İstanbul'da bazı bölgeler boşaltılacak
Abone olMuhtemel bir depremde binlerce kişinin hayatını kaybetmemesi için İstanbul'daki riskli bazı bölgeler Tekirdağ'a taşınacak. İşte risk bölgeleri ve haberin detayları
İzmir'de yaşanan küçük çaplı deprem gözleri bir kez daha
İstanbul'a çevirdi. 1999 depreminde İstanbul'un Avcılar ve
Küçükçekmece ilçelerinde binden fazla kişinin ölmesi,
plansız-projesiz inşa edilen binaların nasıl güçlendirileceği
sorusunu gündeme getirmişti. TBu soruya cevap arayan 140 bilim
adamından kurulu İstanbul Deprem Çalışma Grubunun hazırladığı
"Deprem riski altındaki liçelerde oturanlar için yeni şehirler
oluşturulması projesi için 2003'te ilk adım atılmıştı. Projeye
ilişkin yasa tasarısının önümüzdeki günlerde Meclis'e taşınması
bekleniyor. Tasarı yasalaşırsa İstanbul'daki riskli bölgeler
boşaltılacak. 3 yıl içinde 3 milyon İstanbullu, burnu bile
kanamadan depremden kurtulmuş olacak.
Tek çözüm yeni şehirler kurmak
Mimar Turgut Cansever, Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Mimar Aydın
Boysan, Mimar Cengiz Bektaş, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Prof. Dr. Metin
İlkışık ve Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin de aralarında olduğu,
mimarlık mühendislik şehir plancılığı, sosyoloji, psikoloji, hukuk,
din, eğitim ve jeofizik alanında uzman 140 bilim adamından oluşan
İstanbul Deprem Çalışma Grubu, yaklaşık iki yıl önce İstanbul'un
deprem açısından riskli bölgelerini inceledi, bina sağlamlaştırma,
yenileme ve taşınma alternatiflerini değerlendirdi. Bu bölgeleri
"bina sağlamlaştırma" ile korumak imkansızdı. Çünkü binaların yüzde
81'inde belge ve proje yoktu ve sağlamlaştırma hesaplarının doğru
yapılması mümkün değildi. Sağlamlaştırılmış olsa bile, zemin ve
mühendislik sorunları nedeniyle bu binalara "depremde yıkılmaz"
garantisi verilemeyecekti. Ayrıca, sağlamlaştırma çalışması
sırasında bu binalarda oturanlar için kiralık ev bulunması ve
kiralarının ödenmesi de imkansızdı. Böylece tek çözüm olarak "yeni
şehirler oluşturulması"na karar verildi. Hazırlanan projeyle
tehlikeye maruz kalacak bölgelerdeki insanların, evleri, işyerleri,
sanayi ve hizmet tesisleriyle birlikte yeni şehirlere taşınması
öngörüldü.
Anketten 'taşınırız' sonucu çıktı
İstanbul'un depremde zarar görme riski taşıyan bölgelerini taşıma
projesi iki aşamadan oluşuyordu. İlk aşamada, bir yıl içinde Trakya
bölgesinde 25 bin kişilik bir pilot şehir, ardından da 500-700 bin
kişilik yeni şehirler inşa edilecek, yaklaşık bir milyon kişi
buralara taşınacaktı. Çalışma Grubu, "insanların taşınmayı isteyip
istemediği" konusunda bir anket de yaptırdı. Anket, İstanbul'da
yaşayanların yüzde 65'inin kendisi için iş, çocukları için de
eğitim ve sosyal ortamların hazırlanması halinde başka bir yere
taşınmaya hazır olduğunu söylüyordu.
4,5 milyon İstanbullu taşınacaktı
İlk taşınacak bölgeler, depremde en fazla hasar göreceği açıklanan
Avcılar ve Küçükçekmece ilçeleri ve ardından da, plansız-projesiz
inşa edilen binalarda oturanlardı. İlk yapılacak olan 25 bin
kişilik pilot kente de Avcılar'da oturanlar yerleştirilecekti.
Bunun için Tekirdağ'a bağlı Saray ilçesinin 2 kilometre,
Çerkezköy'ün ise 12 kilometre kuzeyindeki bozuk orman alanı
belirlendi. Projenin ikinci aşamasında ise Trakya ve Anadolu'da
belirlenecek bölgelere toplam 4.5 milyon İstanbullu taşınacaktı.
Hedef ise 2006 Ocak ayında 3 milyon İstanbullu'nun taşınmasını
sağlamaktı.
Devlete hiç bir yük getirmiyordu
Projenin en önemli özelliği ise devlete hiç bir yük getirmemesi.
Çünkü arazisi devlet tarafından sağlanacak yeni şehirlerin inşasına
başlanması için gerekli kredi yine deprem çalışma grubunca
sağlanmıştı. Devletin yapacağı tek iş, İngiltere ve diğer Avrupa
ülkelerinde olduğu gibi projeyi yürütecek bir şirket ya da vakıf
kurması ve inşaatları denetlemesi. Kredinin geri ödemesi ise 40 ile
140 metrekare arasında değişen evlerin satışından sağlanacaktı.
