İstanbulun küçük kıyametleri
Abone olTarih boyunca bir çok deprem yaşayan İstanbul, depremle 342 yılında tanıştı...
Tarih boyunca bir çok deprem yaşayan İstanbul, depremle Bizans
İmparatorluğuna başkent olmasından 12 yıl sonra, 342 yılında
tanıştı, ancak kent depremden çok fazla etkilenmedi.
İstanbul halkı, bir çok küçük sarsıntının dışında 447, 542, 1296,
1509, 1719, 1766, 1894, 1912, 1935, 1963 ve 1999'da meydana gelen
depremlerle korku dolu anlar yaşadı.
Eminönü Belediyesince, Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr.
İlber Ortaylı, tarihçi Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yrd. Doç. Dr.
Erhan Afyoncu'ya hazırlatılan ''Payitaht-ı Zemin Eminönü: Bir Dünya
Başkenti'' adlı eserden derlediği bilgilere göre, kentte, tarih
boyunca bir çok deprem yaşandı.
İstanbul, ilk depremini Bizans İmparatorluğunun başkenti olmasından
12 yıl sonra 342 yılında yaşadı. Ancak kent depremden çok fazla
etkilenmedi.
İstanbul, 24 Ağustos 358'de İzmit'i yerle bir eden depremle yeniden
sarsıldı. Kentte, 402, 412, 417, 423, 437 ve 442 yıllarında meydana
gelen depremler çeşitli hasarlara yol açtı.
İstanbul'da 447'de meydana gelen deprem büyük yıkıntıya neden oldu.
Bu yıllarda ''Tanrının Kırbacı Atilla'' Roma ve İstanbul'u tehdit
ettiği için surların önemli bir kısmının yıkılması, kentte paniğe
yol açtı. İstanbullular, bu tehdidi önleyebilmek için gece gündüz
çalışarak surları bir kaç ayda tamir etti.
Sonraki yıllarda da İstanbul depremlerle sallanmaya devam etti.
450, 477, 487, 525, 533 yıllarında meydana gelen depremler
İstanbul'da hasara sebep oldu.
Bir çok evi, surları, heykelleri yıkan 16 Ağustos 542'deki şiddetli
deprem, binlerce insanın ölmesine neden oldu. İstanbul'da 7 Mayıs
558'de gerçekleşen deprem çok büyük hasara yol açtı, Ayasofya'nın
kubbesi çöktü, yüzlerce ev yıkıldı.
İMPARATORUN YATAĞI SARSILDI
İstanbul, 583 ve 611 yılındaki depremlerden sonra uzun süre
depremlerden uzak yaşadı. Yaklaşık 130 yıl sonra 26 Ekim 740'ta
İstanbul büyük bir depremle sarsıldı, daha sonra 780, 790, 796,
860, 866, 869, 948, 989 ve 1010 depremleri meydana geldi. İstanbul
13 Ağustos 1032 ve 16 Mart 1033'te arka arkaya iki depremle tahrip
oldu, bunları 1042 ve 1064 depremleri izledi.
Kentte 1 Mart 1202'de meydana gelen deprem, şiddeti kadar saraydaki
olayla da tarihteki yerini aldı. Depremde Bizans İmparatorunun
yatağının önü yarıldı ve bir harem ağası oraya düşerek öldü.
Bu depremden 3 yıl sonra İstanbul 1261'ye kadar sürecek Latin
işgaline uğradı. Latin döneminde 11 Mart 1231 salı günü meydana
gelen şiddetli depremde şehir ve surlar zarar gördü.
1419 DEPREMİNDE TSUNAMİ MEYDANA GELDİ
Fazla şiddetli olmayan 1289 depreminden 7 yıl sonra 1 Haziran 1296
Cuma gecesi İstanbul'da büyük bir deprem oluştu. Bu depremde
İstanbul'da taş üstünde taş kalmadı. Evler, saraylar, kiliseler,
surlar yakıldı, su baskınları meydana geldi, artçı sarsıntılar 2 ay
kadar devam etti ve Bizanslılar'a korku dolu anlar yaşattı.
