İşte Hanefi Avcı'yı çıldırtan o röportaj

Abone ol

Taraf muhabiri Mehmet Baransu'nun soruları, Hanefi Avcı'yı sinirlendirdi. Avcı teybi fırlattı, Baransu'yu kovdu.

Taraf gazetesinin bugünkü manşetinde "teyp kırdıran" Hanefi Avcı röportajı var. Emniyet eski Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'ın oğlunun uyuşturucu baronu Habip Kanat ile şirket ortaklığı sorusu Avcı'yı çılgına çevirdi.

Son zamanlarda yaptığı haberler ile adından sıkça söz edilen gazeteci Mehmet Baransu'nun, yazdığı kitap ile Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile yaptığı röportajda yaşananlar belki de röportajın kendisinden daha dikkat çekici.

Baransu, röportajın girişinde Avcı'nın kitabını okuyup notlar çıkardığını, 200'den fazla soru hazırladığını, kitaptaki çelişkilerin altını çizdiğini ve sıcak bir ortamda, dostane bir şekilde başlayan röportajın yarım saat sonra çok hararetli bir ortamda devam ettiğini anlattı:

GÜZEL BAŞLADI GERGİN BİTTİ

"Hırant Dink cinayetiyle ilgili sorduğum sorularla gerilim dolu dakikalar da başlamıştı. Operasyonlarda silah bulunmadığı, mühimmatların kime ait olduğunun tesbir edilemediği iddiasına belgelerle cevap verdim. Bombalarda seri numaralar olmadığı iddiasını çürütmem Avcı'yı sinirlendirdi.

EMİN ASLAN SORUSU KIZDIRDI

Uyuşturucu baronu Habip Kanat soruşturmasının Savcı Mehmet Berk'e UYAP üzerinden verildiği iddiasının yanlış olduğunu söylediğimde ise Avcı 'Buraya takılma' dedi. Suçladığı Fethullahçı isimleri açıklamasını istediğimde de "isimler önemli deği" diyerek ayrıntıya girmedi. Filmin koptuğu sahne ise Emin Arslan'ın uyuşturucu baronuyla olan ilişkisini sorgulamamdı. Önce Aslan Habip Kanat bilgisine sahipti dedi. Sonra 'bilgisi' yok dedi. Arslan'ın oğluyla Habip Kanat'ın şirket ortaklığını sormamla da film koptu. Avcı ayağa kalkıp konuşmaya baladı. Bir ara teybime vurup birkaç metre fırlatarak "saçma sapan konuşuyor ya. Çık dışarı, yallah, çık" dedi.

SAKİNLEŞMEYE NİYETİ YOK GİBİYDİ

O anda gözüm foto muhabiri arkadaşım Fulya Atalay'a çevrildi. İkimiz de şaşkındık. Avcı'nın sakinleşmeye niyeti yok gibiydi. Avcı'ya söylenmesi gerekenleri söyleyip, makamdan ayrıldım." İşte o olay röportaj...

» Kayda başlıyorum

Kayıt almayın not alın.

» Hanefi Bey ben yarın bir şey yazacağım siz ‘yok’ diyeceksiniz. Kayıt almak için teybi sizin önünüze koymam gerekir.

Siz yazın ben altını imzalarım.

» Ses kaydından niçin endişe ediyorsunuz?

Tüm basını çağıralım. Hep beraber kayıt yapalım.

» 16 yıllık meslek hayatımda ilk kez böyle bir taleple karşılaşıyorum. Kitabınızda cemaat öncesi bölümde Ergenekon’u önemserken, ardından bu operasyonun önemsiz olduğu izlenimi veriyorsunuz.

Ben Ergenekon’u önemsiyor ya da önemsemiyor değilim. Ben bir yerde Ergenekon’u önemsiyorum yazdım. Diğer bölümde Ergenekon tahkikatlarının yapılış biçimini eleştirdim. Tahkikatların içeriğini konuşmuyorum. Çünkü içeriğinde ne var ne yok daha orasını irdelemeye girmedim.

» Girmediğiniz konu hakkında nasıl yorum yapıyorsunuz?

Tahkikatın yapılış biçimini irdeliyorum. İddianamede Ergenekon için Hizbullah’ı, PKK’yı, ve Dev Sol’u yöneten örgüt diyor. Sizin bu sözünüze çocuklar bile güler. Çünkü bu doğru bilgi değildir. Diyor ki tanık: Türkiye’de sağcılara ve solculara verilen silahların seri numarasını takip ediyordu. Ben de diyorum ki devletin arşivlerinde bütün örgütlerde yakalanan silahlar belli. Bırakın seri numaralarını, markalarının takip ettiği yoktur. Sağcıların silahları kendilerine aittir, solcuların silahları kendilerine aittir. Şimdi gerçeği tahrip ederek kimse bir yere varamaz. Gerçek neyse o kabul edilmelidir.

