İşte Bahçeli'nin 'hayır' gerekçeleri
Abone olBahçeli, MHP'nin referandumda izleyeceği yol haritasını açıkladı ve neden 'hayır' diyeceklerini özetledi;
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin referandumda
izleyeceği yol haritasını açıkladı ve neden 'hayır' diyeceklerini
madde madde anlattı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
Bahçeli yaptığı açıklamalarla, "Hayır" kampanyası
öncesinde Ülkücüleri uyardı!.. Geçmişte Ülkücüye kurşun sıkanla,
Erdoğan'ı bir tutan Bahçeli, MHP'nin önemine dikkat çekti!..
İnsanlar yaşadıkça, toplumun yaşantısı ve ihtiyaçları değiştikçe ve
insanlık değerleri geliştikçe anayasaların da değişmesinin
kaçınılmaz olacağını ve Türk anayasasının da değişebileceğini ifade
eden Bahçeli, ancak bu
değişikliklerin ülkenin şartlarına göre yapılması gerektiğini aksi
takdirde ''Başka toplumları demokratik ve özgürlükçü yapan
bir anayasanın, bir diğer toplumu ayrışmaya kadar
götürebileceğini'' vurguladı.
BİZİM TARİHİMİZ DAYATMACI
''Bizim tarihimiz; dayatmacı, kopyacı ve taklitçi özgürlük
ve rejim hayranlarının bize özgü milli niteliklerimizi ihmalinin
sonucu, yabancı başkentlerden taşınan formüllerin bir ülkeyi nasıl
felakete götürebileceğinin en belirgin örneğidir'' diyen
Bahçeli, şöyle devam etti:
''Elbette ki Osmanlı'nın çöküşündeki tek nedeni Tanzimat'ı
ilan eden Mustafa Reşit Paşa'da, Avrupa ile işbirliğine açık Mithat
Paşa'da ve hatta sömürgecilerle el ele veren Damat Ferit Paşa'da
arayamayız. Ancak bu çözülmenin bir süreç içinde
gerçekleştiğini, yaklaşık yetmiş sene içinde batılı dayatmalara
teslim olan elitlerin, hatta bu dayatmaları bir sevda olarak
yorumlayan idarecilerin, yabancılarla iş birliği yapılmasını bir
ideoloji haline getiren aydınların kusurunun ve körlüğünün eseri
olduğunu da söyleyebiliriz.
1839'da Gülhane'de heyecan içinde ferman okuyan aciz devlet adamı,
hayatta bile olmadığı 1920'lere gelindiğinde ülkesinin yıkılacağını
muhtemelen beklemiyordu da, öngörmüyordu da. Elbette ki, sözde
özgürlük, eşitlik ve adalet gibi önemli kavramların peşine takılmış
olanlar mesela on sene sonra devletin ortada kalmayacağını hesaba
katmıyorlardı.
Döneminde masum talepler olarak görülenlerin altı yüz
yıllık bir koca imparatorluğu dağıtacağını, etnik kimliklerin
dirileceğini, kaynakların sömürüleceğini ve yüzyıl içinde
toplumların birer birer ayrılarak, devleti Anadolu'ya hapsedeceğini
istemiyorlardı ve beklemiyorlardı.''
TÜRKİYE GEÇMİŞTEN DERS ALMALI
Türkiye'nin geçmişten dersler alması gerektiğini ifade eden
Bahçeli, ''Biz bu konuda,
ecdadımızın bu yıkımı en iyimser haliyle, istemeden ama gelişmeleri
de hesaba katmadan yaptığına yormak gerektiğini düşünüyoruz.
Onların gerisinde ders alacakları yaşanmış tecrübeler yoktu.
Ama bir asır sonra aynı küresel oyunlara bir kez daha
düşenler için masum diyemeyeceğimiz gibi, cahil veya gafil tanımı
bile bunları karşılamaya yetmeyecektir. Geride kalan yüzyıllarda
başımıza nelerin geldiğini bilerek yine aynı karanlık yollara
sapmak isteyenleri bugün tanımlayacağımız tek kavram kalmıştır, o
da ihanettir'' görüşünü savundu.
