İşte Hakan Fidan'ın sır dolu yaşamı
Abone olMİT Müsteşarlığı'ndan istifa eden Hakan Fidan kimdir, nerelidir? Hakan Fidan'ın eşi ve çocukları kimdir? Hakan Fidan'ın sırları bu akşam saat 23.30'da açığa çıkıyor.
AK Parti milletvekiliği için MİT Müsteşarlığı
görevinden istifa eden Hakan Fidan kimdir, aslen nerelidir, eşi ve
çocukları kimdir? Hakan Fidan söylenildiği gibi bir Kürt
aşirete mensup mu? soruları bu akşam saat 23.30'da cevap
bulacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'sır küpü' Hakan Fidan'ın
özgeçmişinini bilinmeyen sırları bu akşam Kanal D'de yayınlanan
5N1K'da yayınlanacak. Saat 23.30'da yayınlanmaya başlanacak olan
5N1K'da Hakan Fidan dosyasıyla ilgili ilk bilgi programın yapımcısı
Cüneyt Özdemir'den geldi.
Cüneyt Özdemir Twitter'daki hesabından Hakan Fidan dosyasıyla
ilgili şu mesajı paylaştı:
"Hakan Fidan'ın bilinemeyen özellikleri ve sır dolu portresi bu
akşam 23.30'da 5n1k'da"
Türkiye 'nin en çok konuştuğu ismi Hakan Fidan'ın
özgeçmişi.
Peki Recep Tayyip Erdoğan'ın 'sır
küpüm' dediği Hakan Fidan AK Parti adaylığı için
geçen hafta MİT müsteşarlığından istifa etti. Erdoğan
'Hakan Fidan 'ın adaylığına karşıyım' diyerek
şaşırtan bir açıklama yaparken Bülent Arınç da
bunu 'süpermen yetkisi verilmiş olan Hakin Fidan 'ın
adaylığını israf' olarak niteledi. Hakan Fidan 'ın
adaylığını destekleyen kişinin ise Başbakan Ahmet Davutoğlu olduğu
söylendi.
HAKAN FİDAN KİMDİR?
Hakan Fidan , Sönmez Köksal’dan sonra MİT Müsteşarlığı’na gelen
ikinci ‘sivil’ isim olarak biliniyor. Hakan Fidan
'ın 2001'e kadar olan hayatıyla ilgili bilgiler sınırlı. Fidan'ın
doğum yeri Ankara olarak görünüyor. Evli
ve 3 çocuğu olan Hakan Fidan 'ın anne ve babasına dair bugüne kadar
yayınlanmış biyografilerinde herhangi bir bilgi yer
almıyor.
HAKAN FİDAN ASLEN
NERELİ?
Hakan Fidan 'ın kimliğinde doğum yeri Ankara görünüyor. Ancak
Denizli ilinden olduğuna dair de iddialar var. Bir Denizli
gazetesi "Hakan Fidan hemşehrimiz" manşetini
atıp Fidan'ın aslen Denizliliği olduğunu önü sürmüştü. Ancak Hakan
Fidan'ın asıl memleketi hakkındaki bu iddia hiç
doğrulanmadı.
HAKAN FİDAN KÜRT AŞİRETTEN
Mİ?
Hakan Fidan 'ın memleketi ve kökeni hayli merak konusu oldu haliyle
de bir çok senaryo üretildi. Son olarak Hakan Fidan 'ın Vanlı
Seyitki aşiretinden olduğu tezleri ortaya salındı. Taraf
Gazetesi'nde geçen seçim döneminde çıkan iddiaya göre Hakan Fidan
bu Seyitki sülalesine mensuptu. Van Ercişte yaşadığı öne sürülen ve
Hakan Fidan'ın kuzeni olduğunu iddia eden Abidin Can şu iddiada
bulunmuştu;
-“Hakan Fidan’ın akrabası olduğumuz doğrudur. Hakan
Bey, benim babamın öz dayısının oğlu oluyor. Hakan Bey’in babası
Ankara’da evlenince o da Ankara’da doğdu. En son kendisini
babasının vefatında gördüm. Taziyeye gittiğimde orada yüz yüze
görüştük; tokalaştık ancak konuşamadık.”
ERDOĞAN 'IN SIR KÜPÜ HAKAN FİDAN 'IN
EĞİTİMİ
42 yaşındayken MİT’e müsteşar olan Hakan Fidan ,
orduda ‘istihbarat astsubayı’ olarak
görev yapıyordu. Almanya’da NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu’ndaki
görevi de İstihbarat ve Harekât Başkanlığı’ndaydı. Oradan
döndüğünde ilk işi, ‘İstihbarat ve dış politika: İngiliz, Amerikan
ve Türk istihbarat sistemlerinin mukayesesi’ konusunda mastır tezi
hazırlamaktı.
