İşte sonuç bildirgesi!
Abone ol9. Abant Platformu'nun Erzurum'da yapılan toplantıları tamamlandı. Ayrı görüşler, ayrı düşünceler ve ayrı duruşlar eğitim sistemimizi tartıştı. Hadi Özışık bildiriyor.
Erzurum'da yapılan 9. Abant Platformu sonuç bildirgesi, uzun ve
yorucu bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı. Prof. Niyazi Öktem'in
Başkanlığı'ndaki komisyonlar, bu sabah yazılı hale getirilen sonuç
bildirgesini tartıştı ve bildirgeye son halini verdi. Abant
Platformu'nun sonuç bildirgesi şu anda basın toplantısıyla
kamuoyuna duyuruluyor. Erzurum'da bulunan İnternethaber ekibi,
sonuç bildirgesini tüm medya kuruluşundan önce duyuruyor:
-İçinde bulunduğu evreni tanıma, bilme, anlama ve ifade etme
konumunda bulunan insan bu işlevini eğitim-öğretim ve öğrenimle
gerçekleştirebilmektedir. Akıl ve onun ifadesi olan dil gücü insana
bu yetiyi vermiştir. Eğitim-öğretim ve öğrenim karşılıklı bir
etkinlik olduğundan sosyo-politik ve ideolojik yapılar bireyi,
insanları kuşatmaktadır. Bunun dışında insanı bir değer olarak
kabul etmeyen, birey yerine devlet ve otoriteyi ön plana çıkaran
yaklaşımlar da onun özünü ve özgürlüğünü kısıtlamakta, kitleleri
boyunduruk altına sokmaktadır. Küreselleşmenin bir olgu olarak
karşımıza çıkması ve iletişim ağlarının kitleleri belli akımlara
doğru yönlendirmesi sürecinde özgür insan bilincine ulaşmak,
özgürleşmek çok daha önemli hale gelmiştir. Ekonomik
dengesizlikler, insanı bir üretim ve tüketim aracı olarak görme
eğilimleri özgürlüğü, evrensel ve bilimsel değerleri daha da
zedeleyici bir sosyo-politik yapıyı getirmiştir. Öte yandan katı
pozitivist eğilimler mekanik, sert ve kaba bir varlık-bilgi ve
değer anlayışını yaratmış, insanları değerlerden, evrensel algılama
ve anlama ruh ve bilincinden uzaklaştırmıştır. Kitle iletişim
araçları da bu anlayışı körükleyici hazcı ve fırsatçı bir tutum
izlemektedir. Tüm bu olumsuzluklar karşısında tutarlı bir eğitim
felsefesine dayalı güçlü bir eğitim sistemine duyulan ihtiyacı dile
getirmek üzere 9. Abant Platformu eğitim sorunlarımızı gündeme
taşımıştır. Eğitim gibi çok hassas ve hayati öneme sahip bir
konunun kısa sürede çözülemeyeceğinin bilincinde olarak acil
tedbirler niteliğinde aşağıdaki maddelerin müzakerelere açık olma
ihtiyacını dile getirip, gündeme taşınmasını kamuoyuna arz etmek
istiyoruz.
Eğitim felsefemiz insanı evrende hak ettiği yere getirecek bir yol
izlemelidir. Bu tür eğitime ağırlık verilirken eğitimci, değerleri
yaşayarak, özümseyerek ve kendini örnek haline getirerek daha
etkili olabilir. Eğitimde evrensel değerlerle ulusal değerlerin
sentezi yapılmalı, dil, din, inanç boyutu gibi konulara önem
verilmelidir. Ezbercilikten uzaklaşmak, dayatmacı zihniyeti unutmak
gerekir. Eğitim felsefemiz demokratik eğilimli olmalıdır. İnsani
değerlerin ve doğruların özümsenmesi aşk ve ruhuna dayalı eğitim
her alanda yaygınlaştırılmalıdır. Doğa bilimlerinin değişik
alanlarında, tıp ve diğer uygulama birimlerinde de var oluşun anlam
ve mahiyeti eğitim sisteminin bir parçası haline getirilmelidir.
İnanç boyutunun manevi ve sosyal güç ve etkisi küçümsenemez. İnanç
sistemlerinin öz ve esasında ahlaki değerler vardır. Farklılıkları
büyütmeden diyalog, sevgi ve hoşgörü ortamı içerisinde din ve ahlak
eğitimine erken yaşlarda başlama özgürlüğüne saygı gösterilmelidir.