Bahçeli, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Bir millet bu zillete bir kere düşer, bir
devlet bu hatayı bir kere yapar, ve aydın ise bu şuursuzluğu şayet
ders çıkarmışsa tekrarlamaz. Yıkımın yenisine ne Türkiye;nin, ne
Türk milletinin tahammülü vardır.
Dikkat ediniz, yüz otuz yıllık çözülmenin bütün aktörleri bugün de
karşımızdadır; dayatmalara teslim olmuş idareciler, iş birlikçi
basın mensupları ve lobiler, Batı'ya tapınan yabancı hayranı yerli
misyonerler, çareyi dışarıda arayan çağdaş muhip cemiyetleri, geri
kalmış olmayı milletine vehmeden taklitçiler, Paris'te, Londra'da
olanı kullanarak, takarak, giyerek gelişeceğimizi zanneden
ahmaklar, kalkınmayı yalnızca parlamento, gelişmeyi yalnızca
demokrasi, zenginliği lüks semtlerdeki vitrinlerden ibaret
görenler, yabancıların denetim ve kontrolüne geçmiş elitler,
kurtuluşu ve çözümü dış dünyanın vizyonunda arayanlar ile nihayet o
gün ülkemizi çöküşe el birliğiyle, ama bilerek ama bilmeden
götürenlerin tamamı bugün de mevcuttur. Dışarı çıktığınızda
etrafınıza bakınız, o günkü aktörlerin hepsi istisnasız şimdi de
vardır.''
ELBETTE 12 EYLÜL İLE HESAPLAŞACAĞIZ
Konuşmasında ''Elbette 12 Eylül ile
hesaplaşacağız'' diyen Bahçeli, ancak bunun yönteminin farklı
olacağını bildirdi.
''Biz, başkaları günübirlik çıkarların peşinde koşuyor
diye, ucuz hesaplaşmaların tuzağına takılıyor diye, küresel bir
sarmalın dibine çekiliyor diye, başımıza gelecek felaketleri
öngöremiyor diye ve sırf siyaset olsun diye, ülkemizin geleceğini
ateşe atamayız'' diyen MHP lideri, şöyle devam etti:
''Elbette ki 12 Eylül 1980'le hesaplaşacağız. Elbette ki
yapılanları unutmayacağız. Çekilen çileleri hafızalarımızda
taşıyacağız. Haklarımızı asla helal etmeyeceğiz. Bunlar bizim iki
cihanda namusumuza emanettir. Ve bu emanete asla hıyanet
etmeyeceğiz. Ama bizim unutmayacaklarımız sadece bunlar mıdır?
Soracağımız hesaplar, yalnızca bu dönemden mi ibaret olmalıdır?
Bizim mağduriyetlerimiz sadece bu döneme mi aittir? Devrin
şartlarında, en müşkül anlarda gösterdiğimiz fedakarlıkları bir gün
bile hayırla hatırlamayanların oyuncağı mı olacağız? Gencecik
fidanlarımız toprağa verilirken, 'kim bu can verenler' diye merak
edip ardımızdan bir Fatiha'yı bile esirgeyenlerin tuzağına mı
düşeceğiz? Bunlar 'neyin mücadelesini veriyorlar, ne yiyip ne
içiyorlar, nasıl yaşıyorlar' diye merak ederek Allah rızası için
hatırımızı bile sormayanların, figüranı mı olacağız?
Hayır, yüreğinde millet sevgisi olan hiçbir arkadaşım buna kanmaz.
Yedi buçuk yıldır milliyetçi kadrolara her görevde, en az ihtilal
hükümeti kadar kan kusturan bu alçaklara inanmaz. Bunların yıllar
sonra, neden bizim peşimize düştüklerini sorgular. Neden başka
hiçbir konuda bizleri önemsemiyorken, konu sözde ihtilalle
hesaplaşmaya gelince ülkücüleri sahaya sürmeye çalıştıklarını
düşünür. Bugün ekran ekran gezerek bize yanaşmaya çalışanların, dün
karşımızda hıyanet kusanlar olduğunu bilir.