Evler 2003'teki maliyet fiyatlarıyla yani 80 metre kare bir ev 13
bin dolara, 120 metre kare bir ev ise 40 bin dolara, 5 ile 15 yıl
vadeli olarak satışa sunulacaktı.
Başbakan talimat verdi ama
İşte İstanbul'u kurtaracak olan bu proje 2003 yılında bizzat Mimar
Turgut Cansever ve beraberindeki heyet tarafından Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve Başbakan Recep
Erdoğan'a sunuldu. Proje, Devlet Planlama Teşkilatı , Milli
Güvenlik Kurulu, Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü
gibi kurumlardan da olumlu tepki aldı. Ancak projenin başlaması
için yasal alt yapı gerekiyordu. Çünkü Hazine ve Orman arazisinin
bir afetten önce Bayındırlık'a tahsisi ve böyle bir projeyi bir
vakıf ya da şirketin yürütmesi mevcut yasalara göre mümkün değildi.
Yürürlükteki yasaya göre, ancak "afet sonrası" arsa tahsisi
yapılabiliyordu. Ve Başbakan Erdoğan 2003 yılı Haziran ayındaki
görüşmenin ardından "yasal alt yapının hazırlanması" için talimat
verdi.
3 yılda 3 maddelik yasa çıkamadı
Erdoğan'ın talimatının ardından neredeyse üç yıl geçti. Projeye
2003'te başlanmış olsa, 2006'da 3 milyon İstanbullu taşınmış
olacaktı. Ancak yine de geç değil. Eğer hazırlanan yasa meclisten
bir an önce geçerse, İstanbul, tek afet öncesi projesine kavuşmuş
olacak.
13 milyar dolara İstanbul kurtulacak
Projede İstanbul'un taşınması için prototip teşkil edecek 25 bin
kişilik pilot şehrin bütçesi 160-170 milyon dolar olarak kabul
ediliyor. Buna göre kişi başına 6 bin 500 dolarlık bir harcamanın
yapılacağı öngörülüyor. 500 bin ailenin yani 2 milyon kişinin yeni
şehirlere yerleştirilme maliyeti, 13 milyar dolar olarak
hesaplanıyor. Muhtemel bir İstanbul depreminde hiç bir can kaybı
olmayacağı varsayılsa bile, yüzde 80'i risk altında bulunan
İstanbul'daki hasarın 400-500 milyar dolara ulaşabileceğini,; yani
500 bin ailenin deprem sonrasında evsiz kalmasının ülke ekonomisine
maliyetinin bu insanları şimdiden yeni şehirlere maliyetinden en az
14 kat daha fazla olacağını ortaya koyuyor.
Cansever: Erdoğan, yarım saat için kabul etti 2 saat dinledi
İstanbul Deprem Çalışma Grubu Başkanı Mimar Turgut Cansever,
Başbakan Erdoğan'ın 2003 yılında çok yoğun olduğu bir gün
kendilerini yarım saat için kabul ettiğini, ancak iki saat
dinlediğini söyledi. Cansever, "Deprem sonrasında talep edilmesi
halinde, birinci sınıf Orman arazisi bile olsa kesilip Bayındırlık
Bakanlığına teslim ediliyor. Ancak biz bozuk Orman arazilerinin,
deprem öncesinde Bayındırlık Bakanlığı'na teslim edilebilmesini
istedik. Projenin hayata geçmesi için sadece bu gerekliydi. Proje
ayrıca 300 hektarlık ağaçsız bozuk bir orman arazisine karşılık,
Orman Bakanlığı'nın göstereceği bir yerde 1500 hektarlık bir
araziyi ağaçlandırmayı da içeriyordu" dedi.
Bir an önce çıkmalı
2003 Eylül'de yasa tasarısı için çalışmalara başlandığını belirten
Cansever, "Başbakanlık Danışmanı Prof. Dr. Nabi Avcı'nın
yönetiminde, Kanunlar ve Kararnameler uzmanlarının da katılımıyla
toplantılar yapılarak, mevcut afet yasasına, projeyi başlatacak 4
madde daha eklenmesi öngörüldü. Yasa bu haliyle meclisten
geçecekti. Ancak Bayındırlık Bakanlığı yetkilileri, projenin özel
sektör ve kurulacak vakfın yanı sıra devlet eliyle de
yürütülebilmesi için yeni düzenlemer yaptıktan sonra yasalaşmasını
uygun buldu" diye konuştu. Cansever, depremin oluşturacağı tahribat
gözönüne alınarak, yasanın daha fazla vakit kaybetmeden çıkarılması
gerektiğine de işaret etti.
Prof. Karaman: Tedbir almamak cinayettir
Cansever'in davetiyle bir araya gelen bilim adamları arasında
yazarlarımızdan Prof. Dr. Hayreddin Karaman da vardı. Karaman,
katıldığı müzakerelerde, can kaybını önleyecek tedbirleri
almayanların cinayet işlemiş gibi olacağını dile getirdi.
Kaynak:
haber: Recep Yeter