» Kitabınızda her kazıda esrarengiz deliller, el bombaları, roketatarlar, LAW silahının yakalanması dikkat çekicidir, bu malzemelerin izinin sürülmesi mümkün değil diyorsunuz.

Ama bunların izleri sürüldü ve bulundu. Bulunmadı.

» Nasıl bulunmadı Hanefi Bey. Makine Kimya’nın ve Askerî Mahkemenin kararıyla bunların çıktığı birlikler bulundu.

Benim evimde de bomba bulursunuz, ben orada görev yaparken almışımdır. O ayrı bir şey. Çatlı’nın üzerinde tabanca çıktı. Tabancının izi tek tek sürüldü. İtalyan Baretta dedi ki ben bu silahı İsrail’e sattım. İsrail ben emniyete sattım dedi. Ama bir bombayı böyle süremiyorsun.

ERGENEKON'A AİT OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEN SİLAHLAR İÇİN NE DEDİ?

[PAGE]

» Seri numaralarıyla sürdüler ve buldular bazılarını.

Seri numarası filan kuruma ait, filan yerde yapıldı deniyor. İz olarak sürme imkanınız olmuyor.

» Askerî Mahkemenin raporuyla mühimmatlar belgelendi. Eskişehir’de evinde mühimmat bulunan Fikret Emek ve Zir Vadisi’ndeki yarbay ceza aldı. Mühimmat alıp, saklamaktan dolayı...

Siz savaş filmi seyrediyorsunuz. Ben savaşın olduğu yerden geldim. Film seyredenle, savaşan arasında korkunç bir fark vardır. Şu silahlar bu olayın tamamen sahte olduğunu gösteren en büyük delildir.

» Neden

Bu bombalar, top-tüfek kolorduda dolu zaten. Kendi silahı. Neyi ispatlar. Senin bomba dediğin olay hiçbir bağlantısı olmayan filan kuvvetin bombası. Bombayı oradan sen de alırsın, ben de alırım. Benim kişiliğimle ilgili bağlantı kurmuyor. Örgütçülük faaliyetleriyle uğraştım. Dünyanın her yerinde örgütleri takip ettik. Bu örgütler amaçlarına ulaşırken, önce kullanmaları gereken silahlardır. Niye hiç tabanca çıkmaz.

» Hanefi Bey kazılarda çok sayıda silah da çıktı. Sekiz adet otomatik tüfek, 57 adet ruhsatsız tabanca da çıktı. Ayrıca son 20 yılda Türkiye’de el bombası, C-4 patlayıcılarla sayısız olay yapıldı.

Hangi olay?

» Ben size yüzlerce sayarım. Son birkaç yılda Ankara’da, İstanbul’da olan olaylar en yakın örneği. Şemdinli mesela. Son yıllarda asıl suikast silahıyla işlenen cinayeti siz söyleyin o zaman?

Suikast silahı demiyorum

» Siz bana silahla yapılmış eylem söyleyin?

Yüzde 99’u silahla olmuştur.

» Bütün örgütlerde mi silahla olmuştur?

Bütün örgütlerde, öldürme olaylarının hepsi silahla olmuştur.

» Son 20 yılda bana kaç tane örnek gösterebilirsiniz. Ya da 28 Şubat sürecinden bu yana.

Bombayla öldürülmüş kim var

» O kadar çok var ki. Biraz önce de dediğim gibi Ankara, İstanbul’daki patlamalar, sahil kesimlerinde yapılan patlamalar.

Örgütlerin spesifik olarak PKK gibi patlayıcı madde koyma sansasyonel propaganda yapma olayları tamam. Onun dışında İran yanlısı grupların yaptığı Uğur Mumcu olayı.

» Uğur Mumcu suikastını İran mı yaptı?

Hiçbir tereddüt olmayacak bir şekilde mahkeme de karar aldı. Tahkikatı yapanlar yaşıyor onlarla konuşun. Ondan önce de ona benzer Ankara’da beş tane daha olay olmuştur. Eğer bir örgüt olay yapıyorsa ister bu tip, ister başka tip olaylar olsun tabancalar ağırlıklıdır. Ondan sonra silah gelir. Daha büyük silah şehirde kullanılamaz. El bombasıyla insan öldüremezsiniz. Öldürmeye kalktığınız zaman hilkat garibesi olay çıkar. Roketatarı, LAW’ı şehirde kullanamazsınız.

» Cumhuriyet gazetesine bomba atıldı ama

Atanlar belli. Patlama niyetiyle atılmadı, korkutmak niyetiyle atıldı. Gazeteyi protesto için attı. Akabinde silahını aldı gitti Danıştay baskınıyla tutuklandı. Bütün örgütler de, bomba atar. Ne için? Protesto için ama adam öldürmek için silaha yönelir. Bütün örgütlerin geçmişi budur. Ama bu örgüt nasıl bir örgütse şehir içinde hiç de kullanılması mümkün olmayan silah var.