Ve şayet bu yanlışa düşmüş olanlar etrafına bakarak; sırf ülkücü
olduğu için, sırf partimize yakın bulunduğu için; işinden atılmış,
sürgün yemiş, kimliğini gizlemek zorunda bırakılmış, görevinden
alınmış, terfisi engellenmiş, çoluk çocuğundan ayrı düşürülmüş,
mahkemelere gönderilmiş mağdurlara bakar ve utanır.''
Sözlerinin devamında ''Dün 'halklara özgürlük' diyerek ülkücülere
kurşun sıkan hainler karşımızdaydı. Verilen mücadele millet adına
bunlarlaydı'' diyen Bahçeli,
''Bugün ise aynı sloganın yeni sahibi, milletimizi otuz
altıya bölmek isteyen Recep Tayyip Erdoğan karşımızdadır.
Milletimizi kimliklere ayırmak isteyen PKK ve uzantıları
karşımızdadır. Bugün demokrasi içinde vereceğimiz mücadele yine bu
yıkıcı ve bölücü zihniyetlerledir. Bu itibarla, geçmişte verdiğimiz
şerefli mücadeleyi de, maruz kaldığımız haksızlıkları da
hatırlayacağız, hatıralarını yaşatmaya devam edeceğiz''
şeklinde konuştu.
HAKLARIMIZI HELAL ETMEYECEĞİZ
MHP'nin yokluğunda ülkenin ne konumlara geleceğini sorgulayan
Bahçeli, MHP'nin siyaset içindeki önemine dikkat çekti:
"Bugün partimizin hiç olmadığını, üç hilalin hiç
parlamadığını düşünün. Ülkemizin en ücra köşelerinde bize gönül
verenlerin hiç bulunmadığını sayın, Türkiye’nin hangi musibetlerle
yüz yüze geleceğini, meydanı boş bulacaklarının nasıl at
koşturacaklarını düşünün" diyen Bahçeli sözlerini şöyle
sürdürdü;
Biz başkaları, günlük birilik çıkarları peşinde koşuıyor diye,
küresel bir sarmalın dibine çekiliyor diye, felaketleri ön
göremiyor diye, siyaset olsun diye ülkemizin geleceğini ateşe
atamayız. 12 Eylül 1980’le elbette hesaplaşacağız, çekilen
çileleri hafızalarımızda taşıyacağız, haklarımızı asla helal
etmeyeceğiz, bunlar bizim iki cihanda namusumuza emanettir. Ama
bizim unutmayacaklarımız sadece bunlar mıdır? Soracağımız
hesaplar bu dönemden mi olmalıdır? Devrin şartlarında, en müşkül
anlarda, gösterdiğimiz fedakarlıkları bir gün hatırlamayanların
oyuncağı mı olacağız?
PKK VE AKP HEDEFLERİ ÖRTÜŞÜYOR
AK Parti'nin yıkımı kabul ettirmek için tehlikeli bir siyasi yol
izlediğini vurgulayan MHP Lideri, "PKK ve AKP’nin siyasi
hedef ve talepleri örtüşmektedir. Başbakan ve AKP
zihniyeti yıkım denen açılımdan, kimliklerin kışkırtılmasından
vazgeçmediklerine göre bunlar ileriki anayasa paketlerine
bırakılmıştır" dedi.
İŞTE 'HAYIR'IN GEREKÇELERİ... AYRINTILAR DİĞER
SAYFADA...
Daha sonra da toplantı gündeminin asıl konusuna
dönerek, partisinin 'hayır' gerekçelerini
madde madde sıraladı.