TSK 'DA ASTSUBAYDI
1986’da astsubay olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne girdiğinde 18
yaşında bir delikanlıydı Hakan Fidan. Kara Kuvvetleri Muhabere
Okulu’nun ardından Lisan Okulu’ndan da mezun oldu. Yaşamının dönüm
noktası, üç yıllığına yurtdışı göreve gönderilmesiydi. Almanya’da
NATO’da görev yaptığı dönemde üniversite eğitimini tamamladı; ABD
askerlerinin yurdışında eğitimlerini sürdürebilmeleri amacıyla
kurulmuş olan UMUC Europe’dan (University of Maryland University
College Europe) yönetim ve siyaset bilimi alanlarında lisans
dereceleri aldı. Mastırınıysa Bilkent Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler Bölümü’nde yaptı, tez danışmanı Mustafa Kibaroğlu’ydu.
Tezini tamamladıktan sonra dikkat çeken tek görevi, 2000’de OYAK
Genel Kurul üyeliğine seçilmesiydi. 2001’de mecburi hizmetini
tamamlar tamamlamaz da ordudan ayrıldı.
2001 YILINDA ORDUDAN AYRILDI
Aynı dönemde Viyana’da Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nda,
Cenevre’de Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Enstitüsü’nde ve
Londra’da Teknoloji Araştırma Merkezi’nde akademik araştırmalar
yaptı. 2002’den itibaren iki yıl kadar da Hacettepe ve Bilkent
üniversitelerinde yarı zamanlı olarak uluslararası ilişkiler
dersleri verdi.
HAKAN FİDAN'IN YÜKSELİŞ DÖNEMİ
Hakan Fidan ’ın hızlı yükselişi, 2003’te Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi (TİKA) Başkanlığı’na atanmasıyla başladı. TİKA o dönem
başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olan Abdullah Gül’e
bağlıydı. Fidan, Gül ile çok yakın çalıştı o günlerde. İlişkileri o
kadar iyiydi ki, Gül Cumhurbaşkanı olduğunda Fidan’ın
cumhurbaşkanlığı genel sekreteri olacağı söylentileri dolaştı
ortalıkta.
Hem Dışişleri hem de istihbarat birimleriyle işbirliği halinde
faaliyet gösteren TİKA’da başkanlık, Fidan için biçilmiş kaftandı.
TİKA, Fidan’ın yönetiminde, Orta Asya başta olmak üzere Türkiye’nin
tarihi, kültürel bağı olan ülkelerle ilişkilere ağırlık verdi;
Afrika’da atağa kalktı.
Avustralya, Afrika ve Orta Asya’da neredeyse ayak basmadık yer
bırakmadı Fidan. Bu ‘açılımları’nın karşılığını 2006’da TASAM’ın
‘Stratejik Vizyon Sahibi Bürokrat Ödülü’nü alarak gördü.
Bürokrasiye bu kadar iyi adapte olmasına rağmen akademik kariyerden
vazgeçmedi. Yine Bilkent’te, yine Mustafa Kibaroğlu’nun
danışmanlığında tamamladı doktora tezini. Bu sefer tez konusu,
‘Bilgi çağında diplomasi’ydi; bilgi devriminin güvenlik, çatışma
yönetimi ve uluslararası işbirliğine etkilerini incelemişti.
ERDOĞAN'IN DİKKATİNİ ÇEKTİĞİ
DÖNEM
TİKA’dayken Başbakan Erdoğan’ın da dikkatini çekti Fidan. Erdoğan,
2007’de onu yanına aldı. Dış politika ve uluslararası güvenlik
konularından sorumlu Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevine
getirdi. İran’ın nükleer çalışmalarının uluslararası krize
dönüştüğü sırada Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu
üyeliğine atadı. Ahmet Yesevi Üniversitesi ve Yunus Emre Vakfı
yönetim kurullarında da görev verdi.
Artık Erdoğan’ın iç kabinesindeki birkaç kişiden biriydi o.
