İşte olay kapağın öyküsü

Abone ol

Arda Uskan, Türk basın tarihinde çığır açan dergi olarak bilinen Nokta'nın kapatılmasına neden olan 'olay kapağı'nın öyküsünü yıllar sonra okurla paylaştı...

Türk basın tarihinin 'efsane dergisi' Nokta'nın dönemin siyasi iktidarla başının belaya girmiş, kimi zaman toplatılmış, kimi zaman da kapatılmıştı. Nokta'nın  fırtınalı yıllarında yazı işlerinde yer alan Arda Uskan, o döneme ait ilginç bir kapak olayı nın arka planını anlattı.

Yazı: Arda Uskan
Kaynak: www.vatanim.com.tr

- Nokta'nın en çok konuşulan kapaklarından birine de YÖK Başkanı İhsan Doğramacı konuk olmuştu. YÖK'ün dördüncü yılıydı ve kurum ağır eleştirilere hedef oluyordu. Ama Doğramacı yine de çok güçlüydü ve dokunulmaz gibi görünüyordu. Haber toplantısında bu konu açıldı ve YÖK'teki olumsuzlukları gözler önüne seren bir kapak yapmaya karar verdik. Ama bu öyle bir kapak olmalıydı ki...

Öyle bir kapak oldu ki, yine ortalık birbirine girdi ve bu olay uzun yıllar hafızalardan silinmedi. Toplantıda bu konu konuşulurken, Salih Memecan, her zamanki gibi elindeki kocaman deftere bir şeyler karalıyordu. Dinlemez gibi görünür, sürekli çizerdi. Ama çizdiği karikatürler, desenler, hep o an konuşulanlar üzerineydi. YÖK konusunun nasıl işleneceği hakkındaki tüm detaylar konuşulup, toplantı bittiğinde, Salih yanıma gelip çizdiği bir karikatürü gösterdi ve "Kapağı böyle yapalım mı?" dedi... Elindeki karikatür eskizine bakınca dondum kaldım. "Nasıl yani?" dedim şaşkınlıkla... "Dört ayrı fotoğraf çekeriz, sonra üstüste montajlarız" dedi.

Bunu yapanları hapse attıracağım!

Gerçekleştirmek istediği eskizde, İhsan Doğramacı, İstanbul Üniversitesi'nin üzerine oturmuştu. Pantolonunu yere kadar indirmişti, külotunu sıyırmış, poposu ortadaydı. Oturduğu üniversite binası bir alafranga tuvalet gibi görünüyordu ve İhsan Doğramacı onun üzerine büyük abdestini yapıyordu. Kendimi tutamadım, güldüm, "Ciddi misin?" diye sordum.

"Ben ciddiyim ama Adil bey hayatta kabul etmez..."

"Şimdi göstermeyelim, yarın sabah ikisi Ankara'ya gidiyor, bir çaresini düşünürüz."

Ercan Arıklı ve Adil Özkol ertesi sabah Ankara'ya gittiler. Adil Özkol'a faks ile kapağın eskizini gönderdik. Sadece kağıt üzerinde bir çizim olduğu için pek belirgin değildi durum. Adil Özkol bunu üniversitenin üzerinde oturan Doğramacı olarak algılamış, Ercan Arıklı ile de görüşüp bir sakınca olmadığını bildirmişti. Salih hemen çalışmaya başladı. Önce üniversitenin bir fotoğrafını buldu, sonra fona yerleştireceği bulut resimlerini... İhsan Doğramacı'nın kafasını, kep giyerken eğilmiş olarak çekilmiş bir diasından çıkardı. Sıra işin en güç kısmına gelmişti... Kapaktaki YÖK Başkanı'nın poposu kime ait olacaktı?

Ruşen Çakır'ın direnmesi fayda etmedi. Derginin genç muhabirlerinden biriydi, yüzünün görünmeyeceğine ikna olunca, Salih'le birlikte stüdyonun yolunu tuttu ve bir kütüğün üzerine oturarak o meşhur fotoğrafı çektirdi. Memecan da artık bu dört resmi dekupe edip, mükemmel bir fotomontaj haline getirecek kadar ustalaşmıştı işinde. Duygu'yu soyamamıştı ama İhsan beyi soymuştu işte...

Ercan ve Adil Ankara'dan döndükleri zaman iş hemen hemen bitmiş, kapağın prova baskısı hazırlanmıştı. Sonunda fotomontajı yayın kuruluna gösterdik. Adil Özkol bu kadarını beklemiyordu doğrusu... Ercan Arıklı kahkahalarla gülmeye başladı. Hıncal Uluç karşı çıkanlardandı ama Hilmi Yavuz kıyameti kopardı. Ne de olsa o günlerde üniversitede öğretim üyesiydi. "Bunu bu şekilde yayınlarsanız o hafta dergiden imzamı çekerim" dedi. Ercan Arıklı hala kahkahalarla gülüyordu.

Fikrini almak için kapağı, yeni yayınlanmaya başlayan Gelişim Larousse Ansiklopedisi'nin Yayın Yönetmeni Adnan Benk'e götürdüm. Adnan Benk Fransız Filolojisi'nde doçentlik yaparken üniversiteden atılmıştı. Buna rağmen, kapağa şöyle bir bakınca, buz gibi bir sesle, "Bunu yapamazsınız..." dedi.

Yaptık...

1986 yılının 24 Mart Pazartesi günü yayınlanan hemen tüm gazetelerin birinci sayfasında yine Nokta'nın kapağı vardı. Olay bu kadar yayılmasaydı belki de İhsan Doğramacı'nın öfkesi de o kadar büyük olmayacaktı. Kendisini destekleyen Kenan Evren de bu duruma çok bozulmuştu. Üstelik o gün ihsan Doğramacı İstanbul Üniversitesi'nde rektörlerin biraraya geleceği bir toplantıya katılacaktı. Bu toplantıda Nokta'nın masaların altında elden ele dolaşması, bıyık altından gülüşmeler doğrusu çok tatsız kaçmıştı. Ardından Doğramacı'nın açıklamaları geldi: "Bunu yapanları hapse attıracağım, bu yayını yapan şirkete öyle bir tazminat ödettireceğim ki bir daha böyle bir terbiyesizlik yapamayacaklar" türünde beyanlardı bunlar...

Arıklı 10 milyon tazminat ödedi

Doğramacı ceza ve tazminat davalarını birlikte açtı. Mahkemede örnek olarak göstermek için, Stern, Figaro, Panorama gibi uluslararası dergilere mektuplar yazıp, bu tür bir kapak yapıp yapmadıklarını sorduk. Hayır, böyle bir suç işlememişlerdi... Savunmayı her zaman olduğu gibi Adil Özkol üstlendi. İhsan Doğramacı beni hapse attıramadı ama Gelişim o günün parasıyla 10 milyon tazminat ödemeye mahkum oldu. Olan Ercan Bey'in 10 milyonuna olmuştu.

Günün Önemli Haberleri