İşte aşkın evreleri
Abone olBeraberlikler uzadıkça ilişkilerin seyrinde de farklılıklar olması normaldir.
Uzun zamandır biriyle berabersiniz ve ilişkinizin gidişatından
son derece memnunsunuz. Derken yavaş yavaş, ama gözle görülür bir
biçimde, üstelik ortada elle tutulur hiçbir neden yokken onun
sizden uzaklaştığını, sizinle daha az ilgilendiğini, sık sık
düşünceli bir ifadeyle uzaklara daldığını, bir davranışının ötekini
tutmadığını fark etmeye başladınız ve bu durum sizi müthiş
endişelendiriyor. Size olan aşkının azaldığından tutun da başka bir
kadının varlığına kadar en kötü ihtimaller kafanızda cirit atıyor.
Fakat bütün bunları düşünürken bir şeyi unutuyorsunuz: Hiçbir
duygusal birlikteliğin başladığı gibi devam etmediği gerçeğini.
Sevdiğiniz erkekteki değişikliklerin, sonun başlangıcı olduğunu
düşünmek yerine neden aşkın doğasını objektif bir gözle analiz
etmeye çalışmıyorsunuz.
1 ay: Aşk sarhoşluğu
İlişkinin birinci ayının sonunda, iki taraf da aşkın heyecan ve
coşkusunun yanı sıra baskı ve stresini de yaşamaya devam eder.
Neyse ki birbirini henüz yeterince tanımamaktan kaynaklanan
endişeler "balayı" psikolojisinin yaşattığı hoşgörüyle dengelenir.
Bu dönemde sizi arkadaşlarıyla, hele ailesiyle tanıştırmasını
beklemeyin, çünkü buna hazır değildir. Hatta belki böylesi çok daha
İyi, çünkü bu sayede baş başa kalabilir, Önce birbirinizin kişisel
alışkanlıklarını ve zevklerini öğrenebilirsiniz. Siz de onu kendi
arkadaşlarınızla tanıştırmakta acele etmeseniz iyi olur. Eğer bu
ilişkinin sağlam temeller üzerinde yükselmesini istiyorsanız, önce
birlikte vakit geçirmekten zevk alıp almadığınızı
öğrenmelisiniz.
Cinselliğe gelince... İlişkinizin henüz yeni başladığını unutmamalı
ve ilk etapta kendi isteklerinizi gerçekleştirmek yerine karşı
tarafın beklentilerini keşfetmeye çalışmalısınız. Bu dönem, yatakta
uyumlu olup olmadığınızı öğrenmek açısından sizin için harika bir
fırsat. İlk heyecan ve gerginlikleri atlattıktan sonra sevgilinizle
sadece seks konusunda değil, her konuda çok daha rahat iletişim
kurabildiğinizi göreceksiniz.
3 ay: Taşlar yerine oturuyor
Artık kendinizi kelimenin tam anlamıyla "çift" olarak gördüğünüz
bir döneme girdiniz. Birbirinizi daha iyi tanıyorsunuz, taşlar
biraz daha yerine oturdu, onun arkadaşları ve ailesiyle tanıştınız;
tabii o da sizinkilerle...
İlişkinizin bu aşamasında karşılıklı beklentilerinizin ve
sorumluluğunuzun artmasına hazırlıklı olmalısınız. Mesela siz kendi
adınıza sevdiğiniz erkeğin ilişkinizin geleceği konusunda ne
düşündüğünü ölesiye merak etmeye başlayabilirsiniz. Bunu ona açıkça
sormaktan çekinmeyin. Ama sormaktan sormaya fark olduğunu da asla
unutmayın. Üç ayın sonunda kalkıp da "Benimle evlenmeyi düşünüyor
musun? Düşünmüyorsan, boşuna vakit kaybetmeyeyim" derseniz,
kesinlikle olumsuz yanıt alacağınızdan emin olabilirsiniz. Eğer
sorunuzu daha üstü kapalı bir biçimde formüle edemeyeceğinizi
düşünüyorsanız, gözünüzü açın ve ondan gelen sinyalleri daha sıkı
takip etmeye başlayın. Konuşurken araya sıkıştırdığı, "gelecek vaat
eden" sözlerden, hayallerinden ve ileriye yönelik planlarından
bahsederken sizi bu planlara dahil edip etmeyişinden, ilişkinize ne
kadar ciddi baktığını anlamanız mümkün.
