İstanbulspor sahipsiz değil

Abone ol

Mehmet Akif Yaşın ve Orhan Güner futbol dünyasının neredeyse hiç tanımadığı iki isim... Onların isimlerini TMSF İstanbulspor’a el koymasıyla duyduk.

TMSF ile çok önemli organizasyonlara imza atıp, devletin batık paralarını kurtarmaya ve değerlendirmeye çalışan insanların bir de İstanbulspor’la uğraşmasına üzüldük. Röportajın sonunda ‘böyle bürokrata can kurban dedirten’ ikiliyle yaptığımız sohbet, bildiğimizi sandığımız gerçeklerin, aslında birer yanılsama olduğunu gösterdi. Yorumu size bırakarak sohbete geçiyoruz... H.C. “Takımı hiç satmayacakmış gibi yeni sezona hazırlıyor, yarın elden çıkaracakmış gibi de mali analizlerini yapıyoruz. Bizim futbola bakış açımız bu. Asla değerinden bir kuruş aşağıya bırakmayız...” Hayırlı olsun. Devlet memurluğuna başladığınızda hayalleriniz arasında kulüp başkanlığı var mıydı bilemiyorum ama... - Benim devlet memurluğum 19 sene önce başladı. Devlet memuru olurken şunu biliyordum ve bu hala da geçerli; devletin verdiği her türlü görevi yaparım. Nasıl kucağınızda buldunuz İstanbulspor’u? Adnan Sezgin’in, Uzan’ın korumalarının kulübü basmasından sonraki isyan mı etkili oldu? - Hayır. İstanbulspor A.Ş, adından da anlaşıldığı gibi bir anonim şirket. Ve bu şirketin bağlı bulunduğu grubun Türkiye’deki durumu malum. Bir takım hukuki ve mali sorunlardan kaynaklanan bir sonuç. Şirketin bağlı bulunduğu grubun borçlarıyla ilgili yani. İstanbulspor’a neden el konuldu? - İstanbulspor’un durumu biraz kritikti o günlerde. Ligin sonuna yaklaşılmıştı ve takımın düşme tehlikesi vardı. Bir de şirketin yönetimini devralmak ha deyince olmuyor. 258’ini alıyorsunuz, bunu nasıl alamıyorsunuz? - Gerekli çalışmaların ardından bunu yapıyorsunuz. Bu da böyle oldu. İstanbulspor ile ilgili çalışmalar devam etti, mali tabloları çıkarıldı. Öncelikle şirkete para aktarılıp, aktarılmadığı araştırıldı. Bir şirketin bankalar kanununa göre yönetimini ve denetimini tasarruf mevduatının devralması için buraya bağlı bulunduğu grup tarafından para aktarımında kullanılıp, kullanılmadığı araştırıldı. Türkiye’deki tüm bankalarla yazışmalar yapıldı, binlerce hesap ekstreleri toplandı... Hazırlıkların tamamlanması lig bitimine denk geldi. Nedir kulübün durumu? 4.2 trilyonluk vergi borcunu karşılamışsınız. Adnan Sezgin 2.7 trilyon civarında olduğunu söylüyordu... - Geldik, geldiğimizde daha önce vergi barışından yararlanmak için müracaat edilmiş. Birkaçı ödenmemiş. Ödenmeyince, geldiğimizden birkaç gün sonra ödeme zarureti doğdu. Çünkü biz o gün vergi borcunu ödemeseydik; 4.2 trilyon vergi barışı kapsamından çıkıyor ve borç 9 trilyona ulaşıyordu. Şimdi vergi borcumuz yok. Şu da yanlış anlaşılmasın kamuoyunda; biz bu vergi borcunu devlet kasasından ödemedik. Nasıl yaptınız nakit ödemeyi? Var mıydı paranız? - Şirketi borçlandırdık. Bankalar kanununa göre devletin el koyduğu şirketlere para aktarması kesinlikle yasak. Bir kuruş dahi aktarılamaz. E nasıl yaptınız o zaman? - Borçlandırdık şirketi. Başka bir yerden borç aldık. Borç aldınız... Kimden? Alıcı mı? - Yok, değil. Grup içerisindeki başka firmalardan borç aldık. Grup derken, TMSF’mi? - Hayır, Uzan Grubu şirketlerinin dahil olduğu grup içerisinden bir firma. Uzan ödedi yani borcu!? - Hayır. Olur mu canım! Uzan yok artık. Geçmiş sözleşmelere sadık kalacak mısınız? - Geçmiş sözleşmelerde sıkıntı var. Uygun beyanlar yapılmamış. O sözleşmeler