İstanbul, Ocak 1303'te ard arda 2 deprem yaşadı. Depremin 1.
Athanasios'un ikinci kez patrikliğe tayini sırasında meydana
gelmesi, patriğin ''Hayır duası'' olmadığı şeklinde yorumlandı.
Bizanslılar 1402'de Timur karşısında Osmanlılar'ın mağlup olmasına
sevinirken İstanbul'da meydana gelen deprem, sevinçlerini
kursaklarında bıraktı. 1419 depreminde tsunami meydana geldiği de
anlatıldı. Bizans döneminde İstanbul'da son deprem 1437'de
oldu.
1000 YILINDAN SONRAKİ EN BÜYÜK DEPREM
Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u
fethinden sonra meydana gelen iki büyük deprem, 2. Bayazıd'ın
hükümdarlığı dönemine denk geldi. Kentte 10 Eylül 1509 günü gece
saat 04.00'te meydana gelen deprem, İstanbul için çok yıkıcı oldu.
''Kıyamet-i Sugra'' yani ''Küçük Kıyamet'' olarak adlandırılan
depremden sonra padişah Edirne'ye gitti.
İnsanlar ne olduğunu anlayamadan bütün şehir harap oldu. 1509
İstanbul Depremi, ''1000 yılından sonraki dönemde Doğu Akdeniz'de
meydana gelen en büyük deprem'' olarak nitelendirildi. Bolu'dan
Edirne'ye kadar kendini hissettiren depremde şehir halkının
yaklaşık yüzde 10'u deprem sonucu ya öldü ya da yaralandı.
Deprem en büyük hasarı camilere verdi. 109 cami tamamen yıkılırken
ayakta kalanların da tümünün minaresi tahrip oldu. 1070 ev yıkıldı,
surlar zarar gördü, burçlardan 49'u yıkıldı ya da ağır hasar
gördü.
Ayasofya Camisi'nin ise fetihten sonra yapılan minaresi yıkıldı. 2.
Bayazıd'ın Topkapı Sarayı'ndaki yatak odası da depremden çöktü,
ancak padişah bir kaç saat önce odadan ayrıldığı için zarar
görmedi.
EK VERGİ KONULDU
Depremden sonra toplanan Divan-ı Hümayun, depremin izlerini
silebilmek için her evden 22 akçe ek vergi toplanmasına karar
verdi.
Şehrin yeniden imar edilmesi için imparatorluk çapında harekete
geçildi. Anadolu'dan 37 bin, Rumeli'den 29 bin işçi ve usta
İstanbul'a getirildi. Şehrin imarı için işçi ve malzeme temini
zaman aldığından İstanbullular 1509 kışını derme çatma yapılarda
büyük zorluklar içinde geçirdi.
İstanbul'daki imar faaliyetlerine 29 Mart 1510'da başlandı ve çok
kısa bir sürede 1 Haziran 1510'da bitirildi.
FATİH CAMİ HER DEPREMDE ZARAR GÖRDÜ
İstanbulluların hafızalarındaki korkuyu 10 Temmuz 1510'da meydana
gelen deprem tekrar canlandırdıysa da fazla bir hasara yol
açmadı.
Kentte 10 Mayıs 1556'da yaşanan deprem ise hayli yıkıcı oldu. Her
İstanbul depreminde olduğu gibi bu depremde de Fatih Camisi büyük
zarar gördü. Ayrıca Ayasofya Camisi ve surlarda da hasar
oluştu.
Bu tarihten sonra 90 yıl kadar İstanbul'da deprem olmadı. 28
Haziran 1648'de sabaha yakın bir saatte İzmit ve İstanbullular
depremle uyandı. Ancak bu depremin merkez üssü uzakta olduğu için
İstanbul'da fazla bir hasara yol açmadı. Daha sonra, 1653, 1654 ve
1659 depremleri meydana geldi.
İstanbul'da 1663 Kasımında meydana gelen deprem aynı anda patlayan
fırtına ile kente büyük zarar verdi.
