşallah ooo'' ve tabii unutulmaz slogan''Bir baba Hindi'. O zamanlar taraftarlar cinsel içerikli küfürlerin yer aldığı tezahüratlar etmiyorlardı. 1930'lu yıllarda takımın isminin önüne eklenen aslan, kaplan, kartal, haydi kelimeleriyle tezahürat yapılıyordu. Örneğin Beşiktaş'ın ''Kara kartal'' lakabıyla anılıyordu, gene bu yıllarda İspanya menşeli ''oley'' kelimesi seyirci literatürüne girerek ''Beşiktaş oley'', ''Fenerbahçe oley'' gibi sloganlar kullanılıyordu. 1939 ve 1940'lı yıllarda ise bugün hala kullanılan ''Bir baba hindi'' tezahüratı gibi sloganlarla, Harbiye Marşı'nın sözlerinin değiştirilerek uyarlandığı anlatılıyor. ''Gündüz'üyle Osman'ıyla gelseler dahi, fırtına bora sükun bulacak, Gündüz Cihat'a selam duracak, sana yıldırımlar, sana yıldırımlar selam duracak'' gibi adapte edilmiş marşların da bu dönemde revaçta olduğu biliniyor. Aynı tarihlerde tribünlerden hakeme en ağır slogan ise ''Hakeme de maşallah ooo, gelin olur inşallah ooo'' sesi yükselterek protesto edilmesi. Bu dönemlerde hırçın takımların taraftarları da zaman zaman şaşırtıcı birliktelikler yaşayabiliyor. 1947-1948 sezonu başlamadan önce Karagümrük Spor taraftarlarının kiraladıkları tekneyle Sarıyer sahiline gidip mavi-beyazlı takımın taraftarlarıyla bir kaynaşma gecesi düzenleyip sabaha kadar eğlenmesi buna bir örnek. Küfürlü tezahüratların, adam dövme olaylarının asla olmadığı kaydedilen 1950'li yıllarda, kazanan taraf bir tabut hazırlar, üstüne yenilen takımın bayrağı konulup gezdirilirmiş. O zamanlar hakemler de sevilirmiş.1950'li yıllarda taraftarlarca çok sevilen Kel Ziya'nın çizgi hakemliği yaptığı maçlarda arkasında oturan taraftarlarla sohbet etmesi, onların sorduğu sorulara yanıtlar vermesi ve taraftarların da maç seyrederken yedikleri leblebileri Kel Ziya'ya ikram etmesi buna örnek olarak gösteriliyor. 1960'lı yılların sonunda küfürlü ilk sloganların kendini göstermeye başladığı belirtilen Türk futbolunda, buna karşılık Anadolu'da Türk kültürünün bütün berraklığıyla gözüktüğü Kastamonu ilindeki futbol taraftarlarının başat Türk kültürünün gereği küfürsüz sloganlar üreterek futbol literatürüne sevimli, sempatik kulağa hoş gelen sloganlar kazandırdığı ifade ediliyor. Kastamonu sporun açık mavi renkli formasına atıf yapılarak, ''Açık mavi, koyu mavi, haydi gari'', yine ''Kastamonu Kastamonu dep dep'' sloganıyla yöresel şiveleriyle takımlarını destekledikleri belirtiliyor. 1970'li yılların Türk gençliğinin romantik yılları olduğunun, bunun da tribünlerdeki marş ve sloganlara da yansıdığının belirtildiği araştırmada, bu dönemde ''Kaleleri sen gollerle doldur, bizim kuşkumuz her zaman boştur, Cimbomsun sen bizim canımız, sarı-kırmızı akar kanımız'' gibi duygusal takım mensubiyetini pekiştiren marşlara rastlandığı ifade ediliyor. 1980'li yıllarda tribünün de askeri rejimden etkilendiği belirtilirken, siyasi romantik sloganların yerini küfürlü, arabesk, fantezi türündeki şarkıların marş ve sloganlarda kendini göstermeye başladığı aktarılıyor Galatasaray'ın başında o yıllarda antrenör olarak Brian Birch'in olduğunun kaydedildiği araştırmada, Birch'in sahaya çıktığında sağ yumruğunu havaya kaldırarak sahaya girdiği, duruma Fenerbahçe seyircisinin tepki geliştirdiği ve tribünlerin küfürlü kitlesel tepki gösterdikleri kaydediliyor. Günümüz Türkiyesi'nde spor taraftarlarının tezahüratları ise çok düşündürücü, cinsel içerikli küfürlü tezahüratların arttığının gözlemleniyor. Tribünlerde taraftarların amigo eşliğinde türküye, şiire, manilere uyarlanmış bu tür tezahüratlarına çokça örnekler verilebileceği, futbolda batı ülkelerinde bile görülmeyen bu tezahürat biçiminin çok düşündürücü olduğu ifade ediliyor.