İstanbul'da hangi ilçede hangi proje var?
Abone olİstanbul bambaşka bir görünüme kavuşacak. İlçe ve beldelerdeki kentsel dönüşüm projeleri baş döndürüyor.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan etme
yetkisini elinde bulunduran Büyükşehir Belediyesinin, TOKİ ya da
KİPTAŞ aracılığıyla birçok ilçede yürüttüğü projelerle gecekondu,
depreme dayanıklı olmayan ve zaman içinde eskiyen yapılar, yerini
sosyal donatılı modern binalara bırakıyor.
Projeler, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin
TOKİ ya da KİPTAŞ ile yaptığı protokoller aracılığıyla
yürütülüyor.
İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi, Belediye Kanunu'nda, Haziran
ayında yapılan değişiklikle verilen yetkiye dayanarak, konut
alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları,
kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal
donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa
ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya
deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla hummalı bir şekilde
kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uyguluyor.
Büyükşehir belediyesi ve mücavir alan sınırları içinde kentsel
dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye yetkili kılınan
Büyükşehir Belediyesi, Belediye Meclisince uygun görülmesi halinde
ilçe belediyelerinde de kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabiliyor.
MÜLK SAHİPLERİYLE ANLAŞMA YOLUYLA
KAMULAŞTIRMA
Kanun uyarınca, kentsel dönüşüm alanlarında, yapıların
boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında mülk sahipleriyle
anlaşma yoluna gidiliyor. Anlaşamayan mülk sahiplerinin mahkemelere
itiraz hakkı da bulunuyor.
Kentsel dönüşüm alanlarındaki gayrimenkul sahiplerine, anlaşma
olması halinde, bu alanlarda hakları veriliyor. Ancak İmar ve
Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler
Kanunu kapsamına girmeyen gecekondu sahiplerine, enkaz ve ağaç
bedelleri veriliyor veya kentsel dönüşüm alanı dışında arsa veya
konut satışı yapılabiliyor. Bu kişilere, TOKİ ile iş birliği
yapılarak konut da satılabiliyor.
Belediye ile anlaşma yapmayan veya belediyece kamulaştırılmasına
gerek duyulmayan gayrimenkullerin sahiplerinden, proje alanında
kendilerine ayrı ada ve parselde imar hakkı verilmemiş olanlar,
kamulaştırmasız el atma davası açabiliyor.
Mülk sahipleri, proje ortak gideri sayılan kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanlarında yapılacak altyapı ve rekreasyon
harcamalarına, inşaatın toplam metrekaresi oranında katılıyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ
AA muhabirinin ilçe belediyelerinden derlediği bilgiye göre,
İstanbul'da yürütülen ''Kentsel Dönüşüm'' projeleri şöyle:
- Küçükçekmece Belediyesi, Türkiye'nin en büyük gecekondu önleme
projelerinden biri olan ''Ayazma-Tepeüstü Kent ve Yenileme - 21.
yüzyıl Kent Vizyonu Projesi''nde TOKİ ve Büyükşehir Belediyesi ile
ortak çalıştı. Proje kapsamında gecekondular yıkıldı, 1,5 yılda 2
bin 640 sosyal konut tamamlandı ve 1800 aile yeni evlerine
taşındı.
TOKİ, Halkalı'da da kentsel yenileme projesi kapsamında 2 bin 64
konut yaptı. Küçükçekmece Belediyesinde halen devam eden kentsel
dönüşüm alanları mevcut.
- Kentin deprem odaklı ilk kentsel dönüşüm projesinin temelleri,
geçen yıl 17 Ağustosta Zeytinburnu'nda atıldı. Sümer Mahallesi
Deprem Odaklı Kentsel Dönüşüm Projesi, 171 bin metrekarelik konut
alanı ve 46 bin 500 metrekarelik dükkan alanını kapsıyor.
Kentsel dönüşüm kapsamında Sümer Mahallesi'nde mahalle dokusu
korunacak, KİPTAŞ tarafından 1 1, 2 1, 3 1 ve 4 1 olmak üzere
toplam 1700 konut yapılacak. Projenin içinde iç bahçeler, spor
tesisleri, çocuk oyun alanları ve kapalı otopark da bulunacak. Her
daireye kapalı bir otopark verilecek.
Kentsel dönüşüm, 3 etapta yapılacak. Burada 161 bina, 1038 daire ve
222 iş yeri bulunuyor. Proje aşamasında kimse yerinden
çıkarılmayacak. İlk etapta boş alana 456 daire yapılacak, hak
sahiplerine teslim edilecek ve son olarak sorunlu yapı stoku
yıkılacak.
Projenin gerçekleştirilebilmesi için ''kat karşılığı anlaşma
modeli'' benimsendi. Yani 100 metrekare dairesi olan vatandaşa 75
metrekare daire bilabedel verilecek. Eğer mevcut metrekare ile
verilecek metrekare arasında bir fark doğarsa aradaki fark 10
yıllık banka kredisi ile tahsil edilecek. Eğer vatandaşın hesabına
daha düşük bir metrekare yazılırsa KİPTAŞ farkı ödeyecek.
Proje 3 etaptan oluşacak. Şu anda temeli atılan ve bodrum katları
biten projenin ilk etabının, 2011 yılı sonuna, tamamının da 2014
yılına kadar bitirilmesi hedefleniyor.
- Çatalca Belediyesinde gecekondu önleme bölgesi olarak belirlenen
Kaleiçi ve Ferhatpaşa mahallelerinde kentsel dönüşüm projesi
uygulanıyor.
- Esenler'de yüzde 33'ü Hazineye ait Çiftehavuzlar Mahallesi'nde
kentsel yenileme projesi için TOKİ ile ön protokol imzalandı.