Ülkemiz açısından zenginlik oluşturan farklı din ve mezhep
yorumlarının (Alevi ve Sünni) görüşlerine de eğitimde yer
verilmelidir. Tarih ve tarih bilinci olmadan insan olma ruh ve
bilincine ulaşılamaz. Tarih insanlığın doğuş ve yaşayış
serüvenidir. Kendi kimliğimizi tanımamız ne kadar önemli ise ait
olduğumuz insanlığı ve ulusumuzu da tanımak aynı derecede önem
taşımaktadır. Tüm uluslar ve uygarlıklar, barış kültürüne saygılı
olmanın gereği olarak tarih eğitiminde karşılıklı aşağılama ve
karalama alışkanlığı ve eğiliminden uzaklaşmalıdır.
1. Eğitim, bir hayat tarzının sürdürülmesini içeren bir değer
aktarımı, insana bir kimlik oluşturma sürecidir. Bir dünya görüşüne
dayandığı gibi, o dünya içinde gerçekleşir. Bu görüşten hareketle
eğitim felsefesi ve buna bağlı olarak eğitim teorisi/teorileri
geliştirilerek, eğitim kurumları bu çerçevede oluşturulmalıdır.
2. Eğitimin ara amacı işinde ehil insan, nihai amacı olgun ve
yetkin insan yetiştirmektir.
3. Eğitim sorunlarımız anlık ve rasgele kararlarla ele alınmayarak
meselenin felsefi ve sosyolojik yönleri uzun vadeli projeler haline
getirilmeli ve çok boyutlu bir şekilde araştırılmalıdır
4. Tarih, din, dil ve edebiyat, sosyal bilimler ve felsefe
eğitimine en az fen bilimleri kadar yer ve önem verilmeli; bu
alanlardaki eğitim desteklenerek teşvik edilmeli ve sosyolojik
verileri dikkate almayan düzenlemeler terk edilmelidir. Buradan
hareketle eğitim milli kültüre dayanmakla birlikte, diğer
kültürlere ve dünyaya da açık olmalıdır.
5. Türkiye’nin, bölgesi ve tarihi ile barışık, dünyaya açık bir
şekilde eğitim sorunlarını halletmesi, dünya barışına da ciddi bir
katkı olacaktır.
6. Eğitim çalışmalarında, insanın eğitilmesini, onda bulunan
değerlerin açığa çıkarılması olarak gören ve çocuk istismarının
önlenmesi için gerekli tedbirleri öneren, İslam eğitim geleneğinden
ve eğitim alanını tam bir sivil ruhla düzenleyen Osmanlı
tecrübesinden istifade edilmelidir.
7. Sivil teşebbüse daha fazla imkân tanınarak; eğitim, katı bir
şekilde merkezden düzenlenmeyip, ebeveynin görüş ve önerilerinin
dikkate alınması eğitimde bir esas olarak kabul edilmelidir.
Gerektiğinde eğitim kız-erkek karma veya müstakil olarak
gerçekleştirilebilmelidir.
8. Eğitim sisteminde çocukların toplumsallaşmasının, zekâ
gelişiminin önemli ölçüde tamamlandığı, kişilik gelişiminin
başladığı dönem olan okul öncesi kademesinin yaygınlaştırılması
sağlanmalıdır. Burada kilit sorun olan öğretmen ihtiyacının
karşılanması için bir geçiş dönemi tanınmalı ve bu dönemde meslek
liselerindeki çocuk gelişimi bölümlerinde kontenjan artırılarak bu
bölüm mezunlarından yardımcı öğretmen olarak yararlanmalıdır.
9. İlköğretimdeki iyileştirmelere rağmen %10’a yakın okul çağındaki
çocuğun okul kaydı bulunmaması, %10’a yakın öğrencinin de
devamsızlık göstermesi: eğitim müfredatının aileye katma değer
üretecek boyutlarının zayıf kalmasıyla, aday çıraklık ve meslek
programlarının birkaç yıl önce kaldırılmış olmasıyla, cinsiyet
ayrımcılığı nedeniyle ve gelir dağılımının aşırı bozukluğu
dolayısıyla ailelerin çocuk emeğine ihtiyaç duymaları ile
ilgilidir. Bunun için:
a) İlk öğretim müfredatının özellikle 6-8. sınıfları arasına
beceri, teknoloji, iş bilgisi, ev ekonomisi ve aday çıraklık
dersleri seçmeli ders olarak konulmalıdır.
b) Yeni ilköğretim müfredatında “milli değerlerimiz” in erken
yaşlardan itibaren kazandırılmasına itina gösterilmelidir.
