İstanbul'un Fethi'ne nikah engeli
Abone olBizans'ın son imparatoru Konstantin Paleologos, az kalsın Fatih Sultan Mehmed’in üvey annesi ile evlenecekti.
Habertürk gazetesi köşe yazarlarından Murat Bardakçı'nın bu
iddiası günün en çok konuşulan haberlerinden biri olacak
anlaşılan.
Bardakçı'ya göre, bu nikâh kıyılsaydı İstanbul büyük ihtimalle asla fethedilemeyecekti...
İşte Bardakçı'nın o yazısı:
Bizans’ın son imparatoru Konstantin Paleologos, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed ile tuhaf bir şekilde az kalsın hısım olacaktı. Konstantin, İkinci Murad’ın dul hanımlarından birine, Sırp Prensesi Mara’ya talip olmuştu ve bu evlilik yapılabilseydi, Fatih büyük ihtimalle üvey annesinin kocasına karşı savaşmayacak, dolayısıyla İstanbul’u fethetmeyecek ve tarih başka türlü yazılacaktı.
Konstantin, tahta çıkmadan önce evlendiği iki eşini de
kaybetmişti. İmparator olunca üçüncü bir evlilik yapmak istemiş,
uzun süre kendisine lâyık bir kadın aratmış ve nihayet Fatih’in o
sırada artık hayatta bulunmayan babası İkinci Murad’ın
hanımlarından birine, Sırp Prensesi Mara’ya talip olmuştu.
Bu evlilik yapılabilseydi, Fatih büyük ihtimalle üvey annesinin kocasının hükümdar olduğu ülkeye karşı savaşmayacak, dolayısıyla İstanbul’u fethetmeyecek ve tarih de başka türlü yazılacaktı.
PRENSES REDDETTİ
Konstantin Paleologos’a, 1449’da Bizans tahtına çıkmasından hemen sonra ardarda zevce adayları sunuldu ve her aday üzerinde uzun uzun tartışıldı. Venedik Doçu’nun, Portekiz Kralı’nın ve Trabzon Rum İmparatoru’nun kızları, adaylardan sadece birkaçıydı. Konstantin’in evlilik konusunda en güvendiği kişi ise, hususi kâtibi ve fedakâr sırdaşı George Françis idi.
Françis’in, imparatorunu evlendirmek aşkıyla dolaşmadığı yer,
dökmediği dil kalmamış, Trabzon’a ve Gürcistan’a yaptığı uzun ve
zahmetli yolculuklar iki sene kadar sürmüştü. Françis, Trabzon Rum
İmparatoru’nun kızını almak için çabaladığı sırada, İkinci Murad’ın
vefat haberini almış ve aklına hemen yeni bir gelin adayı gelmişti:
İkinci Murad’ın eşlerinden biri olan Sırp Prensesi Mara, yani
Fatih’in üvey annesi...
Prenses Mara, Sırp Despotu George Brankoviç’in Ortodoks mezhebine
bağlı olan kızıydı. Evlilik tartışmaları, kocasının ölümünden sonra
babasının yanına dönmüş olan Mara’nın kulağına da gitti ama
kocasının hatırasına hâlâ bağlı olan prenses, böyle bir ihtimali
şiddetle reddetti. Yaşı zaten 50’ye yaklaşmıştı ve doğduğu
memleketteki bir manastıra kapanmaya da karar vermişti. Kararını
yerine getiren Mara, sıradan bir rahibe olarak manastıra kapandı ve
dünyadan elini-ayağını çekti.
GÜRCÜ’YE TALİP OLDU
Françis, Mara’dan yüz bulamaması üzerine Trabzon Rum
İmparatoru’nun kızı ile Gürcistan Kralı’nın kızını düşünmeye
başladı. Her iki prensesin resimlerini, özelliklerini
ayrıntılarıyla anlatttığı mektuplarla beraber İmparator
Konstantin’e gönderdi, bir seçim yapmasını istedi ve Konstantin,
Gürcü prensesi üzerinde karar kıldı. Gürcistan’a geçen Françis de,
Kral’ı kızını İstanbul’a gelin olarak göndermeye ikna etti.
Daha sonra İstanbul’a dönen Françis, yanında Gürcistan elçisini de
getirdi ve imparatorun huzuruna beraberce çıktılar. Konstantin,
elçiye nişanlısını almak üzere Françis’i ilkbaharda bir kadırgayla
Gürcistan’a göndereceğini söyledi ve prensesin yol hazırlıklarını
yapmasını istedi. Ama, Françis, Gürcistan’a hiç gidemediği gibi
güzel Gürcü nişanlı da hiçbir zaman İstanbul’a gelemedi, zira
birkaç ay sonra ortada “Bizans” diye bir devlet kalmadı.
KAFASINI KESTİLER
İmparator Konstantin, İstanbul’u kuşatan ordumuzun karşısında son güne kadar savaştı ve 29 Mayıs günü şehrin düştüğünü görünce yakın adamlarıyla beraber kaçmaya karar verdi. Kaçış yolunda ganimet arayan Türk askerleriyle karşılaşınca çıkan çatışmada öldürüldü. Fatih’in arattığı cesedi, daha sonra ölüler arasında kafası kesilmiş halde bulundu ve imparatorlara mahsus kırmızı çizmelerinden tanındı.
Kaynak: Habertürk