Foto muhabiri Murat Şaka bir yıl boyunca İstanbul'daki siyahi seks işçilerinin hayatını fotoğrafladı. Burası İstanbul’un kurtlar sofrası. Bir taraf, Afrika’dan kaçıp burada yaşam mücadelesi veren siyahilerin mahallesi Kumkapı... Diğer taraf fuhuş mekânlarıyla Aksaray: Yanıp sönen neon ışıkları, taksilerden inen hayat kadınları, kapı girişleri kalabalık barlar, “Ortam lazım mı?” diye soran ağır abiler, seyyar satıcılar, polis sirenleri... Alışık olduğum görüntüler. Kumkapı’ya çok yakın, etrafta yüzlerce siyahinin varolması da sıradışı bir durum değil. (HÜRRİYET) Bundan bir yıl önce... Son otobüsü kaçırdığım için eve gidiş alternatifi düşünürken gözüm bir sokağa takılıyor. Oradaki farklı bir şey. Aksaray’ın bütün o keşmekeşi içinde gerçekten farklı bir durum. Bu sokakta da hayat kadınları müşterilerini bekliyor ama sokağın duygusu bile; kadınların ürkekliği, gözlerindeki korku, yan caddeden, diğer Aksaray çıkmazlarından farklı. İçinde sadece ve sadece siyahi hayat kadınları var. Aramızdaki mesafe olsun olsun 20-30 metre. Ama benim o 30 metreyi aşıp hayatlarına objektif uzatabilmem tam üç ayımı aldı. Önce her gün o yolu kullanıp sokağı gözlemlemeye başladım. Kapalı ve tedirgin dünyalarına açılan bir kapı bulabilmek için bazen gece yarılarına kadar serseri gibi dolaştım. Çünkü burada yaşadıkları onlara çok önemli bir hayatta kalma kuralı öğretmişti: Bir beyaza asla güvenme! Ben projeye başlarken olsun olsun 15 kişiydiler. Bir buçuk yılın sonunda sayıları dört-beş kat arttı. Sonunda o kapıdan içeri girdim. İşte içerde görüp yaşadıklarım... NOT: Bu süreçte iki farklı hayat sürdüm. Biri, onlar için güvenebilecekleri bir dost, diğeri fotoğrafçı. Hürriyet foto muhabiri Murat Şaka, 1,5 yıl boyunca siyahi seks işçilerinin hayatlarını izledi. Fotoğraf makinem hep yakınımdaydı fakat öyle anlar oldu ki gözünün önünde, müthiş bir fotoğrafı çekmek yerine, bazen sadece seyretmek zorunda kaldım. Çünkü anı, bütüne değişemezdim. Gördüğünüz bu fotoğraflar dışında, zihnimde yer eden inanılmaz bir seri var. Ara sıra çıkarıp bakıyorum. Çoğu normal bir iş bulup çalışmak ümidiyle İstanbul’a geliyor. Çalışıp ülkelerindeki ailelerine para göndermek istiyorlar. Ama asıl amaç, Türkiye üzerinden Avrupa ya da Amerika’ya gitmek. İlk girişleri normal turist gibi, vizeyle. Vize süresi bitince kaçak hayat serüveni başlıyor. Bırakın memlekete para göndermeyi İstanbul’da yaşamak için gereken parayı bile bulamaz oluyorlar. Daha iyi bir iş bulmanın ya da istediği ülkeye gitmenin hiç kolay olmayacağını anlayanlar geri dönüş için para biriktiriyor. Kirayı bile ödemenin zorlaştığı dönemde seks işçiliği son çıkış oluyor. Neredeyse hiçbirinin ailesi ne iş yaptığını bilmiyor. Fabrikada ya da mağazada çalıştıklarını söylüyorlar. Luciba (23) Zimbabveli. İstanbul’a geleli beş ay olmuş. Sosyoloji diplomasını alınca buraya gelmiş. Anadili dışında İngilizce ve Fransızca biliyor. İlk tanıdığımda çok neşeli ve eğlenceli biriydi. Zaman içinde gittikçe solan, asık suratlı ve gergin birine dönüştü. Kendisine bu değişimi sorduğumda hayatı son birkaç ayda öğrendiğini söyledi. Leyla 24 yaşında, Zambiyalı. Dört kardeşi var. Annesi Macar bir erkekle evlenip Macaristan’a yerleşmiş. Annesinin yanına gitmek istiyor. İstanbul’a burada seks işçiliği yapan bir başka Afrikalı kadın aracılığıyla turist olarak gelmiş. Bu kadın, yolculuk için gereken parayı ona vermiş ama geldiğinde pasaportuna el koyup borcun iki mislini istemiş. Parayı ödemenin en kolay yolu olarak