» Patlayıcı maddeleri, C-4 ve TNT kalıpları da yakalandı bu operasyonlarla...

Nasıl iz süreceksiniz C-4 lerle.

» Kitabınızın ilk bölümünde Egenekon iktidarı devirmek için her şeyi yapar diyorsunuz. Sonra da bunun tam tersi söyleme giriyorsunuz.

Türkiye’de iki tip zihniyeti sorguluyorum ben. Bir rejim muhaliflerini, kanundışı yöntemlerle susturma Susurluk’tur. Susurluk mahkemesi kaç kişiyi mahkûm ettirdi? Beş kişiyi. Ama bu pisliği yıkayacak kadar suyunuz yok diyorum. Burada mahkemenin verdiği karar çok önemli bir karar. Bu yöntemleri hukukdışı ilan etti.

» Aynı şeyi Ergenekon için de diyorsunuz

Aynı şeyi diyorum. Bu zihniyet ve düşünce önemlidir. Ergenekon’un suçu olmamış olabilir, ispatlayamamış olabilirsiniz ama bu zihniyet çok taraftar buluyor. Zihniyetin mahkûm edilmesi lazım. Ancak Ergenekon, şu eylemi yaptı diye hiçbir olay yoktur iddianamede. PKKHizbullahı da Ergenekon yönetiyordu diyorlar.

» Sizin önemsediğiniz Ergenekon Lobi ve Analiz belgesinde naylon terör örgütü kurulması fikri var.

Zihinsel ve düşünsel olarak olabilir diyorum ben. Ama orta yerde bu hedeflerini yaptığına dair hiçbir şey yok.

» Siz bir olaya kızıp, farklı bir olayı başka bir olaya bağlıyorsunuz.

Ama burada farklı bir olay var. Cemaatin arka planda bir sistem kurmuş, polisteki belli insanlarla, adliyedeki belli insanlarla yaptığı bir operasyon var. Bu, devletin operasyonu değil. Bunu karıştırmamak lazım. Bu net.

» Burada siyasi irade de var. Ele geçmiş belgeler ve mühimmatlar var.

Bu işin üzerine gidilirken, eldeki mevcut delillere göre gidilmesi lazım. Mevcut delilleri zorlamanın, farklılaştırmanın, değiştirmenin karşısında olduğumdan, ondan karşı çıkıyorum.

» Hangi deliller değiştirildi mesela?

Hizbullah’ı, PKK’yı Ergenekon yönetiyor gibi.

» Siz iddianameleri okudunuz mu? Siz içinden cımbızlayıp okumuşsunuz. Ben tamamını okudum. İddianameler, darbe ve bulunan mühimmatlarla ilgili. Hizbullah ana tema değil.

Bu belirleme çok önemli ama failleri belli olan olaylarla bağ kuruluyor. Deniliyor ki Hrant Dink olayının Ergenekon’la bağlantısı. Danıştay’ın Ergenekon’la bağlantısı.

SAVCI BERK İÇİN NE DEDİ?

[PAGE]

» Kitabınızda Emin Arslan olayını anlatırken savcı Mehmet Berk’in UYAP sistemi üzerinden atandığını iddia ediyorsunuz. Ama Berk, savcı yardımcısı tarafından görevlendirilmiş. Farklı.

Farklı değil

» Olur mu farklı değil. Kitabınızın 458’inci sayfasında UYAP’tan dosya nasıl düştü bu savcıya diye soruyorsunuz? Adliye ve dosya dağılımını kim etkiledi deyip, UYAP’ın başında bulunan kişileri de cemaatçi ilan ediyorsunuz. Bunu da cemaatten başka bir güç yapamaz diyorsunuz. Görevlendirme UYAP’tan yapılmamış oysa.

Öyle demiyorum.

» Kitabın 458’inci sayfasında öyle diyorsunuz.

Oradaki püf nokta ne biliyor musunuz? Siz yanlış yere takılıyorsunuz. Orada UYAP ya da savcının dağıtması önemli değil. Bu savcıya bu evrakın geleceğini savcının önceden bilmemesi gerekiyor. Orada takılıp aslını görmek istemiyorsunuz.

» Ama UYAP diyerek, hiç ilgisi olmayan insanların dosyayı Berk’e sistem üzerinden düşürttüğünü söyleyip, onları cemaatçilikle suçluyorsunuz. Bir yerden emir almakla suçluyorsunuz.

Burada mühim olan tevzi etme. İddia ney. Bu savcı geleceği dosyayı biliyor muydu? Aynı gün dosya geliyor. Mehmet Berk’in önünde ne var. Yedi klasör ve iki yılık dinleme var. Ben klasörleri bir ayda okuyamadım.

» Berk açıklama yaptı. Gerekli yerleri okudum ve savcı ve polisten bilgi aldım dedi.

