!İşte Çakıcı'yı kaçıran emniyetçi
Abone olEmniyet müdürünün adı, geçmişte bir kumarhane sahibinden yazlık aldığı iddiasıyla gündeme gelmişti.
Saygı Öztürk'ün ortaya attığı iddia şöyle...Alaattin Çakıcı ile
ilgili ''yurtdışına kaçtı'' haberlerinin yayılmaya başladığı ilk
günlerde, Emniyet Genel Müdürlüğü'ndaki deneyimli polis müdürleri
bu durumu ''Çakıcı'nın oyunu'' olarak nitelendirdi. Çakıcı'nın
yurtdışına kaçtığı yayılacak, böylece Çakıcı'yı yakalamakla görevli
birimler ''nasıl olsa Türkiye'de yok'' düşüncesiyle aramayı
gevşetecek, konuyunun üzerine yerine gitmeyecekti. Çakıcı'nın
telefon konuşmalarını dinleyen Kaçakçılık ve Organize Suçlar
Dairesi'nde de aynı hava esti. Ancak ne zaman ''Çakıcıyı şu tekne
ile kaçırıldı'' denilmeye, kaçanların yakalanıp ifadeleri alınmaya
başlandı, sonra hava değişti. Çakıcı, cezaevine girmemek için
kaçmıştı. Çakıcı'nın kaçışı hayli büyütüldü. Çünkü, bu kaçış Çakıcı
için ''sıradan bir geçiş''ten aslında farkı yok. Kamuoyunda ''çok
saygın'' yeri olan bazı kişilerin Çakıcı'nın yanından ayrılmadığı
biliniyordu. Çakıcı'nın yanından ayrılmayanlardan birisi de
Emniyet'te önemli bir ağırlığı olan 1.Sınıf Emniyet Müdürü
rütbesinde olan kişiydi. EMNİYET MÜDÜRÜ M. BEY Çakıcı'nın
yurtdışına çıkışına yardımcı olanın yalnız Sinan Engin olduğunu
sanmayın. Emniyet Genel Müdürlüğü, Çakıcı'nın yakın dostu Emniyet
Müdürü M.'nin kaçıştaki rolünü biliyor. Çok şey bilen, Emniyet'in
mevcut kadroları üzerinde de hayli etkili olan M.'nin adı şimdi hiç
anılmıyor, kaçıştaki rolü hiç gündeme getirilmiyor. Aynı Emniyet
Müdürü'nün adı geçmişte de sıkça gündeme gelmiş, bir kumarhane
sahibinden yazlık aldığı iddiası basında yer almıştı. Bu arada,
Çakıcı'nın gitmeden önce sağlık kontrolünden geçtiğini de
belirtelim. Nerede mi? Erol Evcil ile birlikte ''gizli'' sahibi
olduğu Ege bölgesindeki hastanede... Evcil ve Çakıcı'nın hastane
sahibi olduğunu da ilk kez bu köşenin okurları öğreniyor...
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu açıklamalarında ''Emniyet içindeki
köstebek olabileceğini'' belirtiyor. Bakan ''Olayla bağlantılı olan
Emniyet mensuplarının isimlerini bana getirin'' dese önemli bir
adım atmış olacak, Emniyet içindeki bazı uzantılar belgelerle
ortaya çıkacak. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün birçok olayda
olduğu gibi bu konuda da çifte standart uyguladığı hemen başta
ortaya çıkıyor. Mahkemeye giden bir belgenin, 40 gün sonra basında
yer almasından bir şube müdürünü sorumlu tutan ve o yüzden
''meslekten çıkaran'' anlayış, aynı duyarlılığı başka mensupları
için göstermemesi de şaşırtıcı. YASALARDAN HABERİNİZ YOK MU?
Basında, Çakıcı'nın kaçışıyla ilgili değerlendirmeler sıkça
yapılıyor ama Avrupa Birliği'ne uyum amacıyla çıkarılan, polisin
elini/-kolunu bağlayan düzenlemelerden söz eden yok. Avrupa Birliği
''vur'' deyince, Türkiye ''öldürüyor'' ve işleri içinden çıkılmaz
hale getiriyor. Yargıtay, çakıcı hakkındaki mahkumiyet kararını
onayladı. Peki, polisin eline ''yakalayın'' yazısı gelmeden polis
Çakıcı'yı yakalayabilir mi? İşte bu konuyu Emniyet Genel
Müdürlüğü'nün deneyimli bir bürokratına sordum. Meğer bu konuda
polisin çok büyük sıkıntısı varmış. Adeta nefes almadan konuşmaya
başladı: ''Bırakın elime savcılıktan 'yakalayın' emri gelmeden,
Çakıcı'yı uzaktan izlememiz bile yasaya göre mümkün değil. Eğer,
Çakıcı izlediğimiz konusunda bir şikayette bulunsa, mahkeme kararı
olmadan izleyen ve izletenler suçlu olur. Açıkçası kimse risk almak
istemiyor. Eğer risk alabilen, motive edilen bir polis olsak,
Çakıcı'nın kaçması mümkün olamazdı. Motive edilmeyen, moralli bir
biçimde çalışmayan polis, Çakıcı'yı kaçırmamak için niçin kendisine
zor duruma düşürecek bir adım atsın.'' ''Nasıl yani?'' demeyin.