Vatandaşların evleri, bedeli yeni verilecek ev için peşinat kabul
edilerek yıkılacak. Vatandaşlar, yeni dairelerin fiyat farkını
taksitlerle ödeyecek. Çiftehavuzlar Mahallesi'nde oturan kiracılar
da isterlerse vadeli olarak TOKİ'ye ait evlerden satın
alabilecek.
- Esenyurt'ta Mehterçeşme, İstiklal ve Fatih mahallelerinde
yenileme çalışmaları yürütülüyor. Mehterçeşme Mahallesi'ndeki 100
mülk sahibi ile anlaşılacak ve burada Osmanlı mimarisi tarzında
''Osmanlı Mahallesi'', İstiklal ve Fatih mahallelerindeki evler de
yıkılacak ve Roman vatandaşlara özel mahalle oluşturulacak.
EYÜP'TE VAKIF ÜNİVERSİTESİ KURULACAK
- Eyüp'te büyük bölümü vakıf arazisi olan ve bir
vakıf üniversitesi kurulması planlanan Güzeltepe Mahallesi'ne bağlı
Bayramoğlu Çobançeşme mevkisindeki kentsel dönüşüm projesi
hazırlandı.
Proje kapsamında, burada oturan vatandaşlar, yan mahallede KİPTAŞ
tarafından inşa edilecek modern bir siteye taşınacak. Sitede okul,
sağlık ocağı, cami, parklar, sosyal tesisler, spor alanları,
alışveriş merkezleri yer alacak. Konutların planını yapan KİPTAŞ,
önümüzdeki süreçte vatandaşa projeyi anlatacak. Bayramoğlu
mevkisine de bir vakıf üniversitesi inşa edilecek.
MALTEPE'DE HALKLA UZLAŞI DEVAM EDİYOR
- Maltepe Belediyesi, kentsel dönüşümü, 35 hektarlık
alanı kapsayan yaklaşık 15 bin nüfuslu Başıbüyük Mahallesi'nde
uyguluyor.
Belediye Başkanı Mustafa Zengin, İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisinin, 2005 yılında bu mahalleyi kentsel dönüşüm alanı
kapsamına aldığını ifade ederek, şu bilgileri verdi:
''Maltepe Belediye Başkanlığı, 2005 yılından itibaren bu alanda
kentsel dönüşüm uygulamasına start vermiştir. Dönüşüm alanı olarak
belirlenen 35 hektarlık alanın tamamının tapusu Maltepe
Belediyesine aittir. Söz konusu alan üzerinde 1740 civarında konut
vardır. Bunların 170'i tapu tahsis belgeli konutlar. Yaklaşık
1500'ü ise 1985 yılından sonra yapılan ve 2981 sayılı yasa
kapsamında olmayan gecekondulardan oluşmaktadır. Kentsel dönüşüm
alanı çerçevesinde TOKİ ile geçmiş yönetim tarafından yapılan
protokoller çerçevesinde tapu tahsis belgeli konut sahiplerine
daire takas önerisi sunulmuş. Bu konutlarla ilgili bir sorun
yaşanmamakta. Ancak tapu tahsis belgesi olmayan 1500 civarındaki
gecekondu için sadece enkaz bedelleri üzerinden değerlendirme
yapıldığı için problem yaşanıyor. Bunlarla ilgili olarak Belediye,
geçmiş dönemde seçimlerden hemen önce 20 Kasım 2008 tarihinde 18
dönümlük kendi arsasını 1 lira karşılığında TOKİ'ye devredip
buradan doğan hakkını vatandaş lehine kullanmıştır. Göreve
geldiğimiz 29 Mart 2009 tarihinden itibaren ortak bir yol bulma
arayışlarımızı sürdürüyoruz. Başıbüyük'te olacak bütün dönüşümler
halkın yararına olacaktır. Projenin bitiş tarihini ortak çözüm
tarihi belirleyecektir. TOKİ ile yapılan protokol ve Maltepe
Belediye Meclisinin çıkardığı konut tahsis yönetmeliğinde konular
detaylı olarak belirtilmiştir.''
GÜNGÖREN'DE 4 BİN MÜLK SAHİBİ VAR
- Güngören Belediyesi ve TOKİ tarafından yürütülen Tozkoparan
Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi, 60 hektarlık bir alanı kapsıyor.
Alan genelinde, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 1960'lı yıllarda
Roman vatandaşların konut sorununu çözmek amacıyla ''Gecekondu
Önleme Projesi'' adı altında yaptığı sosyal konutlar yer alıyor.
775 sayılı Gecekondu Kanunu çerçevesinde Tozkoparan'da
gerçekleştirilen proje, deprem riski ve bölgede bulunan yapıların
ekonomik ömrünü tamamlamış olması gerekçesiyle başlatıldı.
Yüzde 86'sı devlet arazisi, geri kalanı özel mülkiyet olan arazide,
4 bin mülk sahibinin hakkı bulunuyor.
Proje kapsamında hak sahipleri ile sosyo demografik yapının tespiti
için yürütülen anket çalışmaları tamamlanarak, istatistiki
analizler çıkartıldı. Veriler ışığında tasarım projelerine yön
verilmeye başlandı. Mevcut arsa, yapı ve ağaç bedelleri çıkarıldı
ve bu bedellerin yeni projeye dönüşüm katsayıları hesaplandı.
Katsayılar hesaplanırken farklı mülkiyet tipleri göz önünde
bulundurularak her biri için ayrı parametreler oluşturuldu.
Mülk sahiplerine, devrettiği evin büyüklüğünde karşılıksız ev
verilecek. Daha büyük ev isteyenler de aradaki farkı ödeyebilecek.