Der tabi kendini savunacak. Ben istiyorum ki Mehmet Berk dava açsın bana. Karşılıklı kendimizi savunalım. Konuşalım.

» Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’ın bir uyuşturucu şebekesiyle olan ilişkisinden dolayı görevden alınması cemaate bağlıyorsunuz? Aslan’nın uyuşturucunun sahibi Habip Kanat’la makamında görüşmesi normal mi sizce?

Uyuşturucu şebekesi olduğuna dair kim iddia ediyor. Ne var ortada?

» Yakalan uyuşturucu malzemesi, ifadeler, haplar, kimyasal malzemeler ve telefon konuşmaları var.

Daha önce bu kişinin uyuşturucu şebekesi olduğuna dair bilgi var mı? Biliniyor mu? Adamın kendisi gelip emniyete bilgi vermiş.

» Ne bilgisi vermiş?

Uyuşturucu şebekesiyle ilgili bilgi vermiş Habip Kanat emniyete.

» Nerede o bilgi ve belgeler?

Buluşma raporu var.

» Buluşma raporu önemli değil. Bilgi verip vermediği önemli. Arslan bu kişiden bilgi alıp da operasyon mu yapmış. Bunlar kayda girmez mi?

Kaydı da var. Kaydı yok diyorlar ama aslında kaydı var. Habip Kanat’la ilgili kayıtlar emniyette.

» Emniyetin hangi biriminde bu kayıtlar?

Sana çıkarıp vereceğim. Dosyada da var. Bakın size yok diye yazı yazdırdılar.

» Emin Arslan, Habip Kanat ilişkisiyle ilgili hiçbir yazı yazmadım.

Siz yazmadınız ama başkalarına yazdırdılar. Habip Kanatla ilgili Arabistan, Romanya ve İtalya’dan üç yazı geliyor. (Bu yazıların ilki 1997’de ikincisi 2001’de geliyor. Kanat’ın uyuşturucu işi yaptığı ve dikkatli olunması yönünde.M.B.) İstanbul emniyeti tahkikat yapmış. Hatta bunlar dinlenmiş. Geri cevabı verilmiş. Başta hiçbir şey yapılmamış deniyordu. Hatta Emin Bey’in de haberi yok. Yardımcısın imzasıyla tahkikat yapılmış.

» Peki bunlar neden kayıtlarda yok?

Bunların hepsi kayıtlarda var. Zamanında kasti vermediler o bilgileri. Emin Arslan ilk gözaltına alındığında bu belgeleri vermediler. Ama içeri girdikten sonra bu evraklar tek tek çıktı. Mahkemeye gönderildi.

» Ben bu araştırmayı kastetmiyorum. Bu yazılar geldikten sonra Habip Kanat ismiyle ilgili bilgisayarda bölüm açılması ve sizin istihbarat defterinizdeki kayıtlara girmiş olması gerekirdi. Bunlar yapılmadı ve evrak sadece arşive konulduğu için Habip Kanat ismi araştırılınca hiçbir bilgi çıkmıyor arşivde. Kanat böylece korunuyor ve ismi temize çıkıyor.

Hepsine ulaşırlar. Hepsini biliyorlardı.

» Bilgisayarda giriş kaydı ve defterde ismi var mı yok mu?

Var mı yok mu ben gidip bakmadım. Mahkeme dosyasında Habip Kanat’la ilgili gelen bilgiler var.

» Evet onla ilgili bir dosya var ama bu kayıtlara girmediği için Habip Kanat kayıtlarda temiz görünüyor. Uyuşturucuya bulaşmamış görünüyor. Burada bir karatma var.

Kayıtlarda var.

» Emniyete sordum kayıtlarda yok, Arşivden çıkartmışlar dosyayı. Emin Arslan da bu yüzden suçluyu korumakla da suçlanıyor.

Tahkikat Habip Kanat’la başlamıyor. Emin Arslan’la başlıyor. Ben bunu belgelerle ispatladım. Emin Arslan’ın telefonları iki yıldır dinleniyor. İstihbari dinleme önceden başlamış. Puştluk burada. Tahkikat nasıl yapılır. Önce Habip Kanat hakkında bilgi toplarsınız bu kişi kimdir diye. Kim, neci, arşivinde ne var, arabası ne? Kimlerle konuşmuş?

» Emniyette kayıtlar saklandığı ve girilmediği için bir şey görünmüyor. Oysa arşivde Kanat’la ilgili uyuşturucu baronu olduğu bilgisi var.

Habip Kanat/Uyuşturucu baronu
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, uyuşturucu baronu olarak bilinen Habip Kanat’a ait olduğu tesbit edilen Pendik ve Tuzla’daki dört ayrı depoya 16 Eylül 2009’da baskın düzenledi. Baskında, depolarda uyuşturucu imalatı yapıldığı ortaya çıktı. Operasyonla Kanat’ın yanı sıra Yüksek Kimya Mühendisi Hüseyin Rıza Işık gözaltına alınarak tutuklandı. Savcı Mehmet Berk tarafından hazırlanan iddianamede Kanat, uyuşturcu örgütünün lideri olduğu belirtildi.

