İşte CHP’li vekilin o önergesi !
Abone olSoma’daki madenlerle ilgili TBMM’ye soru önergesi veren CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, kürsüdeki konuşmasında daha çok 1 Mayıs İşçi Bay...
Soma’daki madenlerle ilgili TBMM’ye soru önergesi veren CHP
Manisa Milletvekili Özgür Özel, kürsüdeki konuşmasında daha çok 1
Mayıs İşçi Bayramı ve Taksim Meydanındaki kutlamalardan
bahsetmişti.
CHP Manisa Milletvekili Özel, Soma’daki tüm maden ocaklarında
meydana gelen iş kazalarının ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile
nedenlerinin araştırılması amacıyla 23 Nisan 2013 tarihinde TBMM’ye
soru önergesi vermişti. CHP’li Özgür Özel, Soma’da yaşanan maden
faciasının ardından bazı basın-yayın organlarına “Soma’daki
madenlerle ilgili araştırma önergesi verdik ama reddedildi”
şeklinde açıklamalarda bulundu.
Meclis kayıtlarından edinilen bilgiye göre, CHP’li Özel’in, verdiği
soru önergesiyle ilgili konuşmak için çıktığı kürsüde, Soma’daki
madenlere çok az değindiği ortaya çıktı. Özel’in kürsüde daha çok 1
Mayıs İşçi Bayramı ile Taksim Meydanındaki kutlamalardan bahsettiği
ve 1 Mayıs üzerinden hükümeti eleştirdiği tespit edildi.
O KONUŞMA
İşte Özel’in Meclis kayıtlarındaki konuşması:
“51 milletvekili arkadaşımızla birlikte verdiğimiz araştırma
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. 1 Mayısa iki gün kaldı. İki gün içinde dünyanın dört
bir tarafında; Havana’dan Tokyo’ya, Moskova’dan Washington’a kadar
her yerde işçi sınıfında tatlı bir telaş var, bayramlarını kutlamak
istiyorlar. Bu kutlamaların yapılacağı meydanlarda hazırlık
yapılıyor, güzergahlar belirleniyor, kutlama törenleriyle ilgili
çeşitli çalışmalar yapılıyor. Oysa Türkiye’de, işçiler istedikleri
meydanlarda bayramlarını kutlayamıyorlar. Başbakanın, valinin,
İçişleri Bakanının dayattığı bir meydandaki kutlamalara, Türkiye’de
İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Emniyeti hazırlanıyor, 40 bin tane
polisle. 40 bin tane memur, 40 bin tane gösterici bir yere
toplandığında başlı başına bir haberdir ama herhalde dünyanın
hiçbir yerinde, 40 bin kişi, bir hak, bir özgürlük kullanılmasın,
bir bayram kutlanmasın diye hazırlık yapmaz. 50 tane yeni, gıcır
gıcır, dumanı üstünde TOMA. Dışarıya elektrik verebilen, dokunanın
çarpılacağı, yeni mücadele gücü olan TOMA’larla hazırlık
yapıyorlar, sanki polis teçhizatının sergileneceği bir polis
bayramı. Böyle bir anlayışı şiddetle kınıyoruz. İki kıtayı
birbirine bağlayan, dünyanın göz bebeği bir kentte, 2014 yılında 40
bin polis 1 Mayıs hazırlığı yapıyorsa, bu o Vali için, İçişleri
Bakanı için, Başbakan için ve iktidar partisi grubu için bir utanç
vesilesidir, bunun altını çizmek istiyorum. Bunun yanında, 1
Mayısın bayram olması için, AKP, son günlerde sürekli ‘Onu biz
bayram yaptık’ diyor. Bu, dilinden düşüremediği milli iradeyi
küçümsemektir. 1 Mayıs 2009 tarihinde, 4 siyasi parti grubunun
uzlaşısıyla bu Meclis’ten geçmiş, bayram olmuştur ama ne o gün
siyasi parti grupları ne iktidar partisi ne Başbakan, 1 Mayısı
Türkiye emekçi sınıfı, işçi sınıfı söke söke bayram yapmıştır, bu
da böyle bilinsin.
1 MAYIS, 1 MAYIS, 1 MAYIS
O tarihlerde, utanmadan, sıkılmadan AKP’nin il başkanlığının
bastırdığı bir afişi dikkatlerinize sunmak istiyoruz: ‘1 Mayıs, hem
bayram hem Taksim’de kutlu olsun’ diyor. Bunu iktidar partisi
milletvekillerinin dikkatine sunuyorum, ümit ediyorum bununla
ilgili söyleyecek bir sözünüz vardır. İktidar partisi grubuna
sataşıyorum, çıkın, cevap verin, deyin ki: ‘1 Mayıs Taksim’de
kutlanacak müjdesini bu afişe asan bizler 1 Mayısı yasakladık,
gerekçemiz de budur’ deyin.
