İşte gündemi sarsacak PKK bombası
Abone olAksiyon öyle bir dosya hazırladı ki bomba gibi! İddialara göre 50 tane subay, PKK'nın dağ kadrosuna geçti.
PKK yeni bir evreye girdi. İddiaya göre,
ordudan ayrılan 50 kadar subay örgüt yönetimini ele geçirdi. Yine
iddialara göre 2002'de PKK'ya katılan subaylar önemli belgeleri
örgüt yönetimine sundu. İşte haftalık Aksiyon dergisinde ortaya
atılan korkunç iddialar;
Terör uzmanlarına göre, bu yeni bir dönemin
habercisi: PKK üçüncü evreye geçti.
Yeni süreçte 'düşman' tanımı hem değişiyor hem de
daha bulanık bir hâl alıyor. PKK, 1984 Şemdinli-Eruh eylemleriyle
kitlesel bir hareket başlattı. Bu süreç bazı Kürtler için 'yeni
devlet' anlamına bile geldi. Örgüte katılım günden güne arttı.
Ancak PKK 'derin devlet'le irtibatını ciddi biçimde sürdürdü. Hatta
çoğu zaman 'derin devlet'in tetikteki parmağı oldu.
1990'lara kadar devam eden bu süreç örgütün birinci
evresiydi.
Ardından merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 'terörün' başka bir
ifadeyle 'Kürt sorununun' çözümü adına adımlar
attı. Özal'ın girişimi kısa zamanda meyve vermeye başladı ve
silahlar bir süreliğine sustu.
Öyle ki, bugün İmralı'da tutuklu teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın,
Celal Talabani ile basın toplantısı düzenlerken taktığı kravatı
Özal'ın gönderdiği bile söylendi. Fakat gelişmeler beklendiği gibi
olmadı. Bingöl'de 33 erin şehit edilmesi her şeyi ters yüz
etti.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA KAOS GERİ DÖNÜYOR
Kürt meselesinde atılacak adımlar havada kaldı.
Kazanan yine terör ve ondan beslenenler oldu. İşin içinde yine
'derin devlet' olarak tabir edilen güçler vardı.
Bu dönemden sonra PKK için ikinci bir evre başladı. Doğu ve
Güneydoğu'da kaos yıllarına dönüldü.
PKK bu süreçte CIA, MOSSAD gibi yabancı gizli servislerle irtibat
hâlindeyken aynı zamanda bugün adına 'Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü' denilen iç yapıyla birlikte hareket etti.
1999'da Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesi bile
bir plan dâhilindeydi.
ERGENEKON VE PKK TEMASI
PKK, liderinin cezaevine tıkılmasına rağmen yolunu
değiştirmedi. Bir süre eylemlere ara verdi, toparlandı. Gizli
servilerden yardım ve silah desteği aldı. Ergenekon yapılanmasıyla
ilişkisini geliştirdi. Şimdi Ergenekon sanığı olan bazı isimlerle
ortak kararlar aldı. Nitekim AK Parti'nin 2002'de iktidara
gelmesiyle PKK yeniden canlandı ve eylemlere başladı.
Ergenekon ile örgütün ilişkisi 2000 yılından itibaren hız kazandı.
Zaten bu tarihten sonrası önemli. Çünkü örgütün Ergenekon ya da iç
odaklarla bağı bakımından yeni bir sürecin başlangıcı anlamına
geliyor. İddialara göre, görüşmeler direkt yapılıyor, bazı
rütbeli subaylar görev bölgelerinde örgüt yöneticileriyle sık sık
bir araya geliyor.
ORDUDAN BAZI SUBAYLAR
PKK'YA KATILDI İDDİASI ...
Ergenekon yapılanması, PKK'ya hâkim olmak için
ordudan bazı subayları örgüt içine yerleştiriyor. Bu durum
Ergenekon operasyonlarında ele geçirilen belgelerde de ortaya
çıkıyor. 1 Mayıs 2000 tarihli 'Panzehir' isimli belgede 'genç
subaylar'ın PKK'ya yerleştirilmesinin planları yapılıyor. Belgede
şöyle deniyor: “PKK yönetim kadrolarının başarısızlık nedeniyle
tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından
seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subayların atanması
gerekir. Böylece örgüt istenildiği gibi kullanılır.”