6 ay: Kritik günler
Birbirinize aslında ne kadar bağlandığınız ilişkinizin bu
aşamasında ortaya çıkacak. Onun kusurlarını ve size uymayan
yanlarını görmeye başlayacaksınız, karakterleriniz arasındaki
uyuşmazlıklar su yüzüne çıkacak. İlişkiniz bütün bunları
kaldırabiliyor mu? Anlaşmazlıkları anlayış, iletişim ve uzlaşmayla
giderebiliyor musunuz? Her konuda konuşmayı, ama bunu yaparken
meseleyi kişiselleştirmemeyi ve birbirinizi kırmamayı başarabiliyor
musunuz? İlişkinizin altıncı ayında bütün bunlar son derece önemli.
Çünkü bugüne kadar sürekli ortak noktalarınıza odaklanmıştınız,
bundan sonraysa aranızdaki farklar ön plana çıkacak. Eğer aşkınızın
düşüşe geçmeye başladığı noktada bu boşluğu arkadaşlık ve sevgiyle
kapatabiliyor ve hala paylaşacak bir şeyler bulabiliyorsanız,
birlikte vakit geçirmek size hala zevk veriyorsa, beraberliğiniz
testi geçti demektir. Fakat birbirinizden sıkıldıysanız,
buluştuğunuzda konuşacak konunuz yoksa, ikinizin de gözü başka
insanlara kayıyorsa ve yeni bir aşk arayışı içindeyseniz,
ilişkinizin bundan sonrası pek iç açıcı gelmeyecek demektir.
18 ay: Yapışık ikizler
Aradan on ay daha geçti ve artık çevrenizdeki insanlar sizi ayrı
düşünemez hale geldiler. Adeta bir elmanın iki yansı gibisiniz.
Fakat aynı zamanda çok da tehlikeli bir döneme girdiniz. Tam da bu
"yapışık ikiz" sendromu sizin ya da onun -ya da ikinizin birden-
kendinizi kapana kısılmış hissetmenize, birey olma duygusunu
yitirmenize ve özgürlüğünüzü sonsuza dek kaybettiğinize inanmanıza
neden olabilir. Fakat bu tip duyguların sizi bu ilişkiyi bitirme
noktasına getirmesine sakın İzin vermeyin, çünkü bunlar çok doğal,
ama kesinlikle geçicidir. Artık birbirinizin hayatının ayrılmaz bir
parçası olabilirsiniz, fakat bu aşamada ilişkiyi tüketmemek adına
kesinlikle kendinize ayrı, sevgilinizden bağımsız bir yaşam alanı
açın ve bu alana sonuna kadar sahip çıkın. Bunu hem ilişkiniz, hem
de kendiniz için yapmalısınız. Tamamen kendinize ait arkadaşlar ve
hobiler edinin, bazı sosyal etkinliklere yalnız katılın, eski
dostlarınızla buluşun, kendinize vakit ayırın. Aynı şeyleri yapması
için onu da teşvik edin, çünkü bu dönemde ihtiyacınız olan asıl
şey, birlikte va¬kit geçirmeyi biraz olsun özlemek...
2 yıl: Bağlılık ve sevginin gücü
Artık ilişkiniz kendini kanıtladı ve geleceğe yönelik daha ciddi
planlar yapabilirsiniz. Zaten çoğu birliktelikte evlilik ya da aynı
eve taşınma gibi konuların gündeme gelmesi bu döneme denk düşer.
İlişkide her günün balayı gibi yaşanmadığını gördünüz, birlikte bir
yığın zorluğa göğüs gerdiniz ve sonunda fırtınalı bir aşkın yerini
sağlam bir dostluk, bağlılık ve sevgiyle doldurmayı ba¬şardınız.
Ama eğer "her şey tamam" diye rahatlayıp ilişkinizi savsaklamaya
başlarsanız, bu birliktelik iki yıl sonra değil, yirmi iki yıl
sonra da bitebilir ve siz nerede hata yaptığınızı bir türlü
bulamazsınız. Duygusal beraberliğin her aşamasında emek vermenin ve
açık iletişimin önemini unutmayın.