İşte Madımak raporu !
Abone olDevlet Denetleme Kurulu (DDK), 1993 yılında meydana gelen Madımak olayına ilişkin raporu tamamladı. Raporda, protestolar olacağı bilinmesine...
Devlet Denetleme Kurulu (DDK), 1993 yılında meydana gelen
Madımak olayına ilişkin raporu tamamladı. Raporda, protestolar
olacağı bilinmesine rağmen yeterli güvenlik önleminin alınmadığı,
otelin yakılmasına kadar gidecek bir ortamın oluşturulduğu
kaydedildi.
Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde yer alan raporda, “Şeytan
Ayetleri kitabı ile ilgili olarak hem dünyada hem de Türkiye’de
İslamofobi kaygılarının oluştuğu bir zamanda ve Sivas gibi benzer
hadiseler yaşanmış bir şehirde, daha önce Banaz köyünde yapılan bir
etkinliğin ilk iki gününün şehir merkezine taşınması ve bir Alevi
etkinliğine ‘Şeytan Ayetleri’ kitabının çevirisinin Aydınlık
Gazetesi’nde tefrika edilmesi ile gündeme gelmiş Aziz Nesin’in onur
konuğu olarak davet edilmesi neticesinde milliyetçi ve dini
reflekslerle bir protesto gerçekleşmiştir. Ancak, bu protestoların
olacağının bilinmesine rağmen yeterli güvenlik önlemleri
alınmamıştır. Toplanan kalabalığı dağıtmaya yönelik herhangi bir
etkili çaba gösterilmemiştir. Protestoların şiddetlenmesine ve
kalabalığın Madımak Oteli önünde toplanmasına izin verilmiştir”
denildi.
“KALABALIĞIN DAĞITILMASINA YÖNELİK HERHANGİ BİR TEDBİRE
BAŞVURULMAMIŞTIR”
Uzunca bir süre otelin önündeki kalabalığın dağıtılması ya da
otelde kalanların boşaltılmasına yönelik herhangi bir tedbire
başvurulmadığı dile getirilen raporda, 500 civarında polis ve
jandarmadan oluşan güvenlik görevlisi ile yangından önce
görevlendirilen ilave 370 kişilik askeri personel, kalabalıkları
soğutmaya ve dağıtmaya veya otelde kalanların tahliyesine yönelik
herhangi bir faaliyette kullanılmamıştır” ifadesine yer
verildi.
“OTELİN ÖNÜNDE BEKLETİLEN KALABALIĞA HER TÜRLÜ EYLEM YAPMA İMKANI
VERİLMİŞ”
“Olaylara ilişkin risk ve tehdit belirlemesinin yanlış yapılması ve
buna bağlı olarak güvenlik unsurlarının edilgen müdahale içerisine
girmesi, bir yandan kalabalığın artması ve kabarmasına diğer yandan
da güvenlik unsurlarının caydırıcılığının aşınmasına neden
olmuştur” denilen raporda, şunlar kaydedildi:
“Böylece, uzun süre otelin önünde bekletilen kalabalığa adeta her
türlü eylemi yapma imkanı verilmiş ve kalabalıkça tüm protesto
eylem ve söylemlerinin tüketilmesine ve nihayetinde otelin
yakılmasına kadar gidecek bir ortam yaratılmıştır. Otelde
bulunanlardan bir kısmı yangından kısa bir süre önce tehlikeyi
görerek otelden çeşitli yöntemlerle ayrılmışlardır. Ancak, idare
tarafından cılız bir biçimde otelden ayrılmaya yönelik ikna
çabaları dışında zorunlu tahliye seçeneği düşünülmemiştir. Otelde
kalanlar adına karar verenler tarafından da otelde kalmanın daha
güvenli olduğu ve/veya oteli terk etmenin mevzii kaybetmek ve
irticaya geçit vermek olarak telakki edildiği için ısrarla otelde
kalınmaya devam edilmiştir. Kitle psikolojisiyle şuurunu
kaybetmiş/gözü dönmüş ve tüm protesto araçları tükenmiş kalabalıkça
önce otelin önündeki araçlar yakılmış, daha sonra da otel ateşe
verilmiştir.”
