İşte haftanın öne çıkan kitapları
Abone olBu haftanın yapıtları Can Yayınları, Everest Yayınları, İthaki Yayınları, Ayrıntı Yayınları'ndan .
Jonathan Carroll
‘Kahkahalar Ülkesi’, Galen adlı küçük bir kasabada inzivaya çekilmiş ve kırk dört yaşında geçirdiği bir kalp krizi sonucunda ölmüş olan, efsanevi çocuk kitapları yazarı Marshall France tarafından kaleme alınmıştır.
Tom Abbey ve kız arkadaşı Saxony Gardner bu en beğendikleri yazarın biyografisini yazmak için dingin bir yaz gününde Galen’a gelirler.
Ancak ne bu uyuşuk, küçük kasaba ne de orada yaşayanlar göründükleri gibidir: Marshall France’ın gölgesi hâlâ mezarından kasabanın üzerine düşmekte ve büyüsü kitap sayfalarının çok daha ötelerine uzanmaktadır.
“Beni böylesine çarpan bir fantazya daha anımsamıyorum.”
- Stephen King
“Muhteşem bir gövde gösterisi.”
- Stanislav Lem
“Sevilen bir kitabın işler kötüye gittiğinde sığınılacak güvenli bir mekan olabileceğine inananların bayılacağı bir kitap.”
- Neil Gaiman
“Hem korku, hem fantazya, hem polisiye... Günlük yaşamın gölgeli sınırlarında gizlenen sinsi bir dehşet!”
- New York Times
Kahkahalar Ülkesi
İthaki Yayınları, 335 sayfa
Çeviren: Sönmez Güven
Tür: Roman
SOYLU ÇÜRÜME
Donna Leon
Donna Leon’un bu yapıtında hep birlikte toprağı kazıyoruz. Bunu
yaparken toprağın karanlık sırları, kirli çamaşırları örtmekte aciz
kalışına tanıklık ediyoruz aslında.
Üzeri toprakla örtülü genç bir adamın iskeleti, Komiser
Brunetti’nin geçmişi ve bugünü aydınlatmasına yardımcı oluyor.
Yolculuğumuz küçük bir kasabada başlasa da, Venedik’e dönüp, yüksek
tavanlı malikanelerde arıyoruz ipuçlarını.
Üstünde aile arması olan bir yüzüğün izini takip ederken sadece bir
kayboluş hikayesine ait gerçekleri değil, aynı zamanda köklü bir
ailenin karanlık yüzünü de buluyoruz.
İlk bakışta çürümekte olan tek şey, sular altındaki Venedik’ten
kopartılıp toprağa gömülen genç bir adamın bedeniymiş gibi görünse
de, aslında daha köklü, daha “soylu” bir şeylerin çürümekte
olduğunu gösteriyor Donna Leon bu romanında.
Venedik’in içyüzünü içinde yaşadığı toplumun mikrokozmosu olarak
bir dedektif romanının merceğinden gözler önüne seriyor.
Ölümün, soyluluğun, hırsın ve aile olgusunun iç içe geçtiği Soylu
Çürüme’de Brunetti her zamanki gibi, hizmet ettiği adalet
mekanizmasını ve ayrılmaz bir parçası olduğu Venedik’teki “kara
ayrıntılar”ı sorguluyor...
Soylu Çürüme
Ayrıntı Yayınları, 192 sayfa
Çeviren: Volkan Sümbül
Dizi: Kara Ayrıntı -26
BİR TERSİNE YÜRÜYÜŞ
-12 eylül Öyküleri-
Haz.: Hürriyet Yaşar
Desenler: Abidin Dino
Türkiye’de toplumsal olaylar edebiyata çoğu zaman gerçekçi bir
biçimde girmiş, olağanüstü dönemlerin tarihi belki en doğru biçimde
roman ve öyküde yazılmıştır. Çünkü edebiyat bireysel gözlemleri
aktarır, baskı dönemlerinin yaratıcı bireyde yarattığı yıkım bu
yüzden yepyeni üretimlere yol açar.
Bugüne kadar 12 Eylül askeri darbesi üzerine edebiyatımızın
birikimini yansıtan derli toplu bir çalışma yapılmadı.
Öykücülerimizin o dönemde, içeride dışarıda ve darbe sonrasında
yaşananları yazdığı öyküleri bir araya getirmek, bu korkunç baskı
dönemini nedenleri ve sonuçlarıyla bir süreç olarak ortaya koymak
düşüncesi işte bu kaynak yetersizliğinden doğdu.
Hürriyet Yaşar’ın titiz çalışması sonucu ortaya çıkan ‘Bir Tersine
Yürüyüş: 12 Eylül Öyküleri’, öncelikle bir hatırlama. O günleri
görmemiş gençler içinse yakın tarihi öyküler yoluyla okuma
fırsatı.
