İşte Sarıgül'ün Siyasi Planları
Abone olŞişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, gelecek planlarını, sosyal demokrasiye bakışını anlattı
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, AK Parti'nin çok
konuşulan İstanbul İl Kongresi için şu değerlendirmeyi yaptı:
1997'de Mustafa Sarıgül Gençlik Kolları Başkanı iken,
Bülent Ecevit Taksim Meydanı'nda 600 bin kişiyi topladı. Bu
örgütçülük tabi. Ama örgüt olması için partideki insanların sonunda
iktidar var inancı olmalı. Sosyal demokrasinin örgütçülük, proje ve
sevgisizlik sorunu var
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül siyasi kariyerini, gelecek planlarını, sosyal demokrasiye bakışını ve Türkiye siyasetinde yapılması gerekenleri AKŞAM'a anlattı:
- Başbakanlık yolunun İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan
geçtiğine inananlardan mısınız?
Kesinlikle değilim. Çünkü Bülent Ecevit, Demirel, Özal ve başbakan
olan bir dolu insan İstanbul'dan geçmedi. Ben şuna inanıyorum:
yaptığınız çalışmalar ve vatandaşın takdir duygusu sizi bir yere
taşır. Şişli'de hiçbir siyasi parti farkı gözetmeden Allah'ımın
bana verdiği gücü bütün yurttaşlarımdan yana kullanıyorum. Şişli'de
başarı varsa, bu ekibime ait olan bir başarıdır. Çünkü ben takım
oyununa çok inanıyorum. Benim iyi bir takımım var ama kaybeden ya
da berabere kalan bir takım istemiyorum. Mutlaka kazanmamız
lazım.
- CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı
olabileceğiniz yönünde kulislerde çok konuşuluyor bu aralar
adınız...
O Kılıçdaroğlu'nun takdiridir. Bana gelen resmi bir davet yok.
- Bir sonraki seçimde hedefiniz neresi
peki?
Hedefleri yurttaşlar belirler. Kağıt üzerinde aday olmak önemli
değil. Önemli olan gönüllerde aday olmak. Bizim ileride nereye
gideceğimizi süreç gösterir.
52 YILDIR İKTİDARA GELEMEDİK
- Peki, o zaman şöyle sorayım: Kariyer hedefiniz
ne?
Ben kariyer peşinde ya da koltuk peşinde koşan birisi değilim. 30
yaşında Türkiye'nin en genç milletvekili olarak o koltukların en
güzelini almışım zaten. Şişli gibi Türkiye'nin ve Avrupa'nın birçok
vilayetinden daha büyük bir ilçeyi yurttaşlarımın desteği ile
yönetiyorum. Ama yıllardan beri düşüncemiz iktidara gelemediği için
mutsuzum. Sosyal demokrat düşünce 52 yıldır tek başına iktidar da
değil! Olur mu böyle bir şey? Biz Şişli'de sosyal demokrasinin
evrensel düşüncelerini en güzel şekilde uygulayarak nasıl iktidar
oluyorsak, Türkiye'de de rahatlıkla iktidar olabilir. Ben
düşüncelerim iktidar olsun istiyorum. Ve düşüncelerimin iktidar
olması için kime destek vermem gerekiyorsa, ona destek vermeye
hazırım.
- Baykal döneminde CHP'den koptunuz. Partide şimdi
farklı bir süreç yaşanıyor ama Sarıgül hala sürecin dışında.
Neden?
Bu CHP Genel Merkezi'nin düşünmesi gereken bir soru, Sarıgül'ün
değil. Sarıgül ve Türkiye Değişim Hareketi devam ediyor. Sarıgül'ün
binlerce seveni var. Bu davet sadece Sarıgül'e olan bir davet
olmaz; Türkiye Değişim Hareketi'ne olan bir davet olur.
KILIÇDAROĞLU'NA DESTEK
- Sizin arzunuz ne peki?
Ben sadece CHP diye bir şey düşünmüyorum. Ben bütün sosyal
demokratların, demokrasiye inanan herkesin buluşması gerektiğine
inanıyorum. Yani sadece CHP ile olmuyor. İçinde DSP'nin de, farklı
grupların da olduğu büyük bir demokratik buluşmayı sağlamak lazım.
Bunun için de halkın sevgisi kimde tecelli ediyorsa ona bakmak
lazım. Artık adayları anketler ve kamuoyları belirliyor. Kamuoyu
yoklamalarında kim öndeyse ona destek vermek lazım. Nitekim biz
bunu yaptık. Türkiye Değişim Hareketi gemisi büyük bir hızla
ilerlerken, Sayın Kılıçdaroğlu fırtınası esti. Biz o fırtınanın
önünü kesmek istemedik ve limana çekildik. Yarın öbür gün
milletvekili adaylıklarında da, belediye başkanlıkları
adaylıklarında da halkın sevdiği, bulundukları listeye oy getirecek
insanlara destek vermeli. Yoksa kazanamadıktan sonra aday olmanın
anlamı yok. Neden CHP'nin Güneydoğu'da, Rize'de, Erzurum'da
milletvekili yok?