TOKİ, başka bir yerden ev isteyenlere de kolaylık tanıyacak. Mülk
sahipleri inşaat sırasında evlerinden ayrılmayacak. Arazide boş
alana yapılacak bina tamamlandıktan sonra verilecek eve taşınacak
ve o zaman evini boşaltacak.
Mülk sahipleriyle anlaşmaların sürdüğü proje önümüzdeki günlerde
uygulamaya geçilecek.
- Başakşehir'de TOKİ ''Kayabaşı Deprem Dönüşüm Projesi'' kapsamında
çalışmalar yürütüyor. Kayabaşı Mahallesi'nde gecekondu önleme
projesi devam ediyor. TOKİ'nin yürüttüğü projede, 5 bin 100 konut
yapıldı.
ATAŞEHİR'DE SÜPER LÜKS EVLER YAPILACAK
- Ataşehir Belediye Başkanı Teknik Danışmanı Mehmet Ali Düzova,
Yenişehir Mahallesi Şerif Ali Çiftliği mevkisindeki kentsel
yenileme alanı projesini TOKİ'nin yürüttüğünü belirterek, hak
sahipleriyle anlaşma sürecinin devam ettiğini belirtti.
Depreme dayanıksız ve köhne durumdaki binaların yenilenmesini
öngören proje kapsamında 1290 hak sahibine teslim ettikleri ev
büyüklüğünde yeni ev verileceğini anlatan Düzova, hak sahiplerinin
borçlandırılmayacağını, evlerin kura ile belirleneceğini
söyledi.
Evlerin inşası tamamlanana kadar hak sahiplerine 700 lira kira
yardımında bulunulacağını belirten Düzova, şu anda 80-100 bin lira
arasında değişen evlerin fiyatlarının proje tamamlandığında 700-800
bin liraya çıkacağını kaydetti.
Düzova, yapılacak evlerin havuzlu, tenis kortlu süper lüks daireler
olacağını ve 3 bin konut yapılacağını bildirdi.
Avan projelerin hazırlandığını, kat planlarının belirlendiğini
belirten Düzova, hak sahipleriyle anlaşma sürecinin başladığını,
hak sahiplerinin tümüyle sözleşme imzalandıktan sonra inşaat
sürecinin başlayacağını anlattı. Düzova, projenin başladıktan sonra
iki yıl içinde tamamlanmasının öngörüldüğünü ifade etti.
GAZİOSMANPAŞA SARIGÖL
- Gaziosmanpaşa'da Sarıgöl–Yenidoğan kentsel dönüşüm projesiyle
gecekondu işgali ve kaçak yapılaşma ortadan kaldırılıp, alt–orta
gelir düzeyine hitap edecek sosyal konutlar üretilecek. Bölgede,
ayrıca yeşil alan artacak, okul alanları, açık ve kapalı
otoparklar, sağlık tesis alanlarının yanı sıra yönetim ve kültür
merkezleri gibi sosyal alanlar da yer alacak.
TOKİ ile ortak gerçekleştirilecek Sarıgöl-Yenidoğan Kentsel Dönüşüm
Projesi'nin, Hamam Caddesi ile PTT arkası sokak ve Sayaocağı
Caddesi arasında kalan ve Sarıgöl ile Yenidoğan mahallelerinin bir
kısmını kapsayan 285 bin metrekarelik alanda oluşturulması
planlanırken, Belediyeye ait olan 30 dönümlük alanda sosyal konut
üretilecek.
- Mimar Zaha Hadid'in hazırladığı Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi,
Pendik ve Kartal sahil, Kartal Merkez ve E-5'ten sahile inen, taş
ocağını da içine alan 555 hektarlık bir alanı kapsıyor. Projede,
ağırlıklı iş kuleleri, az sayıda konut, kültürel alan, opera evi,
park, oteller, restoranlar, yat limanı ve marina olacak.
Kartal, kentsel dönüşüm projeleri ile İstanbul'un en önemli merkezi
iş alanları bölgesi ve kültür-sanat merkezi olacak.
Bu arada, Kadıköy Fikirtepe, Bağcılar, Sarıyer Derbent, Armutlu ve
Karanfilköy, Gaziosmanpaşa Malkoçoğlu, Üsküdar, Ümraniye,
Sultanbeyli, Tuzla'nın da bazı bölgelerinde kentsel dönüşüm
gerçekleştirilmesi için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.
FATİH VE BEYOĞLU'NDA NELER OLACAK?
[PAGE]
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, 5366 sayılı Yıpranan Tarihi
ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve
Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun kapsamında Neslişah ve
Hatice Sultan Mahalleleri (Sulukule), Fener-Balat, Ayvansaray Türk
Mahallesi, Yalı Mahallesi, Süleymaniye, Yedikule-Gazhane-Yenikapı,
Nişanca ve Sultanahmet bölgelerinde yürütülen yenileme çalışmaları
hakkında AA muhabirine bilgi verdi.
Demir, 2005 yılında başlatılan Sulukule Projesi'nin 90 bin
metrekarelik alanda 620 daire, 45 dükkan, bir butik otel ve bir de
kültür merkezini kapsadığını belirterek, yapılacak 620 dairenin 620
mülk sahibine verileceğini, 430 kiracıya da uygun ödeme
koşullarıyla Taşoluk'ta ev verildiğini kaydetti.
Demir, ''Burada kamuoyunda yansıtıldığı gibi birilerini bir yere
gönderme gibi bir şey olmadı. Gerek mülk sahipleri, gerek
kiracıların memnun edilmesi için her şey yapıldı. Keşke yoğunluğu
artırarak hem kiracıları hem daire sahiplerini ev sahibi
yapabilseydik. Ancak böyle bir imkan yok, çünkü burası SİT alanı.