c) Taşımalı eğitim kaldırılmalıdır. 6.,7. ve 8. sınıf
öğrencilerinin eğitimine devam edebilmeleri için devlet parasız
yatılı sınavı ile bursluluk ve yatılılık imkanı sağlanmalıdır.
d) Birleştirilmiş sınıf eğitimlerine mümkün olan en kısa zamanda
son verilmelidir. Her sınıfta bir öğretmen esasına göre Milli
Eğitim Bakanlığına yeterli öğretmen kadrosu verilmelidir
10. Eğitimin her kademesindeki öğrenciler, kendilerine güvenen,
farklı kültür ve din mensuplarının varlığına ve hayat hakkına saygı
duyan, iç özgürlüğe ve düşünme becerisine sahip, kendileri ve
değerleri hakkında bilgi ve şuur sahibi, değerleri uygulayabilen
bireyler olarak yetiştirilmeli; eğitimde test yönteminin ağırlıklı
olmasından vaz geçilmeli; öğretmenler bu amaca bağlı olarak, özenle
seçilip yetiştirilmeli, hizmet içi eğitimlerine önem verilmeli ve
gelir düzeyleri yükseltilmelidir.
11. Eğitime sadece bireysel değil aynı zamanda toplumsal açıdan
bakmak ve eğitimi yapısal ihtiyaçlara göre planlamak gerekmektedir.
Değişen teknolojik ve küresel şartlar sebebiyle eğitimi artık
sadece okul çerçevesinde ve teknik bir konu olarak düşünmeyip,
çeşitli eğitim ortamlarını dikkate almak, öğretmenlerin içinde
yaşadıkları toplumla irtibat içerisinde ve yeni şartların ortaya
çıkardığı sorunların üstesinden gelecek şekilde yetiştirilmesine
özen gösterilmelidir.
12. Üniversiteye giriş sınavlarında fırsat eşitliğinin sağlanması
amacıyla alan farkından kaynaklanan katsayısı sınırlaması tamamen
kaldırılmalıdır. Meslek lisesi mezunları her fakülteye
girebilmelidir. Mesleki ve teknik eğitim güçlendirilmelidir.
İlköğretimde altıncı sınıftan itibaren yönlendirme ve isteyenlere
mesleğe yönelik eğitime geçilmelidir. Bu açıdan iş gücü piyasası
ile orta kademe insan gücünü yetiştiren meslek eğitimi ve meslek
yüksek okulları arasında bağlantı ve koordinasyonu sağlayacak
Meslekte Yeterlilik Kurumu, piyasa meslek standartlarını tarafların
katılımı ile belli aralıklarla Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre
belirleyecek, meslek eğitimine ölçü verecek, piyasa sınavları ve
piyasada geçerli meslek ehliyet belgelerini düzenleyecek şekilde
kurulmalıdır.
13. Eğitim ile istihdam arasında ilişki sağlıklı bir şekilde
kurulmalıdır. Özel kesimin meslek okulu ve çıraklık okulu kurmaları
teşvik edilmelidir. Odaların ve vakıfların meslek yüksek okulu
açmaları teşvik edilmeli ve vakıflara eğitime yapacakları katkılar
için yapılacak bağışlara vergi kolaylıkları arttırılmalı, toplumdan
ve sivil kesimden daha fazla sayıda maddi ve insan kaynağını
eğitime seferber edebilmek amacıyla şirketlerin, sınai ve ticari
kurumların sosyal sorumluluk projelerine yönelmelerini özendirmek
amacıyla vergi teşvik modelleri getirilmelidir.
14. Eğitim temel bir haktır. Bu hak kılık, kıyafet, etnik, dinsel,
cinsel vb. gerekçelerle engellenmemeli; toplumsal, kültürel
eşitsizlikler giderilmeli ve anadil öğretimine önem
verilmelidir.
15. Demokrasinin ve toplumsal barışın ana unsurlardan biri
“eğitimde fırsat eşitliğidir”. Gelir dağılımı ve servet dağılımının
bozulmasının, eğitimde fırsat eşitliğine yansıyan olumsuzluklarını
gidermek ve buna yönelik politikalar geliştirmek, hem kamunun hem
de özel kesimin ana hedeflerinden biri olmalıdır
16. Toplumdaki cinsiyet ayrımcılığı her alanda kurum ve bireylerin
eğitim, vasıtasıyla tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için her
türlü eğitim ve uygulama yapılmalıdır.
