İşte AK Parti'de yüzde 50 oyun sırrı
Abone olAK Parti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde seçimde yüzde 50 oyu nasıl aldı?
Oktay SAĞLAM
İNTERNETHABER- AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan adına muhteşem bir sonuç. Eveleyip gevelemeye gerek yok
“ama”ları, sıralayıp kafaları karıştırmaya da. Su
götürmez bir gerçek var ki o da zafer iktidar partisinindir daha
doğrusu Erdoğan’ın.
Üçüncü dönemde oyun artıran başka bir siyasi parti olmadı. Seçmen
12 Haziran’da Başbakan’a “ustalık belgesini”
verdi.. Adnan Menderes’in başında olduğu Demokrat Parti’nin 3.
dönem rekorunu oyları azaltarak değil artırarak tarihe
gömdüler.
GERÇEK ANLAMDA ZAFER ÇÜNKÜ
12 Haziran seçikmleri 3 Kasım ve 22 Temmuz'dan çok daha
farklıydı. 2002 seçimlerini 2001 krizine bağlayanlar vardı. 2007
seçimlerini de askeri vesayet ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile
kazandığı söylendi. Mağduriyet edebiyatının tedavülden kalktığı ve
hiç bir bahanenin olmadığı seçim atmosferinde böylesi bir sonuç
inanılmaz.
Peki iktidar yorgunu olması beklenen parti nasıl oldu da oylarını
artırdı? Her seçimde üstüne koyarak giden partinin başarısının
arkasında ne var? Böylesi görkemli bir tabloya başka bir partinin
uzun bir süre ulaşması çok zor. Üstelik ana muhalefet partisinde
kan değişikliğine gidildiği bir dönemde.
YUMRUĞUNU SIKMASI
Yüzde 50’nin arka planına bakıldığında hep Erdoğan'ı gördük. Seçim
kampanyasına damgasını vuran lider olarak adını yazdırdı.
Partisinin hem kalbi hem de beyni oldu. Heyecanı, hırsı, coşkusu
ilk kez seçime katılan bir parti lideri gibiydi. Hitabeti, ses
tonu, belagati etkileyiciydi. Pozitif elektrik yaydı seçim
meydanlarında. Konuşurken yumruğunu sıkması ondaki bitmek bilmeyen
enerjisinin en bariz işaretiydi aslında.
ERDOĞAN KAPTAN KÖŞKÜNDE
Erdoğan ilk kez bir seçimde sazı tek başına eline aldı. Partinin
saç ayakları partiye yüzde yüz hakim profili çizdi. Adayları
kendisi belirledi, teşkilatını "tek yumruğa"
çevirdi. Seçim kampanyasında söylenenler hep onundu. Açılışlardan
mitinglere, çılgın proje tanıtımından televizyon programlarına
nefes almadan koştu.
OYLARI NASIL TOPLADI?
Erdoğan sağ seçmeni partisinde topladı. Genç Parti ve Demokrat
Parti'nin bir önceki geneml seçimde aldığı toplam yüzde 9'luk pasta
diliminden CHP kadar olmasa da aldı. Medyanın CHP’nin
"yüzde 30’lara yükseldiği" propagandasına karşı
kendi penceresinden akıllı taktik geliştirdi. CHP’nin geçmişteki
icraatlarını "hafızalarda diri tuttu",
unutturmadı. "Aleviler geliyor" temasını dozunu
kaçırmadan meydanlarda işleyerek ülkedeki hakim Sünni seçmeni
uyandırdı. Bir önceki yerel seçimlerde yüzde 5'lere tırmanan Saadet
Partisi'nin bölünmesi onun büyük şansıydı. Dini değerleri işleyerek
muhafazakar seçmenin başka partilere yönelmesini önledi.