Yenilenen binaların sura yakın olanları 2 katlı, surdan uzaklaşınca
3-4 kat olabiliyor. Burada İstanbul'un herhangi bir yerinde olduğu
gibi gökdelen yapamıyorsunuz.''
Mülk sahiplerinin yüzde 98'i ile uzlaştıklarını, uzlaşılamayan
yüzde 2'sini de mülkiyetin intikalinde sıkıntı olanlar, kayyuma
düşenlerin oluşturduğunu ifade eden Demir, ''Sulukule'de bir tane
bile mal sahibinin açtığı dava ile karşılaşmadık. Dünyada bunun
örneği yok'' dedi.
Demir, evlerin ilk değerinin peşinat olarak kabul edildiğini, bina
bittikten sonraki inşaat maliyetini de ev sahibinin 180 ayda
ödeyeceğini belirterek, ''Bu arada ev sahiplerine ayda 400,
kiracılara ayda 300 lira kira yardımında bulunuyoruz. Onların iş
sahibi olmaları için kurslar açtık. Proje sadece evlerin yıkılıp
yeniden yapılması değil, Türkiye'de dönüşüm ve sosyal proje adına
örnek olacak. Üniversitelerde okutulacak örnek bir proje olacak''
diye konuştu.
Çalışmaların başladığını ve projenin 2012 yılının ilk çeyreğinde
tamamlanmasının planlandığını bildiren Demir, yapılan dairelerin
söylendiği gibi villa değil, 60-120 metrekare arasında değişen
evler olduğunu söyledi.
Demir, ''Mimari tarzları Osmanlı-Türk mimarisi çizgileri olacak. Ne
sokak siluetlerini, ne ada yapılarını bozduk. Yenilemeyi tarihten
geldiği gibi koruyarak yaptık. İnanılmaz renkli bir proje''
dedi.
Sulukule'de koruma kurulu tarafından onaylanan imar planları
kayıtlarına göre 22 olan tescilli korunması gereken bina sayısını
yaptıkları çalışmalar sonucunda 46'ya çıkardıklarını vurgulayan
Demir, orada tarihe saygılı bir yapı oluşmasını istediklerini
kaydetti.
Demir, Sulukule'de 2005 yılında çalışmalara başlamadan önce eğlence
evi olarak çalışan 3 ev olduğunu tespit ettiklerini belirterek,
şöyle konuştu:
''Roman kültürünün devam ettirilmesi için bütün çizgileri koruduk.
Evlerin önünde taşlıkları, sohbet edecekleri alanları vardı. Evin
arkasında herkesin ortak kullanacağı mekanlar vardı. Bunları aynen
koruduk. Yeni yapılan evlerde de Romanların kültürlerini devam
ettirebilecekleri mimari ve fiziki alt yapı var. Oradaki halkın
asimile edildiği konusu çok tartışıldı ama bu süreçte Romanlar
kendilerini muhafaza edebildiler mi? Çalışmalara başlamadan önce
üniversiteyle yaptığımız bir anket vardı. Buna göre, Sulukule'de
'Ben romanım' diyenlerin oranı yüzde 17'ydi.''
''SATMAMALARI İÇİN TAPUYA ŞERH BİLE
KOYDURDUK''
Proje öncesinde 100 metrekarelik bir evin değeri 10 bin lirayken
şimdi bunun 100, 150 bin liraya çıktığını ifade eden Demir,
''Böylesine iki mahalleye proje yapıyorsunuz. Burada muhakkak ciddi
bir rant oluşacaktır. Proje başlamadan herkesi çağırdık, tek tek
konuştuk. 'Ben mülkünüzün garantisiyim, burada bu kadar cefa
çektiniz, sizden ricam mülkünüzü satmayın' dedim. Onların
mülklerini satmamaları için tapuya şerh de koydurduk. Fakat buna
rağmen mülk satılabiliyor. Ne yaparsanız yapın, mülk satışının
önüne geçemiyorsunuz ama hala bize güvenenler var.''
Sulukule'deki kiracılara, TOKİ'nin Taşoluk'ta yaptığı binalarda
peşinatsız, KDV'siz, damga vergisiz, ayda 250 lira 180 ay ödemeli
ev sahibi olabileceklerini anlattıklarını belirten Demir, ''Herkes
güle oynaya kabul etti. 250 lirayı ödeyemeyenlere 100 lira daha
katkıda bulunduk. Dayanıp orada duran, evlerini muhafaza edenlere
gidip gelmelerini kolaylaştırmak için servis koyduk. Taşoluk'a
giden kiracıların evlerini 20-30 bin liraya devrettiklerini
duyuyorum, üzülüyorum. Bu çok kötü bir şey. Çocuklarına miras
bırakabilecekleri evlerini satıyorlar'' dedi.
FENER-BALAT
Mustafa Demir, Fener Rum Patrikhanesinden başlayan ve Ayvansaray'a
kadar sur kenarındaki 534 binayı ilgilendiren 80 bin metrekarelik
Fener-Balat yenileme projesinin koruma kurulları tarafından
onaylandığını ve ihalesinin yapıldığını belirterek, projenin
uygulama aşamasına geldiğini söyledi.
Projenin 2007 yılında ihalesinin gerçekleştirildiğini belirten
Demir, belediyenin mülk sahipleri ve kiracıların haklarını koruma
noktasında devreye girdiğini, inşaatı ihaleyi kazanan firmanın
yapacağını kaydetti.