Kent 23 yıl aradan sonra Ege Adaları, Karadeniz'in Anadolu
sahilleri, Edirne civarı ve bu arada İstanbul'da da hissedilen
büyük bir depremle sarsıldı. Ancak bu felaket yüzünden bölgede
oluşan zarar konusunda yeterli bilgi bulunmuyor. İstanbul'da 1688,
1689, 1690'da da çok şiddetli olmayan depremler meydana geldi.
18. YÜZYIL KABUS
18. yüzyıl, İstanbul'da depremlerin adeta kabusa döndüğü bir dönem
oldu. 1708, 1711, 1712, 1715'te meydana gelen depremler fazla
hasara yol açmadı, ancak 1719 sabahı meydana gelen deprem oldukça
şiddetliydi. Tahribat sahası Düzce'den başlayan deprem, İzmit,
Sapanca, Orhangazi, Karamürsel ve Yalova'yı da etkiledi.
İstanbul'da camiler, saraylar ve surlarda yıkıntılar meydana
geldi.
İstanbul'da 1723-1749 yılları arasında meydana gelen depremler
önemli can ve mal kaybına yol açmadı. 2 Eylül 1754 gecesi meydana
gelen depremden sonra dönemin padişahı I. Mahmud şehri terk
etti.
İKİNCİ BÜYÜK DEPREM 1766'DA
Osmanlı hakimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra ikinci
büyük deprem, 22 Mayıs 1766'da yaşandı. Kurban Bayramı'nın üçüncü
gününe denk gelen deprem, bir perşembe günü, güneş doğduktan yarım
saat sonra meydana geldi. Deprem sırasında korkunç gürültüler
işitildi ve bu gürültüleri yaklaşık 2 dakika süren bir sarsıntı
takip etti. Bundan sonra ise 4 dakika kadar süren düşük şiddetli
deprem oldu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar 8 ay devam etti.
Depremde yaklaşık 4 bin kişi öldü, çok sayıda kişi de
yaralandı.
Depremde Fatih Camisi tamamen harap oldu, 100'den fazla öğrenci
medresenin yıkıntıları altında kaldı. Sultanahmet, Çorlulu Ali
Paşa, İbrahim Paşa, Davud Paşa, Firuzağa, Hafız Ahmed camileri de
hasar gördü. Topkapı Sarayı, Eski Saray ve surlar da etkilendi.
Devrin padişahı 3. Mustafa bir kaç gün boyunca çadırda kaldıktan
sonra İstanbul'u terk ederek Edirne'ye gitti.
Vezirhan, Hırkacılar, Şekerciler, Baltacılar, Çuhacılar ve
Kalpakçılar hanlarında bazı bölümler yıkıldı. Kapalıçarşı, Esir
Pazarı ve Örücüler Çarşısı da hasar gördü. Yerebatan Sarnıcı'nın
desteklerinden biri çöktü ve şehir sular altında kaldı. Yollar ve
köprüler hasar gördü, bazı yollar kapandı.
Halk uzun süre çadırlarda kaldı. Artçı depremlerin 8 ay sürmesi ve
5 Ağustosta da şiddetli bir depremin daha yaşanması insanların
evlerine uzun süre girmesini engelledi.
Şehirdeki gıda depolarının ve hanların yıkılması veya harap olması
sonucu yiyecek sıkıntısı doğdu, içme suyu şebekesinin zarar görmesi
halkın temiz su bulmasını zorlaştırdı.
1894 DEPREMİ
İstanbul'u tarih boyunca etkileyen büyük depremlerden biri de 10
Temmuz 1894'te yaşandı. Kent, öğleden sonra 12.24'te şiddetli bir
depremle sarsıldı. Deprem yaklaşık 18 saniye sürdü ve birbirini
takip eden 3 dalga halinde etkisini hissettirdi.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, özellikleri itibariyle
İstanbulluları çok korkutan ve günlerce sokaklarda kalmalarına
neden olan 1894 depremine benzetildi. Depremin birinci derecede
etkilediği alanlar Marmara Depremi'nin etkilediği alanlarla
benzerlik gösterdi. 1894 depreminden Adapazarı, İzmit, Gebze,
Kartal, Adalar, Üsküdar, İstanbul, Büyükçekmece, Küçükçekmece,
Çatalca, Marmara Denizi'nin bir kısmı, Bozburun, Yalova, Karamürsel
ve Sapanca etkilendi.
