İşte 28 Şubat'ın konuşulmayanları
Abone olSincan'da tankları yürüten korgeneral Korgeneral İzzet İyigün Paşa terfi beklerken emekli edilmişti. O da mağdurdu. Siyaseti düşündü paşa. Hangi partiden dersiniz?
Türkiye’yi alabora eden 28 Şubat’ın yıldönümleri çarpıcı
özeleştirilere sahne oluyor. Ama nedense hep mağdurları konuşuyor,
karşı taraf suskunluğu yeğliyor. Sürecin kazananı yok, kaybedeni
ise çok. Bir kere dönemin bütün aktörleri tasfiye oldu.
95 seçimlerinde Rize’den milletvekili seçilen Şevki Yılmaz 28
Şubat’ın simge isimlerindendi, eski veya yeni konuşmaları
psikolojik ortamın oluşmasına katkı sağlamıştı. O ağırlaşan ortam
daha sonra kendisini ve arkadaşlarını siyasetin dışına savurdu.
Şevki Yılmaz yıllardır süren sessizliğini Zaman’a bozdu, kayda
değer sözler sarf etti. 28 Şubat’ın yoğun iç hesaplaşmaya neden
olduğunu belirttikten sonra ‘Bu süreç içerisinde siyasi iktidardan
tasfiye edilişimizin iç ve dış mihrakların gücünden değil,
ideallerimizi bir kenara iterek ‘illa iktidar’ hırsına kapılıp
zafiyete uğramamızdan kaynaklandığını anladık.’ dedi.
Şevki Yılmaz’ın, geriye dönüp 28 Şubat’a bakarken sadece karşı
tarafı değil de, içe dönük özeleştiri yapmasını çok önemsiyorum.
Söyledikleri doğru, tespitleri yerinde. Çok yakından izlemiştim,
dönemin siyasi kadroları iktidarıyla muhalefetiyle süreci bertaraf
edecek karşı strateji üretmekten yoksundu.
Yine önceki gün bizim gazetede yer alan sürecin önemli isimlerinden
eski Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’ın ‘28 Şubat hareketinin
başında Süleyman Demirel vardı’ sözünü kayıtlara geçirmekte yarar
görüyorum. Ben de farklı düşünmüyorum, sürecin olgunlaşması ve
siyasi sonuçların devşirilmesinde başrol Cumhurbaşkanı
Demirel’indi.
Farklı tutum takınsaydı, kuşkusuz süreç başka türlü gelişirdi.
Fakat ne hikmetse 28 Şubat’a kadar hep darbelere maruz kalan ve
şapkasını alıp giden Demirel sürecin başrol oyuncusu olmakta
sakınca görmedi. En doğru hükmü tarih verecek.
Refahyol hükümetinin Adalet Bakanı Şevket Kazan önceki gün
İstanbul’da Boğaziçi Üniversiteliler Derneği’nde konuşmuş, daha
önce Sincan’da tankları yürüttüğünü söyleyen emekli Korgeneral
İzzet İyigün Paşa ile çocukluktan arkadaş olduklarını söylemiş.
Korgeneral İyigün, Kazan’ın ‘Refahyol Gerçeği’ kitabını imzalayarak
gönderdiği isimlerden...
Kazan’ın haberi bana, günün birinde kullanmak üzere not ettiğim
başka bir bilgiyi çağrıştırdı. Sizinle de paylaşmak istiyorum.
Önce İyigün Paşa’nın o meşhur röportajından birkaç cümle aktarayım:
‘28 Şubat’ta Sincan’da tankları yürüten, balans ayarını yapan
benim. Öncesinden ne Karadayı’nın ne de Çevik Bir’in haberi vardı.
Bizim kelle koltukta yaptıklarımızı başkaları sahiplendi...’ Paşa
kendisini böylesine olayların odağında görüyor.
İyigün Paşa, 28 Şubat’ın ardından orgenerallik beklerken korgeneral
rütbesiyle emekli edildi. 99 seçimleri öncesinde siyasete meyil
eder gibi oldu, son anda vazgeçti. Milletvekili adaylığını hangi
partiden düşündü dersiniz? Tahmin etmeniz mümkün değil.
Refah Partisi’nin kapatılmasından sonra kurulan Fazilet Partisi’nin
listesinden... Konu parti yönetiminde gündeme geldi. Uzun uzun
müzakere edildi, İyigün’e yeşil ışık yakıldı. Önce FP’nin Kilis
listesi daha sonra İyigün Paşa’nın seçimlere Kilis’ten bağımsız
girmesinin daha uygun olacağı düşünüldü.
FP Kilis’te seçimlere katılmayarak İyigün Paşa’ya destek verecekti.
DYP yönetimi tarafından İstanbul’a kaydırılmasına kesin gözüyle
bakılan Doğan Güreş’in tekrar Kilis’e gönderilmesi sonucu İyigün
Paşa, iki askerin yarışını doğru bulmadığı için milletvekili olma
isteğinden son dakikada vazgeçti.
Farkındayım, çok şaşırtıcı, inanması güç; ancak bu bilginin
doğruluğunu birkaç kaynaktan test ettim, ilk duyduğumda ben de
inanamamıştım, hâlâ anlamlandırmakta zorluk çekiyorum. İyigün Paşa
FP’den milletvekili olsaydı acaba yine Sincan’da tankları
yürüttüğünü söyler miydi?
Yazı:Mustafa Ünal
Kaynak:zaman.com.tr