Dairelerin kat karşılığı mantığı üzerinden yapılacağını ifade eden
Demir, şu bilgileri verdi:
''Örneğin 150 metrekarelik bir yeriniz var. Bittikten sonra '75
metrekare yer alacaksın' diyoruz. İnsanlar tepki gösteriyor. 'Benim
150 metrekare yerim vardı, şimdi bana 75-80 metrekare yer
veriyorsunuz' diyor. Sulukule ve diğerlerinde şunu gördük; bir yeri
yenileme alanı ilan ettiğiniz zaman insanların beklentileri birden
yükseliyor. Beklentilerin 10 katına çıktığını gördüm. 150 metrekare
yerine 75 öneriyoruz, ama buralar yıkılıp yeniden yapılıyor, bir
inşaat maliyeti var. Proje sonunda 150 metrekarelik bir dairenin
değeri 100 bin lirayken 80 metrekarenin değeri 300 bin lira olacak.
Ciddi bir rant oluşacak ama insanlar mülklerinin artı değerine
değil metrekareye bakarlar.''
Demir, Fener-Balat projesinde örneğin 150 metrekare dairesi
olanlara ilave 25 metrekarenin inşaat maliyetini ödeyerek, 75
yerine 100 metrekare almalarını sağlayabileceklerini belirtti.
Eyüp'ten Haliç'e sahil kesimindeki görüntünün çok kötü olduğunu,
terk edilmiş gibi göründüğünü ifade eden Demir, ''Her an yıkılmaya
yüz tutan binalar İstanbul'a yakışmıyor. Fener-Balat'ta kendi
mülkünüz olabilir ama burası şehrin ortak kültürel değeri. 'Burada
bir yerim var, kalsın' diyemezsiniz. Biz belediye olarak bunlara
müdahale etmek zorundayız ama mülk sahibinin hakkını gözetiyoruz.
Bunları gerçekleştirmek, insanları memnun etmek, kurduğunuz hayali
vatandaşa da kurdurmak gerçekten çok önemli. Proje sonunda burası
İstanbul'un prestij mekanı olacak'' diye konuştu.
Fener-Balat'taki 256 tescilli kültür varlığını 324'e çıkardıklarını
bildiren Demir, şöyle devam etti:
''Buradaki binalar 50 metrekare üzerine kurulu 3 katlı binalar. 150
yıl önce bir evde, bir aile oturuyordu. Giriş katta ıslak zeminler,
üst katlarda oturma ve yatak odaları vardı. Şimdi her katta bir
aile oturuyor ve her kata ıslak zeminli mahaller oluşturulmaya
çalışılmış. Sonuçta izolasyon yapmak mümkün değil. Bu binalar
İstanbul'un sanayi döneminde yapıldığı için yönleri de Haliç'e
değil, karaya bakıyor. Binaların hepsinin sırtları Haliç'e, yüzleri
şehre bakıyor. Bunun da yönünü değiştireceğiz. Çok heyecanlıyız.
Projeyi 2014 yılından önce bitireceğiz.''
AYVANSARAY TÜRK MAHALLESİ
Ayvansaray Türk Mahallesi Yenileme Projesinde 15'i
tescilli 60 ev bulunduğunu belirten Demir, bunların ahşap, özgün
Osmanlı mimarisinin günümüze kadar ulaşan örnekleri olduğunu
söyledi.
Fatih Belediye Başkanı Demir, şu bilgileri verdi:
''Her kış evlerin biri tahrip edildi. Çok güzel bir köşk vardı,
gözlerimizin önünde gitti. Orada oturanlar ısınmak için güzelim
köşkü değerlendirdiler. Burası çok güzel bir yer. Bir girişi, bir
çıkışı var. Projeleri bitti, kurul tarafından onaylandı, uygulama
projeleri bitti, yakında ihalesi gerçekleştirilecek. Burayı 2012
yılı sonunda bitireceğiz.
Ayvansaray Türk Mahallesi, Anemas Zindanları'nın hemen bitişiği.
Ayvansaray kültür güzergahının önemli noktalarından birisi. Proje
sonunda vatandaşlar, Kariye Müzesi'nden Tekfur Sarayı'na, Anemas
Zindanları'na, Türk mahallesine, Balat'a, Fener'e, Patrikhane'ye
yürüyebilecek. Bunun hayali bitti. Mülkiyet problemi ile
karşılaşmayacağımızı düşünüyoruz. Süre bürokrasi ve büyük bir
inşaat için.''
YALI MAHALLESİ
Mustafa Demir, Yenikapı kazı alanı ile Kennedy Caddesi arasında
kalan bölümde yer alan Yalı Mahallesinin de yenileme alanı olarak
ilan edildiğini anımsatarak, projenin 50 bin metrekarelik bir alanı
kapsadığını, 2-3 katlı binaların çoğunun tescilli eserlerden
oluştuğunu söyledi.
Burada avan projenin bittiğini, mülk sahipleriyle görüşmenin devam
ettiğini kaydeden Demir, ''Projenin bitmesi 2014 yılını geçer.
Burayı Fatih Belediyesinin kendi şirketi yapabilir'' dedi.
Kentsel dönüşümde alan boşaltılmadan yakınına yapılacak çok katlı
bir binaya insanların taşınabileceğini ve sonra mekanın ele
alınabileceğini, yapılan dairelerin de satılarak, ciddi para
kazanılabileceğini anlatan Demir ''Ancak yenilemede bir tas su ve
bir kap var. Biz cambazlık yaparak, fedakarlık yaparak, her bir
yenileme alanını kendine özgü düşünerek, her probleme bir çözüm
üreterek yola devam ediyoruz'' diye konuştu.