Yenikapı’yı yeni yaptınız. Yenikapı adeta şudur: Bir işçi sınıfı
kendi sınıf mücadelesinin gereği olarak kendi mücadelesinin sembolü
olan bir alanda şehitler verdiği, kayıplar verdiği 1977 1 Mayısını,
taziyesini kutlayacağı bir yerde. Şimdi, dünyada ve Türkiye’de
kaybettiği itibarını geri kazanmak isteyen birilerinin özgürlükçü,
tarihle hesaplaşan, taziye mesajlarını verdiği bir noktada kendi
ülkesindeki 1 Mayıs 1977’nin taziyesini ve Gezi şehitlerinin
taziyesini veremiyorsa o yaptığı taziyenin de bir kıymet yoktur,
içtenliği yoktur, bu da böyle bilinsin. Taksim’de serbestçe 1 Mayıs
kutlandığında bugüne kadar hiçbir olay olmadı ama Taksim
yasaklandığında neler olduğunu hep birlikte gördük. Şimdi, bir
meydan savaşına hazırlanıyorsunuz. Oysa, geçen sene Galatasaraylı
taraftarlar yasaklanan Taksim Meydanı’nda, ‘Düşersiniz, çukurlar
var’ denen Taksim Meydanı’nda yasaktan dört gün sonra şampiyonluk
kutladılar. Bu sene, Nisan ayının son günlerinde, Fenerbahçe
taraftarı Taksim Meydanı’nda şampiyonluğu kutladı. Bir işçi
kardeşimizi düşünün Fenerbahçe ya da Galatasaray taraftarı,
üzerinde takımının forması varsa Taksim Meydanı ona açık ama
üzerinde işçi önlüğü varsa Taksim Meydanı ona yasak ama AKP’nin tüm
kıdemli, tüm yetkili ağızları diyorlar ki ‘Bu bir siyasi yasaklama
değildir’ Ufak atın da civcivler yesin. Bu söylediğinize kimseler
inanmaz. Orada, 1 Mayısta Taksim Meydanı’na işçi önlüğüyle çıkıp
meydanda kutlamaları yapmak, takımların futbol maçlarından
kazandıkları zaferleri kutlaması kadar en az meşrudur, onurludur ve
eninde sonunda size rağmen yine de bu hak söke söke geri
alınacaktır. Geçen sene ‘Çukurlar var, düşersiniz’ diye
yasakladığınız meydan bu sene metrekare olarak genişledi ama bu
sene de oraya yasak koyuyorsunuz. Çünkü mesele, Türkiye’de Taksim
Meydanı’nın genişlemesi ya da daralması değil, mesele, Türkiye’de
özgürlük alanının, demokrasi alanının daralıyor olmasıdır.
Meydanlar istediğiniz kadar büyük olsun, demokrasi ve özgürlükler
daralıyorsa işte o zaman işçi sınıfının Taksim’e çıkmasına da izin
vermezsiniz; karşı karşıya bulunduğumuz durum budur.
Taksim sembolik önemdedir, tarihi önemdedir, sınıfsal bir öneme
sahiptir. Ama Taksim Meydanı için ‘Size büyük bir meydan yaptık,
gidin orada kutlayın. Eğer oraya gitmek istemez de Taksim’e çıkmak
isterseniz başınıza geleceklerden siz mesulsünüz’ demek, ülkenin
tamamını kucaklayacak bir devlet adamı dili ve söylemi değildir. Bu
demokrasi dili de değildir, bu özgürlükler dili de değildir. Bu
olsa olsa otoriter bir dildir, bu olsa olsa faşizan bir dildir, bu
olsa olsa diktatöryal bir dildir ve bu dil, ne ülkeye ne de bu
dilin sahibine son sentezde fayda etmeyecektir.
NİHAYET SOMA
Bugün verdiğimiz araştırma önergesi Soma’daki işçi kayıplarıyla
ilgiliydi. Soma’da maden ocaklarında sürekli patlamalar oluyor ve o
patlamalarda işçilerimizi kaybediyoruz. Verdiğimiz soru
önergelerine cevap: ‘10 kere denetledik, 66 tane kusur, şu kadar
para cezası verdik’ Sonuç; yeni patlama, yeni ölümler. Dünyanın
hiçbir yerinde çalışma ve sosyal güvenlik bakanları kazalardan
sonra ‘Arkadaşlar öldüler ama cesetleri yanmamıştı, güzel öldüler’
demez. Dünyanın hiçbir yerinde başbakanlar, ‘Bu mesleğin fıtratında
ölüm var’ demez. İnsanın fıtratında ölüm var, hayatın kendisinde
ölüm var ama ‘Bu mesleğin fıtratında ölüm var’ demez. Dünyada
başbakanlar böyle ölümler olunca istifa ederler ama bizimki pişkin
pişkin”
(İHA)