feshedilecek ve yeni sözleşmeler imzalanacak. Yaklaşık 5 milyon dolarlık bir bütçeyi yöneteceksiniz. Hepimiz maaşlı insanlarız. Yüzlerce milyarlık mukaveleler sinirlerinizi bozmadı mı? - Ben çok daha büyük bütçeli kurumları da yönetiyorum. Mesela böyle bir medya grubunun da yönetim kurulu başkanıyım. Örneğin Avrupa Marka Holding (Cine 5). - Başkanımız Erol Aksoy’dan devralınan 41 şirketin de yönetim kurulu başkanı. Aynı zamanda TSMD’da İştirakler Dairesi Başkanı’dır... İddialı mısınız başkanlıkta? - Olması gerekeni olması gerektiği gibi yaparız.Benim yöneticilik anlayışım şudur; biz bir takımız. Bu takım içinde de omuz omuzayız. Kimse bir adım ilerde, ya da bir adım geride değil. Size sporcusuna borçlu, devlete borçlu bir firma verildi. Ve bu malı devlet adına iyi yönetim satmanız gerekiyor. Dolayısıyla İstanbulspor’u iddialı bir duruma getiriseniz çok daha para edecektir. - İngiltere Ümit Milli Takımı’nda oynamış Offsiong’u aldım sıfır maliyetle... 1926’dan beri yapılmayan bir sözleşme yaptık. Çıkacak 3 maç oynayacak, beğenirsek belli periyotlarda ödeme yapacağız. Beğenmezseniz? - Beğenmezsek geri göndereceğiz ve hiçbirşey ödemeyeceğiz. Bonservis bedeli yok. Satarken bonservis bedelini yüzde otuzunu o alacak. Üç maç sonunda bütün kamuoyu görecek nasıl olduğunu. İstanbul Erkek Lisesi’nin size başvurusu oldu mu, almak istiyoruz diye? - Başvuru oldu ama almak için değil. Görüş alış verişinde bulunduk. Onlara sürekli takıma sahip çıkın diyorum. Bu sizin takımınız. Çanakkale Savaşı’nda en çok şehit veren okul İstanbul Erkek Lisesi. Bu müthiş bir şey. Adnan Sezgin bir sene boyunca maaş alamadığını, iki defa benimle yaptığı röportajda dile getirmişti? - O röportajları getirin. Mahkemede delil olarak kullanayım. Adnan Sezgin yönetim kurulu toplanamadığı için maaş alamadığını belirtti. Ama, “Benim maaş almam önemli değil, takımın yaşamasını istiyorum” demişti. - İyi demiş. Almış mı para? - Bizim kayıtlarımıza göre maaş alındığı görünüyor. Rakam yüksek miydi? - Epeyce yüksekti. 25 milyar. İçeride alacağı görünmüyor yani? - Yönetimi devraldığımız günden sonra gözüken maaşını ödemedik. Bunun da sebebi; kayıt ve belgelerde ve alınan ifadelerde karışıklıklar olmasıydı. Futbolcuların hepsini soruşturmaya tabii tutup, ifade mi aldınız? - Sohbet ettik onlarla. Sadece bilgi almak için. Beyanlarını aldık. İfadelerini almak diye bir şey söz konusu değil. Kayıtlara göre Adnan Sezgin bütün alacaklarını almış gözüküyor. Buna da çok sevindim... - Evet, biz gelene kadar tüm maaşını almış. Peki futbolcuların durumu nedir? - Futbolcuların durumu gerçekten içler acısıymış. Durumlarını anlattıkları kelimelerle yeterince ifade etmiyorlar bile. Kamuoyunda bilinenden çok daha kötü bir haldeydiler. Maaşların yaklaşık yüzde 75’inin ödendiği söyleniyor futbolculara, nedir durum? - Ben 20 gündür sabah 4’lerde eve gidiyorum. Bütün muhasebe kayıtlarını inceledim, bütün futbolcuların içeride alacakları var. Sözleşmelerde gösterilmiş miydi bunlar? - İşin orası da ayrı bir boyut. Bir takım vaadlerle bu çocuklar kandırılmış, Adnan Sezgin orayı işgal etmiş. Futbol camiasında Adnan Sezgin’in bir ismi var ve herkes diyor ki, ‘bu kulübü bu ayakta tuttu, o biliyor bu işleri’. Ama öyle değil. Orada emeği geçen adı duyulmamış bir sürü insan var. Bir de şu var. Bir takım görevleri icra ederken, siz eğer hukukun sınırları içinde kalmadan gerçeğe aykırı bir