- Neden yok?
İyi bir adaylık araştırması yapmak ve toplumun sevdiği bütün
kesimleri kucaklamak lazım.
- CHP'nin Doğu ve Güneydoğu'da ciddi bir tabanı var mı
gerçekten?
Var tabii. İstanbul dediğin zaman Kastamonuluları, Sivaslıları
Giresunluları, Orduluları, Trabzonluları, Tokatlıları, Güneydoğu'yu
göz ardı edemezsin. Doğru adayları seçseler olabilirdi. Bir
hareketin başarıya ulaşmasında lider, kadro ve proje önemli.
Liderin büyüsü, enerjisi, heyecanı olacak ve lider çok iyi kadro
kuracak. O kadro toplumun her kesimi tarafından sevilen, birkaç
tane iyi proje üretebilen bir kadro olmalı. Sadece rakiplerinin
kötü yönlerini değil; iyi yaptıklarını da söylemeli. Ben Baykal ile
on yıl mücadele verdim. 'Baykal gidecek demokrasi gelecek', 'Zalim
Baykal'ın zulmünden CHP'yi kurtaracağız' dedim. Şimdi düşündüğüm
zaman, o kadar da değil yani. Daha sakin cümleler kullanmam
lazımdı.
- Lider, kadro ve proje üçlemesini siyasette başarı
açısından nasıl sıralarsınız?
Önce lider, sonra kadro ve proje.
İnançlarına bağlı bir ailenin çocuğuyum
- Kafanızdaki ideal siyasi yapıyı 'Halkın değerleri ile
hakkın değerlerini birleştirecek bir yapı' diye tarif etmişsiniz.
AK Parti de bunu yapmaya çalışmıyor mu zaten?
Bunlar bizim sosyal demokrat ve demokratik sol anlayışımızın bir
parçası. AK Parti'nin sosyal demokrasiden aldığı çok şeyler var,
ben onu görüyorum. Mesela 77 döneminde bütün gecekondular, alın
teri, emek bize oy verirken şu anda niye AK Parti'ye oy veriyor? AK
Parti bizim sloganlarımızı kullanıyor. Bunlar bizim sosyal
demokrasinin evrensel ilkeleridir. Ama maalesef son yıllarda biraz
örgütlerde ve sosyal demokraside bir yorgunluk oldu. Bir itibar
yorgunluğu da oldu, biraz tembellik de oldu ve AK Parti biraz öne
geçti gibi gözüküyor. Ama biz Şişli'de bu değerleri uyguladığımız
için bütün yurttaşlarımız bize çok yoğun destek veriyor.
- Konuşmalarınızda din vurgusu dikkatimi çekiyor.
Eskiden de böyle miydi, yoksa toplumdaki dine yönelme süreci sizi
de mi etkiledi?
Benim daha önceki konuşmalarımı da bulabilirsiniz. Sosyal
demokrasinin evrensel ilkeleridir, biz dinin siyasete alet
edilmesini kesinlikle istemeyiz. İnançlar Allah'ımıza ulaşma
yoludur, iktidara ulaşma yolu olarak kesinlikle kullanılamaz. Bizim
anlayışımızda inanç ve kültür merkezlerimizde siyaset olmaz. Ama
ben inançlı bir ailenin çocuğuyum. Örfüme, töreme, geleneklerime
bağlıyım ve herkesin de inancına saygı duyuyorum.
GÜLEN İLE TANIŞIYORUM
- Fethullah Gülen ile tanışıklığınız var
mı?
Evet, var. 22 sene önce bir iftar yemeğinde görüştük.
- Ne düşünüyorsunuz Gülen Cemaati'nin Türkiye'de geldiği
aşama ile ilgili?
Benim o konulara girmem uygun değildir ama cemaatler bir gerçek,
hizmetleri vardır. Ben de bölgemde hiçbir ayırım yapmadan, herkese
elimden gelen bütün desteği veriyorum.
Ben eski CHP'liyim
- Kadro açısından Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP'yi
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eski CHP'nin Mustafa Üstündağ, Ali Topuz, Orhan Eyüboğlu, Aytekin
Kotil, Turan Güneş, Ali Dinçer gibi çok önemli kadroları vardı.
Tabi 'eski-yeni CHP' lafları beni gerçekten rahatsız ediyor. Ben
eski CHP'liyim.