Yok, öyle bilgiler buluyorlar ki hepsini buluyorlar. Habip Kanat’ın en az bir yıllık telefonları dinleniyor. Kimlerle görüşüyor. Habip Kanatın telefonuna baktığınızda Emin Arslan’la görüştüğü ortaya çıkıyor. Tahkikata başlarken sıfırsınız. Ne düşünürsünüz. Bizim takip ettiğimiz bu adam bizim Genel Müdür Yardımcımızla konuşuyor. Bu adam kötü bir adam. Genel Müdür Yardımcımızı uyarmamız lazım.

» Neden uyarayım ben Genel Müdür Yardımcısını? Eğer işin içinde o da varsa. Onu yakalamayı önlemiş olurum haber vererek.

Savcıya ya da Emniyet Genel Müdürüne söylersiniz o zaman. Tahkikat başlar. Dersiniz ki sizin yardımcınız uygun olmayan adamla görüşüyor dersiniz. Ben genel müdürle konuştum söylenmemiş. Kimsenin haberi yok.

» Emin Arslan-Habip Kanat ilişkisi bununla da sınırlı değil. Aslan’ın oğlu, Habip Kanat’la ortak bir şirket kurmuş. Bu da normal bir durum mu?

Siz bu adamın ortak olduğu zaman bu adamla ilgili ne biliyorsunuz? Adam hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Döviz bürosu olan, inşaat firması olan bir kişi Habip Kanat.

» Biraz önce Habip Kanatla ilgili her şeyin bilindiğini söylüyordunuz. Tahkikat yapılmıştı, bilgiler vardı diyorsunuz. Kanat’ı saklamamıştı Emin Arslan. Çelişiyorsunuz şimdi.

Bakın çarptırıyorsunuz. Ben o bilgileri tahkikatı yapanlar biliyordu diyorum. Emin Arslan bilmiyordu diyorum.

» Astları Emin Arslan’a o zaman bilgi vermemişler öyle mi?

Alçaklar niye söylemediler diyorum.

» Siz yukarıda Habip Kanat’ın telefonuyla Emin Arslan’la konuştuğu ortaya çıkınca Arslan’a neden söylenmedi diyorsunuz. Ortaklıkla ilgili demiyorsunuz. O daha önceki olay.

Adamın oğlu ortak olduğu zaman siz nasıl bu kişiyle ilgili bilgi alırsınız. Habip Kanat 2006 yılında kamuoyunda nasıl biliniyordu.

» Soruşturmayı başlatanlar Habip Kanat’la ilgili hiçbir şey bilmiyorlardı diyorsunuz.

Tahkikata başlayanlar Emin Arslan’la başladılar. Habip Kanat hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı.

DİNK SORUSUNA NEDEN KIZDI?

[PAGE]

» Ama Emin Arslan ben bu kişiyi eleman olarak kullanıyordum diye ifade verdi. Eleman olarak kullanıyorsan bu kişi hakkında bilgin var demektir. Bana izah eder misiniz Hanefi Bey, siz bir uyuşturucu baronuyla nasıl oğlunuzu ortak eder, şirket kurarsınız? Üstelik yıllar önce size bu kişiyle ilgili belge gelmiş.

Belge gelmesi. Hayır, çarpıtıyorsunuz olayı. Sen kendini Emin Arslan’ın yerine koy. Ne diyor adam. Beni kaçırdılar. Kim kaçırdı? Selim Geçer. Kim? Kaçakçı. Ben bunlardan davacıyım diyor. İfadesini aldırıyorsunuz. Başka şey biliyor musunuz? Niye dürüst konuşmuyorsunuz. Niye dürüst konuşmuyorsunuz. Hayır ya dürüst....

(Teyp fırlatıldı, kayıt kısık sesle devam ediyor....)

Saçma sapan konuşuyor ya. Çık. Çık dışarı. Yallah, çık, topla. Lütfen çık...

» Ben sizi anlamaya çalışıyorum

Lütfen çık. Objektif olarak konuşmuyorsunuz, yanlış olarak konuşuyorsunuz. Bitmiştir mesele.

» Teşekkür ediyorum, Hanefi Bey sağ olun. Ama çok hoş bir durum olmadı.

Onların adına geldiyseniz o başka. Yoksa tarafsız konuşun.

» Ben sizden isim istiyorum. Verin yazacağım diyorum. Tarafsız konuşuyorum. Niye sorularımdan rahatsız oldunuz.

Önyargılısınız.

» Hayır önyargılı değilim. Kimse de umurumda değil.

Siz açıkça tavır aldınız. Önyargılısınız.

