İstanbul'da doktorlar şok oldu literatüre girecek: Saatli bombayla yaşamış
Abone olİSTANBUL'da yaşaayn 58 yaşındaki Ayhan Gökgöz, 4 yıl önce karın bölgesinde bulunan aort damarında genişleme (anevrizma) olduğu söylendi. Ameliyat riskli olduğu için olmayan Gökgöz, fenalaşıp hastaneye kaldırılınca doktorlar şok oldu.
4 yıl önce doktora giden Ayhan Gökgöz'ün karın bölgesindeki aort
damarında yüksek tansiyona bağlı genişleme (anevrizma) tespit
edildi. Doktorları, ameliyat olması gerektiğini ama çok riskli bir
operasyon olduğunu, ameliyattan çıkamayabileceğini söyleyince,
Gökgöz, "Yaşayabildiğim kadar yaşarım" diyerek, ameliyata girmedi.
Ancak yüksek tansiyon nedeniyle aort damarı genişlemeye devam etti.
Anevrizma, futbol topu büyüklüğüne ulaştı.
İç organlarına da baskı yapmaya başladığı için Gökgöz, yediklerini
kustu. 3 Nisan Cumartesi günü evinde fenalaşınca Paşabahçe’de bir
hastaneye kaldırıldı, oradan Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi’ne
sevk edildi. Doktorları çok tehlikeli ameliyatın
gerçekleştirilebilmesi için Gökgöz’ü gece yarısı Kartal Koşuyolu
Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk etti.
Dev bir anevrizma oluştuğu tespit edildi.
Nöbeti bitmek üzere olan Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Mustafa
Mert Özgür, hastanın durumunu öğrendiğinde, önce bir yanlışlık
olduğunu düşündü. İki kez arayıp durumunu teyit etme ihtiyacı
duydu. Ayhan Gökgöz hastanelerine geldiğinde ise, çekilen
tomografiden 2-3 santimetre çapında olması gereken aort
damarında, 15 santim genişliğinde, 17-18 santim uzunluğunda dev bir
anevrizma oluştuğu tespit edildi. Kalp Damar Cerrahı Dr. Tanıl Özer
de hafta sonu olmasına rağmen evinden gelip, meslektaşı Dr. Özgür
ile ameliyata girdi.
Korkup ameliyat olmadı
Dr. Mustafa Mert Özgür, Gökgöz’ün karnında futbol topu
büyüklüğünde, adeta saatli bomba ile
yaşamasının neredeyse imkansız olduğunu belirterek, “Yaklaşık
iki hafta önce hastanemizde hafta sonu nöbetçiydim. Gece
12.00-01.00 civarı, dış merkezden bir kamu hastanemizden arandım ve
bir hastada dev bir aort anevrizması olduğu söylendi. Aort
anevrizması, karındaki aort damarının genişlemesi durumudur.
Çapından bahsettiklerinde ise çok şaşırdım, hatta doğru
olamayacağını düşündüm. İki kere arayıp teyit etme gereği duydum.
Daha sonra acil olarak hastayı bize yönlendirmelerini istedim.
Hastanemize geldiğinde, gerçekten de doğruymuş. Karnında kocaman
bir şişlikle geldi. Acilen tomografisini çektik ve en geniş yerinde
yaklaşık 15 santim çapa ulaşan, uzunluğu da 17-18 santimetreyi
bulan bir baloncuk, adeta bir saatli bomba olduğunu gördük. Hastaya
bunu yeni mi fark ettiğini sorduğumuzda daha da şaşırdık. Çünkü
aslında 3-4 senedir bu durumun farkında olduğunu, ancak kendisine
ameliyatı kaldıramazsın dedikleri için korkup ameliyat olmadığını
söyledi. Bize geldiğinde bulantı ve kusma şikayetleri vardı. Artık
acil olarak ameliyat edilmesi gerekiyordu. Nöbet ertesindeydim o
gece ama hemen gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra mesaime devam
etmeye karar verdim. Dr. Tanıl Özer’i de evden çağırdık ve beraber
acil olarak ameliyata aldık. Aort damarını yapay bir damarla
değiştirdik. Hiçbir sıkıntı olmadı çok şükür” dedi.