"MHP’den, yegane varlık nedenimiz ve bağlılığımızın kaynağı olan
aziz millet bağlılığının aşamalı olarak tahrip edilmesine desteğe
bekleyemez isteyemez ve MHP de bu talepleri sineye çekemez" diyerek
sözlerine başlayan Devlet Bahçeli, açıklamaları şöyle sürdürdü;
"Referandum takvimine uygun süreç başlamıştır. 60 günlük sürede
milletimizin aydınlatılması kaçınılmaz hale gelmiştir. MHP
gerekçelerini defalarca halkıyla paylaşmıştır. Kararımız Hayır
olacaktır.
Gerekçelerimiz şunlardır:
1-Anayasa metinleri kutsal metin değildir. Değiştirilebilir. 82
anayasası da değişme yolundadır. Ancak bu değişiklik toplumun iç
dinamiğinden doğması esas olmalıdır. Oysaki son anayasa değişikliği
milletin talebinden ziyade yabancıların talepleri ve istekleridir.
Geniş ve toplumsal bir yapıya oturtulmadığı zaman uzun soluklu bir
anlaşma olmayacaktır. Milletin taleplerine cevap vermeyen dışardan
sipariş edilen anayasa değişikliğine hayır oyu verecektir.
2-Anayasalar demokratik tartışma üslubuyla hazırlanmak zorundadır.
Uzlaşma arayışları ahlakı ve ortamı ile yapılacak ittifak
anayasaların etik kaynağı olmak zorundadır. Bu süreçte ise
partimizin ve diğer aktörlerin görüşlerine itibar edilmemiştir. Tek
taraflı bir karar alınarak yapılmıştır. Beğenen beğendi beğenmeyen
beğenmedi anlayışı kafalarda başka hesapların olduğunu
göstemriştir. Partimizin önerileri de görmezden gelinmiştir.
Dayatılmış düşüncelere MHP hyaır oyu verecektir.
3- Anayasalar siyasal ve toplumsal huzurun hiç değilse asgari
düzeyde sağlanmasını amaçlamıştır. Bir anayasayı TBMM'de çoğunluğu
olan mbir siyasi poartinin hazırlanması anayasanın sivilleştiği
anlamını taşımamaktadır. 1982 anayasasını sivil bir komisyon
hazırlanmıştır. Tek başına iktidar gücünün yetkilerini başına
buyruk kullanan bir iktidar iş başındadır. Devlet kurumları
arasında ağır suçlamalar var. Yasama yürütme ve yargı alanlarında
bir birlerinin görev alanlarına müdahale vardır. Kutuplaşma ve
cepheleşme süreci yaşanmıştır. Türkiye'yi yönetme kabiliyetini
yitirmiş bir partinin hazırladığı paket doğru değildir. Bu süreçte
sağlıklı sonuç alınamayacağı için anayasa değişikliğine hayır oyu
verecektir.
4-Anayasanın değişmesi için uygun ortam, nisbi bir denge ortamına
ihtiyaç vardır. Toplumsal dinamiklerin kışkırtıldığı bakidir. Bu
haliyle aslında toplumsal uzlaşmayı sağlaması gereken anayasa
şimdiden kutuplaşmanın nedeni olmuştur. Bu tartışmalar barışa değil
çatışmaya kapı aralayacaktır. MHP yeni kutuplaşmaların önüne geçmek
için Anayasa değişikliklerine hayır oyu verecektir.
5-Anayasaların değişme yeri TBMM'dir. Anayasayı değiştirecek ahlak
ve olgunluğa sahip olmak zorundadır. Anayasa lekelenmiş
zihniyetlerin değiştirebileceği bir metin değildir. bu beyhude bir
hevestir. Başbakan ve arkadaşların uzlaşmaz tavırlarına, dayatmacı
anlayışına, bölücü terörle girdiği sıcak ilişkilere, yıkıcı
projelere, uluslararası dayatmalara karşı teslimiyetine, onların
demokrat olduğu iddialarına da inancımız kalmamıştır. Bu tarz bir
anlayışın hazırladığı metine elbette hayır oyu vereceğiz. MHP 8
yıla yaklaşan şaibeli ilişkilerin odağı olmuş bir partinin
hazırladığı anayasa değişikliğine hayır oyu verecektir.