*Yeni CHP'li değil misiniz yani?
Hayır, yeni CHP olmaz. Bu mantığı bile reddediyorum. Eski CHP
vardır. Eski CHP Mustafa Kemal Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün, Bülent
Ecevit'in kurduğu ve geliştirdiği siyasi harekettir. Yeni tüzük,
yeni proje olur. Partinin tüzel kişiliği ile konuşmak doğru değil.
Bu, geçmişte siyaset yapan insanlara karşı büyük bir sevgisizlik
olur. Geçmiş dönemde bu partide görev yapan bir sürü bakanlar,
milletvekilleri, belediye başkanları kötü müydü yani?
- 'Yeni CHP' ifadesiyle algıyı değiştirmek istediler
belli ki. Biliyorsunuz, mesela belediyecilikte başarılı
görülmüyorlar...
Belediyecilikte CHP kadroları en başarılıdır. 77-80 döneminde en
başarılı belediyeler İstanbul'da Aytekin Kotil, İzmir'de İhsan
Alyanak, Adana'da Selahattin Çolak, Ankara'da Ali Dinçer, Mersin'de
Kaya Mutlu ile başlayan yerel yönetimlerde muhteşem bir devrim
vardır. Mesela bugün Haliç projeleri rahmetli Aytekin Kotil'in
projeleridir. Bugün Kanal İstanbul dediğimiz proje Ecevit'in Necdet
Özkan ile birlikte hazırlamış olduğu projedir. Karadeniz'in Haliç'e
bağlanması, bugün yapılan metrobüs 1977 yılında İstanbul Belediye
Başkanı Aytekin Kotil döneminde tercihli yol olarak uygulanan
projelerdir. Bunların hepsi yerel yönetimlerde CHP'nin yapmış
olduğu devrimlerdir ve ben o çalışmaların içerisinde CHP Gençlik
Kolları Başkanı olarak bulundum. İlk tercihli yol uygulaması
Aytekin Kotil döneminde Taksim-Levent arasında uygulanmıştır. Bugün
Avcılar-Kadıköy arasında uygulanan metrobüsün aynısıdır. O model
budur yani.
- Belediyecilik açısından bugünkü CHP'yi nasıl
görüyorsunuz?
Ben hiçbir siyasi partiyi eleştirmek ya da onlarla ilgili konuşmak
istemiyorum. Ben kendi yaptığım projelere bakarım. Biz Şişli'de
niye yüzde 70'e yakın oy alıyoruz? Din farkı, dil farkı, ırk,
kültür ve mezhep farkı gözetmiyoruz. Şişli'de günde beş milyon
yurttaşıma hizmet ediyor ve Türkiye'nin gündemindeki en önemli
projeleri yaratıyoruz. Mesela Atatürk diyor ki, 'Cumhuriyeti her
sene kutlayın ama on yılda bir de çok büyük bir coşku ve heyecanla
kutlayın'. Biz Cumhuriyet'in 80'inci yılında Şişli'den Taksim'e 3,5
km'lik dünyanın en büyük bayrağını açtık ve bayrak altında 250 bin
yurttaşımız vardı. Mesela 19 Mayıs'ta muhteşem bir çalışma yaptık.
Ama bunlar aylar önceden planlanıyor.
Ecevit için 600 bin kişiyi Taksim'de toplamıştık
- AK Parti'nin Aslantepe'deki İstanbul İl Kongresi
binlerce insanın katılımıyla tam bir gövde gösterisine dönüştü.
CHP'ye baktığınız zaman İstanbul'da oy oranı açısından böyle bir
altyapısı olduğunu görüyoruz ama böyle olmuyor?
Biz bunun örneğini 19 Mayıs'ta verdik. 19 Mayıs'ta biz bin
arkadaşımızla hazırlandık. Bir arkadaşımızın görevi yüz kişiyi
getirmekti ve bizim yüz bin örgütlü arkadaşımız vardı. Geriye kalan
gönüllüler de gelince orası 250 binin üzerine çıktı. Her şey
örgütlemedir. Örgütsüz bir toplumun bir yere varması mümkün
değildir. AK Parti'nin olayı gayet basit. Bir tribünü
kapatmışlardı. Stat 55 bin kişi, orada 45 bin kişi vardı. Stadın
içindekileri de bir beş bin sayalım ya da on bin, eder 55 bin kişi.
