İstanbul'dan Borodina geçti
Abone olİstanbul’a gelen dünyaca ünlü mezzo soprano Olga Borodina, İstanbul’un iki yakasında, Kadıköy ve Harbiye’de iki konser verdi ve müzikseverleri büyüledi.
Şef Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile konser vermek üzere İstanbul’a gelen dünyaca ünlü mezzo soprano Olga Borodina, İstanbul’un iki yakasında, Kadıköy ve Harbiye’de iki konser verdi ve müzikseverleri büyüledi. Yüksek volümlü, billur gibi bir sesle opera dağarcığının en güzel aryalarını seslendiren Borodina, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile mükemmel bir uyum sağladı. Olga Borodina, konserden sonra alkışlar dinmeyince, İstanbullu müzikseverler için program dışında bis olarak Samson ve Dalilah Operasından ‘Mon cour s’ouvr ata voix’ aryasını seslendirdi. Olga Borodina konserden sonra sorularımızı yanıtladı. - Tüm dünyayı dolaşarak konserler veriyorsunuz. Yaptığınız işi seviyor musunuz? - 20 yıldır konserler veriyorum ve mesleğimi çok seviyorum. Yaptığım işi bir misyon olarak da görüyorum. - Sürekli dünyayı dolaşarak yaşamak nasıl bir duygu? Böyle yaşamak zor mu? - Elbette zorlukları var. Bir kere, her ülkenin kendi gelenekleri var. Onlara göre hareket ediyorsunuz. Sonra Rus müziği dünyanın her yerinde bilinmiyor, onu da tanıtmak gerekiyor. Bu da ayrı bir misyonum. Sonra 3 oğlum ve eşim var. İş yaşamı ile aile yaşamımı birlikte yürütmenin zorlukları da var kuşkusuz ama bu zorlukların da üstesinden geliyorum. Dünyayı dolaşıp yeni ülkeler görmek, oralarda konserler vermek de çok güzel. - Rus müziğini programlarınıza hep alıyor musunuz? - Evet, aslında bir hata yaptım, bu konserimde programıma Rus müziği almadım. Bir başka gelişimde mutlaka Rus müziği de seslendireceğim. Aslında Rus müziği benim sesime çok uygundur. Ama çok trajik ve dramatik bir müziktir. Dinleyiciyi bu ilk konserde üzmek istemedim bu yüzden daha romantik parçalar seçtim. - Asıl yaşadığınız yer neresi? Eviniz, eşiniz çocuklarınız? -St. Petersburg’da yaşıyorum. 3 oğlum var, eşim de müzisyen. Benim gibi solist. Eşim Rusya’nın Başkirya bölgesinden. Başkiryalılar Türk -Altay dil grubundan. Eşim Türkçe de konuşuyor. Ben bazen ona, sen Türk müsün, yoksa Rus musun diye sorarım. - Çok kolay ve rahat arya söylüyorsunuz. Başarıyı doğal sesinizle mi yoksa çalışmakla mı kazandığınızı düşünüyorsunuz? - Çok kişide doğal olarak ses var. Ama hayat boyu eğitmek ve öğrenmek lazım. Sadece konservatuarda okumak değil, yaşam boyu çalışmak gerekiyor. Ben her konserimde yeni bir şey keşfedip, yeni buluşlar yapıyorum. Her zaman çok çalışıyorum ve her konserde yeniden acaba burasını şöyle mi söylesem diye üstünde çalışıyorum. -Arya söylerken gözlerinizde bir hüzün oluyor. Şarkı söylerken ne hissediyorsunuz? -Rolünü canlandırdığım kişiliklerin duygularını yaşıyorum. Onun kişiliğine giriyorum. O zaman rolü ve şarkıyı gerçekçi olarak yorumlayabiliyorum. İzleyiciye bütün kalbimi vermeye çalışıyorum. Bu sanat ancak o zaman gerçek bir şekilde yapılabiliyor. -Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrasını nasıl buldunuz? - Orkestra son derece uyumlu ve isteyerek çalıyor. Bu çok az bulunan bir şey.