da kendisi gibi seks işçiliği yapmasını önermiş. Macaristan’daki annesi Leyla’nın fabrikada çalıştığını zannediyor. İlk tanıştığımızda kadına 1000 dolar borcu kalmıştı. Dışarda buluşmamız hiç kolay olmuyordu. Gündüzleri kolay çıkamıyordu. Patronu da ona eşlik etmek istiyor ya da dışarı çıktığında parayla geri dönmesini istiyordu. Kısa süre sonra borcunu bitirdi ve yine aynı kadının İstanbul’a getirdiği başka bir kadınla ayrı eve çıktılar. Şimdi bir Türk sevgilisi var. Buralarda yeni olduğunuz hissedilirse, yanınızda hemen yankesiciler ve kadın tacirleri bitiyor. Hele de alkollüyseniz, yankesiciler sizi uzun uzun lafa tutup, soyabilmek için fırsat kolluyor. Böyle bir durumda “Dikkat et konuştuğun o adam hırsız” diye sizi uyaran yine siyahi kadın oluyor. Kadın tacirleriyse konuya “Abi bayan lazım mı?” diye direkt giriyor. Kadının ücretine kendisi için de 50-100 TL ekliyor. Kadının evini bilmiyorsanız, taksici sizi alıyor ve eve kadar götürüyor. Sadece burada taşıyıcılık yapan taksiciler var. Mesafenin önemi yok, fiks ücret alıyor. Zengininden fakirine çeşit çeşit müşterileri var: 100-150 TL. Piyasaya girdiklerinden beri beyaz fahişelerin ücretlerini düşürdüler. Sokaktaki erkek muhabbetlerinden anladığım kadarıyla bu kadar talep görmelerinin sebebi tamamen fantezi: Dolgun ve çıkık kalça yapıları... Soldaki kadın Kedreth 24 yaşında, Kenyalı. Üç çocuk annesi. Ülkesinde bıraktığı çocukları için çalıştığını söylüyor. Zaman zaman çocuklarına hediyeler alıp memleketine giden bir Kenyalıyla gönderiyor. Irak’ta Amerikan ordusunda paralı askerlik yapmış. Jessica’nın (26) sevgilisi de Afrikalı ve fabrika işçisi. İşten çıkacağı saatte birlikte eve dönüyorlar. Siyahi seks işçileri harabe evlere değerinden çok fazla para ödedikleri için, ancak üçü-dördü birleşip bir evde kalabiliyor. Moda dergileri karıştırıldı, ayakkabılar seçildi... Gün bitti, artık hazırlanıp geceye karışma vakti. Birçok Afrika ülkesinde konuşulan Svahili dili ortaklaşa anlaştıkları lisan. En büyük korkuları mafyanın kendilerine bulaşması. Belasız bir gece geçirmek için, ‘işe’ çıkmadan önce dua okuyorlar. Aralarında Müslüman da var, hıristiyan da. Gasp ihtimaline karşı yanlarına gerçek telefonlarını değil, eski ve ucuz telefon alıyorlar. Polis sokağa operasyon yaptığında yakalananlar birkaç hafta hatta birkaç ay misafirhanede tutuluyor. Bazı Afrika ülkelerinin Türkiye’de temsilciliği bulunmadığı için misafirhanede tutulan kadınların çıkışı bürokrasiden dolayı uzun sürebiliyor. Ama avukat bile istemiyorlar. Hiçbir beyaza güvenmiyorlar. İlk kez tanıştıkları birinin ne arabasına biniyor ne de evine gidiyorlar. Bazı serseriler “Burada çalışmak istiyorsan bize kira ödemelisin” tehdidinde bulunuyorlar. Beyaz seks işçileriyle aynı caddede duruyor olmalarına rağmen aralarına hep mesafe koyuyorlar. Sokakta bir beyaz kadına dokunmak imkânsızken, siyahilere yapılanları anlatmak için ‘taciz’ kelimesi çok hafif kalıyor. Arkasından yaklaşıp pantolonun içinden iç çamaşırını çekerek yırtmaya çalışanı gördüm. Elindeki ekmek bıçağıyla aralarına dalıp sağa sola sallayanı da... Sokaktaki şiddet, fanteziye dönüşmüş durumda: Siyahi seks işçilerini saldırgan köpeklerine kovalatan bile var. Ücreti yüksek bulan müşteri terörü... Sabaha karşı sokak ortasında taciz... Afrika'dan kaçıp İstanbul'daki yaşam kavgasında tutunamayanların mahallesi Aksaray'da bir ev... Kenya'dan, Tanzanya'dan, Nijerya'dan umutlarıyla yola çıkan insanların hayatı burada trajediye dönüşüyor...