Bir Tersine Yürüyüş
Can Yayınları, 295 sayfa
Tür: Antoloji
EZGİLİ YÜREK
-Şiirler - Yazışmalar - Konuşmalar-
Ruhi Su
Ruhi Su’nun dünyasının kapılarını aralamak için türküleri kadar
önemli olan bir başka kapı da söyleşileri, yazıları... Kendi
kaleminden, kendi ağzından düşündükleri, yaptıkları, yapmaya
amaçladıkları.
‘Ezgili Yürek’, Türkiye’nin kültür insanlarından birinin modern
çağının en önemli kültür insanlarından birinin dünyasına çağırıyor
sizi.
Zamanın akışına direnmeyi başarmış bir ustanın dayandığı ve gücünü
aldığı kaynakları bilmek, tüm kültürel hayatımız üzerine
bulanıklaşmış görüşlerimizi berraklaştırmamıza yardımcı olacaktır
mutlaka.
Ezgili Yürek
Everest Yayınları, 220 sayfa
Tür: Deneme -25
TUSSY MARX
-Babasının Kızı-
Eva Weissweiler
“Tussy” olarak anılan Jenny Julia Eleanor Marx, Karl Marx ile eşi
Jenny von Westphalen’in 1855’te dünyaya gelen en küçük kızlarıydı.
Birçok alanda son derece yetenekli olan Tussy çok sevdiği babası
tarafından küçük yaşlarda siyasetin ve sosyalist hareketin içine
çekildi.
“Kadın hakları” konusunda kendi başından geçen tecrübeler onu
kaçınılmaz biçimde feminizme götürdü. Hiçbir eğitimi görmemiş
olmasına rağmen gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı, pek çok
kitap, makale ve çeviriye imza attı.
Babasından kalan birçok elyazmasını da yayıma hazırlayan Tussy
Marx, İngiliz işçi ve sendika hareketinin en önemli sözcülerinden
biri oldu ve İkinci Sosyalist Enternasyonal’de öncü rol
üstlendi.
Hastalıklar, entrikalar, ihanetler ve sorunlu ilişkilerden bitkin
düşerek 1898’de ağır bir depresyona girdi ve henüz 43 yaşındayken
kendi elleriyle yaşamına son verdi.
Eva Weissweiler kaleme aldığı bu sürükleyici biyografide, Karl
Marx’ın en küçük kızının; hayatını sosyalizm ve kadın hareketi için
çalışmakla babasının ağırlığı altında ezilmek arasında geçiren
yetenekli ama mutsuz bir kadının dramını anlatıyor.
Tussy Marx’ın Kautsky, Bernstein, Bebel, Shaw ve daha pek çok
önemli isimle mektuplaşmalarını da içeren yüzlerce belgenin ilk kez
kullanıldığı bu kitapta, antisemitizm dalgası üzerine olduğu kadar,
Karl Marx’ın ve 19. yüzyıl işçi hareketinin diğer öncülerinin
hayatı hakkında bilinmeyen pek çok bilgi gün ışığına çıkıyor.
“Bir kalıba sokulduğumuzu biliyoruz ve yara yapıncaya kadar
kaşınıyoruz.”
Tussy Marx
Çitlembik Yayınevi, 421 sayfa
Çeviren: Aysın Önen
Tür: Biyografi
ÇENEBAZLIK
İsmet Özel
İsmet Özel, ufunetini sözle almak isteyenlerin bir irtifası
olduğunu söylüyor ‘Çenebazlık’ta. İşte böyleleri için şiir, başka
şeylere yeğ tutulandır.
Ona göre Modern Türk Şiiri savunulmaya değerdir ve Türk şiiri,
özünde Türklük şuurunun anlamını barındırdığı için Türkiye üzerine
oyun oynayanların alamadıkları tek kaledir. Bu yüzden de Türk
şiiri, Türkiye için her zamankinden çok bir hayatiyeti ifade
etmektedir.
Biz bu şiiri kokusundan tanırız. Okur da bir burna sahip olmalı ki,
onu tanıyıp etrafından kötü kokuları uzak tutsun.
Çünkü “Biz çevremizden kötü kokuları uzaklaştırınca, yakınımıza
melekler gelecek. Çünkü melekler kötü kokudan uzak kalırlar. O
yüzden de şiir kokusunu alırsanız, meleklerin desteğini talep
ediyorsunuz demektir. Biz İstiklal Harbimizi şiir kokusuyla
kazandık. Bundan sonra da bir şey kazanmaya adaysak, yine şiirden
alacağımız gücün büyük yardımı olacak.”