2002'de 50 SUBAY PKK'YA KATILMIŞ!
Bu projenin nasıl sonuçlandığı tam olarak bilinmiyor. Ancak PKK'dan
kaçan eski bir militan askeriyeden gelerek örgüte katılanların
olduğunu ileri sürüyor.
Aslında Ergenekon yapılanması, proje için 150 kişiden
oluşan bir subay kadrosu düşünmüştü. Fakat katılım, tespit
edilen rakamın altında gerçekleşti.
Özellikle 'Karargâh Evleri'nde eğitim almış 50 kişilik
subay ve astsubay grubunun 2002'de PKK'ya katıldığı ileri
sürülüyor.
ÖZEL BİLGİLER PKK'NIN ELİNDE İDDİASI
Üstelik bir kısmı çeşitli sebeplerle ordudan atılan
bu subayların, karakollara ait haritalar, nöbet değişim zamanları,
birliklerin donanım kapasitesine ait bilgileri de yanlarında
götürdükleri ileri sürülüyor.
Hatta helikopterlerin manevra güçleri ve kabiliyetlerine dair
bilgiler terör örgütünün arşivine nakledilmiş.
Geçmişte de askeriyeye ait kozmik bilgiler, bir subay tarafından
örgüte taşınmıştı.
Orduda astsubayken karargâhtan çaldığı önemli belgeleri PKK'ya
götürüp orada üst düzey yönetici konuma gelen 'Ape Hüseyin' kod
adlı Kadri Çelik bu bilgilerle örgütün işini kolaylaştırmıştı.
ERGENEKON'LA BAĞLANTILARI VAR
Kandil, Tel-Aviv, Ürdün, Güney Kıbrıs gibi yerlere giderek
istihbarat birimleriyle kolayca irtibat kuran Kadri Çelik'in,
Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'le sık sık
görüştüğü belirtiliyor.
Aslında Çelik'in bazı askerlerle görüşmesi daha sonra da devam
etti. Pakraduni olan Çelik hâlâ örgütte şahin kanadın
temsilcilerinden biri. PKK'nın içindeki Ergenekoncu kanadın önemli
ismi olarak biliniyor.
'Ape Hüseyin'den sonra PKK'daki askerler dönemi 50 subay ve
astsubayın katılımı ile devam ediyor. Ancak bu grubun
yönetimi ele geçirmesi örgüt içi çatışmalardan dolayı gecikti.
Çünkü silah bırakıp dağdan inmeyi isteyen Murat Karayılan
grubu tabandan destek görüp militanları şehre inmeye ikna
etmişti. Hatta temsilen Habur'dan 30 kadar örgüt mensubu
Türkiye'ye giriş yapmıştı.
Hükûmetin Kürt meselesindeki adımları da sorunun çözümünde önemli
mesafeler aldırdı. Lakin şehre yerleşmek isteyen PKK, elinde bir
koz ve güç bulundurmak için şehir yapılanmasına gitti.
"KCK PLANI SUYA DÜŞTÜ"
Kürdistan Topluluklar Birliği'ni (Koma Ciwaken
Kürdistan-KCK) kurdu. Fakat KCK deşifre olup büyük darbe yiyince bu
plan da suya düştü. Örgüt açısından evdeki hesap çarşıya uymadı.
Çünkü şehirlerde molotofkokteylli saldırılarda bulunan, bombalar
patlatan KCK militanları ve uzantıları teker teker toplandı. Bunun
üzerine zaten açılıma başından beri karşı olan örgütün şahin kanadı
daha çok taviz isteyip durumu tabanı nezdinde sabote etmeye
başladı. Ve beklenen oldu. Örgüt içi çatışmalarda 'Derin Ankara'
olarak tabir edilen grup ve 'genç subaylar' PKK yönetimini ele
geçirdi.
Açılıma ve iyi niyetlere rağmen örgütün Mayıs 2010'da Nazimiye'deki
saldırısı yeni bir süreci başlattı. Bu süreç aslında 1993'e dönüşün
ilk sinyali oldu. Son saldırılar ise aslında bunu tescilleyen bir
durum.
