İstanbul'da 'asbest' tehdidi! Sadece 7 ilçede sağlıklı denetim var
Abone olOLASI İstanbul depremine hazırlık amacıyla kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilirken, eski binaların yıkımı sırasında asbest konusunda gerekli denetimlerin yapılamadığı belirtildi. İstanbul'daki 39 ilçeden sadece 7'sinde denetimin yeterli olduğu belirtildi.
Merkezi Ankara'da bulunan Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD)
tarafından kısa süre önce yayınlanan raporda İstanbul'daki yerel
yönetimlerin asbest denetimi konusunda yaptığı denetimlerdeki durum
ele alındı.
ASUD tarafından yapılan açıklamada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından İstanbul'da belediyelere 10 Mayıs 2018 tarihinde gönderilen yazıda yıktırılmasına onay verilen yapılarda asbest ve benzeri tehlikeli maddelerin bulunup bulunmadığının tespit edilmesinin büyük önem taşıdığı bu yapılarda asbest ve benzeri malzemelerin temizlenmesinden sonra ana yıkıma geçilmesi istendiği hatırlatıldı.
ASUD, tarafından yapılan açıklamada değerlendirme, inceleme ve toplanan bilgilerden İstanbul'daki az sayıda belediyenin bu konuya önem verdiği ifade edildi. Bu konuda hazırlanan haritada denetimi iyi olduğu ifade edilen Bağcılar, Kadıköy, Kağıthane, Maltepe, Ataşehir, Beşiktaş ve Şişli az riskli ilçeler olarak gösterildi. 20 ilçenin yüksek, 12 ilçenin ise orta riskli olduğu ifade edildi.
Avcılar ilçesinde son 1 yılda bin 200'den fazla bina
yıkıldı
İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeofizik Mühendisliği
eski öğretim üyesi Doç.Dr. Savaş Karabulut, olası İstanbul
depreminin gündemde olduğunu, 2012 yılından itibaren kentsel
dönüşüm sürecinin devam ettiğini, oturduğu Avcılar ilçesinde son 1
yılda bin 200'den fazla binanın yıktırıldığını söyledi. Doç. Dr.
Karabulut, ASUD'un yayınladığı rapora ilişkin şöyle dedi: "Bir bina
yıkılırken, binanın yıkılması sırasında açığa çıkacak tozları sizin
önceden belirlemeniz gerekir. Mevzuata göre; bir bina yıkılmadan
önce içinde inceleme yapacaksınız, asbestli malzemeler varsa tür,
oran ve içeriğini belirleyerek alınması gerekli önlemleri
sıralamanız gerek. Fakat herhangi bir iş makinesi geliyor ve
yıkıyor. Asbest raporu belki vardır. Ancak, bu raporların çoğu
formaliteden hazırlanıyor. Yani elde belge olsun diye
bürokratik boşluğu doldurmak için hazırlanıyor. Asbest burada
oturan çevre halkını, hem çalışacak işçileri hem bizi etkiliyor.
Asbestli malzemeler lifli malzemelerdir. Bunların en büyük zararı
akciğer ve vücuttaki mevcut zarlarda yaptığı hastalıklar,
kanserdir. Fakat bunun sonuçları 10-40 senede çıkıyor. Burada da
çevremde de yıkılan bir çok bina var ve çıkan tozların beni nasıl
etkilediğini bilmiyorum. Benim çıkıp sürekli röntgen filmi
çektirmem gerekiyor. Sizin bu koruyucu malzemelerden yuttuğunuz
tozların rahatsızlıkların ortaya çıkması 10 sene sürüyor. Bu sizin
bünyenize bağlı olarak 30 seneye kadar uzun süreli etkiliyor.
Binaları yenilerken insanları her türlü risk ile karşı karşıya
bırakarak kentsel yenilemeyi istemiyoruz. Doğru olarak yapılması
gereken; asbest raporlarının doğru yapılması yerinde denetlenmesi
ve harfiyat kaldırılırken uygun yere depolanmasını sağlamak. Eğer
benim bulunduğum yerde asbestli bina varsa ve ben bunu ciğerlerime
soluyorsam ben 3,5, 10 sene sonra ciddi solunum rahatsızlıkları
başlayacak"
Asbest ve sağlık
Havaya saçılan liflerin solunmasıyla solunum yollarına ulaşan
asbest lifi, kişinin yapısı ve bireysel faktörlere bağlı olarak
akciğer dokusunda birikebiliyor. Asbestle ilişkili hastalık riski,
ömür boyu solunan asbest liflerinin sayısı ile orantılı olarak
artıyor. Asbeste bağlı hastalıklar arasında; akciğer zarında sıvı
birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi,
akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis),
akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve
akciğer kanseri sayılıyor. Bilim insanları asbestin tek başına
akciğer kanseri gelişimi için 5 kat risk oluşturduğunu, kişinin
sigara içmesi halinde bu riskin 50-90 kat arttığını belirtiyor.