» Ben soruyorum siz de cevap veriyorsunuz.

Siz onları da aşan bir avukatlık yapıyorsunuz.

» Hayır onlar hiç de umurumda değil...

Maden mi çıkaracaksınız

Avcı’ya göre Dink cinayetinde her şey aydınlatıldı. İhmalleri hatırlatınca “Daha niye arkasında başka bir şey arıyorsunuz. Yeraltından maden mi çıkartacaksınız?” diyor

HRANT Dink cinayeti iddialarınız da garip. Gidilmemiş bir adrese gidilmiş gibi sahte belge düzenlendi. Telefon sinyalinden polislerin adrese gitmediği ortaya çıktı.

Yazdım ama kitapta tam anlaşılmıyor. Emniyetin bilgisayar sisteminde kimin kimle konuştuğu bellidir. Bakınca da arka planda bir yere yazıyor onu. Lop (Emniyetin telefon takip sistem kayıtları) dosyaları dedikleri bu. İncelemede lop kayıtları çıkmıyor. Müfettişler loplardan Trabzon’un baktığını bize çıkar diyorlar. O da çıkmıyor. Trabzon loplara bakmadan bu adamın şu bilgilerini alıp, adresi göndermesi İstanbul’a mümkün değil. İstanbul soruşturma yapmamış gibi göstermek için loplar değiştiriliyor. Benim kızdığım taraf bu.

» Bu çok ciddi bir iddia.

Evet, ciddi bir iddia. Olaylar dürüst takip edilmeli.

» Emre Uslu, Dink cinayetinden sonra o dairede bulunan bir kişiyle görüşmüş. “Hrant ölünce biz polislere gidin dedik ama gidip gitmediklerini bilmiyoruz biz b... yedik” demişler.

O palavra.

» Siz söyleyince palavra olmuyor da o söyleyince mi palavra oluyor?

Ama Emre Uslu oturduğu yerde diyor ki...

» Hanefi bey bunun belgesi çıktı. Gidilmemiş oraya. Telefon sinyalleriyle ortaya çıktı.

İstihbarat daire başkanı lopları değiştirerek müfettişe verdi diyorum.

» Ben loplardan bahsetmiyorum. Cep telefonu sinyalinden bahsediyorum. Polislerin kullandığı telefonun GSM şirketinden bu ortaya çıkar.

2005 ten itibaren Emniyet TİB üzerinden görüyor bunları. Emniyet lop değiştirdi.

» TİB ve GSM şirketinin kayıtlarını mı değiştirdi? Görülür ama bu. Şirket veremez bunu. Mahkeme isterse verir, isteyecektir de.

Mutlaka isteyecektir. Ama ben diyorum ki merkez bunu denedi.

» Merkez mi cep telefonu sinyallerini değiştirdi diyorsunuz?

Değiştiren değil, Trabzon’un bile aradığını gösteremiyor.

» Ben bunu söylemiyorum, Ahmet İlhan Güner, gidilmemiş fırına dair sahte belge üretti diyorum. Ama cep telefonu sinyaliyle o bölgeye gidilmediği ortaya çıktı. Gidilmemiş bir yere gidildi diye belge düzenliyor. Trabzon’a gidildiğine dair karşı cevap yazısını gösteremiyorlar.

Trabzon’a gittiğine dair yazı yok. Doğru söylüyorsunuz. İncelensin sinyaller. Zaman neyi gösterecektir. Böyle bir şey yapılmışsa Ahmetler yapmışsa hesabını verirler.

» Emin değilseniz neden bu kadar ciddi iddiaları kitapta dile getiriyorsunuz?

Ben diyorum ki Hrant Dink olayında İstanbul’un, Ankara’nın, Trabzon’un ihmali vardır. Ama Hrant olayında her şey çıkmış durumda. Ortaya çıkmayan hiçbir şey yok.

» Jandarma’da iki kişi yargılanıyor ve bir duruşmada suikast bilgisini Albay Ali Öz’e verdiklerini söylediler. İlk ifadelerinde bunu yalanlamışlardı.

Suikast olayı ihbarı verilmiştir. Buna itiraz yok. Yazı var İstanbul Emniyeti’nde. Bu adama suikast yapılacaktır diye.

» Neden peki istihbarat bunu dikkate almıyor. Hrant’ı korumuyor. Valilikte tehdit ediliyor Hrant. Devletin her kurumu tehdidi suikastı biliyor ama koruyan yok. Siz Ahmet İlhan Güner’i savunuyorsunuz.

Hayır burada bu görevi ihmaldir. Burada kasıt yoktur.

» Kimse kasıt vardır demiyor zaten. Ama siz Ahmet İlhan Güner’i savunmak için sahte belgeleri görmüyorsunuz.