"5 santimden sonra, patlama riski çok
yüksektir"
Karın bölgesinde bulunan aort damarının en fazla 2-2,5 santim
genişliğinde bir damar olduğuna işaret eden Dr. Özgür, “Biz damarın
çapı 4 santimi geçtiği zaman anevrizma olarak nitelendiririz ve
ameliyat sınırına yaklaştığı için takibe alırız. 5 santimden sonra,
patlama riski çok yüksektir. Hastamızın damar çapı ise 7-8 kat daha
büyüktü. Benim daha önce böyle bir tecrübem açıkçası olmadı. Çünkü
bu seviyeye gelene kadar aslında aort damarı yırtılır ve hasta
maalesef bu esnada hastaneye yetiştirilemeden hayatını kaybeder.
Literatürde de çok ender görülen bir durum bu çapta bir aort
anevrizması. Hatta uluslararası bir yayında da bunu paylaşmayı
düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
"Neredeyse hiç yemek yiyemiyormuş"
Gökgöz’ün hiçbir şey olmadan yaşayabilmesinin de şaşırtıcı olduğunu
belirten Dr. Özgür, “Genelde bu durumda aort anevrizmaları rüptüre
olur yani patlar. Bu hastada ilginç bir şekilde yüksek tansiyon da
devam ettiği halde damar yırtılmamış. Zaten bu hastalık genellikle
yüksek tansiyona bağlı olarak ya da konnektif doku hastalığı
dediğimiz dokuların gerginliğinin bozulduğu durumlarda ortaya
çıkar. Hastamızın bize geliş şikayeti, bulantı ve kusmaydı.
Yakınlarından da öğrendiğimiz kadarıyla ameliyat öncesi süreçte
neredeyse hiç yemek yiyemiyormuş. Aort damarı artık o kadar
genişlemiş ki diğer organlarının hepsini, özellikle bağırsakları
aşağı doğru itmişti. Biz karnını açtığımızda bağırsakları tamamen
aşağı ittiğini gördük. Bu durumda bağırsak duvarının içinden
besinlerin geçişi de artık imkansız hale gelmişti. Şimdi çok rahat
bir şekilde beslenebiliyor” dedi.
"Kalbim sanki karnımın içinde atıyor"
Ayhan Gökgöz’ün kardeşi Salih Gökgöz de ağabeyinin
hastalığının yüksek tansiyonla başladığını söyleyerek “Üç,
dört yıl önce yüksek tansiyon nedeniyle doktora gittiğimizde,
damarlarında bir genişleme olduğunu söylediler. Ameliyattan
çıkamayabilirsin dediler. Çünkü ağabeyimin bünyesi çok
zayıftı, 45-50 kilo civarında kendisi zaten. Ameliyat ettirmedik o
endişe nedeniyle. Bu damarla yaşaması büyük bir mucize. Normalde 3
santim olması gereken damar, 15 santime kadar büyümüş. O damar
patlasa iki dakika içerisinde kaybedilebilirmiş. Bir hafta sonu
yengeme ‘Kalbim sanki karnımın içinde atıyor’ demiş. Bunun üzerine
önce Paşabahçe’ye, oradan Ümraniye’ye sevk ettiler. Ümraniye'den de
bizi buraya, Kartal Koşuyolu Kalp Damar Cerrahisi bölümüne
gönderdiler. O gece ameliyata alındı. Mustafa Mert Özgür hocamdan
da Tanıl Özer hocamdan da Allah razı olsun. Ameliyatı yaptılar, çok
da başarılı geçti. Tansiyon sorunu da kalmadı. Eskiden 50 metre
yürüyemeyen ağabeyim şimdi 150 metre yürüyebiliyor, kendi
ihtiyaçlarını görebiliyor. Yemesi içmesi de normale döndü.”
ifadelerini kullandı.