İşte boşanmanın en önemli nedeni
Abone olİzmir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Işıl Çoklar, boşanmaların önemli bir nedeninin ailelerin eşlere müdahalesi olduğunu sö...
İzmir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Işıl
Çoklar, boşanmaların önemli bir nedeninin ailelerin eşlere
müdahalesi olduğunu söyledi.
İzmir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Işıl Çoklar,
boşanmanın çeşitli evreler içeren bir süreç olduğunu ve bireylerin
yalnızca boşanma öncesinde yaşadıkları sorunlarla değil, boşanma
sonrasında yaşadıklarıyla da baş etmeleri ve olumsuz duygularını
onarmaları gerektiğini anlattı. Bu sürecin fiziksel ayrılma henüz
gerçekleşmeden başladığını, hukuki boşanma gerçekleştikten sonra da
devam ettiğini belirten Çoklar, boşanmanın kimi birbiriyle örtüşen
farklı evrelerini şöyle sıraladı:
“Boşanma öncesinde eşler arasında yakınlığın azalmasını, eşlerin
birbirine yabancılaşmasını, çatışmaların artmasını içeren bir
’duygusal boşanma’ evresi, evliliğin hukuki olarak
sonlandırılmasına ilişkin bir ’yasal boşanma’ evresi, buna eşlik
eden para-mal paylaşımı ve nafaka ile ilgili sorunların yaşandığı
bir ’ekonomik boşanma’ evresi, anne-baba ve çocuk ilişkilerinde
velayet ve şahsi ilişki kurma düzenlemelerini içeren bir ’aile
boşanması’ evresi, sosyal yaşamdaki değişmelere ve yeni konuma
adapte olmayı gerektiren bir ’sosyal boşanma’ evresi ve tarafların
yeni bir düzenleme sürecine girdikleri bir ’psikolojik boşanma’
evresi söz konusudur. Boşanma, çoğu kez bir kayıp yaşantısı ve yas
süreci olarak da değerlendirilebilir. Eşler arasında çözülemeyen
çatışmalar, evlilik sona erdikten sonra da sürebilmekte ve geçmişe
ait sorunlar fiziksel ve psikolojik sağlığı olumsuz biçimde
etkileyebilmektedir.”
ÖFKE VE İNTİKAM DUYGULARIYLA BAŞA ÇIKILMALI
Işıl Çoklar, yaşanan psikolojik süreç içinde çözülemeyen
çatışmaların, uzmanlardan ’bağışlama’ odaklı psikolojik destek
alarak olumlu sonuçlandırılabileceğine dikkat çekti. Bağışlamanın,
öfke duygusu ve intikam alma isteğiyle başa çıkmayı içeren sağlıklı
bir tepki olduğunu anlatan Işıl Çoklar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak bağışlama eğilimi, kişilik özelliklerine, adaletsizlik
algılamasına, sorumluluğun nereye ve kime yüklendiğine ve intikam
güdüsünün yoğunluğuna göre bireyden bireye değişebilmektedir.”
Çoklar, bireye verilecek psikolojik destek sürecinde yalnızca
evlilik ve boşanma sırasında yaşanan çatışmaların değil, fiziksel
ayrılma ve hukuksal boşanma gerçekleştikten sonra devam eden
olumsuz duyguların da hedef alınması gerektiğini vurguladı.
Boşanma oranlarındaki küçük bir artışın toplumda panik
oluşturmaması gerektiğini belirten Çoklar, “Olumsuz niteliklere
sahip bir evliliği sürdürmektense, eşlerin evlilik yaşantısını
sonlandırmayı seçmelerinin daha sağlıklı sonuçlar ortaya
çıkarabileceği düşünülmelidir” dedi.
AİLE BÜYÜKLERİNDEN YARDIM İSTİYORUZ
“Türkiye Aile Araştırma Kurumu tarafından 2009’da yapılan bir
araştırma Türkiye’de boşanma nedenleri arasında ilk sırayı
çiftlerin evlilik hayatına aileler tarafından yapılan müdahalelerin
aldığına işaret etmektedir” diyen Çoklar, evlilik çatışmalarını
çözerken çiftlerin kendilerinin sorumluluk almaları, deneyimler
kazanmaları, gerektiğinde de uzmanlardan yardım almaları
gerekirken, yine aile büyüklerine başvurduklarını ifade etti.
Çoklar, “Partnerlerin geniş aileyle aralarına belli sınırlar
koyamamaları, evlilik birliğinin doğal gelişme süreçleri içinde
olgunlaşmasına da engel olabilmektedir” diye konuştu. Çoklar, diğer
boşanma nedenleri arasında, farklı ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de
de şiddetin, fikir uyuşmazlığının, alkol/madde kullanımının,
ekonomik sorunların ve eşlerin birbirlerinden beklentilerinin
farklı olmasının yer aldığına işaret etti.
BOŞANMAYA İLİŞKİN ÖNYARGILAR EGE’DE AZ
Ege Bölgesi ve İzmir’de boşanma oranlarının Türkiye genelinden
biraz daha yüksek olmasını değerlendiren Işıl Çoklar, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Eğitim düzeyi ve işgücüne katılma oranlarıyla
birlikte kadının statüsündeki yükselme, kadınların aile içinde
eşitlik taleplerini, eşler arasındaki çatışmaları ve kadınların
boşanmaya yönelik tutumlarını etkiliyor olabilir. Evlilik kurumunun
ne olursa olsun sürdürülmesi gerektiğine ilişkin kalıp yargıların
da, İzmir’de, daha geleneksel kentlerdeki kadar katı olmaması
mümkündür. Bu da kadınların boşanma sonrasında yaşadıkları
önyargıları, etiketlenmeyi ve ayrımcılığı bir miktar azaltıyor
olabilir. Sosyal destek sisteminin güçlü olması ve kadının ekonomik
bağımsızlığı da olumsuz nitelikte bir evliliğin sürdürülmesi yerine
boşanmanın tercih edilmesini kolaylaştırıyor olabilir.”
Çoklar, olumlu duygusal paylaşımlar yaşanmayan, eşlerin
birbirlerine değer vermedikleri, alınan uzman desteğine rağmen
sürekli ve yoğun çatışmaların çözülemediği bir evliliği
sonlandırmanın yalnızca kadın ve erkek için değil çocuklar için de
yararlı olabileceğine dikkat çekti. Araştırmaların, ebeveynler
arasındaki sevgisizliğin ve yoğun çatışmaların çocukların
psikososyal gelişimlerini olumsuz etkilediğini ortaya koyduğunu
anlatan Çoklar, sözlerini şöyle tamamladı: "Kopukluk, karşılıklı
değersizleştirme, gerginlik ve çatışmaların süreklilik gösterdiği
bir ortamda, korkular ve güvensizlikler içinde büyümektense,
bunlara tanık olmadan, ebeveynleriyle tek tek de olsa huzurlu ve
kaliteli zamanlar geçiren çocukların çok daha sağlıklı
yetişebilecekleri düşünülmelidir.”
Çoklar, bazı ülkelerde boşanmakta olan çiftlere yöneltilen,
sağlıklı bir boşanma sürecini nasıl gerçekleştirebilecekleri,
boşanma sırasında ve sonrasında etkili ebeveynlik rollerini nasıl
sürdürebilecekleri konusunda yapılmakta olan bilinçlendirme
uygulamalarının çok yararlı olduğunu ekledi.
(İHA)