takım belgelerle, beyanlarla kendinize avantaj sağlamaya kalkarsanız, bu takımın ayakta durmasından daha kötü bir şey. Düşseydi takım belki ama bu haksızlık yapılmasaydı. Oyuncuların geçmişten kaynaklanan alacaklarını ödeyecek misiniz? - Bu alacakların gerçekliği tespit edildikten sonra mutlaka öderiz. Yeter ki gerçek alacaklar olsun. Bunların bu tür bir riski de var. Gerçekse, suistimal yoksa, kayıtdışı bile olsa alacakları ödeyecek misiniz? TFF’de görülen rakam 100 milyar lira, ama ben 300 milyara anlaşmışım. O 200 milyarı ödeyecek misiniz? - Şöyle değerlendirelim. Geçmişten gelen borç olarak değil de, kesin kanaate varıldığında futbolculara ödenmesi gereken bir miktar olarak belirlenir. Kayda dayanmayan geçmişten gelen borçları ödeyeceğiz demek, yöneticinin haddini aşması demek. Kayıtları tutulmuş alacakları da yeni transfer dönemindekilerle birlikte yeniden yapılandırdık, hepsi ödenecek. Mesela Aykut Kocaman Malatyaspor’a gitti. Onun alacağı ne olacak? - O da sadece son maaşını alamamış. Sözleşmesinin görünmeyen kısmının doğru olduğuna kanaat getirirseniz, onu da ödeyecek misiniz? - Burası bir şirket olduğu için ister istemez kayıtları esas almak zorundayız. Hakkaniyete uygun hareket etmek durumundayız. Belgeye dayanmalı. Bu tür durumlarda bunun kanıtlarını ortaya koyması lazım. Belgelenmeyen bir alacağı ödemem ben. Ama bu çocuklar sizin çocuklarınız! - Tabi ki bizim çocuklarımız. Ama onlar çok rahat, sıkıldıkları bir konu yok. Bu çocuklar alacağımızı alamadık diye ağlamayacaklar bir daha. Öyle mi? - Hiç kimseyi ağlatmayız. Ama devlet memuru olduklarından değil, doğru mu? - Onlar devlet memuru değil. Ama devletin!? - Olur mu, özel bir spor kulübünün sporcuları sonuçta. Onların profosyonel yöneticileri var. Kim onlar? - İşte sayın başkanımız, ben. Siz profesyonel misiniz? - Aslında şunu kamoyuna da açıklamamız lazım. Biz İstanbulspor’u yönettiğimiz için para almıyoruz. Rakamları nasıl buluyorsunuz? Yani sözleşme yenileyecek misiniz? - Ücret belirledik. Takımdaki oyuncunun isteğine göre, oynadığı yere göre... Bu sene yaklaşık 5 trilyon civarında para alacaksınız havuzundan, bu yarışmak için yeterli bir rakam mıdır? - Bununla birlikte alacağımız reklam hasılatlarıyla topladığımız zaman yeterli bir rakam görünüyor. Şimdi çim sahaya çıkacaksınız... - Ciddi bir sorumluluk alıyorsunuz. Eğer buna psikolojik olarak hazırlayamazsanız kendinizi çok hızlı bir şekilde, kaybedersiniz. Yani, ben TMSF binasından çıkıp, medya binamıza girerken, kendimi 10-15 dakika psikolojik olarak hazırlıyorum. Onu yapamazsınız, bir devlet temsilcisi başkan gibi davranırsınız, o olmaz. Sürekli bunu yapıyorum. Şikayet ediyorlar mı sizin hakkınız da, bizim şirketlerimize el koydular, kötü yönetiyorlar diye? - Öyle bir iddiada bugüne kadar bulunan olmadı. Bulunan olursa da çıkar rakamlarla konuşurum. Ben Cine 5’in reklam satışını, gelirlerini arttırdım. Takımımla çok içiçeyim. Omuz omuzayız. Bu çok önemli bir şey. Sadece başkana ihtiyaç duyulduğunda başkanlık yaparım. Geçen sene yapılan İstanbulspor’a kaynak yaratmada çok akıllıca ve insanın içini burkan bir manevraydı. Üç büyüklerle oynadıkları maçları deplasmanda oynamak, böylece 4-5 trilyonluk bir kaynak yaratma planlanmıştı. TFF tarafından reddedilmişti. Siz böyle bir teklif düşünüyor musunuz? - Bu konuda Olimpiyat Stadı’nı bile düşünüyoruz. Olimpiyat Stadı’nda mı oynayacaksınız maçları? - İçimiz