İşte DTK, HDP, DBP’nin Sincan raporu
Abone olHalkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından kurulan heyetin, Sincar...
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi
(DBP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından kurulan
heyetin, Sincar ve Mahmur’da yaşananlara ilişkin hazırladıkları
rapor tamamlandı.
DTK, HDP, DBP’li heyeti, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde
bulunan Sincar ve Mahmur bölgelerinde IŞİD’in saldırısıyla ilgili
incelemelerde bulunup rapor hazırladı. Raporla ilgili DTK binasında
bir araya gelen HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ, DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksel
ve HDP Şırnak Milletvekili Selmak Irmak, raporun özeti ve
izlenimlerini aktardı.
"KÜRTLER OLARAK TARİHİ BİR DÖNEMEÇTEN GEÇİYORUZ"
Toplantıda ilk sözü alan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Kürt tarihi ve
Kürt halkının geleceği açısından çok önemli bir dönemeçten
geçildiğini ifade ederek, Kürtlerin elde ettiği kazanımlara karşı
bir saldırının yapıldığını söyledi. Türk, "Yıllardan beri Kürt
halkının ve Kürt özgürlük mücadelesinin yarattığı kazanımları
ortadan kaldırmaya yönelik IŞİD çeteleri ve emperyalist güçler
tarafından bir saldırıyla karşı karşıyayız. Kürt halkı bugüne kadar
kendisine, mücadelesine güvenerek bu kazanımları yarattı. Halkımız
yine bu tarihi süreçte bütün kazanımlarına sahip çıkararak, ayağa
kalkarak, geleceğini belirlemeye yönelik çabalarını güçlü hale
getirerek, Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik
saldırılar karşısında dik duracaktır" dedi.
"ŞENGAL’E YAPILAN VAHŞET KARŞISINDA ULUSLARARASI TOPLUMUN
SESSİZLİĞİ SON DERECE ÇİRKİNDİR VE ÇIKARCI BİR YAKLAŞIMDIR"
Daha sonra söz alan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ise, IŞİD’in
saldırılarında uluslararası mekanizma ve toplumun sessiz kalmasına
tepki gösterdi. Uluslararası güçlerin Şengal’e karşı sessizliği
petrol ile ilişkilendiren Demirtaş, "Bizler, bu coğrafyanın kadim
halkları, inançları, kimlikleri, kültürleri olarak çok zorlu
dönemlerden geçiyoruz. Kürt halkı tarihinin en zorlu sınavlarını
bugünlerde veriyoruz. Özellikle Şengal ve Mahmur saldırıları
sonrasında ortaya çıkan durum, bölge siyasi dengeleri açısından da
yeni bir durumdur. Sadece IŞİD barbarlığının, vahşetinin insanlığın
başına bela edilmesi belki tek başına siyasi büyük bir olaydır ama
artık IŞİD gibi bir barbarlığı da aşan başka bir insanlık
trajedisiyle karşı karşıyayız. Şengal ve Mahmur’a yapılan vahşet
karşısında uluslararası toplumun, kurumların sessizliği son derece
çirkindir ve çıkarcı bir yaklaşımdır. Eğer uluslararası güçlerin
Şengal üzerinden büyük hesapları olsaydı, Şengal petrol kuyularıyla
dolu bir bölge olsaydı bütün dünya kıyameti koparırdı. Şengal,
Yezidi toplumunun inanç merkezi olarak sadece bu coğrafyanın
onlarca inanç merkezlerinden biri olarak bizler için değerlidir.
Bizler kurumların eş başkanları olarak bugün halklarımızın sahipsiz
olmadıklarını, olmayacaklarını hatırlatmak için bir aradayız" diye
konuştu.
"ORTAK SAVUNMA MEKANİZMALARI KURULMALI"
Demirtaş, konuşmasında saldırılara yönelik özellikle Kürtlerin ordu
kurmaları gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Ulusal birlik açısından tarihi bir fırsat ve tarihi bir
zorunlulukla karşı karşıyayız. Bugün sadece kendi partisini
düşünen, koltuğunu düşünen, kendi istikbalini düşünen herkes
halkına ihanet etmiş sayılır. Halkın ortak çıkarları dışında hiç
bir şeyi düşünmemenin tam zamanıdır. Ulusal birlik sadece siyasi
olarak ifade edilmemelidir. Ortak savunma kurumları oluşturulmalı.
Ortak savunma mekanizmaları kurulmalı. Gerekirse bu tür barbarlığa
ve vahşete karşı ortak ordulaşmaya kadar gidilmesi tartışılmalıdır.
Böylesine vahşeti durdurabilmenin yolu uluslararası güçlerden medet
ummak değildir, kendi öz gücüne dayanarak, bulunduğu her yerde
kendi savunmasını geliştirmektir. Bizler Şengal ve Mahmur’un bundan
sonra oradaki yaşamın devam edebilmesi açısından da kalıcı çözümün
Şengal’e özel statü sağlanmasından geçtiğini belirtiyoruz. Şengal,
Kürdistan içerisinde ayrı, özerk bir yönetimi olan, ayrı bir
savunma gücü olan, özerk bütçesi olan bir bölgeye
dönüştürülmelidir. Kürdistan hükümeti de bu konuda tartışmalarını
yapmalı ve oradaki parlamento Şengal’e özerk statü tanımalı. Orada
oluşacak ortak savunma gücü de bundan sonra, Şengal’in sonsuza
koruyacaktır. Birleşmiş Milletler de Şengal’in bu inanç merkezi
olması statüsünü kesinlikle göz önünde bulundurmalı. Önümüzdeki
günlerde bizler genişletilmiş heyetlerle Kürdistan, uluslararası
mekanizmalarla, Avrupa ve Amerika’da temaslarımız olacak.
Görüşmelerimizde bu konuyu hem sözlü hem de yazılı olarak talepte
bulunacağız. IŞİD’in Ortadoğu’da yarattığı tahribat çok daha iyi
anlaşılıyor. Dolayısıyla Ortadoğu’daki bütün toplumların kendi öz
savunma güçlerini oluşturmaları tarihi bir zorunluluktur. Bu,
Kürtler açısından da geçerli. IŞİD, Kürtlerin kentlerine saldırıp,
orada Kürt’üyle, Türkmen’iyle, Arap’ıyla, orada yaşayan tüm
insanları katlederken, herhalde oradaki insanları elini kolunu
bağlayıp, beklemeyecekler. Ellerindeki gücü, imkanı bir araya
getirip, gerekirse ortak ordu oluşturmalılar. Bunun birleşenlerine
katkı sunmak isteyen kim olursa olsun. Hatta bu oluşturulacak ortak
orduya hangi devlet silah yardımı yaparsa yapsın hiç fark etmez.
Böylesi ortak orduya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”
Bir basın mensubunu, çözüm sürecinde bir gelişmenin olup olmasını
soruna yanıt veren Demirtaş, yeni bir gelişme olmadığını önümüzdeki
günlerde belki yeni gelişme olabileceğini kaydetti.
(İHA)