Mevcut yasaya göre ''gecikmesinde sakıncalı olan hallerde bile
mahkeme kararı olmadan kimnsenin üstünü arayamazsın, gözaltına
alamazsın.'' Yani, Çakıcı gözünüzün önünde denize açılsa bile
''hopp, nereye gidiyorsun, senin hakkında kesinleşmiş mahkumiyetin
var, kaçamazsın'' deyip onu yakalamaya kalkışamazsın. Bunun için
mutlaka elinizde mahkeme kararı olması gerekiyor. Böyle bir
düzenleme olmadığına göre Çakıcı'nın gidişine de engel olamazsınız.
Çakıcı'nın o an kaçacağını bilseniz bile gitmesine engel
olamazsınız. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanı Hüseyin
Özalp, Danıştay tarafından bazı maddeleri iptal edilen ''Arama
Yönetmeliği''nin eksiksiz bir biçimde çıkarılması için çaba
gösteriyor. Geçmişte Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı'nın başlattığı
ve günümüzde de devam eden ''hukuk seminerleri''nde bilim adamları
konuşuyor. Savcılar, hakimler, jandarma, emniyet yetkilileri,
avukatlar sorunlarını ortaya koyuyor, bunların giderilmesi için
çaba gösterilmesini istiyorlar. Ancak, ''gecikmesinde sakıncalı
olan hallerde'' bile mahkeme kararının istenmesi, uygulayıcılara
göre çok büyük sorunlar yaratıyor. Konuştuğum bir savcı, ''polis
örneğin gece ciddi bir olayla karşılaşsa bile 3 saatten önce yazılı
emir veremeyiz'' diyor. O da bu durumdan şikayetçi. Biz de ortasını
bir türlü bulamıyoruz. Avrupa Birliği'ne uyum yasalarında Türkiye
ya yetkinin dozunu kaçırıyor, ya da yetkilileri tümden yok ediyor.
''Uç'' yasalar çıkarılıyor. İşte bu aşama konuştuğum yetkililer
''Biz Avrupa Birliği ülkelerindeki polislerden fazla bir yetkiye
sahip olalım isteğinde değiliz. Örneğin Fransa'da, Almanya'da
yasalar polise ne yetki veriyorsa, aynısı hatta biraz daha azı bize
verilsin'' dedi. Bir örnek verdi. Örneğin Türkiye'de gözaltına
alınan kişi avukatıyla hemen görüştürülüyor. Oysa batı ülkelerinde
savcı, bazı suç kanıtlarının karartılmaması, operasyonun
duyulmaması için avukatla görüşmeye belli bir süre izin
vermeyebilir. Biz böyle bir şey mümkün değil. İZİNLİ BİLE ARANAMAZ
Hakkınızda bir şikayet var. Polis bir gece yarısı evinizin
çevresini sardı. Her türlü önlem alındı. Siz, kapıya çıkıp
''hayırdır'' diyorsunuz. Emniyet yetkilisi ''hakkınızda şikayet
olduğunu, evde aramak yapacaklarını'' söylüyor. Ev sahibi olarak,
hakkınızdaki şikayete şaşırıp kalıyorsunuz. Emniyet yetkilisine
''buyurun evime arama yapın. Konuya-komşuya daha fazla rezil
olmayayım'' diyebilirsiniz. İşte bu davet üzerine polisin evinize
girip arama yapacağını sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Polisi kolundan
çekseniz bile içeriye girmez. Siz ''gelin benim iznimle evde arama
yapıldığına ilişkin yazı yazıp imzalayayım'' diyorsunuz. Polis yine
içeriye giremez. Mutlaka ve mutlaka mahkemeden arama yapabilmesi
için karar çıkarılması gerekiyor. ÇAKICI NASIL GİTMESİN
Yargıtay'ın, Çakıcı'nın mahkumiyetini onaylamasından sonra, bu
kişinin kaçmaması için Emniyet önlem alabilir miydi? Konuştuğum
bazı müdürler ''Belli meydanlara kamera koyar herkesi
izlettirebililirsiniz. Ama, sadece bir kişi için kameralı takip
yasaya göre yapamazsın. Çakıcı'nın yakalanması için Emniyet'e yazı
gelmeden bu kişiyi takip altında bulundurmanız da suç. Polis,
kendrisini niçin riske atsın'' dediler. Yani, kaçışın mevcut
yasalar dikkate alındığında son derece doğal olduğunu vurguladılar.
Peki, polis, ''Polislik yapsaydı'' Çakıcı'nın kaçışına engel
olabilir miydi? Konuştuğum ünlü bir polis müdürünün cevabı şöyle
oldu: ''Evet, Çakıcı'nın kaçışını çok rahatlıkla engelleyebilirdik.
En basit bir yöntemi söyleyeyim, Çakıcı'la birisini kavga ettirir
gözaltına alırdık. Ama artık böyle yapmamız istenmiyor. O zaman
Çakıcı'ya güle güle...''