İşte Kürt sorununda günün aykırı yorumu!
Abone olAkşam'ın yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya, açlık grevlerinin sona ermesiyle oluşan olumlu havanın "geçici ve fazla iyimser" olduğunu söyledi, "ufukta barış yok" dedi...
İNTERNETHABER.COM (ÖZEL
İÇERİK)
Açlık grevlerinin bir ölüm haber gelmeden bitmesi
ve Abdullah Öcalan'la bir diyalog ortamı
kurulmasıyla Kürt sorununda esen barış rüzgarı ne kadar
gerçek? Akşam gazetesinin Genel Yayın
Yönetmeni İsmail Küçükkaya, NTV'de
yaptığı değerlendirmeden genel havanın aksine ufukta bir barış
görülmediğini iddia etti.
"OLUŞAN OLUMLU HAVA GEÇİCİ VE FAZLA İYİMSER"
Açlık grevlerinin sona ermesiyle oluşan olumlu
havanın "geçici ve fazla
iyimser" olduğunu kaydeden
Küçükkaya "Barış için çok özel umutlanmamızı
gerektirecek şartların oluştuğunu düşünmüyorum. Böyle pozitif bir
atmosfer de görmüyorum." dedi. Kürt siyasi
hareketinin Öcalan'ı ev hapsine çıkartma hedefiyle orta vadeli bir
planı devreye soktuğunu savunan Küçükkaya PKK'nın yükselttiği
şiddet dalgasını ise Ortadoğu'daki gelişmeler üzerinden okumak
gerektiğini, Türkiye'nin bu şekilde uluslararası güçlerce
cezalandırıldığını iddia etti.
"GENEL HAVANIN AKSİNE UFUKTA BARIŞ GÖRMÜYORUM"
"Sorun için öok özel bir aşamada olduğumuz yorumlarına
katılmıyorum. 30 yıldır devam eden bir
DEVLET İMRALI'YLA YENİ BİR MÜZAKERE Mİ BAŞLATTI? Radikal yazarı ve Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, açlık grevlerinin bitmesiyle başlayan yeni süreci yorumladı, devletin diyalog kapısını araladığını iddia etti... HABERİN DEVAMI PKK YENİ BİR ATEŞKES İLAN EDEBİLİR Mİ? Taraf yazarı ve Ankara Temsilcisi Lale Kemal, açlık grevlerinin son bulmasıyla başlayan süreçten bir barış ihtimalinin doğabileceğini iddia etti... (HABERİN DEVAMI...) |
sorun bu. Barış için çok özel umutlanmamızı gerektirecek
şartların oluştuğunu düşünmüyorum. Böyle pozitif bir atmosfer de
görmüyorum. Açlık grevleriyle oluşan havanın ise hem geçici hem de
fazla iyimser olduğunu düşünüyorum. Terör meselesinin geldiği özel
nokta ise Ortadoğu'nun iç dinamikleri ve Türkiye'nin aldığı
pozisyonla ilgili olduğu kanaatindeyim."
BÜTÜN MESELE ÖCALAN'IN KOŞULLARI İLE İLGİLİ
"Olumlu bir hava var ama bu yaratılmış bir iklim. Açlık grevlerinin
nasıl başladığını ne kadar sürdüğü, hangi platformlarda
tartıştırıldığı ve bittiğini doğru bir şekilde bakmamız, sağduyulu
ve objektif ele almamız gerekiyor. O zaman şunu görüyoruz. Bütün
mesele Öcalan'ın koşulları ile ilgili."
"PKK TERÖRÜ ORTADOĞU KAZANIYLA İLGİLİ BİZE ÖDETİLEN BİR
BEDEL"
"Bizim işimiz gazeteci olarak gördüğümüz bildiğimiz doğruları
anlatmak. Bir numaralı talep Öcalan'la ilgili bir algı ve imaj
yaratılmaya çalışılıyor. Açlık grevleri için Öcalan önledi, kimse
ölmeden araya girdi etkinliğini kullandı demek bunlardan bir
tanesi. Bundan sonraki aşamalarda da benzeri adımların atıldığı ve
zaman zaman Öcalan'ın devreye girdiğini Türkiye izleyecek. En nihai
aşamadaki strateji ise Öcalan'ın ev hapsine çıkarılması için orta
vadeli bir planlama. Diğer yandan Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı
terörün özü ise Ortadaoğu'da kaynayan kazan. Ortadoğu dengelerini
değiştiren bir mücadale alan var şimdi. Türkiye de kendini
pozisyonladı. Terör de bunun karşılığında bize ödetilen bir bedel
ve pranga olarak karşımızda duruyor."
"ÖCALAN REEL POLİTİĞİ İYİ ANALİZ EDİYOR"
"Öcalan'ın bulunduğu koşullardan hem reel politiği hem de
uluslararası siyasetin Ortadoğu denklemindeki yerini iyi analiz
ettiğini görüyoruz. Çünkü önce Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti
senaryosu sahnelenmek istendi. ABD önce buna yeşil ışık yaktı. Ama
şartlar çok kaygandı, tehlikeliydi, Türkiye sağlam durdu, Araplar
ve Kürtler arasında çatışma olabilirdi, Ortadoğu gerçek anlamda kan
gölüne dönebilirdi. Bunun için frene basıldı. Kısmı federal ve
otonom bir yapı sağlandı. Benzeri seneryolar Suriye için
sahneleniyor şimdi. Bundan sonraki adımlar İran için de sözkonusu
olabilecek. Türkiye'nin farkı ise bizim Kürt vatandaşlarımızın
üniter yapıya sadık olmaları. Bu fotoğrafa baktığımızda Öcalan'ın
anladığı şu; bu coğrafyada bu şartlarda bağımsız bir Kürt devletine
izin verilmeyecek. Dolayısıyla farklı seneryolar gerek. BDP'nin
söylemi de buna göre değişti son bir kaç yılda. Demokratik özerklik
denilen formülü dile getiriliyor."