İşte Azınlık Okulları raporu
Abone olTarih Vakfı’nın hazırladığı “Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları” raporunda, azınlık okullarıyla ilgili çarpıcı veriler açıklandı. Raporda, ...
Tarih Vakfı’nın hazırladığı “Geçmişten Günümüze Azınlık
Okulları” raporunda, azınlık okullarıyla ilgili çarpıcı veriler
açıklandı. Raporda, Osmanlı döneminde sayıları 6 bin 437 olan
gayrimüslüm okullarının, Cumhuriyet döneminde 23’e kadar düştüğü
ifade edildi.
Tarih Vakfı son dönemlerde sıkça tartışılan azınlık okullarıyla
ilgili çarpıcı bir rapor sundu. Tarih Vakfı Başkanı Gürel Tüzün,
Uluslararası Azınlık Hakları Grubu Üyesi Nurcan Kaya, Sabancı
Üniversitesi Öğretim Üyesi Selçuk Akşin Somel, Gazeteci Mihail
Vasiliadis, Yeşilköy Ermeni İlköğretim Okulu yöneticisi Garo Paylan
hazırladıkları “Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları” raporunu
açıkladı. Raporda, Osmanlı Devleti’nde gayrimüslüm okullarının bir
hayli çok olduğunu gösterirken, Cumhuriyet döneminde bunların
azınlık durumuna düşürüldüğünü ve sayılarının yok denecek kadar
azaltıldığı belirtildi.
“TARİH, OSMANLI’DAKİ GAYRİMÜSLİM EĞİTİMİNİ DOĞRU GÖSTERMİYOR”
“Gayrimüslim okulları nasıl azınlık okulu haline geldi” konulu bir
rapor hazırlayan Sabancı Üniversitesi Öğretim üyesi Selçuk Akşin
Somel, şunları kaydetti: “Türkiye’deki eğitim tarihinin yazımında
bazı sorunlar var. Hiçbir şekilde gayrimüslim eğitimi Osmanlı
eğitiminin bir parçası olarak ele alınmıyor. Gayrimüslim eğitimi
bir yabancı eğitimin parçası gibi görülüyor. Osmanlı imparatorluğu
boyunca Müslümanlarla gayrimüslimler arasında gerçekleşen
sosyoekonomik, siyasi etkileşimler herhangi bir şekilde dikkate
alınmıyor. Osmanlı devletinin parçalanması sonucunda adeta
gayrimüslim okulları düşmanların beşinci bir kolu muamelesi
görülerek anlatılıyor. Osmanlı son döneminde gayrimüslim okulların
gerek Rum, gerek Ermeni eğitimi Osmanlı’nın sosyoekonomik
gelişmesinde çok önemli rolleri olmuş birer eğitim ağı. 1876
yılında 93 harbi öncesinde Osmanlı imparatorluğunun nüfusunun yüzde
40’ı gayrimüslimdi. İmparatorluğun ayrılmaz bir parçası olduğundan
bahsediyoruz.”
Uluslararası Azınlık Hakları Grubu Nurcan Kaya ise azınlık
sorunlarının sorunları ve çözüm yollarını ele aldığı raporu
açıkladı.
Raporun İngilizce, Türkçe, Rumca, Ermenice hazırlandığını belirten
Nurcan Kaya, “Raporun ikinci cildin girişinde cumhuriyetin kuruluş
ideolojinin, yani tekçi, tek ulus yaratma ideolojisinin azınlıklara
nasıl baktığı bu bakışla birlikte azınlık okullarının da nereye
koyduğunu araştırdım. Azınlıkların kendi topraklarında nasıl
şüpheliler ve yabancılar olarak görüldüklerini anlatıyor” dedi.
“OSMANLI DEVLETİ’NDE 6 BİN 437 GAYRİMÜSLİM OKULU FAALİYET
GÖSTERİYORDU”
Kaya, raporun 6-7 Eylül gibi siyasi olayları da ele aldığını
belirterek, “Osmanlı’daki gayrimüslim okul sayılarına baktığımızda
çok çarpıcı rakamlarla karşılaşırız. Örneğin 1894 yılı verilerine
göre imparatorluk bünyesinde 6 bin 437 gayrimüslim okulu vardı ve
bunların arasında pek çok sayıda etnik dini topluluk vardı.