“SAĞLIK TEŞKİLATI ALARM DURUMUNA GEÇİRİLMEMİŞTİR”
Otelde meydana gelen ölümlerin ağırlıklı olarak yangın nedeniyle
oluşan dumandan gerçekleştiği, bazı ölümlerin ise yanmadan
kaynaklandığı belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:
“Valiliğe ve katılımcı profiline yönelik olarak ciddi protestoların
yaşanmasına ve tehlikenin oluşumuna rağmen, otelin taşlanması ve
akabinde otelin önündeki araçların yakılması girişimleri sırasında
dahi sağlık teşkilatı alarm durumuna geçirilmemiştir. Bu nedenle,
dumandan etkilenenlere yönelik olay yerinde acil müdahalede
bulunulamamış veya derhal sağlık kuruluşlarına sevkleri
sağlanamamıştır. Ölü muayene ve otopsi işlemleri dönemin mevzuatı
ve bilimsel standartlarına uygun olarak yapılmamıştır. Öyle ki,
cesetler üzerinde istikrarlı olmayan farklı farklı yöntemler
kullanılmak suretiyle otopsi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bazı
cesetlerde sadece ölü muayenesi ile yetinilmiş, bazılarında klasik
otopsi işlemi yapılmış, diğer bazılarında ise klasik otopsi yanında
kan örnekleri alınarak Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na görüş
sorulmuştur.”
“OTELDE ÖLENLERDEN SEKİZ KİŞİNİN KESİN ÖLÜM NEDENİ
BELİRLENEMEMİŞTİR”
Otelde ölenlerden sekiz kişinin kesin ölüm nedeninin
belirlenemediği kaydedilen raporda, “Otelde öldürülen 35 kişi
dışında 2 kişi daha hayatını kaybetmiştir. Söz konusu 2 kişi
güvenlik görevlilerince göstericilerin dağıtılması sırasında ateşli
silahla vurularak öldürülmüştür. Söz konusu olayın faillerinin
tespitine yönelik herhangi bir adli süreç işletilmemiştir”
denildi.
“DELİLLERİN TOPLANMASINDA VE MUHAFAZASINDA YETERLİ VE GEREKLİ ÖZEN
GÖSTERİLMEMİŞ”
Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu, Suç Eşyası Yönetmeliği ve Polisin
Adli Görevlerinin Yerine Getirilmesinde Delillerin Toplanması,
Muhafazası ve İlgili Yerlere Gönderilmesi Hakkında Yönetmeliğin
olay yeri inceleme ve delil toplama hükümlerine uyulmadığı
vurgulanan raporda, delillerin toplanmasında ve muhafazasında
yeterli ve gerekli özenin gösterilmediği belirtildi. Raporda, şu
ifadelere yer verildi:
“Suçun tipini ve vasfını doğrudan etkileyen; bir kısım sloganların
eklenmiş olması ve Kongre Müzesi önündeki Atatürk büstünün
sökülmesi/tahrip edilmesinin faillerinin netleştirilmeden
yargılananların yaptığına karar verilmesi gibi yargı süreçlerinde
eksiklikler/hatalar oluşmuştur. Soruşturma ve yargılamalar
esnasında, bazı yargı mensuplarınca ‘Düşünce Örneği’ yazısının
ilgili mahkemelere gönderilmesi suretiyle yargılama yeri ve görevli
mahkeme ile suç vasfını değiştirmeye yönelik yargılamaya müdahale
niteliği taşıyan bazı hususlar vuku bulmuştur. Sivas olaylarında
ortaya çıkan kamu yönetimi zafiyetleri ve hizmet kusurlarına
yönelik ilgili kamu görevlileri hakkında etkin bir adli ve idari
soruşturma ve yaptırım kapasitesi oluşmamıştır. Olaylarla ilgili
olarak adli takibata maruz kalan kamu görevlilerinin fiilleri
sadece, belediye görevlileri tarafından işlendiği iddia edilen,
kalabalığın engellemesi ve güvenlik kuvvetlerinin engellemeleri
bertaraf edememesi sonucu kalabalık içerisinde sıkışan itfaiyenin
etkin kullanılmaması (göstericilere tazyikli su sıkılamaması) ile
otele atılan taşların aylar önce yapılan ihale süreciyle ilgili
olarak tespit edilen usulsüzlüğe yönelik fiillerdir. Özetle, 37
kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olay ve ağır ihmaller zincirinde;
ilin emniyet, asayiş ve genel yönetiminden sorumlu tek bir kamu
görevlisi bile herhangi bir adli takibata (kovuşturmaya) maruz
kalmadığı gibi en hafif bir disiplin cezası bile almamıştır.”
(İHA)