İşte Özkök işte komutan
Abone olRadikal Yazarı Adnan Ekinci, Ertuğrul Özkök'le yaptığı bir telefon konuşması sırasında önünü ilikleme gereği hissettiğini anlatıyor. Bu tepkinin altında bakın neler var..
Adnan Ekinci, Turgut Özal'ın oğlu Efe Özal'ın boşanma davasını
haber yapan Hürriyet'i konuyu fazlaca detay vererek abarttığı için
başlıklı yazısıyla eleştirmişti.
Bu gelişmenin ardından Ertuğrul Özkök'ten aldığı bir telefonla
eleştirilmesi gerekenin haberi yapan muhabir değil Özkök'ün kendisi
olduğunu anlayan Ekinci, bayağı şaşırmış. Ve telefondaki muhabirini
koruyan Özkök karşısında önünü ilikleme gereği duymuş...
Özkök: Tuhaflık bende
Geçen yazımda, Hürriyet gazetesindeki Efe Özal'ın boşanma davasıyla
ilgili bir habere değinmiştim.
Haberi yapan muhabir, Zeynep Özal'ın dava dilekçesinde boşanma
gerekçelerini detaylı olarak belirtmiş olmasını garipseyen bir
ifade kullanmıştı.
Bu nedenle Efe Özal'la yaptığı mülakatta " Ayrılmak istiyorsa bunu
şiddetli geçimsizlik diye basit bir dilekçe ile yapabilir. Neden
böyle ağır gerekçeler göstermiş?" diye sorma gereğini duymuştu.
Yazımda, muhabirin tavrını eleştirmiş, boşanma davalarının salt
'şiddetli geçimsizlik' genellemesine dayandırılamayacağını,
'şiddetli geçimsizliğin evlilik birliğini temelden sarmış
olduğu'nun da ayrıca ispatlanması gerektiğini ifade etmiştim.
Şaşırtan itiraf
Bu nedenle, Zeynep Özal'ın dilekçesinde, eşinin kusurlu olduğunu
ispatlamaya yönelik ağır gerekçeler göstermesinde tuhaflık
olmadığını belirtmiş, asıl tuhaflığın muhabirin garipsemesinde
olduğunu eklemiştim.
Yazıda, adından söz etmediğim muhabirin adı Demirhan
Hararlı'ydı.
Önceki gün yazıhanemde yapılan hararetli bir toplantının ortasında,
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün aradığını
haber verdiler.
Özkök'ün telefonda söylediği ilk söz " Tuhaflık bende" oldu.
Zeynep-Efe Özal ailesinin boşanma davasıyla ilgili haberin muhabire
ait olduğunu, fakat 'tuhaf' olarak nitelediğim soruyu Efe Özal'a
yapmış olduğu telefon görüşmesinde bizzat kendisinin sorduğunu ve
daha sonra habere eklendiğini söyledi.
Yazımdaki eleştiriden şikâyeti yoktu, tam tersi yaptığım uyarıdan
memnuniyetini dile getiriyordu.
Kendisini büyük bir şaşkınlık içinde dinlediğimi itiraf
etmeliyim.
Unutulmayan komutanlar
Erkekler arası yapılan muhabbetlerin, emri altındaki askeriyle
bütünleşmiş, erleri ve subaylarına çocuğuymuş gibi titreyen komutan
hikâyeleri, meşhurdur.
Bu tür komutanların karizması, aradan yıllar geçse de unutulmaz.
Hoş anıların dile getirildiği muhabbetlerin bir yerinde, kardelen
gibi başını uzatıp, kendini hatırlattırır.
Tatbikatlarda, törenlerde, spor müsabakalarında; hep o komutanın
tümeni, alayı veya birliği derece almıştır.
Özellikle askerliğini er düzeyinde yapmış olanlar, yıllar sonraki
hatırlamalarında "Aynı komutan olacağını bilsem, hiç tereddüt
etmeden bugün askere giderim" diyerek iç geçirirler.
Kendini ihbar
Ertuğrul Özkök de, muhabirinin haksız olarak eleştirilmiş olmasını
düzeltmek amacıyla, "Muhabirin kabahati yok. Sözünü ettiğiniz
tuhaflık bende. Adımı vererek düzeltirseniz çok sevinirim" diyerek,
tüm nezaketiyle kendini ihbar etmekte sakınca görmüyordu.
Himayesindeki askerler üzerindeki korumacılığa benzer bir örneği,
medyada üst düzey görev yapmakta olan birinin içtenliğinde görünce,
o an üzerimde olmayan ceketimin düğmelerini iliklemek geçti
içimden.
Konuşmamız bitip, telefonu kapattığımda; yeryüzünde, kibir yerine
alçakgönüllülük, çatık kaş yerine güleryüzlülükten yana olan
herkesi, eğilip selamlamak istedim...