İstanbul’da sadece aynı dönemde 302 okul vardı. O okullar bu günkü
şartlara kıyasen çok kapsamlı bir özerklikten
yararlanabiliyorlardı. 1913-1914 döneminde imparatorluk çok daha
küçülmüş olmasına rağmen 2 bin 580 gayrimüslim okulunun varlığından
söz ediliyor. Osmanlı’nın son dönemlerinde aslında gayrimüslim
okullar biraz şeytani varlıklar olarak görülüyorlar. Bu, 1920’li
yıllarda çok güçlü bir hal alıyor” diye konuştu.
“ANADİLDE EĞİTİM SAĞLAMAK DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜĞÜDÜR”
Kaya, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun gayrimüslimleri toplumdan
ayrıştırıcı bir rol olduğunu ifade ederek, Şunda Milli Eğitim
Bakanlığı’nın web sitesinde Tevhidi Tedrisat kanunundan söz
edilirken, imparatorluk zamanındaki azınlık okullarından söz
ederken bunların milli kültürün gelişmesinin önünde engel oldukları
ifadesi hala yer alıyor. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde azınlık
okulları aslında güvenceye alındı. 1923 yılında kabul edilen Lozan
Anlaşması azınlıkların kendi eğitim ve öğretim kurumlarını kurma,
bunları yönetmeyi güvenceye aldı. Azınlıkların yoğun olarak
yaşadığı yerlerde ilkokullarda azınlık dilinde eğitim vermenin de
devletin görevi olduğunu söyledi ki, bu Türkiye’de hiçbir zaman
gerçekleşmedi. Devlet eliyle azınlık dilinde eğitim verilmedi”
dedi.
“Anadilde eğitim sağlamak devletin yükümlülüğüdür” diyen Kaya,
bugün Türkiye’de 23 azınlık okulunun olduğunu belirtirken,
hükümetin azınlık okullarıyla ilgili attığı adımların kendileri
için umut verici olduğunu söyledi.
DEVLET, AZINLIK OKULLARI İÇİN ÖĞRETMEN YETİŞTİRMELİ
Garo Paylan ise anadilde eğitimin insanın en doğal hakkı olduğunu
belirterek, “Anadilde eğitim yüzyıllardır bu ülke var. Bugünlerde
baktığınızda sanki bu halk ilk kez verilecekmiş gibi gösteriliyor.
3-4 dilin bir arada yaşadığı iklimler yüzyıllardır bu topaklarda
var” diye konuştu.
“Öğrenci kaybımız var” diyen Payla azınlık okulları için öğretmen
de yetiştirilmesi gerektiğini belirterek, “Son yıllarda öğrenci
ayımızı koruyoruz ama eğitim öğrencisiz olmaz, öğretmensiz hiç
olmaz. Fakat Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda Ermeni
öğretmen yetiştirecek bir kurumumuz yok. Ermenice derslerine
öğretmenler var fakat bunlar eğitim fakültelerinde Ermenice ders
öğretmeni olarak yetiştirilmiyorlar. Bu yöndeki talebimiz Ermenice
ders öğretmenlerinin yetiştirileceği bölümlerin açılması” şeklinde
konuştu.
“TEVHİD-İ TEDRİSAT’LA AZINLIK HAKLARI YOK OLDU”
Gazeteci Mihail Vasiliadis de, Tevhid’i Tedrisat kanununu
eleştirerek, “Azınlık sorunları Lozan’da ele alındı. Lozan’da
kendilerine anadilde eğitim hakkı tanıdılar. Tevhid-i Tedrisat
Kanunu’yla bu hak buharlaştı yok oldu” dedi.
Azınlık okullarında Türk müdür yardımcısı kavramını eleştiren
Vasiliadis, Gökçeada’da yeniden açılan Ruhban okulunun kendilerini
sevindirdiğini söyledi.
(İHA)