İşte Emine Erdoğan'ın türban sırrı
Abone olEmine Erdoğan baba evinde neler yaşadı? Ağabeylerinden türban baskısı gördü mü? Şimdi ağabeyleri bu konuda ne düşünüyor? İşte yanıtı...
Emine Erdoğan'ın bilinmeyen yönlerini, ağabeyi Hasan
Gülbaran anlattı. Emine Hanım'ın küçükken, büyük ağabeyinden
'türban baskısı' gördüğünü doğrulayan Gülbaran, "İnsan kapanacaksa
kendi isteğiyle kapanmalı. İnançta dayatma olmaz"
dedi.
Emine Erdoğan’ın kurucusu olduğu Toplumsal Gelişim Merkezi
(TOGEM) “her ile anaokulu” projesi kapsamında 60’ıncı okulunu
önceki gün Edirne Malkara’da açtı. Projesini 30 ile yayan TOGEM’in
Malkara’daki iki anaokulunun yapımını Ali Ağaoğlu ve Bilfen
Okulları üstlendi.
Emine Erdoğan’ın yengesi olan TOGEM Başkanı Saadet Gülbaran,
İstanbul’a dönüş yolunda Bilfen Okulları’nın sahibi Osman Öztürk ve
eşi Zeynep Hanım’la teşekkür yemeği yedi.
Türkiye’nin en önemli koleksiyonerlerinden Osman Öztürk, yemekte
İtalyan ressam Felix Ziem’in İstanbul konulu tablolarını anlatınca
sohbet eski günlere döndü. Makine ressamı Hasan Gülbaran,
“Emine çok sevimliydi, en çok onu severdi annem. Biz dört
erkek kardeş kıskanır, sıkıştırırdık. Çok çekti bizden”
deyince, Emine Erdoğan’ın baba evinde dört ağabeyi ile geçirdiği
günler gün yüzüne çıkarıldı.
Milliyet Gazetesi'nin sorularını yanıtlayan Hasan
Gülbaran, konuşmak istememesine rağmen, masadaki sohbetle
beraber soralara böyle yanıt verdi:
BÜYÜK AĞABEYİM BASKI YAPTI
Emine Hanım bir röportajında başını örtmesi için baskı
yaptığınızı ve günlerce ağladığını söylemişti.
O ben değildim, büyük ağabeyim Hüseyin’di. Ben o konulara girmedim
hayatım boyunca. Ama ağabeyimin hayatında dönemleri oldu. Ama
hayatı aynı noktada kalmadı. Gençtik tabii o zamanlar, bilmiyorduk.
Yanlıştı. İnsan kapanacaksa kendi isteğiyle kapanmalı. İnançta
dayatma olmaz.
O günleri iyi hatırlıyor musunuz? Neden Emine Hanım’a destek
olmadınız?
Emine çok üzülmüştü. Odaya kapanmış, ağlamıştı. Üzmüştü ağabeyim
onu. Abim de çocuktu, hepimiz çocuktuk. Evde dört tane erkek çocuk.
İmkânlarımız çok kısıtlıydı. Babam tek maaşla beş çocuk
büyütüyordu.
TAYYİP BEY İMA DAHİ ETMEDİ
Saadet Hanım, evlendiğinizde Hasan Bey’in
ailesinden bir talep oldu mu?
40 yıldır bu ailenin içindeyim. Evlenirken başım açıktı hâlâ da
açık. Hep modern giyinirdim. Tek bir gün bile saygıda kusur
etmediler.
Hasan Bey, Tayyip Bey ve Emine Erdoğan’la bu konuda konuştunuz mu
hiç?
Tayyip Bey esprisini, imasını bile yapmamıştır, o kadar saygı
gösterir ki bana ve çocuklarıma. Başörtüsü evimizde bir tek gün
dahi konuşulmamıştır. Türban sorunu, yasaklardan sonra patlak
verdi. Bir kadının hoşuna gidiyorsa, böyle bir kimliğe bürünüyorsa
kimseye laf düşmez. Açıp kapayıp, açıp kapayıp sonra da bunalıma
giren çok insanımız var.
Aslında türbanlıların sayısı o kadar az ki. Bence sayıyı yasak
artırıyor. 75 milyonuz, artsa ne olur ki sonra? Başbakanın
düşüncelerini, kişilik yapısını bilmesem, bir tehlike görsem
tedirgin olurdum. Çünkü iki kızım Müge ve Mine’nin de başı açık.
Bence Ak Parti kendisini anlatamıyor. 10 yıl sonra bunları
konuşmuyor olacağız. Türkiye çok hızlı zıplayacak bu sorunun
üzerinden. Ve Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye bu sıçramayı sağlayan
insan olarak tarihe geçecek.
EŞİMİN İKİ YIL PEŞİNDE DOLAŞTIM... AYRINTILAR DİĞER
SAYFADA...
Hasan Bey, Saadet Hanım’la nasıl tanıştınız?
Pazarda gördüm. Çok güzeldi, albenisi vardı. 15 yaşındaydım. İki
yıl dolaştım peşinde. Gidip söyleyeyim ama bir pastaneye götürecek
para yok.
Bakın solumda oturan, ünlü Bilfen Okullarının sahibi Osman Öztürk,
11 yaşında bir kamyonun arkasına binip gizlice İstanbul’a geliyor.