az burkulsun diye... Üçüncü maçımız Fenerbahçe maçı. Togay Bayatlı’yla da görüştüm. Dilekçemizi de yazdırdık. Kabul edilirse, federasyon da onay verirse Olimpiyat Stadı’nda oynayacağız. İddialı mısınız? Kaçıncı bitirirsiniz ligi? - İlk beşe gireceğiz. Geçen gün Tezcan Altay, İstanbulspor’u satın almak istediğini söyledi, size müracaat etti mi? - Bize herhangi bir müracaatı olmadı. Basın yoluyla böyle bir beyanda bulundu ama bize ne resmi ne de şifai herhangi bir başvurusu olmadı. Bu işin başında ben varım. Bana gelen hiçbir teklif yok. Satma yetkisi size mi aittir? - Hayır, TMSF’ye ait. Kaç tane talip var şu anda? - Şu anda 4 tane talip var. İsim vermiyorsunuz ama size yapılan en büyük teklif nedir? - Rakam teklifi yok şu anda. Sadece satın almak istediklerini beyan ettiler. Bunun için gizlilik sözleşmeleri imzalanacak. İstanbulspor’un hesaplarını incelerken bir suistimale rastladınız mı? - Onları ilgili mercilere bildireceğiz. Yakaladınız mı? - Kesinleşmiş birtakım belgeler var ama, rapor şekline dönüştürüp ilgili mercilere vereceğiz. Şu anda şirketin denetçileri konu üzerinde çalışıyorlar. Daha önceden müffettişlik yapmış, bu konuda tecrübesi olan insanlar bu şirketin hesaplarını inceliyorlar. Suistimal var mı? - İncelemeler devam ediyor. Neticelenmeden kesin bir beyanda bulunamam. Eğer bir suistimal varsa yargıya ne zaman intikal edecek? - En kısa zamanda. Politik cevaplar veriyorsunuz... - Ben 16 sene müfettişlik yaptım devlette. İncelemeye başlarsınız, çorap söküğü gibi onun peşinden, bunun peşinden gitmek zorunda kalırsınız. Yoksa amıcımız kesinlikle politik cevaplar vermek değil. Mahkemeye de gittik, Sabah’ın yaptığı, “Vestel Manisa - Bursa maç yapsın, İstanbul düşürülsün, başkanları yok birşeyleri yok” haberi üzerine dava açtık. Tekzip yayınlanmadığı takdirde gereğini yapacağız. Biz hiçbirşey ihmal etmeden davranırız. Hiç kimsenin de hatırı için hizmet etmeyiz, görev adamıyız. Sizin için fikstür nasıldı? - Çok güzel. Fenerbahçe’yi ağırlayacaksınız. Şeref tribünün tam ortasında Aziz Yıldırım ile yanyana oturacaksınız. Tüm kameralar size odaklanacak. Bir spor adamı olarak hangi duygular içinde izleyeceksiniz maçı? - Benim odama kimler girip, kimler çıkıyor bir bilseniz... Ben Karadeniz Otomobil Sporları’nın lisanslı rallicisiyim. Spordan, yarışmadan benim hayatta aldığım tek ders vardır. Bunu gururla söylerim; birilerinden iyi olduğumu bilirim, birilerinin de benden iyi olduğunu bilirim. Sporun bana öğrettiği en güzel şey budur. İstanbulspor’a Fenerbahçe taraftarı küfürlü tezahüratta bulunursa hangi duygulara kapılırsınız? - Çok kötü hissederim. Fenerbahçe’nin İstanbulspor’a küfür etme gibi bir durumu da olamaz zaten. İstanbulspor’a bir milli takım diye bilir miyiz? - Diyemezsiniz. Milli takım gibi bütçesi yok. Adı milli takım değil. Federasyonla ilgisi yok. Çift sözleşme sebebiyle Adnan Sezgin’i mahkemeye verirseniz, bu haksızlık olmaz mı? Neredeyse Türkiye’deki tüm kulüpler benzeri uygulamaları yapıyor. - Biz önümüze gelene bakarız o kadar. Ben Fenerbahçe’nin başına da geçsem aynısını orada yaparım. İki yanlış bir doğru etmez. Bu ülkede bizim suç unsuru olarak belirlediğimiz fiiller, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak belirtilmişse biz de gereğini yaparız. Biz gereğini yaparız diyorsunuz ama çocukların alacaklarını da öderiz diyorsunuz? - Tabii ki. Yani yanlışa bir anlamda ortak olmayı