Çenebazlık
Şule Yayınları, 165 sayfa
Tür: Edebiyat incelemesi
FEDERICO FELLINI
Giovanni Grazzini
Sinemaya Rossellini’nin yanında ve bir senarist olarak atılan, önce
yeni-gerçekçiliği benimseyip daha sonra imgeler ve fantezilerle
dolu bir anlatım tarzını kendine daha yakın bulan ve ‘anıların
sinemacısı’ diye de bilinen İtalyan film yönetmeni Fellini,
“Corriere della Sera”nın sinema eleştirmeni Giovanni Grazzi’nin
ustaca yönlendirdiği bu söyleşi kitabında, çocukluğundan
Mastroianni’yle dostluğuna, çıraklığından Roma hayaline kadar
sinemaya ve hayata dair görüşlerini gözler önüne seriyor...
İşte, “Sekiz Buçuk”, “Amarcord”, “Tatlı Hayat”, “Cabiria Geceleri”
ve “Ve Gemi Gidiyor”un gibi filmleriyle sinemanın unutulmaz
isimleri arasında yer alan Federico Fellini...
Federico Fellini
Agora Kitaplığı, 167 sayfa
Çeviren: Cüneyt Akalın
Dizi: Sinema -12
Tür: Biyografi
KARTAL YUVASI
Anna Kavan
Düş ile gerçeğin, geceyle gündüz gibi kesiştiği bu romanda,
yaşadığı ortamın katı kurallarında ve yalnızlığında varlığını
sürdüremeyen anlatıcı, rastlantıyla gördüğü bir iş ilanında
kurtuluşunu arar.
Geçmişi geride bıraktığına inanarak, gizemli işvereninin
kütüphanesinde çalışmak üzere, kafkaesk bir yolculuğa çıkar.
Vardığı yer, tropikal bitki örtüleri ve şelalelerden oluşan
gerçeküstü bir diyarda, kayaların tepesinde konumlanmış Kartal
Yuvasıdır. Belki de hayal gücünün karanlık dünyasını temsil eden bu
garip coğrafyada başına gelenler, beklentilerini karşılamaktan
oldukça uzaktır.
Yaşadığı dönemde birçok önemli eleştirmenin övgüsünü kazanmakla
birlikte, ancak günümüzde değeri anlaşılarak bir kült figür haline
getirilen Anna Kavan, bu çarpıcı fantezide modern toplumun sahte
yüzüne ve acımasız kurallarına ayak uyduramayan bireyi anlatıyor.
Katı gerçekler ve rüya âleminde gidip gelerek kimlik ve varoluş
temalarım sorguluyor.
“‘Kartal Yuvası’, Kavan’ın rüyalar, fanteziler, hayal gücü ve
akıldışının gece dünyalarını keşfetmekteki becerisini en iyi
gösteren eserlerinden biridir.”
Anais Nin
Kartal Yuvası
Merkez Kitaplar, 144 sayfa
Çeviren: Roza Hakmen
İSLAM TARİHİ
Reinhart Pieter Anne Dozy
XIX. yüzyılın ortalarından itibaren batıcı Osmanlı aydını
“materyalizm”le tarihsel buluşmasını gerçekleştirir. Aslında o bu
buluşmaya ne erken gitmiş, ne de geç kalmıştır; tam zamanında
oradadır.
Ahmet Mithat, Beşir Fuad, Abdullah Cevdet... Her üçü de terakki
(ilerleme) fikrinin Osmanlı topraklarına ışığını düşürme
mücadelesinin bedelini ödemişlerdir.
Aynı dönem Avrupa’da Edward Said’in nitelemesiyle “Şarkiyatçılık
mesleğinin”de douşuna denk gelir.
Batıcı Osmanlı aydınlarının terakki fikriyle bu meslekle de
yollarının kesişmesi elbette kaçınılmazdır.
Abdullah Cevdet ve Beşir Fuad, bir yere kadar yanlış okumuş da
olsalar evrim düşüncesinin ilerlemenin bir parçası olduğunu
sezinlemişler ve bu onlarda bir aydınlanma refleksinin gelişmesinin
de önünü açmıştır.
Abdullah Cevdet’i Şarkiyatçılık mesleğinin en önemli
temsilcilerinden biri olan Reinhart Dozy’nin bu eseriyle buluşturan
da aydınlanma refleksidir.
Dozy’nin ‘İslam Tarihi’ni Osmanlıca’ya çevirirken İslam toplumunda
bu çalışmanın yayınlanmasının kendisi için yaratacağı sonuçlardan
çok ilerleme düşüncesinin olmazsa olmazlarından olan şüpheci
yaklaşımın bir örneğini sunma çabasını önemsediğini bugün söylemek
olanaklı.
Bu, bugün de ısrarla vurguladığımız “aydın tavrının” bir örneği
değil mi? İslam Tarihi, şarkiyatçılık mesleğinden Dozyile
ilerlemeci, aydınlanmacı Abdullah Cevdet’in buluşmasındaki tarihsel
anın önemli bir kanıtı tabii bu anın gerilimini bugün bile
duyumsayabilenler için!