Sebze halinde yatıp kalkıyor. Ekmek alacak parası olmadığından hep
sebzeyle besleniyor. Tıp fakültesini kazanıyor, parasızlıktan kayıt
yaptıramıyor. Sonra coğrafya öğretmenliğine giriyor. Bir kıza âşık
olup pastaneye götürüyor. Kızda iştahlı iki limonata içiyor, pasta
yiyor. Osman bir ay boyunca 10 kilometre yürüyerek okula gidip
gelmiş. Dönem böyle bir dönem, böyle koşullar içindeyiz.
Saadet havalı, Üsküdar Amerikan Koleji’nde okuyor. Varlıklı bir
ailenin kızı, tatilde yurtdışına falan gidiyor. İki yıl sonra 15
kuruşa tramvay bileti aldım pat diye uzattım, “Buyurun biletiniz”
diye. Romantik buldu, hoşuna gitti. Bizden farklıydı ama annem çok
sevdi.
15 KURUŞA GİTTİM AMA ÇOK ROMANTİKTİ
Yemek bittiğinde masaya pasta geliyor. Meğer o gün
Hasan Bey’in doğum günüymüş, eşi kendisine yol üstünde sürpriz bir
parti düzenlemiş. Eşini öperek kutlayan Saadet Hanım, “İyi ki 15
kuruşa kanmışım sana!” diyor. Hasan Bey ise “Bütün mutluluğumu sana
borçluyum” sözleriyle eşini kucaklıyor. Bilfen Okulları’nın roman
vatandaşların yaşadığı bölgede yaptığı okulun açılışında, Zeynep
Öztürk çocuklara bütün eğitim araç ve gereçlerini de dağıttı.
BAŞBAKAN TORUNLARIYLA YERLERDE YUVARLANIYOR
Emine Hanım’da başbakanla birlikte çok yoruluyor
mu?
Bir bilseniz nasıl yoruluyorlar. Normal bir insanın
sırtlayabiliceği bir iş değil. Ama bir görseniz! O iki metrelik
adam, iki büklüm olup torunlarıyla yerlerde nasıl yuvarlanıyor,
peşlerinde nasıl koşturuyor.
EMİNE HANIM YOKSULA KARŞI YUFKA YÜREKLİDİR
Saadet Hanım, TOGEM’i biraz anlatır mısınız
bize?
Emine Hanım’ın himayesinde Üsküdar Belediyesi’nin de desteğiyle 5
yıl önce kuruldu. İkinci el kıyafetleri toplayarak ihtiyacı olan
ailelere dağıttık. Sıfır malzemeler de gelmeye başlayınca lojistik
merkezimizi açtık. Sonra okul öncesi eğitim projesini
başlattık.
Bir okulun bahçesinde kurduğumuz mobil anaokulunda, maddi imkanı
olmayan 5 yaşındaki çocuklar, 8 ay eğitim aldı. Emine Hanım’ın
yüreği yoksula çok yufkadır. Bir hayırsever oraya kalıcı onaokulu
yaptı. Bugün sayı 60’a ulaştı. Gönül dostlarımız arttıkça sayı da
çoğalarak artıyor. Bilfen 5 tane yaptırıp, bağışladı mesela. Her
ile en az bir tane yaptırmak istiyoruz.
Çocukların kırtasiye malzemelerini de biz veriyoruz. Yapılan her
yardımı da barkod numarasıyla hayırsevere bildiriyoruz.
Kurbanınızın kime dağıtıldığını belgesiyle alıyorsunuz.
BİZE KIZAR BAHÇEDEKİ DUT AĞACINA ÇIKARDI
Emine Hanım nasıl bir çocuktu, iyi anlaşır
mıydınız?
Dört erkek çocukla büyüdü. Zordur bu. Çok güzel bir çocuktu, annem
üzerine titrerdi. Çok sıkıştırırdık onu. Evin kraliçesiydi. Üzerine
titreyen annem öldüğünde çok üzüldü Emine Hanım. Babam da annemin
ölümünden sonra feneri söndürdü resmen. “Hayriye, Hayriye” diye
inlerdi. O da çok yaşamadı annemden sonra. Biz kardeşimi
şımarttıkları için kıskanırdık. Ona bir şeyler alındığı zaman ona
özel görürdük. Biz hepimiz erkek olduğumuz için birbirimizinkileri
giyerdik.
O yoksulluk içinde çok güzel bir aile ortamımız vardı. Üsküdar’daki
bahçeli evimizde çember oynardık, futbol oynardık. Emine, erkek
oyunlarına da katılmak isterdi onu götürmezdik, bize kızar
bahçedeki dut ağacına çıkardı.
DAHA ÇOK GÜLÜMSESİN, GENİŞ KEMER TAKMASIN
Kardeşinizi izlerken şunu şöyle yapsın dediğiniz şeyler oluyor
mu?
Yüzü çok güzeldir, teni, beyazlığı anneme benzer. Daha çok
gülümsemesini isterim. Çok güzel gülümser çünkü. Bazen çok geniş
kemer takıyor, onu sevmiyorum. Zayıftır, kemer geniş gösteriyor
çünkü. Kendisini çok iyi bilen ve kendini bilenden hoşlanan
biridir. Ben makine ressamıyım, alnımın hakkıyla para kazanıyorum.
Siyasete de girebilirdim ama hiç düşünmedim. Kardeşim bunu çok
takdir eder.