İşte mektepli polislerin itirazları
Abone olAnayasa Mahkemesi'nin aldığı karar Polis Akademisi Mezunlarını harekete geçirdi. Akademi mezunları haksızlığın önüne geçilmesi için yasamayı faks yağmuruna tuttu.
Anayasa Mahmekesi'nin lise mezunu iken polis teşkilatına giren ve dışarıdan üniversite bitirerek yardımcı komiser sınavını kazanan başkomiserlerin, askerlik sürelerinin rütbeden sayılmasını kabul etmesi akademi mezunlarını mağdur etti. Sonradan okul bitirenlerin bu karar ile akademi mezunlarının önüne geçmesi teşkilatta sıkıntı yarattı.
Emniyet teşkilatındaki bu sıkıntı devam ediyor. Akademi mezunları ile alaylıları karşı karşıya bırakan mahkeme kararı sonrası teşkilat mensupları mağduriyetin bir an önce giderilmesi için yasama çağrıda bulundular.
Mağdur polisler milltevekili bakanlık ve halk nezdinde kamuoyu oluşturmak izin hareket geçti. Mağduriyetin giderilmesi için milletvekillerine çabası içinde. Bu amaçla akademi mezunları, gerekçelerini fakslar ve mektuplarla şu şekilde dile getiriyorlar:
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu 55.Maddesi 14.fıkrası; “Ancak, (polis amiri olduktan sonra yapılan) [1] askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebiyle geçirilen süreler, ile tedavi ve istirahat süreleri rütbe terfiinde değerlendirilir.” Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile mevcut halini almış olup kanuni boşluk devam etmektedir.
“3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda yapılan değişiklikle askerlikte geçen sürenin, rütbe terfii için gerekli olan “zorunlu en az bekleme” süresinde değerlendirilmesine olanak sağlanmıştır. Ancak, maddenin bu değerlendirme için koşul olarak düzenlediği, askerliğin “polis amiri olduktan sonra” yapılmış olması koşulu Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Anılan iptal kararının; gerekçesi ile birlikte değerlendirilmesi halinde, askerlik görevinde geçen sürenin (657 sayılı Yasanın 81 ve devamı maddesinde olduğu gibi) başka bir koşul aranmaksızın rütbe terfiinde değerlendirilmesine olanak tanımadığı açıktır. Esasen Danıştay 1.Dairesinin konuya ilişkin E:2004/8, K:2004/11 sayılı kararında da; açıkça “kamu görevlisi iken askerlik yapanların” denilmek suretiyle, askerlik hizmetinin, koşulsuz değil, sadece “Emniyet Teşkilatına girdikten sonra askerlik yapma koşulu esas alınarak işlem tesis edilebileceğinin vurgulandığı görülmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 81 ve takip eden maddelerinde [2] anılan Yasaya tabi tüm kamu görevlileri için ayırım yapılmaksızın askerlik hizmetinin ne şekilde değerlendirileceği hükme bağlanmış olup, askerlik hizmeti yapmış olan her kamu görevlisinin ve davacının anılan maddeden yararlandırılmış olmasının yanında, aynı sürenin bir kere de mesleki yükselme için gerekli olan “zorunlu en az bekleme süresinde” değerlendirilmesinin gerek diğer kamu görevlileri gerekse Emniyet Hizmetleri sınıfında, farklı cinsler arasında eşitsizlik yaratacağı açıktır. Ancak, yasal düzenleme ile bu hakkın verilmiş olması halinde konuya ilişkin hukuki tartışma yapılamayacağı ve yasal ile tanınan hakkın da “eşitlik” gerekçesi ile daha fazla genişletilmeden, sadece mevzuatın tanıdığı çerçevede ve koşullar içerisinde kullanılması esastır.
3201 sayılı Yasanın 4638 sayılı Yasa ile değişik 55.maddesinde, sadece polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik hizmetinin rütbe terfiindeki bekleme süresinin hesabında dikkate alınması olanağı getirilmiş olup, bu yolda bir yasal düzenleme yapılmasa idi, emniyet Hizmetleri sınıfında çalışan hiçbir görevli için bu yolda bir hakkın doğumundan, söz etme olanağı olamazdı. Yasa ile tanınan bir hak ise sadece Yasada öngörülenlerle sınırlıdır. Hak etme veya eşitlik gibi genel hukuk prensipleri ile, yasal bir düzenleme ile getirilen bir hakkın, Yasada açıkça belirtilenlerin dışındakilere uygulanması “Kanunilik” ilkesinin açıkça ihlali olur.
