İşte gençliğin 5 altın kuralı
Abone olArtık kremler ve plastik cerrahi bir kenara bırakıldı! İşte gençleşmenin son modası..
Filipin asıllı Lourdes Julian Doplito Çabuk, verdiği yoga
dersleri gençleşmek isteyen kadınlar tarafından keşfedildi.
Kadınlara gençlik ve güzellik yogası kursları veren Lourdes Çabuk,
dört çocuk ve dört torun sahibi 57 yaşında genç bir kadın! Genç
diyorum çünkü; Madam Lourdes kendisinden ders almaya gelen 30 ve
40'lı yaşlardaki öğrencilerinden çok daha duru bir tene, çok daha
az kırışığa ve oldukça fit bir vücuda sahip.
Madam Lourdes'in cömertce paylaştığı gençlik ve güzellik sırlarına.
Şu beş maddeye dikkat ederseniz; 10 yaş gençleşmeyi sağlama aldınız
bilin; "
Gençlik ve güzelliğin 5 altın
prensibi
1- Doğru rahatlama
2- Doğru nefes
3- Doğru beslenme
4- Doğru egzersiz
5- Pozitif düşünce
"Herkesin bir enerji bedeni, yani aurası var. Eğer bu auranın
herhangi bir yerinde boşluk oluşursa, o bölgedeki organlar kolay
hastalanabilir. Bizim yaptığımız yoga egzersizlerinde önce aurayı
temizliyoruz" diyor Madam Lourdes.
Katılımcıların beslenme alışkanlıklarını öğreniyor, kimininkini de
yüzüne bakarak şıp diye söyleyebiliyor: "Çok fazla peynir yiyorsun
değil mi?" Peynirin içinde yapışkan bir madde bulunduğunu, bunun da
yanaklarda sarkma yaptığını biliyor muydunuz?
Vücudun ne tür beslenmeye ihtiyacı olduğunu
nasıl bilebiliriz?
Herkesin ihtiyacı olan şey farklı.
Bir kan tahlili yaptırmak iyi olur. Vücudun neye ihtiyacı olduğunu
görebilir ve fazlalıkları atabilirsiniz.
Kadın ve erkeğin ihtiyaçları da değişiyor değil
mi?
Evet. Kadınlar hormonlardan dolayı daha fazla sebze
tüketmeli. Sebzelerdeki doğal östrojen kadınlara iyi geliyor.
Erkekler daha fazla et yemek istiyor, testosteron hormonundan
dolayı. Daha çok demire ihtiyaçları var. Biz daha yumuşak bir
beslenme tarzı seçmeliyiz.
Kadınlar genç kalmak için nelere dikkat
etmeliler?
En önemli, en güzel antioksidan sudur.
Sudaki oksijen kanı, hücreleri besler. Bol su içen bazı kadınlara
bakın, ciltlerinde yine de kuruluk vardır. TDS denilen, sudaki
toplam çözünmüş maddeler, yani suda olan fazla mineral, metal, tuz
ve kimyasallar nedeniyle içtiğimiz sudaki oksijen bir türlü
hücrelere gitmez. Musluk suyunda ölçtük aşağı yukarı 200 madde var.
O suyu içtiğimizde o maddeleri de torba gibi taşıyoruz. O
maddelerden dolayı oksijen giremiyor hücrelere.
Biz o minarelleri yemekten, sebze-meyveden alıyoruz zaten. Su,
oksijenin vücudumuza taşınması için bir araç. İçtiğimiz su maalesef
o kadar çok diğer maddelerle dolu ki ne hücrelerimize oksijen
taşıyabiliyor, ne de vücuttaki toksinleri atabiliyor. TDS miktarı
50'den fazla olmamalı. Biz eve filtre takdırdık. Musluktan akan
suda şimdi sadece 12 TDS var. Tabii oksijenin diğer kaynağı doğru
nefes. Doğru nefesle sadece oksijen almıyoruz aynı zamanda hayattan
da daha çok haz alıyoruz. Prana yoksa hayat da yok.
Ve tabii ki doğru
beslenme.
Evet. Doğru beslenme ile ilgili birkaç
genel kuralı saymak gerekirse; protein ve karbonhidratı beraber hiç
tüketmemek lazım. Ben derse katılanlara bir çizelge veriyorum, ne
ile neyi beraber tüketmemek lazım diye. Bu çok önemli. Böylece
sağlıksız şeyler de yesek zararı azaltabiliriz.
Örneğin eti çok seviyorsak sık ve fazla tüketmemek kaydıyla
yiyebiliriz ama mutlaka yanında salata yemeliyiz. Bizim yoga
merkezinde beslenme ile ilgili fanatik bir yaklaşımımız yok. Uzun
zamandır görmediğiniz bir akrabanızı ziyarete gittiniz, size bir
sürü yemek yapmış. Ben bunları yiyemem diye onu reddetip kırmak
olmaz. Ölçülü ve dengeli olmaya çalışmak en güzeli. Her şeyi
yasaklamak olmuyor ve insan doğası buna alışamıyor. Haftanın beş
günü sağlıklı beslenelim, ama strese de girmeyelim.
Peyniri ve sütü mutlaka azaltmak lazım. İçlerinde yapışkan bir
madde var. Araştırma yaparsanız bunu görebilirsiniz. İlla peynir
yemek istiyorsak lor peynirini tercih edelim. Yoğurt ve ayran
sütten çok daha faydalı. Ekmeği azaltalım. İnsan kendi dışkısına
bakarak nasıl beslendiğini görebilir.
Kabızlık vücudun ne kadar susuz kaldığının, sindirimi zor besinler
tükettiğinin bir göstergesidir. Sindirim yolunun tıkanması mutfak
lavabosunun tıkanması gibidir. Sağlıklı bir beslenmeden söz
edilemez.
Peki bu dört hafta sonra kadınlar ne gibi bir
değişiklik görecekler kendilerinde?
Çok memnun olan
öğrencilerim var. Arkadaşları "Estetik mi yaptırdın" diye
soruyormuş. Bunu duyunca çok mutlu oluyorum. Ciltleri pırıl pırıl,
aydınlık oluyor. Temiz beslendiklerini yüzlerinden
anlayabiliyorsunuz. Toksinsiz yiyecekler yediğinizde bütün
hücreleriniz iyi beslenir ve mecburen genç kalırsınız.
Bize biraz günlük beslenme tüyoları verir
misiniz?
Sabahları meyve yemek için en ideal zamandır. Karnınız açken vücut
meyvedeki bütün besini emer. Hem de güne taze bir başlangıç yapmış
olursunuz. Öğle vakti protein alma vaktidir. Çünkü protein
sindirimi zaman alan, ortalama 4 saat süren bir maddedir
(Karbonhidrat ise 2 saat). Onun yanında salata ya da sebze olsun
ama karbonhidrat yok. Çünkü bütün bu maddeler için midede farklı
enzimler var. Hepsini karıştırırsak midede asit yapar. Yediğimizin
faydasını göremediğimiz gibi, kısa sürede tekrar acıkırız.
Hazımsızlık ve rahatsızlık da cabası. Meyveyi akşam yemeğinden
sonra yeme alışkanlığını bırakmak gerekir. Hem şekeriniz yükselir
hem de hazmı zor olur, mineralleri tam alamazsınız. Bir de aynı
aileden meyveleri beraber tüketin. Mesela elma ile armutu, portakal
ve greyfurtu birlikte yiyebilirsiniz.
Hürriyet