İşte Alman adaleti!
Abone olAlmanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütünün faaliyetlerini araştıran Federal Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarını tamamlay...
Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütünün
faaliyetlerini araştıran Federal Meclis Araştırma Komisyonu
çalışmalarını tamamlayarak raporunu açıkladı. Rapor, güvenlik
güçlerini ağır şekilde eleştiriyor.
Yasama döneminin sona ermesi ile Federal Meclis’te oluşturulan NSU
Cinayetlerini Araştırma Komisyonu, hazırladığı raporu tamamladı.
Raporda, Alman güvenlik birimleri sert şekilde eleştiriliyor.
Raporu, perşembe günü Berlin’de, komisyonun Sosyal Demokrat Partili
(SPD) Başkanı Sebastian Edathy kamuoyuna açıkladı.
Edathy, Neonazi cinayetleri soruşturmasında Alman güvenlik
birimlerinin yaptığı hatalar zincirini "emsalsiz tarihi bir
fiyasko" diye niteledi. Güvenlik birimleri arasında, şimdiye dek
işbirliğinden ziyade çekişme yaşandığını kaydeden politikacı, hukuk
devletinin temel ilkesi olan, kişinin can güvenliğinin sağlanması
ve işlenen suçun objektif bir şekilde soruşturulması ilkelerinin,
NSU kurbanlarında ihlâl edildiğini söyledi. Edathy "Bu benim
gözümde utanç verici" diye konuştu.
"NEONAZİ TEHLİKESİ HAFİFE ALINDI"
Raporda, federal ve eyalet istihbarat teşkilatlarının analizlerinin
aşırı sağ terör tehlikesini yanlış ve üstünkörü bir şekilde,
tehlikesizmiş gibi gösterilmiş olduğu, ifadeleri yer aldı. Komisyon
Başkanı Sebastian Edathy, "Militan Neonazi tehlikesi, bir daha asla
hafife alınmamalı" dedi.
Edathy "Ağır ceza gerektiren bir suç olayında, soruşturmanın
biçiminin kurbanın etnik kimliğine bağlı olması, kesinlikle kabul
edilemez. Eğer birinin başına bir şey gelirse, soruşturmanın, o
kişinin görünüşünden bağımsız, kapsamlı, çok yönlü ve her türlü
sonuca açık bir biçimde yapıldığından, bu ülkede yaşayan herkesin
emin olması gerekir. Ancak bu durum, NSU cinayetleri kapsamındaki
10 cinayetten 9’unda böyle olmadı. Bu 8 Türk ve bir Yunan kökenli
cinayet kurbanında, böyle olmadı" diye konuştu.
"YÜZ KIZARTICI BAŞARISIZLIK"
Komisyonun Başkan Yardımcısı Stephan Stracke de Alman güvenlik
kurumlarının "yüz kızartıcı başarısızlığı"ndan bahsetti. Stracke,
eyalet polis teşkilatlarının işbirliğindeki noksanları eleştirerek
"federalizmin engelleri sık sık aşılamadı" diye konuştu. Hrıstiyan
Sosyal Birlik Partili (CSU) politikacı, komisyonda tanık olarak
dinlenenlerin büyük çoğunluğunun bu başarısızlığı teslim ettiğini
kaydetti.
Komisyonun oy birliği ile kabul ettiği raporda, polis, istihbarat
birimleri ve adli makamlara, aşırı sağ kaynaklı suçlara karşı daha
iyi önlemler alması için 47 reform önerisinde bulunuldu. İşlenen
bir suçun ırkçı bir arka planı olup olmadığının her zaman kontrol
edilmesi tavsiye edildi. Ayrıca bu denetlemenin belgelenmesi de
önerildi. Polis eğitiminde, göçmenlere karşı daha iyi bir tutumun
ve kültürlerarası diyalog becerisinin teşvik edilmesi gerektiği
kaydedildi. Federal savcının, belli başlı kriterleri göz önünde
bulundurarak, soruşturmanın siyasi içerikli bir suç unsuru
barındırıp barındırmadığını denetlemesi gerektiği belirtildi.
MÜDAHİL AVUKATLAR ŞİKAYETÇİ
Ancak tüm bu sert eleştirilere rağmen NSU kurban yakınlarının
avukatları araştırma komisyonunun nihai raporunu yetersiz buluyor.
2006 yılında Dortmund’da öldürülen Mehmet Kubaşık’ın kızı Gamze
Kubaşık’ın avukatı Sebastian Scharmer, temel sorunun yani kurumsal
ırkçılığın raporda yer almamasından şikâyet ediyor ve "Kurumsal
ırkçılık, münferit polis memurlarından bağımsız, o kurumun
çalışanlarının takip edip uyguladığı, kurumun içine işlemiş mantık
yürütme biçimi, kural ve değerlerdir. Bunlar, tıpkı NSU cinayetleri
soruşturmasında da görüldüğü gibi ırkçı bir tutum olabilir" diye
konuşuyor.
Scharmer, güvenlik birimleri içerisindeki ’kurumsal ırkçılığı"
şöyle örneklendiriyor: "Örneğin Dortmund’da öldürülen Mehmet
Kubaşık’ın işlettiği büfeden, bilumum sigara paketi alındı ve kaçak
olup olmadığı incelendi. Tabii ki de kaçak değildi. Ayrıca polisin
organize suç ihtimaline yer vermesine gösterilen en büyük kanıt ise
Kubaşık’ın cüzdanında peşin para taşıyor olmasıydı. Kubaşık’ın
hiçbir uyuşturucu sicili ya da hikâyesi olmadığı halde, evinde ve
çevresinde köpeklerle uyuşturucu arandı. Tabii ki onlara göre; Türk
kökenli bir adam öldürülüyorsa, organize suçlarla, uyuşturucu ile
bir ilgisi olmalıydı. Ama aşırı sağcı bağlantılar şüphesi ile
Dortmund’ta hiçbir yer aranmadı."
Avukat Scharmer, birçok parti ve fraksiyonun, NSU soruşturmasındaki
başarısızlığının nedenlerinden birinin kurumsal ırkçılık olduğu
konusunda hemfikir olduğunu kaydediyor. Politikacıların hazırladığı
raporda kurumsal ırkçılık konusuna yer verilmemiş olmasını ise
"Benim tahminim, yaklaşan seçimler nedeniyle muhtemelen bazı siyasi
partiler, bunun sorun yaratabileceğini düşündü" diye açıklıyor.
1357 sayfalık kapsamlı rapor, Federal Meclis’te 2 Eylül’deki
yapılacak özel oturumda ele alınacak.