İşte Ecevitin bilinmeyenleri
Abone ol''Çinli Hoca'nın Torunu Ecevit'' adlı kitap Ecevit ve eşi ile ilgili bilinmeyenleri ortaya çıkardı.
Halen GATA'da tedavi gören eski başbakanlardan Bülent Ecevit ile
eşi Rahşan Ecevit'in aile ağacını ve yaşamlarının bilinmeyenlerini
gözler önüne seren ''Çinli Hoca'nın Torunu Ecevit'' adlı kitap
okurla buluştu. Mahmut Çetin'in kaleme aldığı kitap, Ecevit'in
dedesi ''Çinli Hoca'' lakaplı Mustafa Şükrü Efendi'den günümüze
kadar Ecevit ailesinin soy ağacını yorumluyor.
Kitaba göre, Bülent Ecevit'in dedesi, medrese hocası Mustafa Şükrü
Efendi, dönemin padişahı Abdülhamit tarafından 1894'te Meclis-i
Tetkikat-ı Şeriyye üyeliğine tayin edildi. Bu meclis, dini
meseleleri inceleyen bir kuruldu ve adeta ''dini bir Danıştay''
gibi görev yapıyordu. Ecevit'in dedesi, dini eğitim kurulları
dışında önemli bir diplomatik görevde de bulundu.
Bu görev, Sultan Abdülhamit döneminde Çin'e yaptığı seyahatti.
Seyahatin gerekçesi, Batılı işgalcilere karşı başlayan Bokser
Ayaklanması'nda müslüman Çinlileri uyarmaktı. Çin müslümanlarının
zarar görmemesi için gönderilen heyette Ecevit'in dedesi Mustafa
Şükrü Efendi ile Nazım Hikmet'in dedesi Hasan Enver Paşa birlikte
yer aldı. Heyetin başkanı Hasan Enver Paşa idi.
NAZIM HİKMET'İN DEDESİ HAPSETTİRDİ
109 gün süren Çin seyahati sırasında ilginç olaylar da yaşandı. Bir
gün Mustafa Şükrü Efendi, vapurun salonuna yalın ayak ve iç donuyla
çıkınca heyet başkanı Nazım Hikmet'in dedesi Hasan Enver Paşa, onu
kamarasına kapattırarak başına da bir asker diktirdi. Mustafa Şükrü
Efendi, bu seyahat için 500 Osmanlı altını harcırah aldı ve bu
yolculuğun ardından ''Çinli Hoca'' namıyla anılmaya başlandı. Refik
Halid Karay, anılarında Mustafa Şükrü Efendi'den ''dini bütün
olmakla beraber yenilikleri kabul eden zeki bir Kastamonulu zat''
olarak bahsetmişti. Mustafa Şükrü Efendi, Aksaray'da 23 Ekim 1924
tarihinde vefat etti. Torunu Bülent Ecevit, dedesinin ölümünden 7
ay sonra dünyaya gözlerini açtı.
BABASININ DA ŞİİRLERİ VARDI
Bülent Ecevit'in babası Fahri Ecevit, hukuk fakültesinde adli tıp
dersleri veren bir profesördü. İstanbul Tıbbiyesi'nde öğrenciyken
şiir yazdı, ancak şiirlerini yayınlamadı. Fahri Ecevit,
milletvekili olunca adli tıp alanındaki meslektaşlarını unutmadı.
Maaşlarının düşüklüğünden bahsettiği meclis kürsüsünde
milletvekillerini şu sözleriyle güldürdü: ''Bir kimse var mıdır ki,
'ah şu adli tabip bana bir güzel otopsi yapsa' diye düşünsün ve bu
sebeple adli tabibe vizite müracaat etsin? Kimsenin bu hale
düşmesini temenni etmiyoruz.'' Ecevit'in annesi Nazlı Hanım da
ressamdı. Türkiye'de empresyonist eğilime katılan sanatçılar
arasında Bülent Ecevit'in annesi Nazlı Ecevit ile halası Afife
Ecevit de vardı.
''BÜYÜK ADAM OLACAK''
Ferhande Hanım, Ecevit'in annesi Nazlı Hanım'ın teyzesiydi. Son
sadrazam Tevfik Paşa, Ferhande Hanım'ın oğlu Bülent'i 3-4
yaşlarındayken kucağına alıp sevdi ve ''Bu çocuk ileride büyük adam
olacak'' dedi. Sadrazamın kucağında oturan çocuk, yarım yüzyıl
sonra onun koltuğuna (başbakanlık koltuğuna) oturacaktı...
Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit de 1923 yılının Aralık ayında İzmir'de
dünyaya geldi. Onun ''parıldayan, ışıldayan'' anlamına gelen ismini
annesi Zahide Hanım koydu. Doğduğu gün ağlaması sayesinde mangaldan
çıkan gazdan zehirlenen ailesini ölümden kurtardı. Babası Namık
Zeki (Aral), can havliyle camları açtı ve aile kurtuldu. Rahşan
Aral, Bülent Ecevit'in annesi Nazlı Ecevit'in öğrencisiydi. Genç
Bülent, Rahşan Aral'ı ilk kez arkadaşı Altemur Kılıç'ın yanında
gördü ve çok heyecanlandı. İkili, 1945'te nişanlandı ve o günden
sonra bir elmanın iki yarısı gibi yaşadılar...
VAHDETTİN İLE BAĞ
Kitaba göre, Bülent Ecevit ile ilgili ilginç bir konu da Vahdettin
ile bağı... Sultan Vahdettin'in torunu Hümeyra Özbaş, Bülent
Ecevit'in üvey kuzeniydi. Özbaş'ın babası İsmail Hakkı Okday,
Sultan Vahdettin'in kızı Prenses Ulviye'den ayrıldıktan sonra
ikinci evliliğini Bülent Ecevit'in annesi ressam Nazlı Ecevit'in
teyzesi olan Ferhunde Hanım ile yaptı. Bu evlilik, Okday'ın
dünyadan ayrıldığı 10 Ekim 1977 tarihine kadar sürdü. -ATATÜRK İLE
BAĞ- Rahşan Ecevit'e ilişkin bir ilgi çekici bir akrabalık bağı da
kitapta sunuluyor. Buna göre, Aydın Boysan ile Rahşan Ecevit kuzen,
Boysan ailesinden Mecdi Boysan ise Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Hanım'ın eşiydi.