Bu zamana kadar savunma hattında olduğunu açıklayan örgüt artık
saldırıya geçtiğini duyuruyor. 'Genç subayların'
teknik donanımlarından da faydalanan örgütün hedefi ülkeyi kaosa
sürüklemek.
İŞTE DEHŞET VEREN İDDİALAR
Saldırıları yöneten kişi ise bu kez farklı:
Türkiye'de bazı 'derin' kişilerle görüştüğü belirlenen 'Raşit
Dostum' kod adlı Mehmet Can Gürhan.
Kadri Çelik'in deşifre olmasından sonra yeni görevi 'Dostum'un
devraldığı belirtiliyor. 'Genç Subayları' idare ederek Aktütün,
Dağlıca ve son baskınları düzenleyen, planlayan 'Dostum'un sık sık
Tel-Aviv, Şam ve Türkiye'ye gidip geldiği belirtiliyor.
'Dostum', örgütün 'derin grubu' Duran Kalkan'dan talimat alarak
çalışıyor. Son saldırılarda da 'Dostum' ile Kalkan arasındaki
bağlantı telsiz konuşmalarına yansıyor. Bölgede rahat dolaşabilen
'Dostum' KCK'yı da yöneten gizli idarecilerden biri. Örgütün lideri
Murat Karayılan olmasına rağmen yönetimin tamamen söz konusu
kişilerin eline geçtiği belirtiliyor.
Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaytan ve Sabri Ok'tan
sonra Kadri Çelik ve 'Raşit Dostum' ismi geliyor. 'Dostum'un asker
kökenli olduğu belirtiliyor. Bu grubun amacı hükûmeti ve açılımları
sabote etmek, Türk-Kürt, Alevi-Sunni kavgası çıkarmak. Zira örgütün
önemli kısmı artık Alevilerden oluşuyor. Örneğin Mustafa Karasu PKK
içindeki 'Derin Alevilerden'.
“PKK'nın derin troykası” olarak tanımlanan teröristlerin en çarpıcı
özelliği radikal solu benimsemeleri, Alevi ve ateist olmaları.
İlginç olan ise her ismin ayrı bir fraksiyonu temsil etmesi.
Radikal solcuların liderliğini Duran Kalkan yapıyor. Ateist
Alevilerinkini de Mustafa Karasu ile Ali Haydar Kaytan. Bu isimler
İslamiyet'e ve dindar yöneticilere karşı. PKK'nın savaştan yana bir
çizgi izlemesini, örgütün belirlenmiş zamanlarda eylem yapmasını
istiyorlar.
Tuncer Günay (Terör Uzmanı): Örgüt, son kartlarını açtı
Örgütün eylemlerindeki tırmanış, bozulan İsrail ve ABD ilişkileri
çerçevesinde değerlendirilirse yanlış olur. Çünkü örgüt zaten 5
aydır fırsat buldukça saldırıyor. Saldırıların şimdi
yoğunlaşmasının sebebi, yaz dönemi başladığı için örgütün beklemede
olan tüm güçlerini sahaya çıkarması ve son kartlarını
açmasıdır.
3 sene önce bölgede silahlı 1500 eleman tutan örgüt, mayıs başından
itibaren sayıyı 3000'e çıkarmıştır. Örgütte 5 sene önce 5-6 mayıncı
varken şimdi 150'ye çıkmıştır. Lojistik, politik ve siyasal
destekleri inanılmaz boyutlarda artmış ve güçlenmiştir. Dolayısıyla
hükûmetin işi her zamankinden daha çok zorlaşmıştır. Bu kez şartlar
90'lı yıllardaki gibi örgüt aleyhine değildir.
Halk ve korucular arasından PKK sempatizanı olanların sayısı
artınca anlık nokta istihbaratı kesilmiş, iş HERON'ların
yeteneklerine kalmıştır.
Tırmanan eylemler açılım ve barış sürecini sabote etmek yönüyle
1993'teki provokatif dalgaya benzemektedir. Bu durumda, açılım ve
barış kimleri rahatsız ediyorsa, şiddet, terör ve çatışma ortamının
devamını kimler istiyorsa örgütün ve İmralı'daki manyağın arkasında
da onlar vardır. Son şehit cenazeleri açılım projesinin
konuşulmasını bile imkânsızlaştırmıştır.
Aksiyon