İşte Gülen’in o mektubu !
Abone olGazeteci ve yazarların Başbakan Erdoğan’la yaptıkları toplantıda sözünü ettikleri mektubunun detayları belli oldu.<br/>Cemaatin yayın organı...
Gazeteci ve yazarların Başbakan Erdoğan’la yaptıkları toplantıda
sözünü ettikleri mektubunun detayları belli oldu.
Cemaatin yayın organı olarak bilinen Herkul.org’da mektubun yazım
süreci ve içeriğiyle ilgili şu ifadelere yer verildi:
*Adanmış ruhların faaliyetlerini ve müesseselerini, -başkaları
"Hizmet", "Hareket", "Cemaat" veya "Câmia" gibi farklı
isimlendirmelerde bulunsalar da- her tür, her anlayış, her renk ve
her desenden insanın (camide bir araya gelip beraberce saf tutan
inananlar misillü) bir makuliyette ve bir
mantıkiyettebuluşmalarının neticesi olarak gördüğünü.. ve hedef
alınması karşısında çok mahzun olduğunu;*Daha dershaneler
meselesinin konuşulduğu ilk günlerde ricâl-i devlete değişik
vesilelerle milletimiz için faydalı gördüğümüz müesseselerin
kapatılmamasını ve mevcut halleriyle misyonlarını ifa etmeyi
sürdürmesini arzuladığımız hususunun iletildiğini;
*Hizmet gönüllülerinin genel ve sosyal medya aracılığıyla elden
geldiğince nezaket çerçevesinde kendilerini ifade etmelerinin
ortaya atılan itham ve iftiralar neticesinde başladığını ve bu
hususta kanunlar çerçevesinde hukukun gereklerinin
seslendirildiğini; fakat, zamanla içtimai hayat içinde bir çok
insanın hadiseye dahil olması neticesinde maalesef yer yer nezaket
ölçülerinin dışına çıkan bir üslup ile çok çirkin söz ve karşılıklı
isnatların gündemde olduğunu;
*Kendisinin, devletin kanun çerçevesinde yürüyen işleyişi hususunda
emir verme, müdahaleetme ya da memurları bir noktaya sevk etme
konumunda asla bulunmadığını;
*Bununla birlikte, sohbetlerinde tansiyonun düşürülmesi adına dost,
muhip ve sevenlerine itidal tavsiye edeceğini; özellikle bir kesim
medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınların sona
ermesini arzuladığını; bu konuda kendisinin elinden
geleniyapacağını; Cumhurbaşkanımızın da ciddi etkili adımlar
atacağına ve samimi gayretlerleyeniden akl-ı selime dönüşün
sağlanacağına inandığını;
*Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde
yerine getiren memurînin sırf belli bir yere nispet edilerek
engellenmesini ve hatta süreçle hiçbir ilgisi olmadığı halde
yineaynı nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu
kıyımların) yapılmasını üzüntüyleizlediğini;
*Devlet memurlarının üzerlerine gidip onları vazifelerini yapmaktan
men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet
ederek tasfiyeye/kıyıma tabi tutma konusundakendisi ve sevenleri
sussa bile maşeri vicdanın susmayacağını;
*Şimdiye kadar hayatın değişik alanlarında yalnızca "falan yere
müntesip, falancı.. filancı.." görüldüğünden dolayı mağduriyete
uğramış pek çok insanın gelip gözyaşı döktüğüne şahit olduğunu;
fakat bunları hiç dillendirmediği gibi o insanlara da sabır ve
vifak tavsiye ettiğini;
*Dünyanın dört bir tarafına dağılmış ve Allah’ın inayetiyle,
kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli genişleyen Hizmet
hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretlerin aşikar hale
geldiğini; bu yakışıksız engelleme faaliyetlerinin -önceden
olmamakla birlikte- hareketin büyümesi ve genişlemesiyle eş zamanlı
olarak arttığını;
*Ayrımcılık ve meşrepçilik gibi hatarlı düşünce ve çirkin işlerin
önü alınmazsa yarın Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri muhiblerinin,
Süleyman Efendi’nin talebelerinin, İlim Yayma Cemiyeti’nin, Menzil
mensuplarının ve diğer meşreplerin/mesleklerin de aynı muameleye
maruz kalacaklarını;
*Kendisinin ve sevenlerinin dün neredeyse şu yaklaşan seçim
sürecinde de aynı yerde ve çizgide durduğunu;
*Hep sulh ve huzurun, ittihad ve ittifakın, uhuvvet ve hulletin
yanında yer almaya, kendisine sevgi duyanları da bu yönde teşvik
etmeye çalıştığını; gözünde ahiretin tüllenip durduğu şu yaşından
sonra da başka bir sevda, düşünce ve emelinin olamayacağını;
*Bundan sonra da arkadaşlarına, dostlarına ve sevenlerine itidal
tavsiye ederek huzurun temini adına elinden geleni yapmaya
çalışacağını ve her zaman sulhun takipçisi/destekçisi
olacağını..
Evet, sükûtun ve mektubun aslı böyle ama maalesef ne çirkin
senaryolar yazılıp seslendiriliyor!..
Olsun!..
Biz yine senelerdir yaptığımız gibi, zaruri gördüğümüz açıklamaları
üslubunca dile getirmeye çalışacak; onun haricinde, olup bitenleri
kaderin mutlak adaletine bağlayarak, bir iki yutkunduktan sonra
yeniden bütün duygularımızı her zaman muhabbetle çarpan
kalblerimize emanet edecek; karakter, düşünce ve üslûbumuzun
hatırına herkesin yalan-doğru sesini yükselttiği durumlarda bir “Lâ
Havle” çekip “Buna da eyvallah” demekle yetineceğiz.
(İHA)