İstanbul'un göz bebeği Kız Kulesi'nin hikayesi ne?
Abone olGeçen yıl Eylül ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyon çalışmaları başlatılan Kız Kulesi bugünlerde gündemde yer alıyor. Kız Kulesi'nin hikayesi ise en çok merak edilen konuların arasında yer alıyor.
İstanbul denildiği zaman akla ilk gelen silüetlerden olan Kız
Kulesi, birçok filmlerde, şiirlerde ve sanatsal çalışmalarda yer
almıştır.
Farklı farklı hikayeleri ile geçmişten günümüze kadar uzanan Kız Kulesi'nin ismi, şu sıralar Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yaptığı restorasyon çalışmaları sonrası sık sık gündeme geliyor. Peki Kız Kulesi'nin gerçek hikayesi aslında hangisi? Kız Kulesi'nin ismi nereden geliyor? İşte Kız Kulesi ile ilgili bilinen en doğru hikayeler.
Hero ve Leandros’un aşkı
Eski zamanlarda tanrıça Afrodit adına Üsküdar’da bir tapınak yer alırmış. Hero isimli bir rahibe ise bu tapınakta görevliymiş. Hero’nun görevi, kuledeki kumrular ile ilgilenmekmiş. Düzenli olarak her sene ilkbaharda, tapınak çevresinde törenler düzenlenirmiş. Aşkı bulamayanlar Afrodit’e mabedinde yalvarırmış. Yine bu törenlerin birinde aşkı bulmak isteyen Hero, karşı kıyıdan gelen Leandro ile denk gelmiş. Bu tanışmanın karşılaşmanın Leandros, her gece kuleye gelmiş. Kule her gece bu genç aşıkların aşkına şahitlik etmiş. Geçmişten günümüze kadar gelen rivayete göre Leandros’un geldiği fırtınalı bir günde, kıskanç bir rahip kule fenerlerini kapatmış. Leandros ise fırtınada ve karanlıkta yolunu kaybetmiş, boğaz sularında boğularak hayatını kaybetmiş. Lenadros’un yokluğuna dayanamayan Hero da kendini Boğaz’ın sularına bırakmış ve bu mekanın adı Kız Kulesi olarak kalmış
Battal Gazi
Bir başka hikâye ise Battal Gazi ve kulede kalan Osmanlı
Tekfurunun kızı ile alakalıdır. İstanbul'u kuşatmak isteyen Battal
Gazi bu hamleasinden birsonuç alamaz. Bunun ardından Kız Kulesi'nin
önünde bulunan kıyıda 7 yıl karargâh kurarak beklemeye başlar.
Rivayete göre 7 sene burada kalmasının asıl sebebi, Üsküdar
Tekfuru’nun kızına âşık olmasıdır. Bu durumu işiten ve korkan
Üsküdar Tekfuru, hazineleri ve kızını kuleye kapatır. Şam seferi
ardından kuleye giren Battal Gazi ve askerleri, tekfurun kızını ve
hazineleri alarak uzaklaşır. Halk arasında söylenen ‘’Atı alan
Üsküdar’ı geçti’’ cümlesi de buradan gelmektedir...
Yılan ve imparatorun kızı
Bizans imparatorunun bir kızı dünyaya gelir ve kızını yetiştirmeleri için ülke bilginlerini görevlendirir. Ancak görevlendirilen bilginlerden bir tanesi, imparatorun kızının 18 yaşına geldiği zaman bir yılan tarafından sokulacağını iddia eder. Kral bu bilgiden etkilenerek küçük bir ada üzerinde bulunan kuleyi düzenletir ve kızını oraya yerleştirerek korumaya tüm hazırlıkları yapar. Tüm bu tedbirlerin alınmasına rağmen 18 yaşına basan imparatorun kızı, hediye olarak gönderilen üzümün içinden çıkan yılan tarafından ısırılır ve zehirlenir. İmparator bu olayla birlikte kaderden kaçılamayacağını fark eder. Ancak yine de toprakta yılanlar tarafından yenileceğini düşünerek kızının bedenini mumyalatır ve pirinç tabuta koydurur. Sonrasında ise Ayasofya’nın yüksek duvarlarından bir tanesine yerleştirir. Yaşanan bu hikayenin ardından bu mekana Kız Kulesi adı verilir.