İstanbul'da Eğitim Keşmekeşi
Abone olEğitim sistemimizin kimi yerlerde 1950'lerde kaldığınının deşifresi niteliğinde bir öğretmen mektubu.
Her satırı dram! Bu mektup en gelişmiş kent İstanbul'da bir
ilköğretim okulundan geldi. Türkiye'de binlerce okul aynı
sıkıntıları yaşıyor. Hepsinin isyanını dile getirmek için
yayımlıyoruz: Sayın Yetkililer, Sizlere İstanbul ili, Gaziosmanpaşa
ilçesi, Boğazköy Beldesi, Ayazma İlköğretim Okulu'ndan Müdür
Yardımcısı olarak sesleniyorum. Boğazköy Beldesinin 2100
öğrencisine eğitim vermeye çalışıyoruz. Ancak elimizde hiçbir
alternatif yok. Ne ders araç - gereci, ne bir bilgisayar, ne
tepegöz, ne projeksiyon, velhasıl hiçbir şeyimiz yok. İnanın
1950'li yılların eğitim imkânlarında çalışıyoruz. Bu imkânsızlık
içinde öğrencilere bilgi kazandırmaya çabalıyoruz ama ne kadar
başarılı oluruz tartışılır. Çünkü İstanbul'un en kırsal kesiminden,
eğitimin önemini henüz kavramamış bir aile ortamından gelen
öğrenciye görsel ağırlıklı ders veremiyoruz. Bu da emeklerimizin
afaki kalmasına neden oluyor. Sizlerden dileğimiz bizlere yardım
elinizi uzatmanız. Elinizde ne imkân varsa bizim için bir nimet
olacaktır. Eski bilgisa- yar, yazıcı, faks makinesi, tepegöz,
projeksiyon, giysiler, ön lük, öğrenciler için okul eşyaları,
kırtasiyeleri... Gönlünüz den ne koparsa, ne kadarına imkân
bulabilirseniz. Yardım elinizi uzatmanızı bekler, saygılar sunarım.
İnanması güç ama bu okul İstanbul'da İsmail öğretmenin mektubundaki
seslenişiyle içler acısı halini duyurmaya çalıştığı Gaziosmanpaşa
Ayazma İlkoğretim Okulu, İstanbul'un merkezine sadece yarım saat
uzaklıkta... "Taşı toprağı altın" diyerek Anadolu'nun dört bir
yanından İstanbul'a göç eden ailelerin çocukları okuyor burada. 2
bin 100 öğrencinin eğitim gördüğü okul, 1995'te Köy Öğretmenleriyle
Haberleşme ve Yardımlaşma Derneği'nin bağışıyla yaptırılmış.
Velilerin eğitime katkı payını ödeyecek gücü olmadığı için okula
çivi çakılmıyor. Çatı akıyor, tuvaletlerin kapıları çürümüş,
sınıfların kapıları ve yazı tahtaları dökülüyor. Okulda kütüphane
yok, laboratuvarda ise bozuk iki mikroskop ve pastan kullanılmaz
hale gelmiş bir ispirto ocağı dikkat çekiyor. ELLERİ YARA İÇİNDE
Öğretmenlerin çoğu Doğu ve Güneydoğu'dan gelmiş. İstanbul'a
tayinlerini istedikleri için onlar da pişman. Geride bıraktıkları
okullarına bilgisayar getirtmeyi başarmışlar. Ancak İstanbul'da
çaresizler. Onların çaresizliği, kitapsız, deftersiz, önlüksüz,
karda kışta paltosuz ve terlikle okula gelen öğrencilerin
çaresizliğiyle daha da büyüyor. Öğrenciler sık sık sağlıksız
koşullar nedeniyle hastalanıyor ve ellerinde yaralar çıkıyor.
Parasızlık yüzünden ayakkabıları, çantaları delik deşik... ÇOĞUNUN
BABASI İŞSİZ Okulun öğretmen açığı ise cabası. Fen Bilgisi,
İngilizce, resim, iş teknik ve rehber öğretmenleriyle birlikte 20
öğretmen açığı var. İkişer olması gereken matematik, sosyal
bilgiler, Türkçe gibi branş öğretmenleri ise tek. 26 sınıflı okula
tayini çıkan öğretmenlerin çoğu, bir yolunu bulup naklini
aldırıyor. Bazı öğretmenler yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Öğrencilerimizin birçoğu yılda birkaç kez naklini başka bir okula
aldırıp tekrar geri geliyor. Çünkü aileleri iş için oradan oraya
taşınıyor. Bir yılda üç kez naklini aldırıp dönen öğrencilerimiz
var. Aileleriyle birlikte savruluyorlar, içlerinde büyük bir öfke
doğuyor. Bu nedenle acil rehber öğretmene ihtiyacımız var. Bu
sefaletin içerisinde bu imkânsızlıklarla insan yetiştirmek çok zor.
Onlara yetememek bizi kahrediyor. Sağlık taramasından geçmeleri
lazım. Çoğunun babası ya işsiz ya hasta... Çocukların bazısı da
yetim. Evdeki sorunla okuldaki sorun neredeyse aynı. Yetememek."
Kaynak : Milliyet