SÜLEYMANİYE
Süleymaniye Bölgesi Yenileme Alanı Projesi hakkında da bilgi veren
Demir, bunun Fatih Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve
KİPTAŞ'ın yürüttüğü bir proje olduğunu bildirdi.
Süleymaniye'den İMÇ bloklarına kadar devam eden alanda 900 binayı
ilgilendiren projede büyük bir mesafe alındığını belirten Demir,
belediyenin KİPTAŞ'ın çalıştığı 39 adada çalıştığını, bunların da
6'sının inşaata hazır hale geldiğini söyledi.
Burada alanın çok geniş olduğunu, yoğun bir yapılaşma bulunduğunu
ifade eden Demir, şöyle konuştu:
''Normalde 2-3 katlı binalar ama bakıyorsunuz zaman içinde 8-10
katlı iş yerleri yapılmış. İş hanları içinde çalışma şartları
inanılmaz kötü. Projede bütün bunların tasfiyesi gerekiyor. Burada
oturanların da Sulukule'de olduğu gibi alanın dışına çıkarılması
gerekiyor. Orada görüntü de çok hoş değil. Proje üzerinde uzun süre
çalışıldı, gerek proje oluşturulması gerek mülklerin alınması
konusunda ciddi paralar harcandı. Burada hedef; Süleymaniye'nin
zaman içinde tekrar meskun mahale dönüştürülmesi. Unkapanı'na çıkan
ve Bozdoğan Kemeri'nin altından geçen Atatürk Bulvarı'nı yok sayın,
aslında Süleymaniye ve Zeyrek mimari olarak da döneminde yaşayan
insanların sosyo-ekonomik düzeyleri de aynıdır. Fakat Atatürk
Bulvarı bıçak gibi kesince birisi Süleymaniye, birisi Zeyrek olarak
kalmış. İki ayrı semt gibi ama onlar birbirini tamamlıyor. İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da kabul ettiği ve
onayladığı bir proje var. Atatürk Bulvarı'nı yer altına almayı
öngören proje gerçekleşirse Zeyrek ve Süleymaniye tekrar bir araya
gelecek.''
Demir, Yedikule-Gazhane ile Nişanca ve Sultanahmet bölgesinin de
yenileme alanı olarak ilan edildiğini ve buralara ilişkin
çalışmaların da yakın zamanda başlayacağını bildirdi.
BEYOĞLU'NDA TARLABAŞI
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da yıllardır ihmal
edilen, yok olmaya yüz tutan Beyoğlu'nun Tarlabaşı semtini yeniden
ayağa kaldırmak için ''Tarlabaşı Yenileme Projesi''ni
hazırladıklarını ve projenin 213'ü tescilli olmak üzere toplam 278
yapıyı kapsadığını kaydetti.
Tarlabaşı'nda Bülbül, Çukur ve Şehit Muhtar mahallelerinde proje
kapsamında toplam 20 bin metrekarelik alanda 5 bine yakın bina
bulunduğunu, kendilerinin sadece yüzde 5'lik kısmı oluşturan 278
bina ile ilgilendiklerini anlatan Demircan, ''Neden bu 278 bina?
Çünkü Tarlabaşı'nda terk edilmiş, yaşam yoğunluğunun minimumda
olduğu, her an çökmeye hazır 278 binayı özellikle seçtik. Her an
yok olacak ve bitecek. Onun için bir an evvel en kangren bölümü
çözelim. Biz burayı çözersek, bundan sonrası kendiliğinden bir
ivmeyle, bir heyecanla döner diye bu bölümü seçtik. Bu alanda
yaklaşık 500 mülk sahibi var. Ancak 278 binanın yüzde 70'i boş.
Geriye kalan yüzde 30'un bir bölümü de ticaret erbabına ait''
dedi.
Mülk sahiplerinin yüzde 70'i ile anlaştıklarını, anlaşmaya
varamadıkları yüzde 30'una da kamulaştırma davası açıldığını
belirten Demircan, mülk sahipleriyle kat karşılığı anlaşma ya da
satın alma şeklinde anlaşanların olduğunu söyledi.
Tarlabaşı'nı Paris'teki Champs Elysees'ye dönüştürmeyi
hedeflediklerini belirten Demircan, projesinin kültür mirasını
koruyan bir proje olmanın yanı sıra deprem için de yapılan bir
proje olduğunu ifade etti.
Demircan, ''Tarlabaşı'nın bugünkü halinin bir değeri var. Bir de
yapıldıktan sonraki değeri var. Vatandaşımız bugünkü haliyle
binasını teslim ediyor ama sonuçta bunun yerine aldığı mal,
bugünkünün kat be kat üzerinde bir değerle geri dönüşü var. Kurulan
mekanizma bir kazan kazan mekanizması. Burada hem kent, hem
yatırımcı, hem mal sahibi kazanıyor. Neticede kamu da çevresini
güzelleştirdiği için kazanmış oluyor'' diye konuştu.
Demircan, proje kapsamında 278 binanın tek tek rölöve, restitüsyon
ve bunlara dayanarak restorasyon projelerinin yapıldığını ve
bunların da kültür mirası adına var olan bir değeri kaybetmemek
adına yapıldığını söyledi.
UZMANLARDAN ÖNEMLİ UYARILAR SONRAKİ SAYFADA
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge
Planlama Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Handan Türkoğlu, kentsel
dönüşümün vahşi bir şekilde yapılmaması gerektiğini belirterek,
''(Kanun bize bu yetkiyi veriyor, illa bu şekilde uygulanacak)
şeklinde yaklaşılırsa büyük memnuniyetsizlik ortaya çıkıyor. Halkın
projeye ortak olması önemli'' dedi.