Dönemin padişahı 2. Abdülhamid, zarara uğrayan ve ihtiyacı olan
halka yardım yapılmasını istedi ve yaralıların belediye
hastanesinde tedavi edilmesini sağladı.
Depremin olduğu gün hemen hasar tespitine başlandı. Ayasofya
Camisi'nin tamiri için 544 bin kuruşluk bir ödenek ayrıldı.
Depremin yarattığı korku nedeniyle halk günlerce evlerine girmedi,
memurlar da işlerine gitmedi. 2. Abdülhamid, 11 Temmuzda bütün
memurların iş yerlerine girmelerini emretti. Buna rağmen memurların
binalara girmemesi üzerine bakanlık bahçelerine barakalar inşa
edildi.
Depremzedelere yardım kampanyası düzenlenmesi de bu arada gündeme
geldi. 2. Abdülhamid 16 Temmuz 1894 tarihli iradesinde depremden
zarar görenler için kendi adına 1000 lira bağışladığını, şehzade ve
sultanlarının ise 500 lira ile kampanyaya katıldıklarını belirtti.
Bu arada yabancı ülkeler de yardım kampanyaları düzenledi.
Bu deprem sonrasında 2. Abdülhamid biri Yıldız Sarayı bahçesine
diğeri İstanbul Rasathanesi'ne konulmak üzere son sistem 2
sismograf alınmasına karar verdi.
Sarsıntının niteliğini ve etkilediği alanları araştırmak üzere
Atina Rasathanesi Müdürü Ejinitis, 2. Abdülhamid tarafından
İstanbul'a davet edildi. Ejinitis, Marmara Denizi'nde yaptığı
araştırmanın sonuçlarını Padişah'a sundu.
Deprem çok şiddetli olmasına rağmen Marmara Denizi'nde meydana
geldiği için İstanbul'daki binalarda çok büyük bir tahribata yol
açmadı. Tahminlere göre bu depremde 280 kişi öldü, 298 kişi de
yaralandı.
10 Temmuz depreminde yıkılan yerlerden birisi hiç beklenmedik
şekilde Kapalıçarşı oldu. Yapılan araştırmada Kapalıçarşı esnafının
dükkanlarını genişletmek amacıyla duvarları tıraşlayarak
incelttikleri ve bu incelen kemerlerin depremin sarsıntısına
dayanamadığı anlaşıldı.
1912 DEPREMİ
Osmanlı döneminde İstanbul'u etkileyen son büyük deprem 9 Ağustos
1912'de Şarköy-Mürefte'de meydana gelen 7,3 büyüklüğündeki
depremdi.
Edirne'nin güneyinde büyük hasara yol açan deprem, İstanbul'da bir
çok evin bacasının yıkılmasına, duvarlarının çatlamasına ve telgraf
direklerinin hasar görmesine neden oldu.
İstanbul'u şiddetle sarsan 1894 ve 1999 depremleri arasında Marmara
Denizi merkezli iki ayrı deprem daha şehirde etkili oldu. Bu
depremlerin her ikisi de 6,4 büyüklüğünde olup, biri 4 Ocak
1935'te, diğeri ise 18 Eylül 1963 tarihinde meydana geldi. Her iki
deprem de İstanbul'da şiddetli hissedildi, İstanbul bu depremleri
önemli bir hasar görmeden atlatmayı başardı.
İstanbul'u derinden etkileyen ve insanların deprem gerçeği ile
yüzleşmesine yol açan 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminden 36 yıl
önce 18 Eylül 1963'te meydana gelen 6,3 büyüklüğündeki deprem de
şehri hayli sarstı fakat yıkılan bina olmadı. Bu depremde sadece
bir kişi sarsıntıdan başına bir tuğla düşmesi sonucu hayatını
kaybetti.