İslam Tarihi
Gri Yayınevi, 421 sayfa
Çeviren: Vedat Atila
Tür: Din / Tarih
ÇİN AŞK FALI
Vineet Vijh
Hepimiz hayatımızda bize yol gösterecek bir şeylere ihtiyaç
duyarız. Bazı şeyleri bilmek ve ilişkilerimizde bunları göz önünde
bulundurarak daha temkinli davranmak bize kendimizi güvende
hissettirir.
Bu kez sadece kadınlara değil erkeklere de hitap eden ve
yaşamımızın akışında ve ilişkilerimizde rehber bir kitap olarak
başvurabileceğimiz bir kitapla raflardaki yerini alıyor: ‘Çin Aşk
Falı’.
Çin astrolojisi, kişisel karakterlerimizi, güçlü ve zayıf
yönlerimizi algılamamızı sağlar ve diğerleriyle nasıl ilişki
kurduğumuzu anlamamıza yardımcı olur. Bu, evlilik, seyahat, çocuk
sahibi olma, kariyer ve sağlık da dahil olmak üzere bütün hayat
deneyimlerindeki muhtemel başarı ve zorlukları belirlemek için
antik Çin bilgeliğine ve kültürüne erişebilmeyi sağlayan bir
metottur.
Çin astrolojisindeki profilinizin aşağıdaki önemli unsurlarını
belirleyebilmeniz ve analiz edebilmeniz için ihtiyacınız olan tek
şey doğum tarihiniz ve doğum saatinizdir.
Çin Aşk Falı
Dekolte Yayıncılık, 186 sf.
Çeviren: Didem Tulga
Tür: Fal / hobi
CHAMPOLLION’UN SIRRI
Jean Michel Riou
Bonaparte ve bilginleri... Askerler ve Mısır’ın fethi. Güneş, kum,
kan, veba, korku, savaş, bilim ve büyü. Firavun’un yazısını çözecek
olan ve sonuçları 19. yüzyılın başında büyük güçlerin eline
geçebilecek bir araştırma.
Bir ortaklık: Üç dost, oryantalistler ve bir matematikçi. Ne
pahasına olursa olsun hiyeroglifleri çözmeye ve sırlarını öğrenmeye
ant içmişlerdi.
Krallar Vadisi’ndeki Rosette Taşı’nda karşılaşmaları ve onları
bekleyen tehlikeler. Ve ünlü şifre çözücü Champollion.
İngiliz rakipler, Vatikan casusları, iç düşmanlar ve bir İtalyan
aşık kadın.
Zehirler, Kabbalacılar, her şeyin sona erdiği bir gece. Ve beş asır
boyunca saklı tutulan bir el yazması kitap.
Kitabın özelliği bütün sırları içinde taşıyor olması...
Champollion’un Sırrı
Altın Kitaplar, 415 sayfa
Çeviren Nuriye Yiğitler
Tür: Roman
MAZİYİ EŞELERKEN
-Tarih, Basın ve Poüler Edebiyat-
Rıfat N. Bali
Rıfat N. Bali, yapıtında Türkiye’de gündemden hiç düşmeyen
azınlıklar sorununa değişik bir açıdan yaklaşıyor.
Azınlıklar sorununun ekonomik ve siyasal temellerine ilişkin genel
bir çerçeve çizdikten sonra esas olarak bu sorunun Türk edebiyat
tarihine yansımalarını irdeliyor.
Özellikle Yahudi azınlığın fıkra, öykü, roman ve şiir gibi yazınsal
türlerde hangi imge ve karakteristik niteliklerle işlendiğini ele
alıyor.
Yapıtın konusu ve yöntemi aynı zamanda “ben ve öteki” sorunsalı
üzerine de yapılmış bir çözümleme sayılmalıdır.
Türkiye gibi, göz ardı edilemeyecek oranda farklı etnik kökenden
gelen kitleleri barındıran bir coğrafyada azınlık sorununa ilişkin
her yaklaşım, her tartışma en azından örtük olarak “ben ve öteki”
sorunsalına değinmeden ilerleyemez.
Bali’nin, bu olguyu ağırlıklı olarak edebiyat alanı üzerinden
incelemesi “yazar”, “aydın”, “okur” kavramlarının, siyasal erkin
rengine göre aldığı biçim üzerine yeniden düşünmemizi sağlıyor.
‘Maziyi Eşelerken’, azınlıklar sorununun edebiyatla ilişkisi
üzerine soğukkanlı bir düşünme yöntemi ile kaleme alınmış, son
derece geniş bir kaynakçayla desteklenen, ilgi çekici bir
yapıt.
Kaynak:www.ntvmsnbc.com