Özellikle, devlet bütçesinden belli bir ödemeyi gerektiren ve mali sonuçlar yaratan işlemlerin; işleme cevaz veren açık bir Yasa maddesine dayanması gerektiği tartışmasızdır. 3201 sayılı Yasanın değişik 55. maddesinin “polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesine olanak tanıyan maddesinin “polis amiri olduktan sonra” kısıtlamasının anayasa mahkemesince iptali üzerine, anılan maddenin bu kez “polis olduktan sonra” yapılan askerlik hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesine olanak sağlayan yasal düzenleme olarak uygulamasının yapılması gerekmektedir. Zira anılan 55. madde ilgililere hak tanıyan bir madde olup, koşulları da madde içeriğinde yer almaktadır. Diğer bir anlatımla, anılan 55. maddenin tüm emniyet teşkilatı mensuplarına “hiç koşulsuz” (657 sayılı Yasanın 81 ve devamı maddelerinde olduğu gibi) uygulanacağı kabul edilemez.” [3]
1 Polis Memurluğuna müracaat şartları arasında askerlik hizmetini yapmamış olma şartı yoktur. Ancak, Polis Akademisine giriş şartlarında “askerlik hizmeti yapmama” şartı bulunmaktadır. Dolayısıyla Polis Akademisi mezunlarının memuriyetten önce askerlik yapmaları mümkün değildir. Askerlik hizmetini Polis amirliğinde yapmaları gerekmekte ve bu hizmetin amirlik rütbesinden sayılması da doğaldır.
2 Polis Memurlarının memuriyete girmeden önce yaptıkları muvazzaf askerlikte geçen süreleri 657 Devlet Memurları Kanunun 83. ve 84. maddesine memuriyet kıdemine sayılacağı hükmü açıktır.
3 Polis Memuru iken amirlik sınavını kazanan erkek ve bayan aynı şartlarda amirliğe başlamaktalar. Erkeklerin memuriyeti bile düşünmedikleri bir dönemde yapmış oldukları askerlik amirliğe saydırarak bayan arkadaşının amiri konumuna geçmektedir. Bayanın suçu kanunun kendisine askerlik hizmetini zorunlu kılmaması mı? Bu durumda en büyük adaletsizlik ve eşitsizlik bu bayan amire yapılmış olmuyor mu?
4 Bir başka haksızlık ise, aynı Yasama organı zorunlu askerlik hizmetini bazılarına 28 gün, bazılarına 8 ay, bazılarına 16 ay, bazılarına ise 20 ay yapma hakkı vermiştir ve insanlar bu kanuni haklarını kullanmışlardır. Fakat bir başka yargı organları bu haklardan yararlananlar için kabus olan bir karar alarak aynı hukuki duruma sahip insanlarin bir birinin amiri veya astı olmasını sağlamaktadır. Yasam organı kanuni boşluğu doldurana kadar bu durum bazıları için sevindirici bir haksızlık olsa bile hiyerarşik yapıya sahip bir teşkilatta çok büyük huzursuzluğa ve haksızlıklara sebep olunmaktadır.
5 Polis Akademisinden mezun olan bir amir göreve başladığında emrinde çalışan Polis Memuru amirlik sınavını kazanıp aynı amirinin emri altında kıdemsiz amir olarak çalışmaya devam ediyor. Memuriyeti bile düşünmediği bir dönemde yaptığı askerliğin avantajı ile yıllarca emrinde çalıştığı Amirinin Amiri pozisyonuna geçiyor.
6 Ayrıca kanun iyice incelendiğinde anlaşılacak ki, polis memuru iken yurtdışı misyon koruma imtihanını polis memuru kontenjanından kazanmış, polis memuru olarak yapmış olan ve sonradan amir olan bu insanlar, bu kanunun yeni şekline göre polis memuru olarak 3 yılı görev yaptığı misyon koruma görevinide amirlik rütbesinden saydırabilecektir. Aynı şekilde polis memuru iken almış olduğu uzun süreli izin ve raporlarda rütbeden sayılabilecektir.
Tüm bu açıklamalar;
Emniyet Teşkilatının hiyerarşiye dayanan bir disiplin mesleği olması ve haksızlıkların önlenmesi içindir. Polislik Mesleği hiyerarşiye dayalı bir meslek olup görevin etkin, etkili ve daha verimli yapabilmesinin bir gereğidir. Bu yüzdende amir sınıfı personelin daha genç ve çağdaş olması gerekmekte ileriyi gören gençler yetiştiren Polis Akademisi Mezunlarının (mektepli) rütbeli olma hakları A.Y.mahkemesinin iptal kararı sonucu doğan kanuni boşluktan istifade eden polis memurluğundan (kadrodan) geçen amirler (alaylılar) tarafından engellenmemelidir.