17. Türkiye’de okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek
öğretim arzu edilen düzeyde değildir; lise ve üniversiteye giriş
sistemi değiştirilmeli, MEB ve YÖK yeniden yapılandırılmalıdır. Bu
bağlamda Talim ve Terbiye Kurulu daha yüksek düzeyde ve daha
bağımsız yeni bir yapıya kavuşturulmalıdır. Anayasada, düşünce
özgürlüğünü kısıtlayıcı bütün engeller kaldırılmalı, kurumsal
boyutuyla üniversite özerkliğini, bireysel boyutuyla bilim
insanının akademik hürriyetini genişletici düzenleme
yapılmalıdır.
18. Gelişmekte olan üniversitelerin imkânları arttırılmalı ve
öğretim kadroları güçlendirilmelidir. Üniversiteye öğretim üyesi
yetişmesi için araştırma görevlileri merkezi sınavla alınmalıdır.
Bir yüksek öğretim kurumuna giren öğrenciler için ekonomik durumu
dolayısıyla talep eden herkese, devlet tarafından yeterli kredi ve
burs sağlanmalıdır.
19. Hayat boyu eğitim çerçevesinde hayatın muhtelif alanları için
yaygın eğitim faaliyetleri geliştirilmelidir.
20. Türkçe milli varlığımızın anlam kâinatımızın anlama
öğrenmemizin temelidir. Türkçe evrensel bir dil olarak anlaşılmalı
eğitim ve öğretim sürecinin hiçbir safhasında kullanmaktan
uzaklaşmamalıyız. Ayrıca hem yurt dışındaki ilgili gruplara hem de
ülkeye gelen konuklara Türkçeyi tanıtma ve öğretme konusunu bir
politika haline getirmeliyiz.
21. Yabancı dilde eğitim esastan gözden geçirilmeli, yabancı dil
eğitimi çeşitlendirilerek güçlendirilmelidir.
22. Eğitimde dil ve edebiyata özel önem verilmeli, milli
kültürümüzün dayandığı tarihi ve kültürel birikimden azami ölçüde
faydalanılması için Osmanlıca dersi konulmalıdır.
23. Yaygın din eğitim ve öğretiminde yaş sınırı kaldırılmalıdır.
Örgün eğitimde ise 6. sınıftan itibaren zorunlu Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi dersinin yanında seçmeli Din Eğitimi dersi
konulmalıdır.
24. Kamu yatırımları arasında eğitim sektörüne öncelik verilmeli,
devlet bütçesinden eğitime ayrılan pay önemli ölçüde
arttırılmalıdır.
25. Dört yıllık lise kararı öğrencinin okul öğretiminden elde
ettiği yararın artırılması için bir fırsattır.
a) Meslek liselerinin uygulamalı eğitim programlarının iş
yerlerinde yapılması genişletilerek devam ettirilmeli, okul içinde
ilave işlik yatırımlarına girilmemelidir.
b) Örgün meslek eğitiminden, yaygın meslek eğitimi kurslarından ve
çıraklık kalfalık eğitiminden geçerek aynı seviye ve kapsamda bilgi
ve becerileri edinmiş olanlar arasında meslek eğitimi belgesi
denkliği sağlanmalıdır.
c) Lise bitirmede olgunluk sınavı konulmalı ve bunun sonuçlarının
üniversiteye girişte dikkate alınmalıdır.
26. Üniversiteye giriş sınavları orta öğretim müfredatını esas
almalıdır; sınavların yetenek ölçme kısmı, orta öğretim pedagojisi
ile geliştirilebilecek ve yetenekler düzeyini aşmayacak şekilde
düzenlenmelidir.
27. Eğitim sisteminin her kademesinde yatay ve dikey geçişlere
imkân verilmelidir.
28. Eğitimde verimliliği standartları düşürerek sağlamaya çalışmak
ve orta öğretim kademesine sürekli aflar getirmek eğitimde kalite
kaybına yol açmaktadır. Bu, öğretmenin itibarını azaltmakta ve
eğitimden beklenen maddi ve manevi kazancın oluşamamasına sebep
olmaktadır. MEB’in, standartları dünya standartlarından geriye
gidişe fırsat veren yetkileri sınırlandırılmalıdır.
29. Yurt dışındaki Türk okullarının Türkçenin ve Türk kültürünün
yaygınlaştırılması konusundaki başarılı deneyimlerinden istifade
edilmelidir.
30. Özürlü vatandaşlarımızın eğitimden azami derecede
yararlanabilmeleri için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Haber: Hadi Özışık