Serginin küratörü Tima Jam, 5 yıldır Türkiye'de sanat
çalışmalarına devam ettiğini belirterek, Türk kültürünü,
sanatlarını yakından takip ettiğini söyledi. Tima Jam, kültürel
anlamda birleşmeyi, dayanışmayı ifade etmesi adına böyle bir sergi
açtıklarını ve temasını, "Ölümsüzlük" olarak belirlediklerini dile
getirdi.
Jam, temanın sonsuzluğu içerdiğinden bahsederek, "Sergide
11 Türk, 11 de İranlı sanatçının eseri yer alıyor.
Sanatçılarımızın hepsinin atölyelerine ziyaretleri yaparak, üretim
çalışmalarına tanık oldum. 10 İranlı sanatçımız, İran'da
çalışmalarına devam ediyor. Sadece 1'i Türkiye'de yaşıyor."
dedi.
Sergiye, çalışmaları ölümsüzlük temasına uygun olan sanatçıları
seçtiğine işaret eden Jam, bazı sanatçıların bu sergi için
yeni işler ortaya çıkardığını aktardı.
Jam, serginin anlamına da değinerek, "Sergi, sürekli olarak
yeniden canlanmayı, reenkarne olmayı ve doğanın bitmeyen varoluşunu
anlatıyor. Aynı zamanda, zorunlu olarak sabit ve değişmez olan bu
parçaların sürekli devam eden döngüsünü anlatmakta."
değerlendirmesinde bulundu.
"Eserlerim dünyanın oluşumunu, evrenin gelişimini
ele alıyor"; Sanatçı Cengiz Yatağan da sergide 2
eserinin yer aldığını dile getirerek, "Bu eserlerim epoksi işler.
Dünyanın yeni doğuşu ve ruhani, Mevlevi ve sufizmle alakalı
hissiyatları oluşturan şeyler yapıyorum genelde. Kullandığım
malzeme ile bu düşüncelerim birleştiğinde farklı yorumlamalar ve
teknikler ortaya çıkıyor." diye konuştu.
Eserlerinde yoğunlukla inşaat malzemeleri kullandığını anlatan
Yatağan, şöyle devam etti: "Epoksi ve kendi geliştirdiğim
renklendirme malzemeleriyle sergideki eseri hazırladım. Işığın
yansımalarını falan çok farklı algılattırıyor ve derinlikleri çok
kuvvetli. Ayrıca bu eserlerdeki malzemenin adına teknoloji kimyasal
diyebiliriz. Çünkü dijital teknolojide, bilgisayarda,- bu tarz
şeyler var, bu da fiziki olarak kimyasalda teknoloji hissi veriyor.
Aynı zamanda dünyanın oluşumunu, evrenin gelişimini ele
alıyor."
"Kültürlerin birbirleriyle buluşması
önemli"; Sergide 3 farklı portre eseri yer alan
sanatçı Mustafa Horasan ise 1986 yılından beri resim çalışmalarına
devam ettiğini dile getirerek, "Farklı üniversitelerde bu alanda
öğretim görevlisi olarak çalıştım. Hala da kendi atölyemde resimler
üreterek, hayatımı resimden kazanıyorum." dedi.
Horasan, çoğunlukla eserlerinde figüratif çalışmalar yaptığına
işaret ederek, "Yaptığım çalışmalara figüratif dışa vurumculuk da
diyebiliriz. Sergide yaptığım 3 portreden 2'si de fotoğraflardan
yola çıkarak, diğerini de hayalimden yaptığım bir portre. Aslında
gerçekle gerçek olmayan arasında yüze bakış diyebiliriz bu
resimlere." ifadelerini kullandı.
Sergide İranlı sanatçılarla böyle bir sergide bir araya gelmenin
önemli olduğuna da dikkati çeken Horasan, şunları
söyledi:
"Kültürlerin birbirleriyle buluşması, birbirlerini tanımaları,
empati kurmaları bence çok önemli. Biz onların yaşadığı coğrafyanın
duygusunu hissediyoruz. Onlar da bizimkilerini hissediyor. Bu da
çok önemli bir nokta. İran zaten çok derin bir kültüre sahip. Fakat
biz bu kültürü çok fazla ziyaret edemediğimiz için çok
derinlemesine de bilmiyoruz. Şimdiye kadar birkaç yönetmenden ve
şairden biliyorduk İran'ı, şimdi plastik sanatlarda da görmüş olmak
mutluluk verici."
Sergide Horasan ve Yatağan'ın yanı sıra Barış Sarıbaş,
Dilara Matarcı, Erhan Özışıklı, Ferhat Salman, Gökhan Deniz, Görkem
Usta, Gülveli Kaya, Özge Enginoz, Seydi Murat
Koç, Afshin Hosseinzadeh, Ali Motamadian, Dariush
Hosseini, Fatemeh Divandari, Hamid Asadi, Morteza Khosvari, Navid
Zafaralizade, Reza Hosseini, Saeed Asaidi ve Saghar
Daeiri'nin eserleri yer alıyor. Sergi, 8 Temmuz'a kadar
görülebilecek.