İstanbul Belediyesi ekibinden olmamasına ve siyaset yıllarından
dostluğu bulunmamasına rağmen Fidan’a çok güveniyordu. Yurtdışı
gezilerine katılmasını istiyor, yabancı devlet adamlarıyla
görüşmelerinde yanında bulunduruyordu. O dönem Dış Politika
Başdanışmanı olan Ahmet Davutoğlu’nun Ortadoğu’daki temaslarında
eşlik etmekle görevlendiriyor; bazen de onu ‘özel temsilci’ olarak
gönderiyordu.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ BAŞLATAN OSLO 'DA O
VARDI
Fidan’ın, yürüttüğü görevlerden en önemlisi, MİT Müsteşarlığı’na
atanmasından bir buçuk yıl kadar sonra çıktı ortaya. Eylül 2011’de
sızdırılan ses kaydı, PKK ile MİT yöneticilerinin Oslo’da masaya
oturduklarını kanıtlıyordu. MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş,
Fidan’ı PKK yöneticilerine, “Başbakan’a en yakın
kişilerden biri” olarak tanıtmıştı.
Anlaşılan bu görüşme, Fidan’ın 17 Nisan 2010’da MİT Müsteşar
Yardımcılığı’na atanması öncesine rastlıyordu. Ama bir grup
PKK’lının 19 Ekim 2009’da Habur’dan Türkiye’ye girmesinden sonra
yapılmıştı. Çünkü Fidan toplantıda, “Habur sonrası iklim değişti,
bunu yönetemedik” diyordu PKK’lılara. Fidan, Oslo’daki o buluşmaya
gitmeden önce İmralı’yı ziyaret etmiş, Öcalan ile de görüşmüştü.
Fakat nasıl olduysa Oslo’daki bu beşinci görüşmenin ardı gelmemiş,
görüşmelerden alınan tek somut sonuç, PKK’nın 2011 seçimleri
öncesinde eylemsizlik sürecine girmesi olmuştu.
ERDOĞAN BENİM SIR KÜPÜM
DEMİŞTİ
Tabii Oslo görüşmelerinin açığa çıkması Türkiye’de deprem etkisi
yarattı, muhalefet ayağa kalktı.
Erdoğan ise sakin karşıladı eleştirileri. Sahiplendi, destek verdi
Fidan’a. “İmralı’ya gönderen de benim, Oslo’ya gönderen de... Niye,
ortada bir problem var” dedi. Fidan’ı, “Benim sır
küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin
geleceğinin sır küpü” diye nitelendirdi. Zaten
Erdoğan, Oslo’daki görüşmelerden sonra 27 Mayıs 2010’da MİT
Müsteşarlığı’na atanmasını sağlayarak ne denli güvendiğini
göstermişti Fidan’a. Üstelik bugüne değin Başbakan ile bu kadar
yakın çalışan MİT Müsteşarı görülmemişti Türkiye’de. Eskiden MİT’in
başbakanlara darbeleri bile haber vermediği konuşulurdu.
HAKAN FİDAN'I EVİNDEN ALACAKLARDI
Tartışma küllenmek üzereyken KCK soruşturmasını yürüten Başsavcı
Sadrettin Sarıkaya devreye girdi. Fidan’ın ifadesini alacaktı.
Erdoğan izin vermedi buna. Dahası savcının bu hareketini kendisine
karşı bir girişim olarak değerlendirdi. İlhan Cihaner olayında iki
MİT görevlisinin tutuklanmasına ses çıkarmayan Erdoğan, Fidan için
özel yasa çıkarttı. MİT yöneticilerinin soruşturulmasını
Başbakan’ın iznine bağladı. İzin vermeyi bırakın, Başsavcı’nın
yazısına cevap bile vermedi. Sarıkaya’nın yerine gelen ve izin için
direten yeni savcı da görevden alındı.
Kimilerinin ‘Cemaat-AKP çatışması’ olarak nitelendirdiği bu sürecin
Fidan açısından sonuçlarından biri, Gülen cemaatine yakın olduğu
iddialarının noktalanması oldu. TİKA’dayken başlayan bu söylenti,
cezaevinde ölen MİT’çi Kâşif Kozinoğlu’na ait olduğu iddia edilen
notlarla güç kazanmıştı.
İRAN’IN ADAMI OLDUĞU BİLE
SÖYLENDİ
Kendisine yönelik eleştiriler, İsrail’in neden ondan hoşlanmadığı
ve ‘İran’ın adamı’ olarak göstermeye çalıştığına ilişkin komplo
teorileri sürüp gidiyordu. Fidan’ın canını sıkan gelişmelerden
biri, MİT’in mahkemeyi yanıltarak Ahmet Altan ve Taraf gazetesinin
bazı yazarlarını dinlediğinin ortaya çıkması oldu. Bu dinlemenin
kendisinden önceki dönemde yapıldığını söylemekle yetindi.
Uludere’de 34 kişinin ölümüne neden olan bombalamanın MİT’in
verdiği istihbarattan kaynaklandığı iddiasını da reddetti Fidan.