Siz olayı çarpıtıyorsunuz. Trabzon’dan gelen yazı şu: Böyle bir eylem yapacaktır. Şu adamın yanına gelebilir. İstihbarat metodunda onun takibi yapılır. Koruma tedbiri alınması olayı ayrı bir olaydır.

» Koruma tedbiri de alırsınız.

Yok.

» Koruma tedbiri almak için müracaat gerekmez. Bununla ilgili istihbara raporlar gidebilir ve istihbarat bunu isteyebilir.

Bunu diyebilirler.

» İhbar geliyor ama neden böyle bir talepte bulunmuyorlar? Dink’i korumuyorlar?

Bunun gibi yüz tane olay vardır. Bakanlar hakkında da böyle ihbarlar olur.

» Hrant Dink olayı aleni. Valilikte tehdit var, davalarında yapılanlar ortada. Tehdit altında olduğu biliniyor.

Onu koruması gerekenler ayrı insanlardır. Buradaki istihbaratın faaliyet tarzı ayrı bir olaydır.

» Siz Ahmet İlhan Güner’in yerinde olsaydınız ne yapardınız?

Emin Arslan/Kanat’la 721 kez görüştü
Uyuşturucu operasyonunda eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’ın Habip Kanat ile ilişkide olduğu tesbit edildi. Kanat ile yaptığı telefon görüşmelerinin ortaya çıkması üzerine soruşturmaya Arslan da dahil edildi. Gözaltına alındıktan sonra mahkemeye sevk edilen Arslan, 25 Eylül 2009’da tutuklandı. Ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk tarafından hazırlanan iddianamede, Emin Arslan’ın Habip Kanat’ı 721 kez aradığı ve “Kardeş” diye hitap ettiği belirtildi. İddianamede, tutuklu olan Emin Arslan’ın 2.5 yıldan 7.5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Korunması gerekir onda hemfikirim. Zaten olup bitenden sonra da korunması gerekir. Ama bunun istihbaratla ilgisi yok.

» Bir istihbarat şube müdürü İstanbul’daki olaylardan dolayı koruma istemez mi?

O ayrı bir birimin işi. Yetkili kişi karar alacak ve koruyacaklar Hrant’ı. Ahmet İlhan Güner’in yapması gereken iş bu olayın örgüt tarafını takip etmek. Olaya mani olmak. Operasyonunu yapmak. Şimdi tabi olduğu yer neresi Trabzon. Trabzon’dan gelen cevabı bekleyecek. Daha sonra ortaya çıktı ki adam başka yere de gitmiş. Aynı olayı yapacak adamı bir tanesini daha önce İzmit’e de gittiği ortaya çıktı. “Case ofis” Trabzon’dur. Ayrıca merkezdeki insanlar bunu yönetecek adamlardır. Diğer iller onların vereceği talimata göre hareket eder. Eğer siz ilin verdiği talimatı aşan bir iş yaparsanız, o operasyona zarar verirsiniz.

 

» Burada operasyon yok ki. Bir ihbar Trabzon’dan bildiriliyor.

O çalışmanın adıdır operasyon.

» Ama siz gidilmemiş yere gitti diyen adamın sahte belgesini savunuyorsunuz.

Ben bunu savunmuyorum. Benim dediğim Hrant Dink olayında her şey aydınlatılmıştır.

» Perde arkasında bir şey yok mu?

Gözümüzün gördüğü varken neden perde arkasındakine bakalım.

» Neden bakmayalım. Siz nasıl istihbaratçısınız? Belki başka bir olay var perde arkasında.

Şurada bir şey düştü. Ben düştü derim bunun arkasında başka bir komplo teorisi aramam. Duvar arkasında bir şey aramam.

» “JİTEM yok.” Resmi raporlar öyle diyor. Ama siz kitabınızda JİTEM var diyorsunuz. Resmi açıklamaya göre yok. Niye perde arkasında bir şey arıyorsunuz o zaman. Madem olayın perde arkası önemli değil.

Ben gözümle görüyorum olayı. Önümüzde her şey.

» Rahip Santora cinayeti, Hrant Dink ve Malatya’da 18 yaş altında çocukların cinayette kullanılması, bir şüphe değil midir? Bu çocuklar kullanılmış olamaz mı?

Hiç böyle bir olay yoktur. Varsa onu yönlendiren çıkar ortaya zaten. Türkiye’de hiçbir tahkikatta mermi alıcısı yerine kadar tahkikat yapılmadı. Burada yapıldı. Olay her şeyiyle önümüzde. Peki, önümüzde duran bu olaydan sonra niye daha niye zorlayıp da komplo arayacağız. 

İKİLİ ARASINDA '50 FETHULLAHÇI KİM?' TARTIŞMASI

[PAGE]

» Jandarma cinayet bilgisini alıyor. Albaya sözlü rapor ediyor. Daha sonra Jandarma bize bilgi gelmedi diyor. Sonra biz olayın üzerine gidince bilgi gittiği ortaya çıkıyor. Askerler de bunu mahkemede itiraf ediyorlar. Madem her şey çözülmüştü bu gerçek nasıl ortaya çıktı?

