İstanbul'un orta yerinde tarihi katliam
Abone olMihrimah Sultan Camii şu sıralar restorasyona tabi tutuluyor. Ancak Camii'nin restorasyonu için yapılanlar deyim yerindeyse bir "tarih katliamı."
İNTERNET HABER - Üsküdar Meydanı’nda vapurdan inenlerin gözüne ilk çarpan Mimar Sinan’ın eşsiz eserlerinden Kanuni Sultan Süleyman Han ve Hürrem Sultan’ın kızı, Veziriazam Rüstem Paşa’nın eşi Mihrimah Sultan’ın adına yapılan cami olur.
Mihrimah Sultan Camii şu sıralar restorasyona tabi tutuluyor. Ancak Camii'nin restorasyonu için yapılanlar deyim yerindeyse bir "tarih katliamı."
Milliyet gazetesindeki köşesinde İlber Ortaylı, Camii'nin haziresi, yani cami içinde yer laan mezarlığın restorasyon sırasında aldığı içler acısı hali yazdı.
İşte Ortaylı'nın kaleminden Osmanlı'nın Muhteşem Yüzyılı'nın sembolü Mimar Sinan'ın, Kanuni'nin kızı Mihrimah Sultan için yaptıdığı caminin hazin hali:
MİMAR SİNAN'IN ESERLERİNE GÖSTERİLEN HOYRATLIK
"Bu Ramazan yaptığım programların içinde Mihrimah Sultan Camii’ne de yer ayırmak istiyordum. Bir zamanlar hemen suyun kenarındaki bu camiyi, bir de 18’inci yüzyılda önüne yapılan III. Ahmet Çeşmesi süslemişti.
Caminin içi, çinileri dışında soncemaat mahalli, kubbesi, uyumlu minareleri hele haziresi kalem ile tavsife gelmeyecek derecede çarpıcıdır. Ne yazık ki Mihrimah Sultan Camii’nin, medrese ve aşhaneden oluşan külliyesinin üstüne son 50 yılda dikilen çirkin ve ucuz yapılar bence bizim için bir utanç vesilesidir.
Her zaman tekrarladığım bir slogan; Mimar Sinan’ın eserlerine karşı gösterilen bu hoyratlık, bu kendini bilmezlik hiçbir milletin hakkı olmayan bir davranıştır. Bir an evvel Üsküdar İskelesi’nin etrafı gereken tazminatla istimlak edilmesi gerekir derken şimdi de Mihrimah Sultan Camii’nin restorasyonunda büyük bir problemle karşılaştık.
HAZİREYİ DERBEDER BİR ŞANTİYE HALİNE ÇEVİRDİLER
Doğrusu caminin içinde program yapmanın şimdilik mümkün olmadığını NTV’den yetkililer bana söylediler. Restorasyon var; doğrudur ve usul budur. Bir müddet sonra bazı dostlarım bana internette konulan fotoğrafları gösterdi.
Tahkik ettik, başka fotoğraflar da var. Vakıflar’a bağlı olarak AN-SA adlı bir şirket (Abide Yapı Restorasyon) bu restorasyonu yürütüyormuş. Klasik anıtsal camilerimizin başına gelen şudur; restorasyonda üstüne platform döşemeden veya sistematik bir nakil yapmadan hazireyi (cami mezarlığı) derbeder bir şantiye haline çevirirler.
Cami hazirelerimizin envanteri ve sağlam ilmi tespitleri yoktur. Henüz o medeni seviyeye yükselmedik. Taşların üzerine birisi neye dayandığı belli olmayan numaraları atar, sonra o taş şahideler (mezar taşları) bir köşeye yığılır. Çoğu seferde bunlar kırılır, herhalde taşıyıp götürüp okutması kolay olsun diye. Zaten restorasyon bittikten sonra haziredeki taşlar eksilir, geri kalanlarını tören kıtası gibi aralıklı olarak arka arkaya dizerler, kimsenin elinde envanter olmadığından, son envanter yapacak bilgi ve hukuki hakkı da bu durumda olamaz.
RESTORASYON MİMARININ AÇIKLAMA YAPMASI LAZIM
Mihrimah Sultan Camii’nin haziresinin bir özelliği vardır. Büyük padişahın sevgili kızının Rüstem Paşa’dan olan oğulları, sonra Rüstem Paşa’nın kardeşi olan Kaptanıderya Sinan Paşa’nın kabri-Sinan Paşa vârissiz olduğundan serveti Mihrimah Sultan’a kalmıştı, Mihrimah Sultan kardeşi II. Selim’in cülusu sırasında, cülus masrafları için onbinlerce altını verecek kadar eliaçık ve zengindi -hatta geçen asırlarda dahi Osmanlı tarihinin tanınmış simaları en mahir hakkâkların (oymacıların) elinden çıkma kabirlerle burada medfundur.
Hazirenin durumu iç açıcı değil. Bu tip bir inşaat ve restorasyon alanının kaçınılmaz olarak bu görünümde olacağına kimse kimseyi ikna edemez. Bilim Kurulu’nun ve restorasyon mimarlarının açıklama yapmaları icab eder.
Maalesef klasik camilerin restorasyonunda en çok zarar gören bölüm şahidelerin önemli miktarının yok olduğu hazirelerdir. Mezarlıkların ve özellikle cami hazirelerinin milli mimarimizin ve tarih kaynaklarımızın ne kadar özgün bir parçası olduğunu kimse yeterince farkında değildir.