“Kaçakçı kılığında sızma olacağına ilişkin bir rapor vermedik”
dedi.
Eleştiri oklarına aldırmadan Erdoğan’ın desteğinden aldığı gücü,
MİT’i yeniden yapılandırmakta kullandı. Yaptığı yeniliklerden biri
‘Açık Kaynaklar Dairesi’ni kurmak oldu. Dış istihbarata ağırlık
vererek MİT’i operasyonel bir kuruluş haline getirmeye çalıştı.
MİT'DEKİ EN BÜYÜK BAŞARISI
En büyük başarısı, yıllardır MİT-Emniyet-Genelkurmay-Jandarma
arasındaki istihbarat kavgasını noktalamasıydı. MİT bünyesinde
‘Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu’ oluşturuldu. Gölbaşı’ndaki
GES Komutanlığı da tüm elektronik donanımıyla birlikte MİT’e
devredildi. Gazetecilere MİT’in kapılarını açıp basın toplantısı
düzenlerken, devletin tüm istihbaratının patronu konumuna erişmenin
rahatlığı içindeydi.
Eskiden başbakanlar, bakanlar, ofislerindeki dinleme aleti
kontrollerini emniyet uzmanlarına yaptırırlardı. Erdoğan ise evinin
alt katındaki ‘böcek’ aramasını MİT’e emanet etti. Ortalarda fazla
dolaşmamasına rağmen Fidan’ın adı eskilerle kıyaslanmayacak ölçüde
medyanın gündemindeydi hep.
AHMET DAVUTOĞLU İLE SES KASETİ
Yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte Hakan Fidan da kaset
savaşlarının mağdurları arasında yer aldı. Erdoğan'ın deyimiyle
Ahmet Davutoğlu gibi o da 'Paralel yapı' acısını yaşadı. Yerel
Seçimler arefesinde patlayan ses kaydı Dışişleri'ndeki dinlenmesi
mümkün olmayan bir odadan yansımış ve Ahmet Davutoğlu ile Hakan
Fidan hedef haline getirilmişti.
AK PARTİ ADAYLARI
Hakan Fidan MİT Müstaşarlığındaki görevini 7 Haziran 2015 genel
seçimlerinde milletvekili olmak için bıraktı. AK Parti 'dan vekil
adayı olan Hakan Fidan bu kararıyla ilk tepkiyi Bülent Arınç 'tan
aldı. Arınç bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada Hakan Fidan
'ın adaylığı için şunları söyledi;
"SÜPERMEN GÖREVİ VERİLMİŞ İNSANIN VEKİL OLMASI
İSRAFTIR!"
-"Bence Hakan Fidan gibi önemli bir isim sadece milletvekili olmak
için görevinden ayrılmamalı. Ancak eğer bakanlık düşünülüyorsa
anlamlı olabilir. Çözüm sürecini yürüten kurumun başında kendisi,
MİT gibi bir kurumu ıslah etti, tam etti diyemeyiz belki ama
olabildiği kadar ıslah etti. Ben yaptığı görevin önemli bir görevin
olduğunu düşünüyorum. Sıradan bir vekil olarak kalacaksa Başbakan
olması mümkün değil. Önümüzdeki dönemin Başbakanı bellidir. Doğru
mudur? Bana göre o da yanlıştır. Bakan olabilir mi? Her bakanlık
için uygun değildir. Sadece milletvekilliği için hiç gerek yok. Ne
işi var parlamentoda. Şahsen kendisinin bakan olmasını uygun
görmüyorum. Süpermen görevi verilmiş bir insanın bir vekil olarak
parlamentoya girmesini israf olarak görüyorum. Kendime rakip olarak
görmüyorum. Sevdiğim için söylüyorum."
ERDOĞAN'DAN ŞAŞIRTAN HAKAN FİDAN
ÇIKIŞI
Hakan Fidan 'ın MİT'i bırakarak vekil olmak istemesine
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'da karşı çıktı. Erdoğan dün
yaptığı açıklamada Hakan Fidan 'ın kararı için şu yorumu
yaptı;
"Sayın Fidan'ın adaylığına olumlu bakıyor muyum sorusunu,
açık sözlüyüm ben bunu da açık sözlü olarak değerlendirmek isterim.
Ben adaylığına olumlu bakmıyorum. Bunu çok açık, net söyleyeyim.
Bunu Sayın Başbakan'a da söyledim. Daha önce de söylediğim gibi
yani adaylığını kabul etmek veya onu aday olarak göstermek o Sayın
Başbakan'ın takdiridir, ona da benim karışma yetkim yok, böyle bir
hakkım da yok. "