Türkoğlu, İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri
tarafından yürütülen ''kentsel dönüşüm'' ve ''kentsel yenileme''
projelerini AA muhabirine değerlendirdi.
Kentsel dönüşüm, yenileme, koruma veya yeniden düzenlemenin mevcut
bir dokunun yeniden düzenlenmesi anlamına geldiğini belirten
Türkoğlu, ''kentsel yenileme''de, tescilli eserlerin korunarak
bölgenin eski halinin sürdürülmesine, ''kentsel dönüşüm''de ise
zaman içinde özelliğini yitirmiş kent parçalarının yeniden hayata
kazandırılmaya çalışıldığını anlattı.
Zaman içinde, kentin merkezi alanlarının boşaltıldığını, günümüzde
ise kent merkezlerinin yeniden canlandığını ifade eden Türkoğlu,
''Şimdi kent merkezlerine büyük talep var ve kent merkezleri de
dönüşüyor. Cihangir'in dönüşmesi başka bir şey, 1950'lerden sonra
yoğun bir şekilde ortaya çıkan gecekonduların dönüşmesi başka bir
şey, Zeytinburnu'ndan dericilerin gitmesi başka bir şey'' diye
konuştu.
Kentsel dönüşümün az da olsa çok da olsa yaşayan bir dokunun
yenilenmesi anlamına geldiğini anlatan Türkoğlu, şu görüşleri dile
getirdi:
''Karşınızda bir sosyal yapı ortaya çıkıyor, bunun en vurucu yanı
bu. Bir şeyin hayatını değiştiriyorsunuz. O şeyden bağımsız bunu
yapamazsınız. Dönüşümde ekonomik meseleler de teknik meseleler de
var. En önemli sorun sosyal mesele... Onun için projelerin çok
dikkatli bir şekilde ortaya konulması lazım. Herkesi karşınıza
alarak bir süreç gerçekleştiremeyebilirsiniz. Dönüşüm başladığında
domino taşı gibi o bölgeyi de etkileyecektir. Şehrin bir noktasında
yapılan dönüşüm, sadece orada oturanları değil, çevresini de çok
etkiyecektir. Bunun için şehrin diğer paydaşlarının da sürece
katılması gerekiyor.''
''PARSEL BAZINDA YENİLEME YERİNİ KENTSEL DÖNÜŞÜME
BIRAKTI''
Türkiye'nin bu konuda önemli bir kültürel altyapısı olmadığını
vurgulayan Türkoğlu, 1960'larda 2 katlı evlerin yıkıldığını ve
organize olmasa da şehirlerin yenilendiğini anlattı. Türkoğlu, o
dönemde yenilemenin daha çok parsel ölçeğinde olduğunu, gelinen
noktada bunun yerini kentsel dönüşüme bıraktığını ifade ederek,
''Plansız ve normlara uygun olmadan ortaya çıkan gecekondular var.
Bu yenilenecek ve dönüşecekse bunun biraz daha şehircilik
kurallarına uygun olması gerekir. Katılımlı bir tasarım veya
planlama kültürü oluşmadığı için belediyeler de 'Bunu nasıl
uygularız?' diye bakıyor ve en kolayı 'Yık, yerine bloklar yap,
içine herkesi koy'. Bu mantık yanlış'' dedi.
Belediyelerin bu süreçte TOKİ ile iş birliği yaptığını, onların
yaklaşımının da ''yık, yerine blok yap'' şeklinde olduğunu iddia
eden Türkoğlu, bu süreçte arzu edilmeyen sosyal sorunlar ortaya
çıkabileceğini söyledi.
Kentsel dönüşüm yapılan bölgede yaşayan kiracıların da zor duruma
düştüğünü belirten Türkoğlu ''Çünkü bu dönüşümler, yoksul bir
bölgede yapılıyorsa ve kiracı nüfusu yüksekse, bölge kullanıcı
değiştiriyor, o kesim açıkta ve çaresiz kalıyor. Böylece çok büyük
sosyal sorunlar ortaya çıkabiliyor'' diye konuştu.
Handan Türkoğlu, kentsel dönüşümün sosyal bir süreç olarak
görülmesi ve katılımcı bir anlayışla sürdürülmesinin önemine işaret
ederek şöyle konuştu:
''Sonunda teknik sorunlar bir şekilde hallediliyor. Ama dönüşümde
orada yaşayanlarla ortak bir çözüm bulunması önemli. Dönüşümün
vahşi bir şekilde yapılmaması gerekiyor. 'Kanun bize bu yetkiyi
veriyor, illa bu şekilde uygulanacak' şeklinde yaklaşılırsa büyük
memnuniyetsizlik ortaya çıkıyor. Asıl önemlisi senelerce oluşan bir
kültür yok ediliyor. Dengelerin de korunması lazım. Halkın projeye
ortak olması önemli.''
Prof. Dr. Türkoğlu, kentsel dönüşümde TOKİ'nin yapımcı değil,
finansman sağlayıcı olarak sürece katkı vermesi gerektiğini ifade
ederek, ''Sonuç olarak ortada bir masraf var ve bunun yapılması
gerekiyor. Belediye ön ayak olabilir, halk buna destek verebilir,
ama devlet desteğinin de olması gerekiyor. TOKİ, yapımcı olduğu
zaman iyi sonuçlar alınmıyor. 'Her tarafı yık, yüksek bloklar yap,
çevreyi boşalt' mantığıyla iyi konutlar üretebilir, yeşil alan
sağlayabilirsiniz, ama oradaki hayatı mahvedebilirsiniz'' diye
konuştu.
