İstanbul'un çürük ve sağlam yerleri
Abone olİstanbul'un 115 bin noktasından uydu aracılığıyla düzenli alınan görüntüler, kentin belirli bölgelerinde yılda 5-6 santimetreye varan çöküntü olduğunu ortaya koydu.
Aralarında Yeni Camii, Ortaköy Camii gibi binaların da bulunduğu
çöküntü, özellikle sahil kesiminde ve dere yataklarında
odaklanıyor. Çöküntüler, olası bir depremde en çok etkilenecek
bölgelerin saptanması açısından da referans niteliğinde. Uydudan
çekilen fotoğraflarda göze çarpan kırmızı alanlar, İstanbul'un
çöküntü alanlarını simgeliyor. Yerleşim alanlarındaki düşey
hareketlerin saptanması amacıyla yürütülen çalışma, çöküntünün
hangi bölgelerde odaklandığını gözler önüne seriyor; üstelik
milimetrik olarak. Küçükçekmece-Tuzla-Sarıyer üçgeninde, 1992 -2002
yılları arasında 115 bin noktadan yapılan ölçümler hakkında bilgi
veren Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü öğretim
üyesi Prof. Dr. Mustafa Aktar, bu konuda şöyle diyor: "Çöküntü,
Haliç'in kenarında Yeni Camii mm. bazında iniyor. Haliç kenarına
baktığımızda sadece Yeni Camii değil, bir çok yerde çökme olduğunu
görüyoruz. Bu çöküntüler yılda 6 cm.'ye ulaşıyor." ÇÖKÜNTÜ
BÖLGELERİ Görüntüler uydu -radar yöntemiyle, yerden 800 kilometre
uzaktan çekiliyor. Belirlenen noktalardan düzenli olarak alınan
fotoğraflar üzerinde ölçüm yapılıyor. Yapılan ölçümlerin
sonuçlarına göre çöküntü bölgeleri şöyle: "Yeni Cami'yi de içine
alan Eminönü ile Ortaköy Camii ve çevreleri, Karaköy Rıhtım Caddesi
üzerindeki binalar; Ayamama Deresi, Harami Dere ve Kurbağalı Dere
çevresi, Tarihi Yarımada'da Haliç ve Haliç'e bağlantılı dere
yatakları; Kasımpaşa çevresi, Bakırköy - Avcılar arasındaki
Küçükçekmece'yi de içine alan sahil şeridi. SAĞLAM BÖLGELER Prof.
Dr. Mustafa Aktar, "İstanbul için genelde bakıldığında sağlam
zemini olan yerler yüksek yerler, oralarda bir sorun yok. Sorun
daha çok kıyılarda, eski dere yataklarında, hatta bazen de yapay
olarak uygulanmış yerler" diye konuşuyor. Haliç ve Haramidere gibi
noktalardaki çöküntüye büyük ölçüde çevredeki sanayi kuruluşlarının
açtığı sondaj kuyuları ve bu kuyulardan çekilen su neden oluyor.
YUMUŞAK ZEMİN Diğer bölgelerdeki en büyük problem ise zeminin
yumuşaklığı. Bu tablo kentin olası depremde en çok etkilenecek
alanlarıyla da birebir örtüşüyor. Yani çöküntünün olduğu alanlar
aynı zamanda olası depremde hasarın yoğun olarak beklendiği
bölgeler anlamına geliyor. Türkiye'de 1.5 yıldan bu yana uygulanan
yöntemle bir sonraki aşamada metro ve tüp geçişin bulunduğu
güzergah ayrıntılı incelenebilecek ve bu hatlarda bir zemin çökmesi
olup olmadığı aydınlığa kavuşacak. Dahası metro kazısının çevrede
zemin çökmesine neden olup olmadığı da ortaya konulabilecek. CNN
Türk/Göksel ÖZKÖYLÜ