KURMAYLARINI FARKLI İLLERE KAYDIRDI
Erdoğan başarılı bulduğu kurmayları başka illere kaydırması da olumlu yansıdı. İzmir, Mersin, Antalya, Bursa'da oylarını artırdı. Kimilerince risk olarak algılansa da bu manevra tuttu ve meyvelerini sandıkta topladı. İcraacı isimlerin kendi memleketlerine verilmesini "değer verildiği" şeklinde alğılayan seçmenin tepkisi olumlu yönde oldu.
MHP'DEN DE KISMEN ÇALDI
Hatadan dönmesini de bildi, kaset siyasetinin ters teptiğini
görünce MHP’ye vurmaktan vazgeçti. Oyların bu partiye döndüğünü
görünce, Bahçeli’yi koalisyon dönemi icraatlarıyla eleştirdi.
Bağımsız adayların "sert diline" karşı aynı
sertlikte karşılık vermesi, MHP’ye gidebilecek ekstra oyların önüne
geçti. Bu şekilde kendisini yüzde 50’ye ulaştıracak oyun kapısını
araladı. Kısacası Erdoğan'ı "her çiçekten öz alan bal
arısına" benzetmek mümkün.
BÜYÜK TÜRKİYE VİZYONU
One minute çıkışından sonra dış politikada vites büyüttü. O tempoyu mitinglerine taşımasını ustaca işledi. Balkanları, Ortadoğu'yu ve Kuzey Afrika'yı sık sık telaffuz etti, aslında neo Osmanlı coğrafyasını çizdi. Saraybosna, Kahire, Beyrut, Bağdat örneklerini dilinden düşürmedi. Sürekli dünyanın ilk 10 ekonomisi hedefi de bu planın altını doldurdu. Osmanlı'ya gönderme ve "büyük medeniyet" vurgusu eski "şaşalı günlere" atıf yapması Erdoğan'ın "büyük Türkiye" hayalinin birer yansımalarıydı. Seçmen nezdinde itibar gördüğü seçim akşamında oyanlandı.
DIŞARIYLA İRTİBATI KESMEDİ
Erdoğan'ın bir ayağı içeride diğer ayağı hep dışarıdaydı. Yeri geldi Batı'ya efelendi ama "Chavez tarzı portre" çizmedi. Gazze için ayağa kalkarken, içeride de benzer eleştirilere hedef olmamak için açılıma gitti. Bir anlamda tutarlı olmak istedi. Hem AB'ye çıkıştı hem de müzakere sürecini sürdürdü. Avrupa'nın bozulan ekomonik dengelerine rağmen bütçenin istiklarlı performansı "Türkiye'nin AB kapısına muhtaç olduğu düşüncesi"ni yıktı.
İSTİKRAR VE YENİ UMUTLAR
"İstikar sürsün Türkiye büyüsün" sloganı tuttu. Risk almak istemeyen seçmen tavrını sandığa yansıttı. Göreceli büyüme ve krizden uzak bir görüntü veren ekonomi nedeniyle vatandaş "yeni bir maceraya" yelken açmadı. Üstelik komşularının yangın yerine döndüğü bir ortamda. 2023 hedefleri ve çılgın projler ile seçmenden istediği krediyi 2015'e uzattı. Özgürlükler ve herkesin hayalindeki yeni anayasa vaadi ile umutlar Erdoğan'a endekslendi.
CHP DE KATKI SUNDU
Kılıçdaroğlu yönetimindeki yeni CHP'nin yalpalaması da dikkat çekiciydi. "İki ileri bir geri" fotoğrafı sunan yeni CHP'de "armoni yerine uyumsuzluk" vardı. Kurmayların kafa karıştıran açıklamaları gafları tuz biber ekti bu göreceli başarısızlığa. Kılıçdaroğlu'nun projelerinin inandırıcı olmaması ya da iyi anlatılaması da, ortada kalan seçmeni yine iktidar partisine çevirdi. Aday listelerindeki isimler, Önder Sav ve Baykal ekibinin varlığı, sancılı bir kurultay süreci Kılıçdaroğlu adına ne kadar talihsizlik ise Erdoğan için o kadar şanstı.