da gözönüne mi almış oluyorsunuz? - Yabancı futbolcularda zaten sorun yok, yerlilerde var. Yabancı futbolcular menacerleriyle geliyorlar, aslında çok büyük de adaletsizliktir. Yabancı FIFA menaceriyle geliyor, sözleşmesini yapıyor. Türkiye’de futbol kurumsallaşmamış. Eğer federasyon bunlara müdahale etmiyorsa, burada bence görevi gereği gibi yapmamaktan bahsedilebilir. Bunları siz bizden çok daha iyi biliyorsunuz. Özellikle şu maç oynansın, ben tribünde olmak istiyorum dediğiniz bir maç var mı? - Bugün satılırsa biz yarın seyirci olarak kale arkasından izleriz maçı. Üç büyüklerle yapacağımız maçı bekleyeceğiz. Senin futbolcularının yarısından çoğu Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, siz neden hangi takımı tuttuğunuzu açıklamıyorsunuz? - Olabilir. Biz futbolcularla toplantı yaptığımızda biz İstanbulspor olarak çıkacağız ve bu maçı alacağız diye motive etmeye çalışıyoruz. Aksi halde bu motivasyon kaybolur. Ben bunu yaparken, benim beynimde Beşiktaşlı, ya da Fenerbahçeli olduğumu düşünürlerse, bu benim inandırıcılığımı zayıflatır. Bu paradan, puldan çok daha önemli bir şey. Liderliğime zarar gelmesine izin vermem. Korumanız var mı? - Allah var işte. Ben medyatik olma noktasında falan değilim. Ama bu takımın popülaritesini korumak zorundayız. En son ne zaman top gördünüz? - İstanbulspor Başkanlığı’na gelmeden 3 ay önce halı saha maçı yapmıştık. Futbol oynamayı severim. Sizi keyiflendiren hiçbir şey yok mu? - Futbolcularla konuşma yapmak müthiş heyecan veriyor. Futbolcularla kaç defa konuştunuz? Örneğin; bir Uche ile, Saffet ile, Oğuz ile neler konuştunuz? - Mesela 3-1’lik Parma maçında Saffet’in kendi kalesine attığı bir gol vardı, onu konuştuk. Bizi yaktın dedim ona. Oğuz’la da geçen sene Fenerbahçe’yi yendikleri 3-0’lık maçtan sonra yaptığı açıklamayı konuştum. Bu arada Musa’yı neden satmadınız? - Ben başkan olarak yöneticilerinin verdiği karara saygı gösteren bir insanım. Teklif geldiğinde Erol Tok hocamız karar versin derim. Musa da, dört kişinin yanında benim Avrupa’ya gitmem İstanbulspor’dan daha kolay, Trabzonspor’u istemiyorum dedi ve konu bizim için orada kapandı. Siz teşvik primine nasıl bakıyorsunuz? Bu Türkiye’de artık bir gerçek. - Biz böyle birşeyin olduğuna inanmak istemiyoruz. Mesela 3. haftaki Fenerbahçe maçından önce yine melesa bir Beşiktaşlı taraftar, “Siz benim devletimin takımısınız, Fener’i yenin ve alın size 500 bin dolar” dese tavrınız ne olacak. - Etik değil. Böyle birşeyin olduğuna da inanmak istemiyoruz. Futbolculara hiç ödeme yaptınız mı? - Onlarla anlaşmalarımızı yaptık. Hepsine harçlık maayetinde 5’er, 10’ar milyar dağıttık. Kampa gitmeden önce ihtiyaçlarını karşılasınlar diye. Mutlular mı? - Evet. Çok mutlular. Kulübü en iyi teklif yapan müşteriye mi satacaksınız? - İlk çıkan en iyi müşteriye satacağız. Bizim bu konuda acelemiz var. İlk çıkan en yüksek fiyata vereceğiz. İstanbulspor devletin takımı. Bir gün sporcunuz saha içinde rakibine gayri ahlaki bir davranışta bulunur da tükürürse ceza diğer takımlardaki gibi mi olur yoksa? - Bu soruyu şöyle sormanız lazım. Futbolcunun bir hatası sonucunda kulübün değeri düşerse, futbolcunuzu Türk Ceza Kanunu’nun hangi maddesine göre yargılarsınız? Ligin son maçı. Mesela Saffet, topu kendi kalesine 90’a taktı ve ligden düştünüz. Hangi maddeye göre yargılanır? - Yaktın bizi kaptan deriz! Röportaj: Fanatik.

Günün Önemli Haberleri