6-Anayasalar hükümet beyanı değildir. Anayasaları değiştirecek
iradelerin demokratik hassasiyeti taşıması gerekmektedir. Oysa
bugüne kadar millet yararına hiç bir adım atılmamıştır. Temiz
toplum temiz siyaset tekliflerini reddetmiş bir siyaset anlayışıyla
karşı karşıyayız. MHP ve AKP arasında bir emir-komuta ilişkisi
olamayacağı gibi dayatmalara asla boyun eğmeyecek ve asla açıktan
destek vermeyecektir. Tek taraflı anayasa değişikliklerine hayır
oyu verecektir.
7- Mevcut anayasa AKP anayasıdır, dayatmadır. İş birliği adı
altında onayımız istenmiştir. MHP'nin siyaset ahlakına aykırıdır.
AKP'nin zihniyetinin tekliflerimize yönelik muhalif tutumu
bellidir. TCK'da Türklüğün tanımını değiştirmeye çalışırken
söylediklerimizi ciddiye almayan zihniyetin varlığı bilinmektedir.
MHP uyarı ve önerilerine kulaklarını tıkayan zihniyetin hazırladığı
Anayasa paketine HAYIR diyecektir.
8- Samimiyet ve güvenirlirlik çok önemlidir. AKP'nin partimize
tavrı bilinmektedir. 22 Temmuz tavrı ortadadır. Faşist, kafatasçı
diyerek iftirada bulunan hergün hakaret eden zihniyetle buluşma
şansı kalmamıştır. Bu nedenle gıybet yapan zihniyetin Anayasa
paketine hayır diyecektir.
9- AKP'nin mevcut değişiklik talebi gündemi değiştirmek ve siyasi
çıkar sağlamak için hazırlanmıştır. MHP iflasına bahane arayan
hükümetin Anayasa değişikliğine hayır diyecektir.
10- AKP samimi ve dürüst değil, içten pazarlıklıdır.
Özgürlükleri kısıtlayan şeffaflıktan kaçan, medyayı sindiren
zihniyetin demokrasi istediğini söylemek tam bir garabettir.
Anayasa paketi AKP'nin özel ihtiyaçlarıyla gizli gündemi ışığında
şekillenmiştir. Özellikle bölücülüğün aldığı yeni boyut Erdoğan'ın
eseridir. Gizli gündeminin olduğu ise açıktır. MHP ülkemizi
bölünmeye götüreek sürecin ilk adımı olan Anayasa değişikliğine
hayır diyecektir.
11- Anayasa değişikliği ahlak ve erdemle yapılmalıdır. Biz
değişiklikleri uzlaşma alanı olarak görmekteyiz. Siyaset ahlakı
olmadıkça sonuç alınamaz. AKP anayasası vekiller tarafından
sulandırmıştır. MHP siyasi namustan uzak Anayasa değişikliğine
hayır diyecektir.
12- Anayasa milli bekadan ayrı düşünülemez. Erdoğan ve kadrolarının
icraatları kuşku yaratmıştır. AKP asırlık bölünme projelerini
PKK'dan devralınmıştır. Başbakan'ın hayali olacak 36'ya bölme
hedefi ortadardır. MHP bu zihniyetin önünü açmamak millletin
kardeşliğini sürdürmek için HAYIR diyecektir.
13- AKP'nin demokrasiden ne anladığıu 8 yılda açığa çıkmıştır. MHP
bölünmeyi maruz gören zihniyete yenik düşmeyecek ve hayır
diyecektir.
14- Anayasa Özgürlük getirecek iddiaları yalandır. AKP'ye göre
parçalanma sürecindeki engellerin kaldırılması da özgürlük
demektir. Milleti parçalara bölmekte özgürlüktür. Bu yüzden MHP
hayır diyecektir"