Nasıl olur 55 bin kişi? Sizin 40 tane ilçeniz var. Her ilçeye bin
tane barkotlu bilet verseniz, bir ilçe başkanı bin kişi getiremez
mi? Sizin İstanbul'da AK Parti olarak 30 tane belediyeniz var. Her
bir belediye başkanı 1000-1500 kişi getirse 45 bin kişi yapar
zaten. Türkiye genelinden her ilçeden bir otobüs gelsin, 1500-2000
bin otobüs yapar. Ama bunların içini doldurmak lazım. Bunların
içini doldurmak için de bir gönül birliği, bir örgütçülük olması
lazım. Ben çok üzüldüm, CHP bunu 15 bin kişilik Abdi İpekçi'de
yapamadı yani. Ben size orada yaptığım mitingi göstereyim, aradaki
farkı anlarsınız.
İKTİDARA İNANMAK ŞART
- Sırrı ne peki bu işin?
Benim en güçlü yanım örgütlenmedir. Örgütlenme konusunda ben
birebir uzmanım. Kendi oyumu bile doğru tahmin ediyorum. Hiçbir
mitinge, hiç bir parti toplantısına vatandaşın kendisi gitmez. O
mitinglere gidenlerin tamamı politize olmuş kadrolardır. Ama benim
bir arkadaşım yüz kişi getirmekle görevli olabilir. Onun yüz kişiyi
getirmesi için 'Sabah mahallede şurada buluşuyoruz' deyip, onlarla
bir kahvaltı yapıp, beraber gelmesi gerek. Ben bugüne kadar Şırnak,
Batman, Silopi, Mardin, Mazıdağı, Nusaybin; Trabzon, Artvin,
Giresun'un da aralarında olduğu 514 yerde miting yaptım. Bunların
hepsi örgütlü, örgütsüz olmaz. Ama örgüt olması için de önce
oradaki partideki insanların inanmaları lazım. İnanacaklar ki,
bunun sonunda iktidar var. İnanmazlarsa gelmeleri çok zor.
ÖRGÜTÇÜLÜK ÖNEMLİ
- CHP'nin meselesi bu mu? İktidar olma umudu
görmedikleri için mi?
Ben haddimi biliyorum. Sarıgül olarak sadece kendi çalışmalarımı
anlatıyorum. Bunu anlatırken de hiçbir kişi ya da kuruluşu hedef
almıyorum. Burada çok büyük bir tecrübe, gençlik kolu başkanlığı
var. Bakın Arena'yı konuşuyoruz ama 1997'de Mustafa Sarıgül Gençlik
Kolları Başkanı iken, Bülent Ecevit Taksim Meydanı'nda 600 bin
kişiyi topladı. 'Ecevit geliyor, Halkçı Ecevit geliyor' diye 600
bin kişi Taksim Meydanı'nda buluştu. Bu örgütçülük tabi.
TÜRKİYE MİLLETVEKİLLİĞİ GETİRİLMELİ
- Sadece örgütçülük sorunu mu var sosyal demokrat
düşüncenin?
Proje sorunu da var. Örgütçülük önemli fakat proje üretebilmek de
çok önemli. İkincisi, çok yararlı bir projeyi hangi saatte
anlatıyoruz? Çok iyi bir düşünceyi zamansız anlatırsanız sizi kimse
dinlemez. Sosyal demokrasinin en büyük sorunu sevgisizlik. 'Ben'
derseniz muvaffak olamazsınız, 'biz' demeniz lazım. Kendi
aralarında bir sevgi ortamı yakalamak, koltuğu bırakıp demokrasiyi
ön plana çıkarmak lazım. Benim koltuğum değil; bizim koltuğumuz.
Benim mücadelem değil; inançlarımın ve düşüncelerimin mücadelesi
bazına gelmeli.
- Bu nasıl olacak size göre?
Adil olmak lazım. Bunu sağlamak için tüzüğü uygulamak, delege
seçimlerini kaldırmak, ilçe kongrelerinin partiye kayıtlı üyeleri
seçmesini sağlamak lazım. Milletvekillerinin yüzde 5'ini genel
merkez atamalı, kalanların tamamını partiye kayıtlı seçmenler ön
seçimle seçmeli. Şu anda lidere bağlı bir demokrasi var, halka
bağlı demokrasi olması lazım. Mutlaka dar bölge tercihi olmalı. Bir
de Türkiye milletvekilinin çıkması şart. Şu anda ne oluyor? Bir
ilin milletvekili bakan olunca o ile göre düşünüyor ve Türkiye'yi
unutuyor. Tercihli oy olmalı. Bu Özal döneminde de, Prof. Erdal
İnönü döneminde de, 80 öncesi Ecevit döneminde de vardı. Ecevit
Türkiye'nin her tarafında ön seçim yaptı, bütün adaylar ön seçimle
seçildi ve söke söke yüzde 42 ile iktidar oldu. Bir kurumda adalet
yoksa tüzük işlemiyorsa o zaman muvaffak olmanız söz konusu
değildir.