Ama siz Hrant Dink’i Jandarma öldürttü diyemezsiniz.

» Demiyoruz da zaten. Ama soruşturmada Ahmet İlhan Güner’in sahte belgeleri, Jandarma’nın ihmali çıktı ortaya.

Onlar olayın etrafındaki görevlilerin görevi ihmal suçu. Olayın kendisiyle ilgili hiçbir sorun yok. Silah elde, faili azmettiren kişi de elde. Verdikleri ifadeler de ortada. Sizin bu olayın dışında bu adamları başka bir örgüt olarak suçlayacağınız ne var?

» Bulabilirsiniz, biz de onu arıyoruz. Kimse kimseyi suçlamıyor. Gerçeği arıyoruz ama siz gerçeği arayanları suçluyorsunuz.

Bakın 20 sene sonra bu failler dışarı çıkacaklar ve biz bunları yine konuşacağız. Bunların hepsinin boş iddia olduğu ortaya çıkacak.

» Nereden biliyorsunuz? Sizin iddialarınız da boş çıkabilir.

Failin ifadesi var, Niçin yaptığını söylüyor. Siz her şeyi tahkik ediyorsunuz. Daha niye arkasında başka bir şey arıyorsunuz. Niye? Yeraltından maden mi çıkartacaksınız?

» Neden aramayalım. Ya yeraltında maden varsa?

Yok öyle bir şey. Savcılar herkesi dinledi.

» Sizin dediğiniz gibi yapsaydık, sahte belgeler, yalan ifadeler çıkmayacaktı ortaya. Biz de bunlara inanacaktık.

Ahmet İlhan Güner/Sahte belge düzenletti
Hrant Dink cinayetinde İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Başkanı olarak görev yapıyordu. Trabzon Emniyet’i, Hrant Dink’in öldürüleceğiyle ilgili bir istihbarat raporunu kendisine geçti. Yasin Hayal’in abisinin Ümraniye’deki fırınının adresini verdi. Bu bilgiyi dikkate almayan Güner, adreste kontrol için polis göndermedi. Hrant Dink cinayetinin ardından da iki polisin adrese gittiğiyle ilgili sahte belge düzenlendi. Ancak, polislerin cep telefon sinyalinden, Asya yakasındaki adrese gitmedikleri ortaya çıktı. 



Bunlar görevi kötüye kullanmaktır. Türkiye ortamının yarattığı garip olaylar var. Bazı illerin daha hassasiyeti vardır. Türkiye’de öyle bir atmosfer, hava yaratıldı ki, halkı öyle bir organize ettiler ki kendisine dönemiyor. Halkı devlet kendi ideolojileri çerçevesinde kullandı. Belli konuları empoze ettiler. Türkiye’de azınlıklara karşı sürekli düşmanlık pompalandı. Sıradan insanlar bile azınlıklara karşı önyargıyla bakıyor. Yıllardan beri bu öyle olduğu için bazı gençler kalkar olay yaratır. Bunlara provokasyon diyemezsiniz. Çünkü ortam öyle yaratıldı.

 

İsimlerini öğrenip ne yapacaksınız

» Siz cemaati suçluyorsunuz bazı olaylarda. Her şeyi onlar yapmış diyorsunuz. Varsa isim verin.

Siz bunun farkında değilmisiniz peki?

» Keşke Hanefi Bey belgeleseydiniz, isimlerini verseydiniz. Cemaat devleti ele geçirdi diyorsunuz. Sonra da bunlar üç-beş kişi, bir avuç insan bunlar diyorsunuz.

Bu belgelerin hepsi çıkar. Belge toplamak sizin göreviniz değil. Adres yer verirsiniz, savcılık toplar. O belgeyi kaynağında bulursunuz.

» Sabri Uzun, olayındaki 50 Fethullahçı kim?

Fettullahçıdemiyorum. İstihbarattakiler.

» O zaman kitabınızda niye Fethullahçı olduklarını ima ediyorsunuz. Suçluyorsunuz bu kişileri. Bana bu elli kişinin ismini verir misiniz?

Böyle bir organize var diyorum. Elli kişinin ismini verip vermemenin bir şey fark etmez ki.

» Siz bu insanları suçluyorsunuz ama isim vermiyorsunuz. Belki onların da söyleyecekleri var. Sizi mahkemeye verecekler. İsim vermeden istihbarattaki herkesi suçluyorsunuz.

Ben dava açılmasını çok istiyorum.

» O zaman bana bu elli kişinin ismini verin. Size dava açsınlar.

İsimlerini bilip ne yapacaksınız ki. Genel tavır önemlidir. Ahmet’in Mehmet’in isminin olması önemli değil.

Günün Önemli Haberleri