İşte IMF'nin İstanbul kararları
Abone olIMF toplantıları sona erdi... İstanbul kararlarına esas teşkil eden ortak kararla çıktı... İşte o kararlar...
IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları çerçevesinde,
Kalkınma Komitesi ile Uluslararası Para ve Finans Komitesince
(IMFC) alınan ortak kararların özeti ''İstanbul Kararları'' olarak
adlandırılacak.
İstanbul'daki toplantıda alınan kararlar, 1929 Dünya Ekonomik
krizinden bu yanaki en büyük krizin yaşandığı bir dönemde ve G-20
toplantılarının hemen sonrasında yapılması nedeniyle ''İstanbul
Kararları'' olarak benimsenecek.
Toplantıların bugünkü kapanışının ardından ayrıca bir ''İstanbul
Kararları'' şeklinde açıklama yapılmayacak olmasına rağmen, bu
toplantılarda alınan kararların, ''İstanbul Kararları'' olarak
kayda geçirilerek, uluslararası platformlarda kullanılmasının kabul
edildiği belirtildi.
''İstanbul Kararları''nın, önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek
G-20 ile IMF-Dünya Bankası Bahar Dönemi toplantılarına da esas
teşkil edeceği vurgulanıyor.
Son bir yılda, G-20 başta olmak üzere uluslararası platformlarda,
ana hatları belirlenen strateji ve yönelimlere ilişkin nihai
kararların ''İstanbul Toplantıları''nda şekillendirildiği ve bu
yönüyle ''İstanbul Kararları''nın önemli bir küresel etkiye sahip
olacağı kaydediliyor.
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları kapsamında alınan ''İstanbul
Kararları''nın, küresel ekonomik ve finansal mimariyi yeniden
yapılandırma çalışmalarına önemli katkılarının olacağı
vurgulanıyor.
''İSTANBUL KARARLARI''NA ESAS TEŞKİL
EDEN ORTAK KARARLAR
''İstanbul Kararları'' olarak da isimlendirilen ortak kararlara
göre, küresel krizden toparlanma işaretleri var ancak, toparlanma
yavaş olacak, riskler devam ediyor. Krizden çıkış önlemleri için
ülkeler arasında tam bir işbirliği ve uyum gerekiyor. Gelişmekte
olan ülkelerin, küresel toparlanmanın lokomotifi olmaya devam
edeceğine de dikkat çekiliyor.
Canlandırıcı önlemlerin erken terkedilmesinin krizden toparlanma
girişimlerine olumsuz etkide bulunabileceği, önlemlerin geç
terkedilmesinin de kamu açıklarını yükselterek, enflasyon ve nihai
olarak da faizleri yükseltici bir baskı yapacağı ifade
ediliyor.
Dünya ekonomisinin toparlanmaya, finansal sektör riskinin azalmaya
başladığı ve işlerin yolunda gittiği, ancak henüz tüm sorunların
aşılamadığı belirtiliyor.
IMF ve Dünya bankasındaki, kota ve oy hakkı ile yeniden yapılanma
reformlarının en kısa sürede gerçekleştirilmesi, 'uluslararası
kuruluşlarda, ''aşırı temsil edilen'' ülkelerin IMF'deki yüzde 5,
Dünya Bankası'ndaki yüzde 3'lük kotasının az temsil edilen ülkelere
aktarılması benimseniyor. Bu konuda, gelecek yılki IMF-Dünya
Bankası bahar dönemi toplantıları ve 2011 yılına kadar da nihai bir
sonuca ulaşılması gerektiği belirtiliyor.
Gerek IMF, gerekse Dünya Bankasının, mevcut krizden toparlanma ve
ilerideki krizlere karşı daha hazırlıklı olmak için yeterli sermaye
gücü ile donatılması gerektiği kaydediliyor. Mevcut krizin en
önemli sebeplerinden biri olan finans sisteminin daha etkin bir
şekilde denetlenmesi gerektiği de vurgulanıyor.
Türkiye'nin, ikinci kez ev sahibi olduğu IMF-Dünya Bankası Yıllık
Toplantılarına başarılı bir ev sahipliği yaptığı da
kaydediliyor.