Bu işin sosyal bir süreç olduğu benimsenmezse sorunun
çözülemeyeceğini dile getiren Türkoğlu, ''Bu iş sadece mimarlık,
mühendislik konularıyla çözülecek bir konu değil, daha geniş
kapsamlı ele almak lazım'' dedi.
''DÖNÜŞÜM GEREKLİDİR''
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Anabilim Dalı
öğretim üyesi Doç. Dr. Hayati Tüfekçioğlu da İstanbul'da kentsel
dönüşüm projelerini gerekli kılan iki temel unsur bulunduğunu
belirterek, şunları kaydetti:
''Bunlardan birincisi depremle ilgilidir. Zeytinburnu bölgesi buna
örnek verilebilir. Bu bölgede çarpık bir kentleşme ve son derece
niteliksiz konutlar bulunmaktadır. Olası bir İstanbul depreminden
en çok etkilenecek olan bu bölge, son derece büyük risk altındadır.
Kentsel dönüşüm ve yenileme gerektiren yerlerin diğer bir özelliği
de İstanbul'da 'çöküntü' alanları olmalarıdır. Bunlara örnek olarak
Gedikpaşa, Süleymaniye'nin kimi kesimleri, Fener-Balat-Ayvansaray
bölgesi, Sulukule ve Tarlabaşı-Tepebaşı verilebilir.''
Kentin içinde hatta merkezinde olan bu bölgelerin aynı zamanda
tarihi dokuya da sahip olduğunu belirten Tüfekçioğlu, ''Ancak
tahrip olmuş, harap yapılarla doludur. Ve bu harap yapılarda çoğu
zaman adeta bu yapılara benzer özelliklere sahip insanlar
yaşamaktadır. Çöküntü bölgeleri son derece yoksul, bazen kimsesiz
insanların sağlıksız koşullarda ve yangın deprem riskine çok açık
şekilde yaşadıkları yerlerdir. Hatta bazen bu bölgelerdeki kimi
binalar, deprem-yangın olmasa bile kendiliğinden çökecek kadar
niteliksizdir'' diye konuştu.
Bu bölgelerin bazılarının kentsel dönüşüm projeleri uygulanarak
''soylulaştırıldığını'' kaydeden Tüfekçioğlu, kentsel dönüşüm
projeleri sonucu soylulaştırılan bölgelerde önemli oranda tarihi
dokuya sadık kalınarak, binaların niteliğinin yükseltildiğini
anlattı.
Tüfekçioğlu, bu durumun beraberinde ''rant'' olgusunu gündeme
getirdiğini, şehrin çok merkezi yerlerinde bulunan bu bölgelerde
niteliğin artmasının konut ve kira fiyatlarında çok ciddi
yükselişler, hatta sıçramalar meydana getirdiğini belirterek, şöyle
devam etti:
''Kentsel dönüşüm projeleri İstanbul için gereklidir. Belediyeler
eli ile yürütülen bu çalışmalarda dikkate alınması gereken ilk
husus tarihi dokunun korunması, bölgedeki tarihi mirasın açığa
çıkartılması ve bu dokuya uygun, bu dokuyla uyumlu binaların
yapılmasıdır. İkinci dikkat edilmesi gereken yön de yenileşme
projesi sonunda sadece binaların niteliği değil, bölgede yaşam
tarzı ve standartlarının da yükselecek oluşudur. Yani konunun şehir
planlaması ve mimari tasarım dışında sosyal bir boyutu da
bulunmaktadır. Bu bakımdan belediyelerin yenileşme projelerinde
bölge halkı ve sivil toplum kuruluşlarının katılımını da sağlaması
gerekmektedir. Onların istek ve beklentilerini dikkate almalı,
karar alma süreçlerinde yer almalarını sağlamalıdır. Halk sürece
katılmadığı takdirde soylulaşma ile ortaya çıkacak yüksek rant
bölgede ciddi gerilimlere yol açabilir.''
''DÖNÜŞÜM MEŞRU MU, HERKES İÇİN Mİ, KAMU YARARINA
MI?''
Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim
üyesi Doç. Dr. Asuman Türkün de kentlerin, rant değerine göre
bölümlere ayrılmış fiziksel mekanlar olmadığını, toplumsal olarak
kurulduklarını ve biçimlendiklerini belirterek, ''Kentler, yıllar
içinde, insanların anlam dünyalarıyla bütünleşerek ve bir bellek
yaratarak kurulan yaşam alanlarıdır, kolay oluşmaz'' dedi.
Kentsel dönüşümlerin, o kentin gerçekliğine uygun yapılması
gerektiğini belirten Türkün, günümüzde kentsel dönüşümün fazlasıyla
ranta odaklanmış biçimde yürütüldüğünü savundu.
Kentsel dönüşümün fiziksel bir yetersizlikten dolayı, kentin
ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğini ifade
eden Türkün, ''Dönüşüm meşru mu, herkes için mi, kamu yararına mı,
tamamen ranta mı yönelik, bunun anlaşılması çok önemli'' diye
konuştu.
Doç. Dr. Türkün, 2005 yılından bu yana kentsel dönüşümün önünü
açacak birçok yasa değişikliği yapıldığını, bu yılın Haziran ayında
yapılan değişiklikle de kentsel dönüşüm yapılamayacak yer
kalmadığını söyledi.
Son yasa değişikliğiyle mülk sahiplerinin bireysel dava açma
hakkının, son Anayasa değişikliyle de sivil toplum kuruluşlarının
''kamu yararı''nı gözeterek dava açmasının yolunun kapatıldığını
anlatan Türkün, kanunun halkla uzlaşma getirdiğini ''Uzlaşma
esastır, uzlaşılmazsa kamulaştırılacak'' dediğini kaydetti.